19 MAYIS… DİRİLİŞİN DESTANI

         Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin atılmasında ilk merhale olan Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 91 yılını büyük bir onur ve mutlulukla kutluyoruz.

         Atatürk’ün Samsun’a gelişi, şanlı Türk tarihinin geçmiş ve geleceğine dair çok derin ve geniş anlamlar ifade etmektedir.

         1. Dünya Savaşı sonrasında mağlup devletler tarafında yer alan ülkemizde Bizans döneminden bu yana gözü olan devletler özellikle deniz bağlantılarımızı kesmiş tüm ülkenin kıyı şeridini istila etmiştir. Bazı devletler ise petrol bölgelerine yerleşmiş, adeta ülkenin geleceğine ipotek koymaya çalışmışlardır. Halk sindirilmiş, asker teslim olmuş, memleket yağma ve talan edilmeye başlanmıştır.

         Tüm umutların tükenmeye başladığı bir anda Anadolu’ya denizden tek giriş noktası olan Samsun’a ayak basan Atatürk, solan ümitleri yeşertmiş, halkı ayağa kaldırmıştır.

         Samsun’a atılan adım, Türk insanının azminin, birlik ve beraberlik içerisinde olduğu zaman üstesinden gelemeyeceği hiçbir zorluğun olmayacağının, vatanı, milleti, bayrağı için nelerini feda edebileceğinin, hangi etnik kökene ait olursa olsun; müslümüyle, gayrimüslümüyle tek vücut olabileceğinin en açık bir ispatı olmuştur.

         Samsun’a atılan adım, dirilişin, şahlanışın zalime ve zulme karşı amansız direnişin başlangıcı olmuştur.

         Samsun’a atılan adım, milletin geleceğini yine milletin azim ve kararının belirleyeceği, hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır, ben size savaşmayı değil, ölmeyi emrediyorum sözünün uygulama alanıdır.

         Samsun’a atılan adım baba yüreğinde dert, ana yüreğinde sızı, sınalı kuzularda kan olup akmıştır. İşte bu yüzden bu günün onur ve şerefi gençlere armağan edilmiştir.

         Sıcak savaş döneminin bitmesinin ardından ülkemiz üzerinde emelleri olan dış mihraklar bu defa soğuk savaş tekniklerini uygulamaya koymaya çalışmaktadırlar. Türk gençliği bu noktada çok dikkatli olmalı, geçmişini mukayese edip, geleceğine ona göre karar vermelidir.

         Bugün ülkemizde gençlerimiz vatan, millet, bayrak aşkıyla yetişmektedir. Gelecek kuşaklara da bu bilgi birikimlerimizi aktarmak ülkemizin geleceği açısından çok önemli olacaktır. Türk genci nankör değildir.  Kendisine bırakılan vatanı en iyi şekilde koruyacak ve geleceğe öyle taşıyacaktır. Bu inanç ve azim gençlerimizde mevcuttur. Buna bütün kalbimle inanıyorum.