TELEVİZYON EKRANLARINDA AĞLAYAN BAŞBAKANIMIZ ( BÖLÜM 3-4-5 )
TELEVİZYON EKRANLARINDA AĞLAYAN BAŞBAKANIMIZ ( BÖLÜM 3 )
Yurtdışı çalışmasını önleyen 3201 sayılı kanunun 6 maddenin B bendi Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi zor görünüyor çünki bunun ardında Hükümet var.
Anayasa Mahkemesindeki üyelerde karar vermekte zorlanıyorlar, nedeni ise siyasi görüşlerin hakim olduğu bir ortamdan adil vatandaşın lehine doğru bir karar çıkmaz bunu avrupalı gurbetçi vatandaşlar zaten biliyorlar.
Birde SGK yetkilileri de kendilerine karşı sosyal destek primi ödenmesi yolu ile yurtdışında çalışmaya ilişkin bir dava açılmadığını belirtiyorlar" buda doğru değildir yalandır, SGK yüzlerce vatandaşımızın emekli maaşı alırken yurtdışında çalışıyorlar olmalarından veya işsizlik parası başka bir ikamete dayalı sosyal yardım aldıklarını tespit etti ve kurum bu insanların emekli maaşlarını dondurduğu gibi, geriye dönük şimdiye kadar ödemiş olduğu tüm emekli aylıklarını faizi ile birlikte geri istemektedir.
İşte bu yüzlerce mağdur insanımız vatandaşımız hepsi bir avukata koştular gittiler, tabiki ister istemez bir panikle kendilerine çare olarak derdin dermanı olan hukuk adamı bir avukat aradılar, işte bu insanlar tarafından yüzlerce ve binlerce İş Mahkemelerinde SGK`na karşı dava açtılar itiraz ettiler, ve bizlerde SGDP ödeyerek çalışmak istiyoruz dediler, bizlerde bu hakka sahibiz bir Türk vatandaşı olarak dediler, Mahkeme kapılarında hak aradılar ama çoğunlukla bu davalar İş Mahkemeleri tarafından red edildi, bazı İş Mahkemeleri davayı Yargıtay`a gönderdi, bazı davalar Yargıtaydan onanmadı aradan yıllar geçti bu davalar bir türlü Yargıtaydan onanarak çıkmadı çıkmıyor da, bunun bir tek nedeni var siyasi tutum ve karar, bazı davalar ise ne kadar da Anayasa Mahkemesine gönderilmiş olsa da orada dahi aynen böyle sessizce üstünü kapatarak yaygara yapmadan bulandırmadan davaların üstü örtüldü uykuya ve zaman aşımına yatırıldı.
Hani SGK yetkilileri kendilerine karşı sosyal destek primi ödenmesi yolu ile yurtdışında çalışmaya ilişkin bir dava açılmadığını belirtiyorlardı, hepsi birer külliyen yalandır başka hiç bir şey değildir.
Tüm bunlar neden böyle oluyor derseniz nedenini herkes benim gibi çok iyi biliyor.
Sayın Başbakan, bu milletin ödedikleri vergilerle siz yıllardan beri Emekli Sandığından emekli maaşı alıyorsunuz doğrumu? Milletvekili seçildiniz daha sonra Başbakan oldunuz yine bu görevinizden dolayı devletten Başbakanlık maaşı alıyorsunuz doğrumu? ayrıca bunun yanısıra ticaret yapıyor yine para kazanıyorsunuz doğrumu? ama size şimdiye kadar hiç kimse karşınıza çıkıpta tabiki ilk başta bu devletin kurumu olan Emekli Sandığı olmak üzere siz hem devletten emekli maaşı alıyorsunuz hemde Milletvekili ve Başbakanlık maaşı alıyorsunuz, birde ayrıca ticaret yaparak para kazanıyorsunuz bunu yapamazsınız yasaktır yoksa sizin emekli maaşınızı keseriz diyen oldumu?
BAKARA 188. Mallarınızı aranızda haksız sebeplerle yemeyin. Kendiniz bilip dururken, insanların mallarından bir kısmını haram yollardan yemeniz için o malları hakimlere (idarecilere veya mahkeme hakimlerine) vermeyin.
NİSA 29. Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, batıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, sizi esirgeyecektir.
Daha bir çok Hak ve Adaletle ilgili örnek ayetler yazabilirim ama buna gerek yok.
"Maalesef Avrupa`da yaşayan insanımız bugüne kadar hep mağdur edildi. Önce, çok para kazandırma ümitleriyle Holdingler, onun arkasından paranızı kurtaracağız diyen avukatlar insanımızın umutlarını istismar ederek umut tacirliği yaptılar. Şimdi de görünen o ki, insanımızın yaşlılıkta rahat edebileceği bir emekli gelirine sahip olabilme hayalleri ve umutları Televizyon kanallarında, Türkiyeden ne zaman emekli olursunuz, Türkiyeden emekli olabilirmisiniz, Türkiyeden emekli olmak için kaç para ödersiniz gibi, her gün bir başka kanalda sürekli programlar yapılmaktadır.
Emekli maaşı almanın hayalini bile kuramayacağımız, ve borçlanarak yatıracağımız paraların karşılığını dahi alamadığımız `emeklizedeler` olduk"
Bizlerden paraları alıyor topluyorsunuz kaynak yaratmış oluyorsunuz, bir başkaları içinde harcıyorsunuz oy topluyorsunuz AKP ye rant çıkar sağlıyorsunuz tüm bunlar oy gelecek anlamına gelmektedir, yani al gülüm ver gülüm yaparak bu şekilde çıkarlarınıza hizmet ediyorsunuz.
SGK ile ilgili şimdiye kadar genel olarak çıkarmış olduğunuz tüm Kanunları, Yönetmelikleri, Genelgeleri, çıkarmış olduğunuz tombala torbasından yani keseden büyük çuvaldan çıkan adil olmayan yasalar hangi amaçla hangi düşünce ile çıkardığınızı biliyoruz, çıkarılan tüm bu Kanunlardan kimler yararlandığını, kimlere ilaç gibi iyi geldiğini hepsini çok iyi biliyoruz, sizleri AKP Hükümetini şimdiye kadar adım adım takip ettik izledik, ve bundan böylede adım adım takip edeceğiz izleyeceğiz, bir vatandaş olarak en doğal hakkımız olan hakkımızı aramaktan da asla vazgeçmeyeceğiz, iki cihanda da olsa sizlere hakkımızı helal etmeyeceğiz, avrupada çalışan tüm gurbetçi kardeşlerimizi de böyle bu gibi sayfalardan sesimizi duyurmaya çalışacağız, işte bizlere indirdiğiniz vatandaşlık darbesi ancak bu kadar olur, ama şunu iyi bilinizki tüm iradelerin üstünü irade sahibi ilahi adalet bunun hesabını bir gün sizlerden soracak, o asla unutmaz mühlet verir, yarına bırakır ama, zamanı sırası geldiğinde hesabını çabuk ve şiddetli görendir, alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste, ah yerde kalmaz. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/08/20130803-6.htm
Aynen yukarda açıkladığım gibi şimdiye kadar çok sayıda vatandaşımızın SGK`na paralarını kaptırıp mağdur oldukları bilinmektedir gurbetçiler enayi değildir, mağdur oldukları yetmezmiş gibi daha halen biz avrupalı gurbetçi insanımıza yalan yanlış bilgi ve vaadlerle istismar edilmeye çalışılıyor.
Ben sizin bu avrupalı gurbetçiler hakkında iyimser düşüncelerinizi kararlı konuşmalarınızı inansam sizden şahsi desteğimi esirgemezdim, ama tam aksini düşünüyorum galiba bu konuda yalnız değilim, ve ayrıca avrupalı gurbetçilere karşı almış olduğunuz maddi şiddet uygulama tavrınızı anlamıyoruz ve bu yüzden sizi çok sevenler bile sizi savunmakta zorlanıyor.
SAYIN BAŞBAKAN SİZE TAVSİYEMİZ ŞU ALTTAKİ ÖRNEKLERİ ÖZELLİKLE ÇOK İYİ OKUMALISINIZ.
Türkiyede bir asgari ücretle çalışan işçinin SGK`na Prim kesintilerinin ne kadar olduğunu bir bakalım.
Malullük, Yaşlılık ve Ölüm Sigortası İşçi Payı 9 ) İşveren Payı 11 Toplam`da 20
Malullük Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları Primi: Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi, sigortalının kazancının 20`sidir. Bunun 9`u, sigortalı hissesi, 11`i de işveren hissesidir.
Hastalık sigortası primi, sigortalının kazancının 11`idir. Bunun 5`i sigortalı hissesi 6`sı da işveren hissesidir.
ÖRNEK: BİR ASGARİ ÜCRET MAAŞI: Demek`ki Türkiyede 1.021,50 TL Brüt asgari ücretle çalışan bir işçinin kesintileri böyle hesaplanmaktadır, bir işçi bu kadar Brüt aylık aldığını var sayarsak SGK´na ödediği Malullük Yaşlılık ve Ölüm Sigortaları Primi ve Hastalık sigortası primi ile ikisi beraber toplam 143,01 TL. Ödemektedir.
İşverenin de bu işçi adına ( namına ) ödemiş olduğu Prim ise toplam 199,20 TL dir. Her iki tarafın SGK`na ödedikleri Prim miktarını topladığımızda ise bir işçi adına SGK`na aydan aya yatan para miktarı bugünün şartlarında tarih 11.09.2013 olmak üzere 342,21 TL tutarındadır.
ÖRNEK HESAP: Asgari ücretle çalışan bir işçinin 25 senelik 9000 iş gününde bugünkü tarih itibariyle var sayalım geriye dönük kaç para Prim ödemiş olmuş olması gerekirdi, veya hemde başka bir hesap ile ilerki önümüzdeki tarihler için de ne kadar prim ödeyecek olduğunu, bu miktarı azda olsa çokta olsa bugünkü şartlarda ortalama olarak ne kadar olabilir bir hesap yapalım. Aylık prim 342,21 X 12 Ay = 4.106,52 TL Senelik Prim tutarı Senelik 4.106,52 X 25 Sene = 102,663 TL 25 sene veya 9000 iş gününde SGK`na ödenen toplam prim tutarı.
Demek`ki bir asgari ücretle çalışan işçinin 25 senede hem kendisinden hemde işvereninden kesilen toplam Prim miktarı aşağı yukarı ortalama 102,663 TL tutuyor.
Yukardaki yapmış olduğum örnek hesap ile şunu izah etmek istedim.
Örnek hesabımın sonucu şunu gösteriyor; 25 senelik yurtdışı sigorta sürelerimizi bizlere geriye dönük bir fiil olmak üzere ödetmektesiniz.
Türkiyede çalışan bir işçinin SGK`na aydan aya ödediği gibi ödemiyoruz.
Kaldıki bu arada geriye dönük 25 sene boyunca SGK`ndan her hangi bir sağlık hizmetlerinden faydalanmamışız, faydalanmıyoruz, faydalanmadık oluyoruz.
SSK/SGK türkiyede çalışan bir işçinin geriye dönük 25 sene içinde tüm ailesiyle birlikte olan sağlık tedavi masraflarını üstlendi ve ödedi.
Türkiye`de sigortalı olarak çalışan bu kadar insanımız 25 sene boyunca kuruma masrafları oldu SGK `na ödedikleri primlerin karşılığında da sağlık hizmetlerinden faydalandılar yararlandılar, birde olayı bu objektifden bakmak lazım gelir, elbette konuya objektif bir yönle bakmak gerekirse bu insanlarımıza ne kadar haksızlık yapıldığı açıkça herşeyi ile ortadadır.
Tabiki bu işçilerimiz bundan böylede önceden olduğu gibi sonradan da emekliliklerinde sağlık hizmetlerinden yararlanmaya devam edecekler yararlanacaklar, bu işçinin emeklinin en doğal haklarıdır, elbette bu bir haktır, bu sağlık hizmetlerinden faydalanacaklar kuruma masrafları olacaktır ben bir şey demiyorum sakın beni kimse yanlış anlamasınlar yanlış anlaşılmasın, ben bu konuda sadece bir örnekten yola çıkarak bu şekilde izah etmek böyle açıklamak zorundayım, bu şekilde örnek vererek izah etmem gerektiğini belirtmek isterim.
Türkiyedeki sigortalı işçilerin hem Prim ödeyerek hem bu hizmetlerden faydalandıkları gibi, emekli olduktan sonra da ileriye dönük faydalanacak olmaları herkes tarafından yine bilinen bir şey.TELEVİZYON EKRANLARINDA AĞLAYAN BAŞBAKANIMIZ ( BÖLÜM 4 )
Bu yazımla yakından ilgisi olan geçmişten bir başka konu: Birilerine yaşlılık emeklilik maaşı ödemezken, bir başka birilerine Prim affı getiren dünyada eşi benzeri olmayan bir Devlet anlayışı olabilirmi.
Son prim affı 2008 Temmuz ayındaydı 26 Mayıs 2008 günü yayınlanan Resmi Gazetede 5763 sayılı Kanun vardı ve bu Kanuna göre, SGK`nın gerek eski SSK ve gerek eski Bağ-Kur`dan kalan borçlarının yüzde 85`a yakın oranıyla gecikme zam ve faizleri silinerek prim affı getirilmişti. Prim affı için de 2008 yılı Temmuz ayına kadar başvuru süresi verilmişti. Bu prim affının üzerinden bir yıldan çok zaman geçti ama istenilen ve resmi makamların beklediği prim tahsilatı gerçekleşmedi. SGK`nın açıkladığı 23 milyar liralık alacağı, bazı borçlar silinerek 14 milyar olarak taksitlendirilmişti ve ilk yıl bunlardan 6,5 milyar lira tahsilat yapılırken, taksitlendirmelerin bozulması pahasına bir çok borçlu paralarını ödeyemediğinden 2009 yılı tahsilatı yılın ilk 9 ayında sadece 1,508 milyar lirada kaldı.
Prim affına başvuru o tarihlerde çoktu Son prim affı için 458 bini SSK`lı işveren ve 785 bin Bağ-Kur`lu esnaf olmak üzere toplam 1 milyon 262 bin kişi Sosyal Güvenlik Kurumu`na müracaat ederek borçlarını taksitlendirmişti. Bunlardan bir çoğu taksitlerini aksattığı bazıları 3 aydan fazla süre ile ödeyemediği için yapılandırma anlaşması bozuldu.
En son çıkarılan 5458 sayılı Yeniden Yapılandırma yani prim affının üzerinden çok zaman geçmedi ama SGK`nın tahsilat oranları yüzde 60`lı rakamlara kadar geriledi Hatta sadece prim borcu olmayanların uyguladığı prim indirim ve teşviklerine rağmen işverenler primlerini düzenli ödeyemediler. Çok fazla sayıda Bağ-Kur`lu ve çok sayıda işveren primlerini ödemek yerine diğer zaruri ihtiyaçlarını karşılamayı tercih ettiler.
Bugün halen Prim affı beklentisi yüksek Gerek devlet bütçesi ve gerekse SGK özerk bütçesi zor günler geçiriyor. İşte bu gibi durumlarda bakılacak en önemli oran tahakkuk-tahsilat oranıdır. Bu rakam önceki yıllar yüzde 90 seviyelerine kadar çıkmışken, şimdi yüzde 60 seviyelerine kadar inmiştir. Üstelik, sadece prim borcu olmayanlara uygulanan yüksek oranlı prim teşviklerine rağmen, ne işverenler ne de Bağ-Kur`lular primlerini düzenli ödeyemiyorlar. Son bir kaç sene taleplerin en çokları ise prim affı gelsin şeklinde oluyor ve diyorlar ki bütün siyasiler ve ekonomi yönetimi kriz bitti diyor. Madem kriz bitti o zaman krizin en büyük yangın yeri olan SGK primleri için ve vergi borçları için af gelsin diyorlar.
SGK`u 2009 yıllarında giderlerini karşılamıyor idi 2009 yılı verilerine göre SGK`nın tüm gelirlerinin tüm giderlerini karşılama oranı gittikçe düşmüştü, 2009 yılı ocak ayında gelirin gideri karşılama oranı yüzde 71 gibi iken, 2009 eylül ayında bu oran yüzde 66`ya düşmüştü.
Yılın ilk dokuz ayında 56011857 lira gelir toplayan SGK, 78748820 lira gider yapmış olup, 22736963 lira açık vermiştir. Prim gelirlerinin giderleri karşılama oranı çok düştü Yine, SGK`nın sadece prim gelirlerinin en büyük ödeme kalemleri olan emeklilik gideri ile sağlık hizmetleri finansman giderlerini karşılama oranı ise 2000 yılında yüzde 70 iken, 2009 yılı için yüzde 54`e kadar düşmüştü. Ancak, tablodan görüleceği üzere sağlık giderlerinin MÜTHİŞ artışının bunda katkısı çok büyüktür. Tabloya bakıldığında 2000 yılında 2,6 milyar lira olan toplam sağlık giderlerinin 2008 yılında 25 milyar liraya ulaştığı ve 2009 yılında da 30 milyar liraya ulaştı. Sadece 8 yıllık bir sürede SGK sağlık harcamalarının 15 kat artması gerçekten düşündürücüdür.
Tüm bunların ardından Hükümetin böyle sıcak para toplama zihniyeti ile mağdur olanlar gerçekten de avrupalı gurbetçi işçiler olmuştur. Oysa bizlere devletin kurumu SGK`dan maaş bağlanmış dahi olsa çok sayıda vatandaşımız halen yurtdışında ikamet ettiklerinden /ediyor olmalarından ikamet ettikleri ülkede yaşıyorlar çalışıyorlar olmalarından dolayı ikamet ettikleri ülkelerin sağlık Sigorta kasası tarafından sağlık hizmetlerinden faydalanacaklardır, yani Türkiyedeki SGK`na bir yük olmayacaklar bir masrafları olmayacaktır. İşte eylül ayında bir yenisi daha, son Torba Kanunu kapsamında muhtaç aylığı ve malulen emeklilikte yapılan düzenlemelerle yüz binlerce kişi 01 Eylül`den itibaren yeni maaş almaya başlayacaklar malullük kapsamı genişletildi. http://www.sgk.gov.tr/wps/wcm/connect/d27dfb9f-34c1-42c8-9f2e-0f076c32381d/maluliyet_tespit_yonetmeligi.pdf?MOD=AJPERES&CACHEID=d27dfb9f-34c1-42c8-9f2e-0f076c32381d
Ama binlerce vatandaşımızı çok ama çok yakından ilgilendiren bir başka diğer konu ise, 3201 sayılı kanundan yararlanarak emekliğe hak kazanmışlar ama yurtdışında çalışmalarına izin verilmiş değil, hiç bu konudan bahseden hiç ama hiç bir Allahın kulu yok konuşan dahi yok, bu konuda hiçmi hiç bir adım atılmamıştır ne yazıkki şimdiye kadar halen birileri vurdum duymazlıklarını sürdürüyorlar.
Geçtiğimiz günlerde Resmi Gazete`de yayımlanan yeni yönetmelik hasta vatandaşlar için malulen emekliliği kolaylaştırırken, bir diğer başka tarafta ise yıllardır çok büyük bir sorunları olan, senelerden beri bu zamana kadar devam edip gelen çözüm bekleyen 3201 sayılı yurtdışı borçlanmaları kanunun sorunları pek çok problemleri de beraberinde getirirken, bu kanundan emekliye çıkıp ancak tekrar yine yurtdışında çalıştıklarından dolayı emekli maaşları kesilirken, ayrıca (SGDP) ödeyerek emekli maaşı almaya bile hak tanımamaktadır.
Bizlere bu hakkı vermeyen devletimiz, bizlere yurtdışında çalışma yasağını koyan devletimiz, bu yasağı kaldırarak bu insanlarımızıda (SGDP) ödeyerek yurtdışında çalışma hürriyetini kavuşmalarına buna hükümetimizin yanaşmaması duyarsız kalması bu insanlarımıza aynı hakların verilmemesinin ardındaki sebep nedir ?
- Bu durumun devlet yetkililerinden kaynaklandığını düşünüyorum, bizleri yurtdışındaki Türk insanını toplum engelli olduğumuzu görenler olduğunu düşünüyorum. Bizler gözlerden ve gönüllerden uzak unutulmuş terk edilmiş vatandaş olduğumuzdan kaynaklandığını düşünüyorum, bu yüzden devlet bize bedel ödetiyor ama devlet bu bedeli karşılamıyor.
Yurtdışında çalışanlar, veya işsiz kalanlar, çeşitli nedenlerden dolayı sosyal yardım almaya muhtaç kalanlar, birde bunun yanısıra Türkiyeden devlet tarafından emeklilik hakları gasp edilerek yaşadıkları ülkelerde ikamet ettikleri ülkenin yardımlarına muhtaç bırakılan bu insanlarımızı unutup terk edemezsiniz, bu insanları bir yabancı devletin omuzlarına bırakamazsınız maddi yönden bir tek o devletlere yük olmalarına izin veremezsiniz.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin çıkarmış olduğu işte bu adil olmayan içine sinsice yerleştirilmiş yasaklar barındıran Adaletsiz olan yurtdışında çalışarak türkiyeden emekli maaşı alamazsın maddesi ile yasaklarıyla namı şanı ünlü 3201 sayılı Kanundan emekliye çıkan mağdurları görmemek için gözünü kapayan devletimiz ve bunun başındaki idareciler, bu insanların sesini duymamak için kulaklarını tıkayanlar devletimizi idare edenler, gayrisafi milli hasıla`dan bizleri de bir pay ayırıp vermeyenler, daha halen ellerinizden geldiği kadar bu insanları sömürmeye devam ediyorsunuz. Bizler kimiz ? bizler bu vatanın evladı değilmiyiz, bizler T.C. vatandaşı değilmiyiz, bizimde cebimizde Türkiye Cumhuriyeti hüviyeti ve Pasaportu yokmu, zaten bizler bu kimliğimizden hiç bir zaman vazgeçmedik vazgeçmeyeceğiz de.
Biz tüm bunları kınıyoruz ve üzüntü duyuyoruz, bunu kabullenemiyoruz, bu nasıl iş? Bir taraftan sürekli kendini öve öve bir Başbakan sıfatında hak ve hukuktan adaletten bahsedeceksin, öbür taraftan hak ve adaleti arayan vatandaşlara karşı ve gereğini yerine getiren Yargıyı baskı altında tutarak böyle bir ayrımcılık içine gireceksin, adil olmayan yasalar çıkartarak hukuku ayaklar altına alarak haklarımızı tecavüz edeceksin.
Bir diğer taraftan hak hukuk arayan bir vatandaşımıza yargı kurumunun aldığı kararı da bir Başbakan olarak saygı duymayacaksın. İşine gelince evet, işine gelmezse hayır. Yıllarca bu ülkede tek başına iktidarda kalmış çoğunluk konumunda oldunuz, yurtdışında yaşayan azınlık konumunda olan bu gurbetçi vatandaşlar toplumu hep mağdur oldular ve buna sabrettiler, ama hak aramak icin molotof kokteylini elimize alıp sokaklara çıkmadık. Hep sabrettik. Şimdi rahatsız oluyoruz.
Siz bir Başbakan olarak bu ülkede bütün vatandaşlarımıza aynı saygıyı duyduğunuzu söylediniz, ve hepsi güvencemiz altındadır dediniz. Bugüne kadar da bunu yerine getirmenin bahtiyarlığı içindeyiz dediniz. Böyle yaptığımız içindir ki halkımız bizi kucakladı dediniz. Bu şekilde bu süreci işletiyoruz. Biz Cumhuriyet tarihinin en köklü en demokratik reformlarını gerçekleştiren, bu reform kararlığını da sürdüren bir ülkeyiz dediniz.
Biz yurt dışındakiler sizlere oy vermedik, bizler sizlere oy vererek secmedik, işte bu yüzdendir ki sizinde bizlere bir faydanız dokunmadı, zaten bu gurbetçilere kazık atmaktan başka bir marifetinizi hayrınızı görmedik, bu sayfada geriye dönük tüm geçmişlerden mazide kalan en kötü anılarımızdan yazmak dahi istemiyorum, ama yinede kısada olsa ucundan dokunmadan geçemiyeceğim edemiyeceğim, Holdingzedeler`den tutunuz Deniz Feneri`ne kadar, 211,- Euro Pasaport harç bedelinden 5.112,- Euro`dan 10.000 Euro`ya Bedelli Askerliğe kadar, 3201 sayılı kanunun yurtdışı sigorta sürelerinin borçlandırılmasını dolardan çıkarak TL bazında borçlandırılmasına kadar, ve ayrıca ödenmeyen emeklilik maaşlarımıza kadar sizlerin bizlere zararınızdan başka hiç bir hayrınız dokunmadı, Allah aşkına eğri oturun doğru konuşun sizlerden bize gelen bir tek şer ve kazık var, anılarda kazık atmak gibi başka kötü hatıralar bırakmadınız. TELEVİZYON EKRANLARINDA AĞLAYAN BAŞBAKANIMIZ ( BÖLÜM 5 )
Gurbetçilerin Yurtdışı borçlanması ile emeklilik hakkı kaldırılıyor`mu yoksa başka tuzakmı hazırlanıyor
1960`lı yıllarda Almanya Türk işçilerini kırmızı halılarla karşılamıştı. Son yıllarda ise Türk`lere gidin memleketinize diyor yani size ihtiyacımız kalmadı diyorlar. Tıpkı bunun gibi Türkiye zamanında döviz getirsinler diye gurbetçilere yurtdışı sürelerini borçlanarak emeklilik hakkı tanımıştı artık şimdi herkes kaldırmayı düşünüyorlar diyorlar. Dünyada yurtdışında bulunan vatandaşlarına, yurtdışı borçlanma hakkı vererek, emekli eden tek ülkeyiz, tıpkı emeklilerine çalışma hakkı verip de onlardan sosyal güvenlik destek primi (SGDP) alan tek ülke olduğumuz gibi.
BAKANLAR KURULU BUNU`DA GÖRÜŞTÜ GÖRÜŞÜN BAKALIM DAHA ÇOK GÖRÜŞÜRSÜNÜZ
Sosyal Güvenlik Reformu`nun 5. yılının değerlendirilmesi sunumunda, Bakanlar Kurulunda Sosyal Güvenlik Sisteminin açıklarından biri olarak gurbetçilerin yurtdışı borçlanma hakkı Bakan Faruk Çelik tarafından gündeme getirildi. Avrupa`da var olan krizler sebebiyle son yıllarda 100 binlerce gurbetçi yurtdışı borçlanması yaparak Türkiye`den emekli olmaya başladı. Türkiye`de hiç sigortalılık süresi olmayan bir gurbetçi erkek en az 90 bin lira kadın ise en az 72 bin lira vererek emekli oluyor, ki verdiğimiz bu paralar da öyle azımsanacak paralar değil. Bu ödediklerimiz paralar karşısında aldığımız emekli aylığı 700 ile 900 arasında değişiyor. Faruk Çelik, gurbetçilerden emekli olanların sayısının yıllık 150 binlere ulaştığını ve emekli sayısının arttığını ifade edince kaldırılması Bakanlar Kurulunda görüşüldü bu konuda da son söz Başbakan Recep Tayyip Erdoğana kaldı dendi. Bu ülkede tuhaf olan nedir biliyormusunuz binlerce insan eğriyi doğruyu haklıyı haksızı adaletsizliği hukuksuzluğu göremiyorlar da bir tek siz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olarak sizmi görüyorsunuz. Cenabı Allah 76 milyonluk bu ülkede insanların içinde bizlere bir tek akıllı insanmı nasip etmiş, daha yokmu bu ülkede sizin gibi akıllı insanın arkası.
Son prim affı 2008 Temmuz ayındaydı 26 Mayıs 2008 günü yayınlanan Resmi Gazetede 5763 sayılı Kanun vardı ve bu Kanuna göre, SGK`nın gerek eski SSK ve gerek eski Bağ-Kur`dan kalan borçlarının yüzde 85`a yakın oranıyla gecikme zam ve faizleri silinerek prim affı getirilmişti. Prim affı için de 2008 yılı Temmuz ayına kadar başvuru süresi verilmişti. Bu prim affının üzerinden bir yıldan çok zaman geçti ama istenilen ve resmi makamların beklediği prim tahsilatı gerçekleşmedi. SGK`nın açıkladığı 23 milyar liralık alacağı, bazı borçlar silinerek 14 milyar olarak taksitlendirilmişti ve ilk yıl bunlardan 6,5 milyar lira tahsilat yapılırken, taksitlendirmelerin bozulması pahasına bir çok borçlu paralarını ödeyemediğinden 2009 yılı tahsilatı yılın ilk 9 ayında sadece 1,508 milyar lirada kaldı.
Prim affına başvuru o tarihlerde çoktu Son prim affı için 458 bini SSK`lı işveren ve 785 bin Bağ-Kur`lu esnaf olmak üzere toplam 1 milyon 262 bin kişi Sosyal Güvenlik Kurumu`na müracaat ederek borçlarını taksitlendirmişti. Bunlardan bir çoğu taksitlerini aksattığı bazıları 3 aydan fazla süre ile ödeyemediği için yapılandırma anlaşması bozuldu. En son çıkarılan 5458 sayılı Yeniden Yapılandırma yani prim affının üzerinden çok zaman geçmedi ama SGK`nın tahsilat oranları yüzde 60`lı rakamlara kadar geriledi Hatta sadece prim borcu olmayanların uyguladığı prim indirim ve teşviklerine rağmen işverenler primlerini düzenli ödeyemiyorlar. Çok fazla sayıda Bağ-Kur`lu ve çok sayıda işveren primlerini ödemek yerine diğer zaruri ihtiyaçlarını karşılamayı tercih ediyorlar.
Bugün halen Prim affı beklentisi yüksek Gerek devlet bütçesi ve gerekse SGK özerk bütçesi zor günler geçiriyor. İşte bu gibi durumlarda bakılacak en önemli oran tahakkuk-tahsilat oranıdır. Bu rakam önceki yıllar yüzde 90 seviyelerine kadar çıkmışken, şimdi yüzde 60 seviyelerine kadar inmiştir. Üstelik, sadece prim borcu olmayanlara uygulanan yüksek oranlı prim teşviklerine rağmen, ne işverenler ne de Bağ-Kur`lular primlerini düzenli ödeyemiyorlar. Son bir kaç sene taleplerin en çokları ise prim affı gelsin şeklinde oluyor ve diyorlar ki bütün siyasiler ve ekonomi yönetimi kriz bitti diyor. Madem kriz bitti o zaman krizin en büyük yangın yeri olan SGK primleri için ve vergi borçları için af gelsin diyorlar.
BU KANUNLAR 70 CENTE MUHTAÇ OLMAMAK İÇİN GETİRİLMİŞTİ
Türkiye`nin döviz sıkıntısı çektiği 1970 yıllarında, 2147 sayılı Yurtdışı Borçlanma Kanunu`nun çıkarmış ve gurbetçi işçilerimiz ile yanında bulunan ev hanımları eşleri döviz getirsinler diye yurtdışında çalışma sürelerini ve ikamet sürelerini Türkiye`de, SSK`ya, Bağ-Kur`a veya Emekli Sandığına borçlanma hakkı getirilmişti. O ilk zamanlar günlüğüne 1 dolara borçlanıyorduk daha sonra 2 dolar oldu, ve bir sonra 5 dolara çıktı ve sonra 3,5 dolara düşürüldü uzun bir zaman herkes 3,5 dolardan borçlandılar.
Şimdi ise günlüğü 10,90 TL ödüyoruz, yani bugünlerde dolar kur 2.05 çok yüksek tavan yaptığı bu zamanda 10,90 / 2,05 = 5,30 dolar yapar.
Bu 2147 sayılı kanunun ardından da 1985 yılında 2147 sayılı Kanunu kaldırdınız borçlanmayı ve emekliliği biraz daha zorlaştırarak 3201 sayılı Yurtdışı Borçlanma Kanunu`nu getirdiniz. Şimdi uygulamada 3201 sayılı Kanun var ve bu kanun bir işkenceye dönüştü, Televizyon ekranlarında avukatlar, SGK uzmanları, Büro açan iş takipcileri ile insanlarımız şaşırmış durumda herkes birilerini soruyor buna ragmen herşey ters ve yanlış bu rezillik artık son bulmalıdır dünyada eşi benzeri görülmüş değil böyle bir işkence eşitsizlik adaletsizlik insanlar arasında olmaması gereken hata yanlışlıklar yapılmaktadır telafiside yok, hiç yok yere fazladan yüksekten borçlanmak az emekli maaşı almak ne kadar doğrudur sizce. Siz gurbetçi vatandaşı çok düşünüyorsanız, gurbetçilerin yaşadıkları başka ülkelerde ki AB ülkelerinde gurbetçi vatandaşlarımıza uygulanan siyasi ve ekonomik baskılar hala devam ederken bu haksızlıklar`a karşı bizzat siz sesinizi yükseltirken, siz AKP hükümeti bir Başbakan olarak bu kendi insanınıza yaptığınız bu haksızlıklar neyin nesidir acaba ? sizin niyetiniz gerçekten hak hukuk ve yanlışlıkları düzeltmek olsaydı bu şekilde hedef kitle kendinize seçmezdiniz, siz kendiniz hak ve hukukta neredesiniz acaba ? sizin amacınız üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir. Özellikle dini kullanarak avrupadaki Müslüman gurbetçi din kardeşlerinizi holdingler dolandırırlarken siz neredesiniz acaba ? Gurbetçi vatandaşlarımız AB ülkelerinde işverenler tarafından dışlandıklarında işsiz kalıp iş bulamazlarken kendilerine iş verilmezken işsizlik daha sonra sosyal yardıma muhtaç kaldıklarında asimile edilirken siz sürekli bu insanlara yaşadıkları ülkelerin vatandaşlığına geçmeleri için ısrar ve tavsiyeler de bulundunuz. Bu arada Türkiyede ikide bir 3 veya 5 çocuk isterim dediniz durdunuz bizler sizi anlamış değiliz. Bu arada sizinde AKP hükümetinin eli ayağı rahat durmadı, sizlerde bir başka taraftan bu insanlara 3201 sayılı kanunla yurtdışı sigorta sürelerini dolardan TL bazına geçerek her 6 ayda zamlandırarak sinsi bir tuzak hile ile sonuçta daha fazla dolar alıyorsunuz, dövizli askerlik bedelini 5.112,- euro`dan 10.000,- Euro`ya yani yüzde yüz zamlandırdınız, önceki senelerde yapılan zamları unuttuk ama bu en son yapılan pasaport harç bedellerinde ise 159,- eurodan 211,- euro gibi kazıklar üstüne kazıklar atarak bir kaç kırbaç siz vurdunuz. Şu bilinmelidir ki! vatandaşlarımız öncelikle bulundukları yaşadıkları ülke değil, anavatanımız Türkiye ve halkının demokratik siyasi, ekonomik ve sosyal refahın iyileştirilmesi için taraftır, anavatanın ve halkının demokrasiyi geliştirmek ülkenin menfaati için faaliyeti benimseyen biz türk vatandaşları olarak bu haksızlıklara maruz kalmak acıdır bir ızdıraptır. Bizler sürekli ülkemizin çıkar ve yararını düşünürken, ülkemizin çıkarlarını gözardı etmezken, yurtdışı emeklilik borçlanması eskisi 2147 sayılı kanun yenisinden çok daha farklı olması, yenisi 3201sayılı kanun ile emekliye çıkanlar ve bunun yanısıra ayrıca yine bu insanlar SGDP ödeyerek yurtdışında çalışamamaları büyük bir haksızlık eşitsizlik ve adaletsizliktir. 3201 sayılı kanun ustaca yazılmış düzenlenmiş sinsi planlanmış bir kanun olarak değerlendirilmiştir. Geçmiş yıllarda hazırlanan bu kanun hazırlanıp yazılırken ülkemiz bir hukuk devleti olduğunu gözardı etmiş, oysa Demokrasilerde hukuki haklar böyle kanunları hazırlamadan böyle girişimlerde bulunulmadan Anayasanın özüne ve ruhuna zedelemeyecek insan haklarını ihlal etmeyecek eşit paylaşımda adaletsizlik doğurmayacak şekilde kanunlar hazırlanır ve yazılır. Ayrıca son olarak bu konuyu`da değinmeden geçemiyeceğim.
Devletimiz yurtiçindeki bir emekli vatandaşımıza emekli maaşı öderken birde bu insanımıza emlak vergisi muafiyeti getirmiştir. Ancak ne tuhafki ne yazıkki yurtdışında yaşayan mağdur işsiz kalmış işsizlik parası veya sosyal yardımla geçinen bir vatandaşımıza gelince Türkiyeden emekli olmasına rağmen bu vatandaşımıza ne emekli maaşı ödüyorsunuz, nede bu insanımıza emlak vergisi muafiyeti hakkı tanıdınız yazıklar olsun sizin gibi Müslümanlara.
Avrupada horlanan dışlanan türklerin üzerinde uygulanan siyasi ve ekonomik baskılar, ülkemizde sizin gibi insanları ayrıştıranlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Tam 11 yıldır vatandaşın sırtından inmediniz, şu bir gerçekki sizin gibi insanlar vatandaşın hakkını hukukunu değil başka gayri meşru işlerde bir araya gelerek başka işlerle uğraşırsınız.
Şu bilinmelidir ki, vatandaşı ancak çıkarınız olduğu zamanlarda hatırlayıp, onun ihtiyacı olduğu zamanlarda ortadan kaybolan tiplere bizler gurbetçiler olarak pirim vermeyeceğiz.
İşte her zaman tarihte de olduğu gibi sizin gibiler aciz insanlar hortlayarak vatandaşı kendi devletine karşı ayaklandırma çabalarına girerler. Ülkemizde hala dış kaynaklı odak güçlerinin maşalığını yapanlar tarafından bu milletin iki yakası bir araya gelmemiştir, sizlerde bunun bir parçası olduğunuzun bilincindeyiz, lakin halktan kopuk olanlar bu emellerine asla ulaşamayacaklardır.
Yıllardır aklınıza getirmediğiniz avrupalı gurbetçi vatandaşına bugün oy toplamak için hatırlayanlara bundan böyle hiç bir şekilde prim verilmeyecektir. Sayın Başbakanım, hakkaniyet ve adaletten koptuğunuz yerde, sizi destekleyen duaların bıçak gibi kesileceğini bilmiyor olamazsınız. Bugüne kadar sizden bir şey isteyenleri çok dinlediniz, siyaset dünyasıdır, bir yere kadar anlaşılabilir fakat sizden bir şey talep etmeyenlerin sorunlarını ciddiye almanızı saygılarımla temenni ederim efendim.
|