Emeklilik her insanın hakkıdır
Emeklilik, insanların çalışma gücü ve yeteneklerini yitirip, çalışma hayatından ayrılmalarıyla gelir kaynaklarının ortadan kalkması üzerine kazandıkları hak. Emeklilik sayesinde, prim ya da kesenek ödeyen işçi, memur ya da bağımsız çalışanların yasayla belirlenmiş bir süre sonunda işten ayrılarak, bir hizmet karşılığı olmaksızın aylık alması sağlanır.
19. yüzyıla kadar birçok sosyal hak gibi emeklilik veya emekli aylığı olmadığı için, çalışanlar genellikle ölene kadar ya da kişisel ve ailelerine ait servetleri ölçüsünde çalışma hayatının içinde yer alırlardı. Bu hakkın kullanılabilir hale gelmesi, ondokuzuncu yüzyılın sonlarına doğru, sosyal güvenlik sistemlerinin gelişmeye başlamasıyla sözkonusu olmuştur.
Günümüzde çoğu gelişmiş ülkede, insanların ilerleyen yaşlarda işgücünün dışında kalmalarından dolayı mağduriyete uğramamaları için sosyal güvenlik sistemleri geliştirilmiş, çalışanlara emeklilik hakkı tanınmıştır. Emekli aylıkları çalışanlardan kesilen primlerle karşılanabildiği gibi doğrudan devlet tarafından da karşılanabilir. Buna rağmen halen çoğu gelişmekte olan ülkede işgücünden ayrılanların geçimi aileleri tarafından sağlanmaktadır. Emeklilik yaşı ülkeden ülkeye değişiklik gösterir. 55-70 aralığında değişebilen emeklilik yaşı, cinsiyete göre de değişebilir.Çoğunlukla tehlikeli ya da yıpratıcı olarak adlandırılan meslek dallarında çalışanlara erken emeklilik hakkı tanınır. Bununla birlikte, emeklilikle ilgili sorunlar ülkeden ülkeye ve zamana göre değişmektedir. Sağlık ve beslenme ile ilgili gelişmelerin ortalama insan ömrünü uzattığı gelişmiş ülkelerde bile gelir yetersizliği nedeniyle emeklilerin ikinci bir iş talebi artmaktadır.
Kaldıki biz avrupada yaşayan Türkler 50 yaşın üstünde işsiz kaldığımızda daha artık bundan böyle iş bulmamız da zorlaşıyor, böyle bir durumla karşı karşıya kaldığımızda ise, artık bizler emekliliğe kadar uzun zaman işsiz kalmamız anlamına gelmektedir, uzun zaman işsiz kalan biri de kendisine verilen işsizlik parası veya işsizlik yardım parasının yetmediğini herkes bilmektedir, bunu avrupa ülkelerindeki devletler dahi biliyor olmaları bunu kabul etmelerine rağmen, bu duruma Türkiye Cumhuriyeti niçin görmemezlikten gelir dikkate almaz.
Vatandaş türkiyede 3201 sayılı Kanuna göre borçlanmış emekliliğe hak kazanmış ama kendisi halen avrupada yaşıyor uzun zamandan beride işsiz kalmış olduğunu var sayarsak bu işsizlik parası kendisine yetersiz geliyor, ne yazıkki işin özünde değil sözünde kalmış bir anlayışla böyle ifade edersek çok daha doğru olur sanırız, malesef bu durumda olan bir kişi Türkiyeden emekliliğe hak kazanmış olmasına rağmen ne yazıkki emeklilik maaşı alamıyor.
Hak hukukla bağdaşmayan bir durumla karşı karşıyayız. Bu 3201 sayılı yurtdışı sigorta sürelerinin borçlandırılmasında bu Kanundan yararlanarak edinilen yaşlılık emeklilik hakkı ile ilgili bu konuda özet açıklamalar yaparak herkesin anlayabilecekleri şekilde ve şimdiye kadar vatandaşlarımız arasında hiç kimsenin bilmediği anlayamadığı kavrayamadığı konuları özellikle pürüzleri gidererek açık net bir şekilde anlaşılmasını izah etmeye çalışacağız, duyarlı yazarlarımızın uzmanların vatandaşlarımıza yol gösterici alıntı yazılarıda ilave ederek herkesin net anlayacakları bir şekilde en uygun kavramlarla toparlayarak açıklık getirmeye çalışacağız inşallah, ve bu işi kendimize bir görev bildik diyoruz.
Adalet bir devletin olmazsa olmaz temel kamu hizmetlerinden olup, herkese eşit, ölçülü ve zamanında dağıtılması gereken toplumsal bir ihtiyaçtır. Ancak maalesef ülkemizde adalet sisteminin kronik ve yapısal sorunları nedeniyle böylesine önemli bir toplumsal ihtiyaç yeterince karşılanamamaktadır.
Adalet sisteminin temel unsurları olan hakim ve savcılarımız, yetersiz özlük hakları içinde, ağır iş yükü ve riskler altında büyük özveri ile hizmet sunmaktadır.
Hakim ve savcılarımız yoğun iş yükü altındadır. Biriken dava dosyaları altında acımasızca çalıştırılan hakim ve savcılar, mesai saati dışında da hergün koltuk altına aldıkları dava dosyalarını eve taşımakta, hafta sonu ve tatil günlerinde eşine, çocuklarına ayıracak zamanlarını dahi dosya okumakla geçirmektedir. Yaşlılık emeklilik kanunu sadece belli bir meslek grubu kişilere değil, herkes için uygulanmaktadır.
Ancak ülkemizde çifte standard uygulamaları bu gurbetçi vatandaşlarımızı dışlamıştır, zira açıktır ki, yurtdışında çalışan gurbetçi vatandaşlarımız borçlanarak ödedikleri hizmet süresini masa başında çalışarak kazandıkları paralar değil, diğer meslek gruplarınkine benzer ağır ve zor koşullar altında çalışarak kazandıkları paralardır. Bununla birlikte, halihazırda türkiyedeki çok sayıda emekliler emekli maaşı alırken çalışıyorlar, bu çıkarılan kanundan yararlanarak istifade ederlerken, bu imkan ve olanağın aynı ülkenin çocukları veya evlatlarımı diyelim aynı türkiye cumhuriyeti devleti vatandaşı olan yurtdışında çalışanlara tanınmaması anayasal eşitliğe uymamaktadır.
Bu çerçevede kanundaki uygulamalar yurtdışında çalışan gurbetçi vatandaşlar için de geçerli olmaması, hem çalışma koşulları dikkate alınmaması, hem de bu alanda anayasal eşitlik ilkeleri göz ardı edilmiş olması, türkiye cumhuriyetinde hak ve hukuk olduğu söylenilemez, bu devlete hukuk devleti denmez.
|