Türkçülük ülküsünün en önemli kilometre taşlarından Nihal ADSIZ
Türk Milliyetçiliğinin önemli kilometre taşlarından biri Nihal ADSIZ
Vefatının 35. yılında Türkçülük akımının önde gelen liderlerinden biri olan Nihal Adsızı hürmetle anıyoruz Şüphesiz o Türk Milliyetçiliğinin unutulmaz ismi ve Türk kültürünün çok önemli kilometre taşlarından biridir.Nur içinde yatsın. Gerçekten de Türkçülük akımından bahsederken Nihal Adsız dan söz etmemek imkansızdır. 1905 yılında İstanbulda doğan Nihal Adsız.11 Aralık 1975de Yine İstanbuldaVefat etmiştir Tarih öğretmeni Bedriye Adsız hanımı ve Yağmur Adsız ise oğludur. Bu satırların yazarı Haydarpaşa lisesinde tarih öğretmeni Bedriye Atsızın öğrencisi olmuş Nihal Adsız ile de lise öğretmenliğinden Süleymaniye kütüphanesi müdürlüğüne sürgün olarak tayin edildiği dönemde tanışmış sohbetlerine devam etmiş ve bir müddet Adsız çevresinde oluşan gençlerin arasında ``Orkun´´ Dergisinin çıkarılması için çalışmıştı. Ü l k ü ,önce insanların gönüllerinde,gönüllerinin derinliklerinde doğar,ve kendisini önce D e s t a n l a r d a gösterir. Sonra büyük kılavuzlar tarafından açıklanır. Daha sonra da büyük K a h r a m a n l a r onu gerçekleştirmek için büyük hamleler yaparlar. Bu hamleler arasında Ü l k ü l ü Milletler,Kahramanlarının arkasından gönül isteği ile koşarlar Bütün bu uğraşmalar arasında da o Milletler yürür. Önce manen ve daha sonra da maddeten ilerler, olgunlaşır ve ergin bir hale gelir Milli Ü l k ü l e r d e azdan çoğa doğru üç dönem vardır: B a ğ ı m s ı z l ı k, B i r l i k , ve F e t i h l e r. Milli Ülkünün ilk ve en önemli dönemi B a ğ ı m s ı z l ı k kazanmaktır. Bağımsız olamayanlar bunu kazanmak; Kazanmış olanlar ise,bunu sağlamlaştırmak düşüncesinin ardından koşarlar. Milli Ülkünün ikinci dönemi, B i r l i k d i r .Yani bir Milleti bütün fertlerinin bir BAYRAK altında tek bir DEVLET haline gelmesidir. Milli Ülkünün üçüncü dönemi ise F e t i h d i r . Buyursunlar ,bizin için savaş düğündür. Din Arabın,Hukuk sizin,Harp Türklüğündür. Kalem,fırça,mermi nedir?birer oyuncak. Şaheserler süngülerle yazılır ancak.
Bu satırlar ve bu dizeler büyük dava adamı,Tarihçi,Şair,Edebiyatçı Türkçü-Turancı akımın Liderlerinden ve Türkçülük konusunda bir devre damgasını vuran merhum NİHAL ADSIZ`a aittir. İstiklal Savaşımız kazanılmış,Genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti ülke çapında büyük bir kalkınma hamlesine başlamıştı. Devlet ,İktisaden kalkınmaya çalışır ve bazı köklü reformları gerçekleştirirken,tarihimizin derinliklerinden gelen ve 2.Meşrutiyet Devrinde olgunlaşan Türkçülük şuuru ve Milliyetçilik duyguları,bazı Devlet büyükleri tarafından engellenmeye çalışılmakta idiı. Buna rağmen,Milli Beraberliğimizin ve Milli Bütünlüğümüzün yegane temsilcisi olan Türk Milliyetçiliği alanındaki çalışmalar bütün hızı ile devam etmişti. Cumhuriyet Türkiyesinde Milliyetçilik akımları arasında Türkçülük fikri önemli bir yer tutmakta idi. Bu fikri akımın yani Türkçülük Akımının önderliğini de NİHAL ADSIZ yapmakta idi. Bir Devrin fikir hareketlerine damgasını vuran Devrin Cumhurbaşkanı tarafından taşıdığı fikirleri sebebi ile açıkça &8211;vatan hainliği- ile itham edilen ve bu sebeple tutuklanan ve fakat bağımsız Türk Hakimleri tarafından suçsuz bulunarak s e r b e s t bırakılan ,fikri hür,vicdanı hür bir insan olan Cumhuriyet Devri Türkçülüğünün önderi NİHAL ADSIZ İDİ. Nihal Adsız,1905 yılında İstanbul`da doğmuşdu.Genç denecek yaşta Adsız Dergiyi çıkararak bütün dikkatleri üzerine toplamışdı.Adsız Dergi,aylık bir Köycü ve Türkçü Dergi idi.15.Mayıs.1932 de yayınlanmaya başlamış ve 17 sayı çıktıktan sonra Eylül 1933 de kapanmıştı. Adsız Dergi,Cumhuriyet Devri Türkiyesinde Türkçülük Akımına öncülük eden ilk D e r g i olarak bilinmektedir. Nihal Adsız,Adsız Dergiyi çıkarmaya başladığı zaman Edebiyat Fakültesinde Asistan idi. Adsız Dergi kapatıldığı zaman ise Üniversiteden uzaklaştırılmış ve Malatya Lisesi Edebiyat Öğretmenliğine sürülmüşdü.Daha sonraki yıllarda ise buradan Edirne Lisesi Edebiyat Öğretmenliğine nakledilmişdi.Nihal Adsız ,burada adeta Adsız Derginin devamı olan O r k u n Dergisini çıkartmışdı. Maalesef bu Dergide sadece 9 sayı çıkabilmişti. Adsız, Liselerde okutulan Türk Tarihinin bazı bölümlerini gerçeklere uymadığını belgelerle ispat eden bir yazıyı Orkun Dergisinde yayınlayınca ,kıyametler kopmuş,bu durum o devrin idarecilerinin hiç de hoşuna gitmemiş,hem Orkun Dergisi kapatılmış ve hemde Nihal Adsız Vekalet emrine alınmıştı.
10.Kasım.1938 de Büyük A t a t ü r k vefat etmiş,İsmet İnönü Cumhurbaşkanı seçilmişti. 1939 yılında 2.Dünya Savaşı çıkmış,Türkiye bu Savaşa girmemiş,ancak Harbin bütün maddi ve psikolojik baskıları ülkemizde hissedilmeye başlamışdı.Bu baskılar zaman zamanda bütün Ülkeyi bir k a b u s gibi sarmakta idi. Bu Dünya Harbinden galip çıkan e z e l i düşmanımız Sovyetler Birliği, Ülkemiz üzerinde eskiden beri beslemiş olduğu ç i r k i n emellerini açığa vurmaya başlamışdı.Bu cümleden olmak üzere Doğuda Kars ve Ardahanı istemekte ve Boğazlardan da serbestçe geçiş hakkı dilemekte idi. Sovyetlerin bu resmi isteklerine paralel olarak ,Yurt içindeki Sovyet taraftarı Vatandaşların yani Komünistlerin yıkıcı faaliyetleride fevkalade artmışdı.Devlet,bu yerli Komünistlerle mücadele etmek yerine ,Sovyetlerin baskısı yüzünden adeta bu gibi faaliyetlere gizliden gizliye destek vermekte idi. Buna karşılık ise Devlet Milliyetçi Akımlar ile şiddetli bir mücadeleye girişmiş,bu fikirde olanları cezalandırmaya başlamışdı. Bu arada Devrin Başbakanı Refik Saydam vefat etmişdi.Ve yerine Şükrü Saraçoğlu Başbakanlığa getirilmişdi.Saraçoğlu Hükümeti 5.Ağustos.1942 de Güven Oyu almıştı. 5.Ağustos.1944 günü Türk Milliyetçileri için unutulmaz bir gün olmuşdu. Çünkü uzun yıllardan beri ilk defa bir Başbakanın ağızından:BİZ,TÜRKÜZ,TÜRKÇÜYÜZ VE DAİMA DA ÖYLE KALACAĞIZ ifadesini işitmişlerdi. Başbakan Şükrü Saraçoğlu Hükümet Programını T.B.M.M. Kürsüsünde açıklarken tarihi bir konuşma yapmışdı
Başbakan Şükrü Saraçoğlunun büyük bir vakar ve asalet içinde söylemiş olduğu ideal dolu,Türklük dolu,Ülkü dolu olan bu tarihi nutku T.B.M.M. de bulunan Mebuslar tarafından büyük bir coşku ve hayranlık içinde ayakta alkışlanmış ve büyük bir takdir toplamıştı. Başbakanın bu nutku Türk Milliyetçileri arasında da büyük bir sevgi ve heyecan yaratmışdı.Başbakanlarının ağızından kendi Ülkülerini duymak onları çok mutlu etmişdi.
Çünkü Atatürk zamanında mahkum edilmiş olan Komünistlerin bir kısmı İnönü devrinde affa uğramışlar ve Devletin önemli mevkilerine getirilmişlerdi. Başbakanın bu tarihi nutku ile bu gibilerin Devletten temizleneceği ümidi belirmişdi.
1942 yılında İsmail Hakkı BaltacıoğluT ü r k e D o ğ r u adlı bir kitap yazdı.belkide bardağı taşıran son damla bu olmuştu. Bütün bu sebepler yüzünden Nihal Adsız,O r k u n Dergisinin 15.Mart.1944 sayısında Başbakan Saraçoğlu`na bir A ç ı k M e k t u p yazmıştı Daha sonra meydana gelecek olaylara yani 3.Mayıs.1944 de Türkçülerin mahkum edilmesine kadar geçen olaylara ışık tutması bakımından NİHAL ADSIZ tarafından kaleme alınmış olan bu A ç ı k M e k t u b u n bazı bölümlerinin hatırlanmasında büyük faydalar bulunmaktadır. Bu A ç ı k M e k t u b u n d a ADSIZ şöyle demekte idi:Sayın Başvekil,şaşılacak nokta şudur ki,C.H.P.nin bir Mebusu,yine C.H.P.nin bir müessesesi olan Halkevinde Vatan ve Millet düşmanları tarafından hakarete uğradığı halde,hiç kimsenin kılı kıpırdamıyor,ne Halkevi ve nede Polis bir tahkikat yapma lüzumunu duymuyor. Yine ayni gece yatılı Öğrenci Yurtlarında Milliyetçi ve Solcu Öğrenciler arasında çıkan tartışma,kavgaya dönmek üzere iken bu olay kapatılıyor. İşte Türkçülüğün hakim olduğu bir Türk Ülkesinde böyle bir Olay cereyan ediyor. İşin en kötü tarafı ise nümayiş yapanların pek çoğunun Üniversiteli ve Devlet parası ile Üniversite Yurtlarında kalan Öğrenciler olmasıdır. Başvekil Saraçoğluna yazılmış olan bu A ç ı k M e k t u p l a r ,aslında Başvekili değil Maarif Vekili Hasan Ali Yüceli tedirgin etmişti Hasan Ali Yücel ve Ulus Gazetesi Baş yazarı Falih Rıfkı Atayında teşviki ile Sabahattin Ali Adsız aleyhine bir D a v a açmıştı. 26.Nisan.1944 de ilk duruşma yapılmışdı
Davanın 2. Duruşması 3.Mayıs.1944 günü yapılacaktı
.Mahkemenin yapılacağı gün Ankara olağanüstü bir gün yaşamakta idi. Dava sebebi ile Türkiyenin her yerinden akın akın Milliyetçi Genç Ankaraya gelmekte idi.Dava salonu ve Adliye binası tamamı ile dolmuşdu.Büyük bir kalabalık Ankara sokaklarında Adsız lehine ve Sabahattin Ali aleyhine gösteri yapmakta idi. Bir grup gençde &8211;Kahrolsun Komünizm- diye bağırarak Ulusdan Kızılaya doğru yürümeye başlamışdı.Ulus Meydanında Milliyetçi Gençlerle Polis arasında bir çatışma olmuş,yaralananlar vardı. Buna rağmen Gençler Polis barikatlarını yarmış ve Ulusdan Adliye binasına doğru yürümeye başlamışdı.
İşte 3.Mayıs.1944 Duruşması bu gergin hava içinde başlamışdı.Mahkeme bu celsede bir karara varamamışdı.
Dava, A d s ı z ve avukatlarının savunmalarını hazırlayabilmeleri için 9.Mayıs.1944 e ertelenmişdi. 9.Mayısda ise Adsız ,uzun bir savunma yaparak ,bu davanın bir ideolojik hesaplaşma olduğunu ifade etmişdi
Bu resmi tebliğde türk milliyetçileri vatan hainliği ile suçlanıyorlardı Türkçülük ve turancılık hareketleri ise devleti bölmek ve parçalamak için var idiler.
Milli Şef İnönünün 19.Mayıs.1944 Nutku, Türk Milliyetçileri için kara günlerin başlangıcı olmuşdu.7.Eylül.1944 de 23 Türk Milliyetçisi Gizli Cemiyet kurmak,nizam düşmanlığı yapmak,ve Hükümeti devirmek gibi aslı olmayan s u ç l a r d a n Adalet huzuruna çıkmışlardı. Bu sebeple Türk Milliyetçilik tarihinde Irkçılık-Turancılık Davası olarak bilinen ve bir Devrin y ü z k a r a s ı olan meşhur D a v a başlamıştı. 7.Eylül.1944 günü Gizli Cemiyet kurmak,mevcut nizamı değiştirerek yerine Irkçı-Turancı bir Nizam getirmeye kalkmak,Hükümeti devirmek gibi gerekçerlerle Türk Adaleti karşısına çıkarılan 23 Milliyetçi Genç şunlardı:NİHAL ADSIZ,Necdet SANCAR,Hüseyin Namık ORKUN, Dr.Hasan Ferit CANSEVER,Zeki SOFUOĞLU Reha Oğuz TÜRKKAN,Sait BİLGİÇ,Hikmet TANJU,Muzaffer ERİŞ,Cihat SAVAŞER,İsmet Rasim TÜMTÜRK,Cemal Oğuz ÖCAL,Cebbar ŞENEL,Hamza Sadi ÖZBEK,Saim BAYRAK,Feriman ALTAN, Fazıl HİSARCIKLI,Nurullah BARIMAN,Yusuf KADIGİL ve Alpaslan TÜRKEŞ. İddianame Örfi İdare Savcısı Kazım Alöç tarafından hazırlanmıştı. Mahkeme Heyeti ise:Tüm General Yusuf Ziya YAZGAN,Albay Cevdet ERKUT,Albay Galip KAANdan kurulmuşdu.Milliyetçi Gençleri ise Prof.Dr. Kenan ÖNER savunmakta idi Savcı ALÖÇ iddianamesini okuduktan sonra Hakimlere dönerek.Bunları Yüksek Mahkemenizin huzuruna Hükümeti devirmeye ve Rejimi değiştirmeye kalkan Vatan hainleri olarak çıkartmış bulunmaktayız. demişti. Savcının bu ç i r k i n iddiası karşısında sanık sandalyesinde oturan 23 yürekli Türk Genci, hep birlikte ayağa kalkmışlar ve Savcının bu çirkin iddiasını şiddetle red ettiklerini,kendilerinin Vatanlarını çok seven Türk Milliyetçileri olduklarını Hükümeti devirmek ve Rejimi değiştirmek gibi bir girişimde asla bulunmadıklarını Vatan h a i n i idse asla olamıyacaklarını ve VATANLARINI ÇOK SEVMEKTEN BAŞKA BİR SUÇ DA İŞTEMEDİKLERİN yüksek sesle haykırmışlardı.
Sanıkların Avukatı Prof.Dr.Kenan ÖNER de Savcının bu yersiz ve tutarsız i d d ı a s ı n ı şiddetle reddetmiş ve henüz sanık durumunda bulunan bu Gençler hakkında Vatan Hainliği iddiasında bulunmanın tarafsızlıkla bağdaşmadığını söylemişdi Savcının ,sanıklar hakkında gizli cemiyet kurmak,,Hükümeti devirmek, Irkçı- Turancı bir idare kurmak için teşkilâtlanma yapmak, gibi iddialarına karşılık sanık sandalyesinde oturan Gençler ,kendilerini çok rahat bir şekilde savunmuşlar,Türk Vatanını çok sevmekten,Türk Milletini yüceltmekten başka bir düşüncelerinin olmadığını,Hükümeti Devirmek ve Rejimi değiştirmek gibi bir girişimlerinin de olmadığını , çok açık ve net bir şekilde söylemişlerdi.
Nihal ADSIZ:Kimseden haksız yere bir talepte bulunmuyoruz. Atalarımızdan kalan mirasın ve mefahirimizin gömülü bulunduğu toprakların bizim olması ÜLKÜSÜNÜ kalbimizde taşıyoruz .O diyarları unutmamak istiyoruz. Ben bunları şahsım için istemiyorum .O diyarlarda Şahsım için çiftlik kuracak değilim. Milletim için düşündüğüm bu h a k l a r içinse kimse bana Vatan Haini deyemez. Bu çirkef iddiayı iadeye bile tenezzül etmiyorum. Kimin Vatan haini ve kimin Vatanperver olduğunu tarih bir gün yazacaktır diyerek o meşhur savunmasını yapmıştı ve iddaları reddetmişti. Sanıklar arasında bulunan merhum Alpaslan TÜRKEŞ ise: Diğer arkadaşlarım gibi banada Vatan hainliği isnat edilmiştir. Bunu şiddetle red ederim. Ben yer yüzünde her şeyden çok Vatanımı ve Milletimi severim. Daima Devletimin kabul ettiği prensiplere inandım. ve hiçbir zaman da onlardan ayrılmadım. Evet, ben bir Türk Milliyetçisiyim. Ancak asla Irkçı olmadım. diyerek savunmasını bitirmişti. Sanıkların lehinde ifade vermişlerdi. Sanıklar arasında bulunan merhum Alpaslan Türkeşinde üç şahidi vardı ve bunlarda bütün sanıkların lehinde beyanda bulunmuşlardı.
Son olarak İstanbul Valisi Lütfü Kırdar mahkeme tarafından çağırılmış ve dinlenmişdiVali Kırdarda:Sanıkların gizli Cemiyet kurmadıklarını Vatanları aleyhinde hiçbir tutum ve davranış içinde bulunmadıklarını ifade etmişti.
Mahkeme ayrıca Sanıkların:Hükümet darbesi gibi bir fiili de işlemediklerini,zaten buna da imkan bulunmadığını,delillerin incelenmesi ve İstanbul Valisi Lütfü Kırdar ve diğer Tanıkların ifadeleri ile sabit olduğundan Prof.Dr.Zeki Velidi Toğan ve arkadaşlarının BERAATİNE de karar vermişti. Bu tarihi karar Türk Milliyetçileri arasında büyük bir sevinç yaratmış,ve Onların Türk Adaletine olan g ü v e n i n i tazelemişti Ercüment konukman
|