Türkiye emperyalist güçlerin kıskacında!..
Türkiye emperyalist güçlerin kıskacında!..
17 Şubat 2016
Cenevre görüşmelerinde ve Münih Güvenlik Zirvesi`nde alınan kararların hepsi hikâye. Bunların tamamı sadece bir tiyatro. Çünkü alınan kararların, verilen sözlerin hiçbir yerde en küçük bir karşılığı yok.
Barış görüşmeleri ile dünya kamuoyu oyalanırken ABD destekli PYD terör örgütü kantonları büyütme çabasında. Putin`in emriyle Rus jetleri DAEŞ bahanesi ile girdiği &8206;Suriye`de muhaliflerin can damarı olan ikmal yollarını bombalıyor.
Binlerce masum sivil öldürüldü ve on binlerce Suriyeli Türkiye`ye mallarını mülklerini bırakarak dağlık yollara dökülmüş.
Bir yanda Rus saldırıları devam ederken diğer yandan İran, Hizbullah destekli Suriye Ordusu ile işbirlikçi PYD-YPG terör örgütü yakıp yıkarak başlattıkları kuşatmayı daratmaya devam ediyorlar.
PKK`nın Suriye kolu PYD-YPG terör örgütünün taşeronluğunu yaptığı egemen devletlerin desteğiyle Kuzey Suriye`de yeni alanlar oluşturma çabalarını ülke olarak kabul etmemiz mümkün değildi.
Çünkü bu gelişmeler ülkemiz için fevkalade tehlikeli idi ve tehdit içermekteydi.
Türkiye bu sefer ülkemizin güvenliği ve bölgenin barışı adına cesur bir kararla harekete geçti. PYD-YPG`nin mevzilerini vurmaya başladı. Zira angajman kurallarını işletmemiz gereken bir durum ortaya çıktı.
Daha önce alınan kararlar mucibince, Türkiye`ye dönük mülteci akınına izin vermemek ve mültecilerin güvenli bir şekilde bulundukları yerde kalmalarını sağlamak için böyle bir operasyona Türkiye mecbur edildi.
Burada en büyük sorumluluk hiç şüphesiz Uluslararası Toplum`undur. Tutarsız, ikiyüzlü politikaları ile kirli oyunları bu üzücü gelişmelere sebep olmuştur.
İKİYÜZLÜ BATI
Birileri kabul etmese de şu bir gerçek: PYD-YPG Şam rejiminin ve dış aktörlerin taşeronu bölücü bir terör örgütüdür. PKK terör örgütünün Suriye koludur. Rusya ve İran ise Suriye`de resmen işgalci ve Suriye halkının katilleridir.
Kısacası; Suriye ve Irak başta olmak üzere Ortadoğu`da kelimenin tam anlamıyla bu şer güçlerin yüzünden bir dram ve bir vahşet yaşanıyor.
Bu insanlık faciasına sebep olanları durdurmak için hiçbir girişimde bulunmayan Amerika ve Fransa başta olmak üzere egemen devletler Türkiye`nin PKK terör örgütünün Suriye kolu PYD-YPG`ye yönelik operasyonunu durdurmak için çağrıda bulunarak ikiyüzlülüklerini bir kere daha göstermişlerdir.
Asıl düşündüren konu bu ülkelerle NATO çerçevesinde müttefik olmamızdır.
Yaşanan süreçte gerçekleştirilen diplomatik girişimlerden anlıyoruz ki, bu müttefiklerimiz, bizimle bazı konularda aynı düşünseler de, ciddi birçok konuda bizim dışımızda gizli planlara, projelere ve ajandalara sahiptir.
Bu ajandada Irak ve Suriye konusunda ABD ile Rusya`nın gizlice anlaştığı ve bu ülkeleri kantonlardan oluşan ve kendilerine hizmet edecek bir federatif yapıya dönüştürmek istekleri vardır.
Emperyalist güçler; Irak ve Suriye başta olmak üzere bölgede kendilerinin sebep olduğu çevre kirliliği, terör ve mülteci akını gibi sorunların yükünü Türkiye`nin üstlenmesini istiyor. Ancak; Türkiye`nin bölgede etkin olmasına ve gendi güvenliği için başlattığı operasyonlara ise engel olmaktadırlar.
Bu tarihte de böyle olmuştur.
Osmanlı`yı tarihten silip yok ettikten sonra, topraklarının bölüşülmesini öngören Fransız ve İngilizlerin emperyalistler adına imzaladıkları o gizli &8216;1916 Sykes-Picot` ihanet Anlaşması bunun en belirgin örneğidir.
Biz bu ve benzeri ihanetleri unutmadık ve de unutmayacağız.
TÜRKİYE KUŞATILMAK MI İSTENİYOR?
Emperyalist devletler birbirleriyle savaş halinde olsalar bile Türk ve İslam dünyası söz konusu olduğu zaman gizlice anlaşıyor ve birleşiyorlar. Bugün ABD ile Rusya`nın Ortadoğu üzerindeki rol paylaşımında anlaşıp, Türkiye`yi köşeye sıkıştırdığı gibi kendi aralarında anlaştıklarına şahit oluyoruz.
Oyun her zaman aynı oyun sadece aktörler değişiyor. Fakat o eski günler geride kaldı. Artık ``değişen ve değişmiş olan bir Türkiye var´´ gerçeği sanırım iyi hesaplanmıyor.
Şunu herkes bilsin ki!..
Dış aktörler kendilerinin gizlice kurdurup, sahaya sürdükleri terör örgütleri üzerinden bölgeyi kendi çıkarlarına göre yeniden şekillendirme planlarını yaparken, Türkiye`nin ``ben karışmam meydan sizin, istediğiniz gibi yapın!´´ demeyecektir.
Çünkü Türkiye, bölge üzerinde derin hesapları olan egemen devletlerden daha fazla bölgenin barış ve huzuru ile kendi güvenliğini koruma hakkına sahiptir.
Suriye`de PKK kendini gizlemek ve egemen güçlerle daha rahat işbirliği yapmak PYD-YPG ve son olarak Suriye Demokratik Güçleri gibi isimlerle kendini kamufle ederken, egemen güçler kendi çıkarları uğruna ``bana zarar vermiyorsa terör örgütü değildir´´ anlayışıyla hareket ediyor.
Biz biliyoruz ki; PKK`yı terör örgüt ilan eden Amerika, Rusya ve AB üyesi ülkeler bu gerçeği bildikleri halde farklı isimlerle anılan terör örgütlerini resmen muhatap alarak Türkiye`yi bölmeye çalışıyorlar.
Türkiye bazılarının iddia ettiği gibi Kürtlere değil terör örgütü PYD-YPG`ye vuruyor. Türkiye sadece PKK ve PYD-YPG`ye karşı değil, aynı zamanda bu örgütleri destekleyen ve güvenliğimizi tehdit eden bütün unsurlara karşı aynı tavrı gösterecektir.
İÇİMİZDE İHANETE ORTAK OLANLAR VAR&8230;
Bu konuda Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, ülke çıkarlarımız ve bölgenin huzuru ile sivillerin korunması yönünde çok yönlü görüşmeler gerçekleştiriyor. Ayrıca, DAEŞ ve PYD-YPG`ye karşı operasyon başlatarak Suriye`deki halk direnişine desteğini sürdürüyor.
Maalesef muhalefet cephesi tam aksi yönde hareket ediyor. Milli refleksini kaybeden bazı CHP`li vekiller, HDP`nin tamamı ayrıca bazı sol tandanslı örgütler ile Doğan medya ve kamuoyunda &8216;Cemaat medyası` olarak bilinen çevreler, ``Biz karışmayalım, bize ne? Mültecileri geri gönderelim´´ gibi söylem ve propagandalarıyla emperyalist güçlerin politikalarına çanak tutuyorlar.
|