Şansölye Merkel, neden tekrar Türkiye`de?
Şansölye Merkel, neden tekrar Türkiye`de?
10 Şubat 2016 07:32
&61489; Ve Şansölye Merkel, ekim ayından sonra tekrar Türkiye`de. Mülteciler sorununu aşma konusunda AB üyesi ülkeleri ikna etmekte zorlanınca tek çare olarak gördüğü Ankara`nın kapısını çaldı.
Mülteciler sorunu özellikle Almanya için gerçekten büyük bir dert olduğu gibi Şansölye Angela Merkel için de büyük bir siyası risktir.
Doğrusu Şansölye Merkel bir çıkış yolu arıyor. Bu sorunun AB`nin geleceği için hayati önem taşıdığını biliyor ve sorunun bir insanlık faciasına dönüşmeden gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyor.
Şansölye Merkel`in Ankara ziyareti sırasında Rusya ve Esad rejiminin saldırılarından kaçan on binlerce Suriyelinin Türkiye sınırına dayandığı ve hemen arkasından onlarca facianın yaşandığı haberleri gelmeye başladı.
Bir yaşında bebeğin açlıktan öldüğü, İzmir`in Dikili ilçesi açıklarında mültecileri taşıyan botun batması sonucu 11 kişi ölürken, Edremit Körfezi`ndeki faciada ise 27 kişi hayatını kaybetti.
Şansölye Merkel, Türkiye`siz bu sorunun üstesinden gelinemeyeceğine inandığı için Türkiye hükümetiyle yakın ilişkiler kurmaya çalışıyor.
Merkel, Türkiye`yi çok sevdiğinden değil, muhtaç olduğu için sürekli Türkiye`ye geliyor ve Türk yetkililerini ülkesine ya da Brüksel`e davet ediyor. Çünkü Merkel, Türkiye ile birlikte mülteciler sorununu çözerse, hem siyasi geleceğini hem de AB`nin dağılma sürecini frenlemiş olacak.
AB üyesi ülkeler mülteciler konusunda cimri davranıyor. Almanya, ya mültecileri ülkesine kabul edecek veya mülteci kamplarına milyarlık yatırımlar yaparak mülteci akınını durduracak.
Merkel, olaya bir de ekonomik ve güvenlik penceresinden bakıyor.
Eğer mültecileri bulundukları yerde tutabilirlerse, 4 Euro yerine ceplerinden 1 Euro çıkacağını ve böylelikle, Avrupa`nın kasasına 3 Euro`nun kalacağını hesap ediyor. Onun için verilmesi planlanan 3 milyar Euro`luk desteği peşinen kabul etmişti.
Ancak Türkiye, bunun yardım şeklinde gösterilmesine karşı çıkıyor. Zira Türkiye üç milyondan fazla mülteciyi hiçbir yardım almadan kendi imkânlarıyla 4 yılı aşkındır barındırıyor.
AB, 3 milyarı Türkiye için değil mültecilerden korktuğu için veriyor. AB`nin verdiği 3 milyar Euro mültecilerin bir yıllık masrafını dahi karşılamaya yetmez.
MÜLTECİLERİN DURUMU BİR İNSANLIK FACİASI
Birbirlerini suçlamaya başlayan ve sınırlarını birbirine kapatıp, dikenli tel çekerek, Schengen öncesi duruma fiilen dönmeye başlayan AB üyesi ülkelerin sınır kapılarında ciddi anlamda mülteci yığınları bekletiliyor.
Bazıları güvenliği, bazıları ekonomik durumunu ve de bazıları ülkelerinin çıkarlarını bahane ederek mültecileri kabul etmiyor. Bazı ülkeler ise Müslümanları istemediğini açıkça ifade ediyor.
Daha şimdiden Yunanistan`da yığılan mülteci sayısı on binleri aştı. Devam eden birikme kısa zaman sonra içinden çıkılmaz bir hal alacak.
Şu anda siyasi, ekonomik ve idari açıdan ciddi sıkıntılarla boğuşan Yunanistan, bu sorunun kendilerinin değil AB`nin sorunu olduğunu ve Brüksel`in acil olarak devreye girmesi gerektiğini bas bas bağırıyor.
Mülteciler, Yunanistan, Makedonya, Sırbistan, Slovenya, Macaristan ve Avusturya sınırlarında çok zor şatlarda bekletiliyorlar. Polis baskısı altında aç bırakılan ve hakaretlere maruz kalan mülteciler arasında yaşlı, kadın ve çocuklarda ölümler yaşanıyor.
Deniz yoluyla Avrupa`ya geçmeye çalışan sığınmacıların sayısı artarak, daha fazla sayıda insan yaşamını kaybediyor. Balkanlar`ın hava şartları ve korumasız bırakılan mülteciler kelimenin tam anlamıyla bir insanlık faciasına dönüşmüş durumda.
Tam bir fiyaskoyla sonuçlanan Cenevre görüşmelerinin ardından Rusya`nın havadan, İran ve Hizbullah destekli Suriye Ordusunun karadan saldırı ve bombardımanları zorunlu göçü daha da tetiklemektedir.
Mülteci akını önümüzdeki günlerde bu sebeplerden dolayı daha da artacaktır.
MÜLTECİLER KRİZİ AB`NİN UTANCIDIR
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu`nun her fırsatta ifade ettikleri gibi Suriye ve mülteciler krizi sadece Türkiye`nin sorunu değildir. Öyle olmadığını şimdi anlayan Avrupa ülkelerinin paçaları tutuştu. Keşke Türkiye`nin çağrılarına kulak verip daha önce anlasalar ve yanlış politikalarından vazgeçmiş olsalardı.
O zaman bu kadar sorun olmazdı. Ne Suriye yakılır yıkılırdı, ne de 300 bin masum insan ölürdü.
Ortadoğu`nun gerek mülteciler gerek güvenlik ve gerekse ekonomik sıkıntılarını Türkiye`nin çektiği bir gerçektir.
Ancak Türkiye bu yükümlülüklerini şimdiye kadar yerine getirmiştir, fakat Avrupa ve ABD, Türkiye`yi bu süreçte şimdiye kadar yalnız bıraktı.
``Putin mülteci krizini körüklüyor´´ gerçeğini Şansölye Merkel ilk defa dile getirmiş oldu.
Mültecileri sorun gören ülkeler ABD, AB ve uluslararası toplum artık sorumluluk almalıdır. Suriye`deki şiddetin durdurulması için Rusya`nın hava saldırılarını durdurması, İran ve Hizbullah`ın askeri güçlerini Suriye`den çekmeleri için ültimatom, vermelidir.
Mültecilerin yaşadığı dramın ekrana yansıyanları içler acısıdır. Duyduğum acı üzerine Ortadoğu üzerinde derin hesapları olan emperyalist devletlere sesleniyorum:
``&8230;Yeter artık, kör olan vicdanlarınız uyansın ve yaşanan acıları duyun. Artık kendi çıkarlarınızı ikinci plana atıp, bu durumun son bulması için var olan tüm gücünüzle çözüm arayın ve bu ayıptan kurtulun, yoksa bu ayıp tarih boyu alnınızda bir kara leke olarak kalacaktır&8230;´´
|