Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1834
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10395
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2056 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (157) | Dış Politika (2342) | Ekonomi (238) | Eğitim (93) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (73) | Milli Kültür (453) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (865) | Tarım (151) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (20) | Din (553) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (14) | Milli Güvenlik (633) | Türk Dünyası (899) | Şiir (84) | Sağlık (188) | Diğer (3468) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (202)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (288)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (114)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1713)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Prof. Dr. Ata ATUN, Kıbrıs İlim Ün - (Ziyaretci) 20.11.2023 20:00:42

Çakma Çözümcüler Masaya Dönme Yolunda

Çakma Çözümcüler Masaya Dönme Yolunda
Prof. Dr. Ata Atun

Rumların 15 Kasım 1967 günü Geçitkale ve Boğaziçi köylerine saldırmalarından sonra Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş ile Rum lider Glafkos Klerides 1968 yılında müzakerelere başladı. İki liderin Cemaat Meclisi Başkanları olduğu dönemde başlattıkları müzakereler 1972 yılında karşılıklı mutabakat ile sonuçlanmışken, kendini adanın tek hakimi sanan Makarios’un “Ben Türklere mahalle Muhtarlığı bile vermem” sözü ile kopmuştu.

Mutlu Barış Harekatı’nın 16 Ağustos 1974 günü Türklerin zaferi ile sonuçlanmasından sonra süngüsü aşağı düşen Makarios, 1977 Şubatında ister istemez BM’nin de baskısı ile Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R. Denktaş’ın muhatabı olarak “Müzakere Masasına” oturmuş ve Türklere muhtarlık bile vermek istemezken 4 maddelik “Türklerle Ortak Bir Devlet Kurulması” anlaşmasının altına imzasını atmıştı. 1950 yılında Başpiskopos seçildiğinde, dini yeminini ettikten sonra teamüllerin dışında “Hayatını Kıbrıs adasının Yunanistan’a bağlamaya adadığını” içeren “Milli Yemin” ettiğini bir türlü aklından çıkaramayan Makarios, 5 ay sonra da kahrından ölmüştü.

Dönemin Rum Cemaat Meclisi olan EOKA’nın ileri gelen yöneticilerinden biri olan Spiros Kipriyanu, Makarios’un yerine Rum lider seçilmiş, 1979 yılında Rauf R. Denktaş ile müzakere masasına oturmuş ve 10 maddelik, daha gelişmiş bir anlaşmaya imza atmıştı. Atmasına atmıştı ama “Rum Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmemek ve Helen tarihine vatan haini olarak geçmemek” için müzakereleri ucu açık ve sonuçsuz kalacak şekilde sürdürmüş, 13 Mayıs 1983 günü BM Genel Kurulundan müzakereleri sabote edecek bir de karar çıkarttırmıştı. Bu karar nedeniyle 5 ay sonra KKTC ilan edildi, BM Güvenlik Konseyi de insanlığın yüz karası olan 541 ve 550 no.lu kararları aldı. Kipriyanu’dan sonra seçilen Yorgo Vasiliu, iş adamı olduğu için müzakere masasına kerhen değil, çözümcü olarak oturduysa da Rum Ulusal Konseyi Başkanı olan Başpiskopos’un tehdidi ile masadan kaçmak zorunda kaldı.

Yorgo Vasiliu’dan sonra seçilen Rum liderlerin tümü, Türkleri yeni kurulacak devlete ortak yapacak olan ve Kıbrıs sorununa çözüm getirecek anlaşmaları sonuçlandırmak ve imzalamak yerine masadan kaçmayı kendilerine “milli görev” edindiler. Kendini diğer Rum liderler gibi “adanın tek hakimi” sanan, Türkleri azınlık olarak kabul eden Anastasiadis, 2017 yılında Crans Montana’da tüm isteklerini KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’ya kabul ettirdikten sonra üstüne bir de “sıfır asker, sıfır garanti” isteyince müzakereler son kez koptu.

Türkiye’nin bölgenin politik, ekonomik ve askeri en güçlü devleti haline gelmiş olması, Rumların ve Yunanistan’ın da AB içinde “yalancılık, dolandırıcılık, insan kaçakçılığı, kara para aklama ve uyuşturucu merkezi olmakla suçlanarak, neredeyse dışlanma aşamasına gelmesinden” sonra bölgesel dengeler ters yüz oldu ve Kıbrıs müzakereleri, Cumhurbaşkanı Tatar’ın “Eşit, Egemen ve Uluslararası Tanınmış İki Devletli Çözüm” tezinin güçlendiği farklı bir kulvara girdi.

Son gelişme ve Rum basınından aldığımız haberlere göre, GKRY Lideri ve ilgili bakanlıkları yaptıkları büyük siyasi ve hayati hatanın farkına varmış olmalı ki, Kıbrıs konusunda artık Türkleri azınlık görmekten ve kendilerini de adanın tek hakimi zannetmekten vazgeçmişler. Arkalarında artık AB, BM ve koşulsuz destek aldıkları ABD ve Hrıstiyan dünyasının olmadığını da fark ettiklerinden, çaresiz kendilerinin kalkıp kaçtıkları müzakere masasına Kıbrıs Türklerini oturtmak için her kapıyı çalıyorlar, devlet başkanlarına yalvarıyorlar, bunun için her yolu deniyorlar.
Huylu huyundan vazgeçer mi, niyetleri gerçekten sorun çözmek mi bekleyip göreceğiz.

Prof. Dr. (İnş. Müh.), Doç. Dr. (UA. İliş.) Ata ATUN
Dekan, Kıbrıs İlim Üniversitesi
KKTC Cumhurbaşkanı Politik Danışmanı


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.