AB, Türkiye`ye karşı suç işledi, işliyor..
Mehmet Koçak
AB, Türkiye`ye karşı suç işledi, işliyor..
29 Temmuz 2017 Cumartesi
Kısa bir zaman önce Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik, AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Komisyonu`nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn ile bir araya geldi. Türkiye-Almanya ilişkilerinde gerginliğin zirveye tırmandığı dönemde bir araya gelen tarafların gündemi yoğun oldu. Fakat AB yanlış politikalarına devam etme niyetinden hâlâ vazgeçmiş değil ve anlaşılan o ki değişmeme konusunda ısrarlı. Bu ``üst düzey diyalog´´ toplantısında AB yetkilileri bildik kurgularını ve suçlayıcı eleştirilerini tekrarlarken Türk heyeti aynı sertlikte Almanya başta olmak üzere AB`nin ikiyüzlü politikalarını yüzlerine vurdu. Bu süreçte artık karar ve kader anına doğru ilerlediğimiz şu dönemde 54 yıllık AB maceramızda geriye dönüp bakılmalı ve gelecek adına kalıcı kararlar almak zorundayız. AB, Türkiye`nin AB kervanına katılımını, neden ve hangi niyetlerle kabul etti? AB`nin gerçek niyeti neydi? Bugün, AB &8211;Türkiye ilişkilerinin içinden çıkılması zor bir sürece taşınmasının sebepleri nelerdir? AB`nin süreç içinde Türkiye`nin demokratikleşmesi ve ekonomik alandaki katkıları nelerdir? AB-Türkiye ilişkileri bundan sonra nasıl devam eder? &8230;..Ve benzeri sualler irdelendiğinde bazı acı gerçekler karşımıza çıkıyor. Bu soruların her biri ayrıca yoruma muhtaçtır. Her biri ayrı ayrı ele alındığında ise makaleler değil, kitaplar yazılabilecek kadar zengin bilgi ve belge söz konusudur. Ancak konuyu özetin özeti ile toparlayayım. Kolay değil, tam 54 yıldır bir oyalama ve aldatmayla karşı karşıyayız. AB, SÜREKLİ OYALAYAN VE ALDATAN OLMUŞTUR Türkiye, ekonomik kalkınma ve demokratikleşme konu başlıkları üzerinden AB`ye tam üyelikle sonuçlanacak bir yola çıkmıştı. Türkiye, üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmek için samimi ve uyumlu bir gayretin içinde oldu. Ancak AB için aynı şeyi söylemek mümkün değil. AB, Türkiye`nin demokratikleşme yolunda ilerleyişini destekleme yerine antidemokratik ve hukuk dışı yapılanmaların yanında oldu. Askeri darbeler ve muhtıraların plan ve uygulayıcısı olan hukuk dışı yapılanmaların devre dışı kalması için demokratik güçler ve siyasi hükümete gerekli destek AB tarafından verilmedi. Vesayetçi güçlerin antidemokratik baskı ve uygulamalarına sessiz kalındı. AB, meydana gelen olumsuz gelişmelerden hükümetleri sorumlu tutarak sürekli eleştiren ve baskılarla terbiye etme yoluna gitmiştir. Çünkü AB, demokratikleşme sorunlarını aşmış ve ekonomik alanda kalkınmış bir Türkiye istemiyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi AB`nin, Türkiye`yi tehdit eden terör örgütlerini himaye ettiğini artık bilmeyen kalmadı. BÖYLE GELDİ AMA BÖYLE DEVAM ETMEYECEK AB, süreç içinde oyunlar ve oyalamalarla Türkiye`nin enerjisini ve zamanını çalmıştır. Gelinen noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimindeki Türkiye hükümeti ``böyle geldi ama böyle devam edemez´´ diyerek oyalama ve aldatıcı oyunlarını bozan girişimleri AB`nin kimyasını bozmuştur. Tek taraflı karar alma ve baskı altına alma döneminin bittiğini ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sorgulayan ve direnen siyasi duruşu Brüksel`i ciddi anlamda rahatsız etmeye devam ediyor. Türkiye hükümeti; sonuç odaklı, adil ve eşit haklara dayalı yeni bir süreç başlatmasındaki ısrarıyla AB`yi zorladı ve zorluyor. Sizin anlayacağınız süreç bir yol ayırımına gelmek üzeredir. Türk hükümeti net tavrını ortaya koydu ve siyasi, ekonomik yönündeki şantajlara boyun eğmeyeceğini ilan etmiştir. Oyun ve oyalamalara devam etmenin bittiğini AB anlamalı. Güçlü partneri ile eşit haklarda masaya oturup oturmayacağına AB karar vermeli&8230;
|