Yeni bir paradigmaya şans verilmedi
Yeni bir paradigmaya şans verilmedi 16 Haziran 2021
Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com
Başkan Erdoğan NATO Zirvesi’ndeyoğun bir diplomasi trafiği yürüterek dünya liderleriyle bir araya gelmesi, Türkiye’nin dış politikadaki etkinliğini göstermektedir.
Başkan Sn. Erdoğan’ın NATO Zirvesi kapsamında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson, Litvanya Cumhurbaşkanı Gitanas Nauseda, Letonya Cumhurbaşkanı Egils Levits, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile ikili görüşmeler gerçekleştirmesi elbette önemliydi ancak en çok merak edilen ve önemliolanı ise ABD Başkanı Biden ile buluşması oldu.
Çok zor ve çetin pazarlıkların söz konusu olduğu bu görüşmeyi önemli kılan Biden’ın başkan seçildikten sonra iki liderin ilk yüz yüze görüşmesi olduğu kadar aynı zamanda son yıllarda restleşerek devam eden ve bir kopma noktasına sürüklenen Türk –ABD ilişkilerinin gelecekteki seyrinin yeniden şekillendirecek beklentinin olmasıydı.
15 Temmuz 2016 FETÖ darbe girişimi sırasında ABD başkan yardımcısı olan ve Başkan Erdoğan için Başkan aday adaylığı döneminde “Muhalefete destek vererek Erdoğan’ı seçimle devireceğim” şeklinde küstah ifadeler sarf eden Biden, bu kez ABD Başkanı sıfatıyla, Erdoğan ile buluşmuş oldu.
Başkan Joe Biden bu sefer devlet aklıyla hareket ederek kurumsal sorumluluğun bilinci içinde hareket ettiği dikkat çekti.
Gelinen noktada bu olumsuz gidişatın iki ülkeye de zarar verdiği konusunda taraflar hem fikir oldukları ancak sorunların çözümü konusunda birbirine zıt tezlerin önerildiği için sorunların aşılması yerine farklı alanlarda işbirliği konuları ele alındı.
Olumsuz bir tavır takınılmamasının asıl sebebi Türkiye’nin küresel düzeyde jeopolitiğinde artan etkinliği ve NATO içindeki stratejik önemine duyulan ihtiyaçtır.
Kısacası; çok olumsuz geçmedi ancak gelecek adına umut verici bir görüşme oldu diyemiyorum.
Yani Türk-ABD ilişkilerine yeni bir paradigma şansı verilmedi.
•
Önceki gün gerçekleşen görüşmeyi yakın tarih süreciyle kıyaslayacak olursak dikkate değer bir değişim maalesef yok.
Şöyle ki:
İki NATO üyesi olmalarına rağmen yakın tarihte Türk- Amerikan ilişkilerinde inişli – çıkışlı dönemler her zaman yaşanmıştır.
Son yıllarda değişen dünya şartları ve yeni oluşan askeri konseptler ile siyasi dengeler iki ülke arasında stratejik çıkarlar çatışmasına sebep oldu.
Ancak aşılamayan ve krizlere dönüşen sorunlara rağmen iki ülke arasında üst düzeydeki görüşmeler hiç kesilmedi ve diplomatik kanallar sürekli açık tutuldu.
Bu olumlu bir gelişmedir fakat sorunların çözümü konusunda ise oluşturulan ortak mekanizmalara rağmen şimdiye kadar maalesef bir arpa boyu yol alınamadığı bir gerçektir.
Çünkü Amerika’nın terör örgütü PKK/YPG’ye verdiği destek, Fetullahçı Terör Örgütü(FETÖ) öncülerini topraklarında barındırması, Türkiye’nin kendi savunması için Rusya’dan S-400 alması sonrası aldığı yaptırım kararları başta olmak üzere müsebbibi ABD’nin olduğu sorunlar hâlâ masadadır.
Başkan Erdoğan’ın ABD Başkanı Biden ile görüşmesini değerlendirdiği basın toplantısında, “Terör meselesinde örgütler arasında ayrım yapan, iyi terörist-kötü terörist sınıflamasına giden çarpık anlayış, mevcudiyetini ne yazık ki koruyor. Böyle ikircikli bir tavrın terörü yok edemeyeceği, bilakis terör örgütlerine cesaret vereceği açıktır” açıklaması ABD başta olmak üzere Batılı emperyalist ülkelerin terör örgütlerine verdikleri desteğin devam ettiğini bir kere daha resmen ilan etmiş oldu.
Bu geçek aslında ABD ve NATO ile müttefik ülkeler adına utanç verici bir tablodur.
Bütün bu gelişmeler Türkiye, NATO kapsamında tüm sorumluluklarını yerine getirdiği halde NATO’nun ise Türkiye’ye karşı görev ve sorumluluklarını yerine getirmediği gerçeği bir kere daha görülmektedir.
NATO zirvesi ve Erdoğan- Biden görüşmesinin nasıl geçtiğinin cevabı bu gerçekte aranmalıdır.
|