Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1835
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10881
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 757
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2061 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (168) | Dış Politika (2454) | Ekonomi (245) | Eğitim (93) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (70) | Adalet (79) | Milli Kültür (537) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (881) | Tarım (157) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (13) | Basın ve Televizyon (21) | Din (593) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (15) | Milli Güvenlik (652) | Türk Dünyası (925) | Şiir (108) | Sağlık (199) | Diğer (3572) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (205)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (313)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (123)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1788)


Dış Politika - ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? konusu hakkında görüşler
Ahmet Kılıçaslan Aytar - (Ziyaretci) 25.10.2018 18:00:28

MATRUŞKA GİBİ




MATRUŞKA GİBİ


Suudi gazeteci C. Kaşıkçı`nın İstanbul Suudi konsolosluğunda öldürülmesi, Ortadoğu fay hatlarını harekete geçirdi.
22 Ekim`den itibaren hepsi Başkan D. Trump`ın eleştirmenleri olan;
G.Soros`a, B.Obama, Hillary-Bill Clinton çiftine, CNN Stüdyosu`na gönderilen el yapımı bombalar,
6 Kasım`da yapılacak ara seçimler öncesi ABD`deki siyasi atmosferi çok ısıttı.


Ortadoğu fay hatlarını bir arada tutan ABD-Suudi ittifakı ciddi biçimde bozulma tehditiyle karşı karşıya kaldı.
Durum Suudi Arabistan`a silah satışı konusunda ABD ve Avrupa ambargosuyla sonuçlanabilir;
Suudi Krallığının Yemen`deki acımasız vekil savaşını etkileyebilir...


Suudi Arabistan, dünyaya haydut bir devlet olarak yansıdı.
Veliaht Prens MbS ve destekçisi ABD Başkanı D. Trump, önemli bir itibar zedelenmesine maruz kaldı.
Prens Muhammed`in itibar kaybı Suudi Krallığın prestijini de kararttı,
Bu durum ABD, Çin ve Rusya`nın Ortadoğu politikalarının, önemli partneri olan Suudi Krallığı`nın istikrarını gündeme getirdi..
En büyük Suudi destekçisi olan BAE Prensi Muhammed bin Zayed`i utandırdı...


Suudi hükümetinin C.Kaşıkçı ölümünden sorumlu olduğu kanıtlanır ve BM Güvenlik Konseyi yaptırımlarına uğrarsa;
Şimdiye kadar Suriye Devlet Başkanı B.Esad adına Riyad ile yakın ilişkileri sürdürmeyi başaran ve Suudi- İran rekabetine girmekten kaçınan,
Rusya ve Çin`in çabaları zorlaşacaktır.
Böylece önemli ölçüde zayıflayacak olan Suudi Arabistan`ın;
Başkan Trump`ın İsrail`i Filistinlilerin pahasına destekleyerek öngördüğü İsrail-Filistin ihtilafının çözümüne yönelik çabaları da sakatlanacaktır...


ABD ve Suudi`nin, İran`ın Ortadoğu` da terörizmin ana destekçisi olduğu yönündeki iddiaları da sorgulanmaya başlamıştır.
Bu iddialar ABD`nin; Suudi Arabistan, BAE ve İsrail`in desteğiyle;
İran`ın nükleer programını kısıtlanması ve ekonomik yaptırımları yeniden uygulamasında önemli bir nedendi.
Şimdi Suudi liderliğinin C.Kaşıkçı`nın ölümüne ilişkin bir soruşturması;
Suudi Arabistan,BAE, Mısır ve Bahreyn`in terörizmi desteklediği suçlamasıyla İran`a 15 aydır uygulanan ekonomik ve diplomatik boykotu tartışmalı hale getirecektir.


Bu perspektifte Dünya, Riyad`ı iki kritik jeopolitik rol oynamaya çağırıyor:
Birincisi, Dünya enerji pazarlarının istikrarıdır.
İkincisi, Suudi`nin Orta Doğu`da İran`ın genişlemesi karşısında siper olması...


Bu iki jeopolitik rol ve krallığın önemli mali kaynakları, hükümetleri C.Kaşıkçı cinayetinde Suudi Arabistan hükümetini tam-boğaz kınamadan caydırmış görünüyor...
Neredeyse tüm ülkeler Suudi Arabistan`ın eksiksiz, güvenilir, şeffaf ve hızlı bir soruşturma yapmasını,
Cinayetin koşullarının tam ve titiz bir şekilde muhasebeleştirilmesiyle, bir daha asla gerçekleşmemesini sağlamasını talep ediyor.


Ne ki, C.Kaşıkçı cinayetiyle ilgili ayrıntılar Türkiye`yi memnun etmiş görünüyor.
Çünkü Müslüman Kardeşler`in hamisi Erdoğan, Türkiye siyasetinde göründüğü günden beri ülkenin tarihsel laik çerçevesini aşındırıyor.
İslam`ı Türk siyasetinin merkezi haline getirmeye ve ülkenin dış politikadaki rolünü öncelikle Batı karşıtı olarak görmeye odaklanmıştır,
Türkiye`yi İslamlaştırma ile birlikte, onu Batıdan Orta Doğu`ya doğru eğmiş bulunuyor.


Şimdi Erdoğan, Suudi Arabistan` ın Basra Körfezi Arap ülkelerinin ambargosu altında bulunan müttefiki Katar`ın,
Ve Suudi Krallığın kendisi için bir tehdit olarak gördüğü Müslüman Kardeşler üzerindeki baskısını hafifletmeye zorlayabilecek bir potansiyele gelmiş,
Kaşıkçı cinayeti ayrıca Erdoğan`a, Suudi Arabistan`ın Müslüman dünyasındaki siyasi liderliğine mühimmat olarak kullanılacak politik bir tetikleyici olmuştur.
Nitekim Erdoğan, Aksaray`da din adamlarına yaptığı konuşmada "Türkiye, Müslüman dünyaya önderlik edebilecek tek ülkedir" demiştir.


Ne ki, bu cinayet kadar korkunç olan bir diğer şey, Suudi Arabistan` ın dünya görüşünün pek değişecek olmayışıdır.
Kral hâlâ ülkenin istihbarat servisinin yeniden örgütlenmesinden sorumlu olarak MbS`ye inanıyor.
Dünya liderlerinin MbS` yi kınamaya gönülsüz olmaları ise krizin çökmesinden mutlu olacaklarını gösteriyor.
Nitekim bu hafta Suudi Arabistan`daki "Çölde Davos" olarak adlandırılan yüksek profilli yatırım konferansına,
Önde gelen pek çok hükümet ve iş dünyası lideri ve yüzlerce kişinin katılmış,
MBS toplantıya geldiğinde hep birlikte onu ayakta alkışlamışlardır...


Bu sırada Ortadoğu`nun yok edilmesi sürecinin failleri eski Başkan B.Obama, Dişişleri Bakanı H.Clinton ile destekleyicileri,
Başkan D.Trump`ın otoritesini ve saygınlığını yıkmak üzere,
Geniş kapsamlı profesyonel bir ajitasyon ve propaganda kampanyası yürütmeye devam etmektedirler.


Bayan Clinton, "Birlikte İleriye- Onward Together" adını verdiği bir girişimin başındadır.
Girişim; "Diren, ısrar et, vazgeçme, destekle - Resist, Insist, Persist, Enlist" sloganı ile Başkan Trump`ın köşeye sıkıştırılmasını hedefliyor.
Çatısı altında profesyonellerin yönettiği "Media Matters- Medya Önemlidir, American Bridge 21st Century - 21. Yüzyılın Amerikan Köprüsü, Shareblue - Mavi Paylaşım, Citizens for Responsibility and Ethics in Washington - Washington`daki Sorumluluk ve Etik Yanlısı Yurttaşlar " isminde dört dernek ile;
Başkan Trump`a karşı acımasız bir kampanya sürdürülüyor.
Washington`da Cumhuriyetçi ve Demokrat egemenler arasında neredeyse bir ölüm kalım savaşı yaşanıyor, siyasi kirlilikten göz gözü görmüyor...


İşte Kaşıkçı Cinayeti ardından 22 Ekim`den itibaren hepsi Başkan D. Trump`ın eleştirmenleri olan,
G.Soros`a, B.Obama, Hillary-Bill Clinton çiftine, CNN Stüdyosu`na gönderilen el yapımı bombalar;
6 Kasım`da yapılacak ara seçimler öncesinde Florida`da Demokratik Parti için kampanya yürüten H. Clinton`u ateşliyor.
H.Clinton ABD` yi ulusal birliğe çağırıyor...


Malzeme çoktur ve Demokrat liderler, eğer Senato çoğunluğunu kazanırlarsa Başkan Trump`ı görevden alacaklardır...

26. 10. 2018








Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.