ABD, stratejik ortak ve müttefik olmanın gereğini yerine getirmelidir
ABD, stratejik ortak ve müttefik olmanın gereğini yerine getirmelidir 02 Haziran 2018 Cumartesi
Liderler meydanlarda, adaylar sahada, doludizgin ve kıran kırana bir seçim yaşıyoruz. Seçimlerin heyecan ve hareketliliğinin akışına kendimizi bırakmış gibiyiz. Milletçe seçimlere öylesine odaklanmışınki, ülke içinde olduğu kadar, ülke dışında devam eden hayat ve olaylara duyarsız kaldık. Sanki ülkenin seçim dışında tartışılıp konuşulacak bir meselesi yokmuş gibi kendimizi kaptırmışız. Seçimler elbette çok önemli ancak içeride ve dış dünyada devam eden ve takip isteyen gelişmelerin de var olduğu unutulmamalı. Çünkü uluslararası ve bölgesel gelişmeler bizi de yakinen ilgilendiriyor. Dikkatleri dağıtmadan, özellikle dış politika ve de güvenlik meselelerinde yeri ve zamanına göre aktif ve etkili hamleler gerçekleştirmek zorundayız. Bu konuda Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ve BaşbakanımızSayın Yıldırım ile Dışişleri Bakanımız Sayın Çavuşoğlu`nun seçim çalışmalarının yanında ülke meselelerini ilgilendiren uluslararası ve bölgesel gelişmeler konusunda da tedbiri elden bırakmamaları önemli bir gelişmedir. Bazı ihmaller, ülke menfaatleri açısından önlenmesi zor gelişmelere sebep olabilir gerçeğinden hareket etmeleri takdire şayandır. ABD, TÜRKİYE`Yİ KAYBETMEK İSTEMİYOR ``ABD bizim stratejik ortağımızdır, müttefikimizdir´´ sözlerinin tamamının boş laf olduğunu yaşayarak gördük. ABD`nin Orta Doğu`daki hedefleri belli. Birincisi, İsrail`in güvenliği için bölge ülkelerini bölmek için birbirine düşürmek. İkincisi, enerji kaynaklarına tek başına sahip olmak ve modern sömürgeciliği kendi patronajında devam ettirmektir. Bu amaçlarını gerçekleştirmede engel gördüğü herkesi ve ülkeyi düşman kabul ediyor. ABD`nin bölge politikalarına teslim olmayan Türkiye`yi hedef seçmesinin de sebebi budur. Türkiye, teslim olmadığı gibi ABD`ye karşı direnişini sürdürmesi sonucu Türkiye ile ABD arasındaki ilişkiler tıkanma noktasına gelmiş oldu. Türkiye`nin geri adım atmamaktaki kararlılığı, Rusya, İran ve Çin üçgeninde ekonomik, siyasi ve askeri alanlarda önemli ilişkiler kurması ABD`yi endişelendirmiştir. ABD, yanlış politikalarıyla müttefiki ve stratejik ortağı Türkiye`yi kendi eliyle düşmanlarına kaptırmak üzere olduğunu gördü ve Türkiye karşıtı politikalarından kısmen geri adım atmaya başladı. Şimdi, Türkiye`yi yeniden kazanmak için bir uzlaşma yolu aramaktadır. Buna bir gönül alma operasyonu da denilebilinir. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 4 Haziran`da, yani önümüzdeki hafta başında Washington`a gidiyor. Bir önceki ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson döneminde sağlanan Suriye mutabakatının devamının nasıl gelişeceği, o anlaşmanın uygulamaya geçip geçmeyeceği bu ziyaretten sonra belli olacak. Bu görüşmede Türkiye`ye verilmeyen silahların durumu ve F-35 taarruz uçaklarının ilkinin Türkiye`yeteslimi de görüşmelerde masada olacak. Devamında ise FETÖ ve diğer sorun olan ilişkilere geçilecek. ABD, İLK ADIMINI ATTI, AMA YETMEZ Washington görüşmesi öncesinde ABD yeni bir adım attı. Münbiç`in terör unsurlardan arındırılmasıkonusunda ABD`nin üst düzey yetkililerince önceden verilmiş sözler vardı. Bu sözleri tutmayan ABD`ninşimdi harekete geçmesi ise dikkat çekmektedir. Terörist unsurların elebaşlarının Münbiç`ten ayrılıp Fırat`ın doğusundaki Ayn İsa ve Ayn El Arap`a çekilmeye başlaması ABD`nin bu sefer sözünü tutacağına işaret sayılabilir. DEAŞ bahanesiyle 2016 yılında Münbiç`i işgal eden ABD destekli PKK terör örgütü ve uzantılarının PYD/YPG tamamen çekilmek için hazırlandığı açıklandı. Bu çekilme ABD`nin Türkiye`yi kaybetmeme adına başlattığı yeni politikalarının bir sonucudur. Beklentimiz, verilen sözlerin tutulması ve Münbiç modelinin Kobani`den Rakka`ya gerçekleştirilmesi ile bölgenin terörist unsurlardan arındırılmasıdır. ABD, gerçekten Türkiye ile ilişkilerini düzeltmek istiyorsa PKK ve uzantıları olan terör örgütleri ile var olan ilişkilerini sonlandırmalıdır. ABD işte o zaman Türkiye`nin güvenini kazanabilir. ABD, terör örgütleriyle işbirliğini sürdürdüğü müddetçe gerçek anlamda ne müttefik ne de stratejik ortağımız olamaz.
|