Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Okuyucularımıza Sunduğumuz Temel Bilgiler
YURTDIŞINDA YAŞAYAN TÜRKLER

Yurtdışında Yaşayan Türkler

Genel

Türk vatandaşlarının, hızla gelişmekte olan Batı Avrupa ülkelerinin işgücü piyasalarında meydana gelen boşluğu doldurmak üzere bu ülkelere yönelik göçleri 1960’ların ilk yıllarında başlamıştır. İlk zamanlarda çoğunluğu kırsal kesimden gelen Türk “misafir” işçilerinin istihdam amacıyla yurtdışına gidişlerindeki ortak amaçları, küçük bir iş yeri açmak veya sahibi bulundukları arsa üzerinde yatırım yapmak için yeterli parayı biriktirmek, böylece, evlerine bir gün kendi işlerinin sahibi olarak geri dönebilmek olmuştur. Bu amaçla hareket eden misafir işçilerin büyük çoğunluğu, ailelerini Türkiye’de bırakarak yalnız gitmişlerdir.

O yıllarda yabancı işgücüne artan talep, işverenlerin ve göçmenlerin mevcut işe alma usullerini başka yollardan aşmaya yönelik çabaları nedeniyle çeşitli düzensizliklere yol açmıştır. Bu nedenle, işçi akımının düzenli gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak ve böylece göçmen işçilerin ve işverenlerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere, Türkiye, Almanya ile 1961’de, Avusturya, Belçika ve Hollanda ile 1964’te ve Fransa ile 1965’te işgücü anlaşmaları imzalamıştır.

Türk işçilerin Batı Avrupa’ya göçü 1974 yılına kadar devam etmiştir. Bu tarihten itibaren, Türkiye, işgücünü Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Körfez ülkelerine, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından ise Rusya Federasyonu ve Bağımsız Devletler Topluluğu’na yönlendirmiştir. Bu değişiklik, Türk ekonomisinin dış dünyaya açılması ve Türk müteahhitlerin bu bölgelerde üstlendiği altyapı projelerine bağlı olarak meydana gelmiştir.

Bugün, yurtdışında yaşayan Türk nüfusunun önemli bir bölümü sürekli ikamet etmektedirler. Birçoğu evsahibi ülke vatandaşlığını almıştır. Günümüzde, yurtdışında yaşayan Türk nüfusu, daha çok, aile birleşimine ve göreceli olarak yüksek doğum oranına bağlı olarak artış kaydetmektedir.

1970’lerin başında Türk göçmenler, Batı Avrupa ülkelerindeki mevcudiyetlerinin geçici olmaktan çıkarak daimi bir hal aldığını fark etmişlerdir. Bu değişiklik, özellikle, 1974’teki petrol krizinden kaynaklanan ekonomik durgunluğu takip eden dönemde hükümetlerin, göçmen işçi akımını durdurarak daha önce ülkeye gelmiş olanları kendi ülkelerine geri gönderme veya yerel toplumla uyumlarını sağlamak üzere aileleriyle birleştirme kararı aldıklarında hissedilmiştir.

Türk göçmenler, evsahibi ülkelerin ekonomik kalkınmalarına önemli katkıda bulunmuşlardır. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının çoğu, artık sadece işçi konumunda olmayıp, akademisyen, bilim adamı, doktor, mühendis, avukat, gazeteci, iş adamı, sanatçı, politikacı, sporcu gibi çeşitli alanlarda meslek sahipleri olarak evsahibi ülkelerin siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatına katılmaktadır. Ekonomik alanda, birçok Türk vatandaşı, işçi konumundan çıkarak işveren konumuna geçmiş bulunmaktadır. Avrupa’daki Türk işletmelerinin sayısı 140.000 civarındadır. (Almanya’da 70.000) Bu işletmeler, yaklaşık 640.000 kişiye istihdam sağlamaktadır. (Almanya’da 330.000) Bu işletmelerin yıllık toplam cirosu 50 milyar Avro’yu aşmıştır. (Almanya’da 32,7 milyar Avro) Son istatistiklere göre, Batı Avrupa’daki Türklerin tüketim harcamaları 22,7 milyar Avro’dur.

Bununla birlikte, uyum çabaları, vatandaşlarımızın artık misafir olmadıklarının evsahibi ülkelerce geç kabul edilmiş olmasından dolayı yeni bir gelişmedir. Bu durum bazı sorunlara yol açmıştır. Özellikle ikinci ve üçüncü nesil, bu kesime yönelik bir eğitim politikasının bulunmamasından dolayı eğitimde sorunlar yaşamaktadır.

Yurtdışındaki vatandaşlarımızın, içinde yaşadıkları ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi hayatına etkin biçimde katılarak, aynı zamanda anavatanları, anadilleri ve özkültürleriyle bağlarını korumaları arzu edilmektedir.

Yaklaşık 4 milyonu AB ülkelerinde, 300.000 Kuzey Amerika’da, 200.000 Orta Doğu’da, 150.000 de Avustralya’da olmak üzere, 5 milyon civarında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yabancı ülkelerde yaşamaktadır.

Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlarımızın Başlıca Sorunları

Eğitim, istihdam, siyasi haklar, yabancılara yönelik ayrımcılık ve önyargılar, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın başlıca sorunlarıdır.

Genel olarak, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması, özel olarak ise Türk çocuklarına anadili, kültür ve tarih eğitimi verilmesi, uyum açısından büyük önem taşımaktadır. Vatandaşlarımızın küreselleşen dünyada donanımlı olmaları için, hem Türkçeye hem de yaşadıkları ülkenin diline aynı derecede hakim olmaları arzu edilmektedir. Türkçe anadili eğitimi, vatandaşlarımızın aynı zamanda bulundukları ülkelerini dillerini de daha iyi öğrenmelerine yardımcı olacaktır. Bu amaçla, Türkiye, ilgili ülke makamlarıyla işbirliğiyle evsahibi ülkelerdeki okullarda eğitim vermek üzere Türkçe anadili ve Türk kültürü öğretmenleri göndermektedir. Türkiye, ayrıca, yurtdışındaki vatandaşlarımız için din görevlileri de göndermektedir.

2007 yılı itibarıyla (yaklaşık veriler) :

Yurtdışındaki Türkiye’den gönderilen öğretmen sayısı : 1.450

Almanya’daki Türkiye’den gönderilen öğretmen sayısı : 461

Yurtdışındaki Türk üniversite öğrenci sayısı : 60.000

Almanya’daki Türk üniversite öğrenci sayısı : 25.000

Yurtdışındaki ilköğretim-ortaöğretim öğrenci sayısı : 770.000

Yurtdışındaki din görevlisi sayısı : 1.320

Almanya’daki din görevlisi sayısı : 750

Yurtdışındaki Türk dernek sayısı : 3.885

Almanya’daki dernek sayısı : 2.500

Almanya’daki cami derneği sayısı : 1.500

Düşük istihdam oranı, Türk vatandaşları için önemli bir sorun olmaktadır. İşsizlik yabancıların, evsahibi toplumların ekonomik hayatına katkıda bulunmalarına ve saygın birer birey olarak toplumun sosyal yaşamında yer edinmelerine engel teşkil etmektedir. Ayrıca, aile içinde huzursuzluklara yol açarak, sosyal uyumu da engelleyebilmektedir.

Siyasi uyum, Türk göçmenlerin başlıca isteğidir. Türkiye, Türk göçmenlerin evsahibi ülke vatandaşlığını almalarını ve siyasi hayata aktif olarak katılmalarını teşvik etmektedir.

Yurtdışında yaşayan Türklere yönelik ayrımcılıkla ve önyargılarla mücadele, evsahibi ülkede daimi olarak ikamet etmekte olanlara, toplumun diğer fertleriyle eşit şekilde muamele edilmesini ve göçmenlerin evsahibi toplumun aktif bir üyesi olmasını engelleyen ayrımcı politikaların ve uygulamaların ortadan kaldırılmasını gerekmektedir.

Uyumun, siyasal ve ekonomik koşulların yanısıra, psikolojik koşulları da bulunmaktadır. Bu itibarla, göçmenlerin algılamalarının, uyum çabalarının başarısı açısından belirleyici bir unsur olduğu söylenebilir. Göçmenlerin toplum tarafından dışlandıklarını hissetmeleri, onların uyum isteklerini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, bu tür algılamaları besleyecek ayrımcı uygulamalardan kaçınılmalıdır.

Uyum süreci, çift taraflı bir süreç olarak değerlendirilmeli, bu süreçte göçmenlere düşen sorumlulukların yanında, evsahibi ülkeler de göçmenlerin yaşadıkları topluma kendi kültürlerinden kopmadan daha iyi entegre olmaları için gerekli düzenlemeleri yapmalıdırlar. Göçmenlerin sağladığı kültürel çeşitlilik, bulundukları toplumların kültürel zenginliğini arttıran bir unsurdur.

Tüm bu sorunların aşılabilmesi için evsahibi ülkeler tek taraflı müdahalelerden kaçınmalı ve bu sorunları göçmenlerin temsilcileri ve gönderen ülkenin de yer alacağı bir üçlü diyalog içerisinde ele almalıdırlar.

Türkiye’nin Yurtdışında Yaşayan Vatandaşlarına Yönelik Politikaları

Günümüzde, Türkiye, vatandaşlarının vardıkları ülkelerde en uygun yaşama ve çalışma koşullarına sahip olabilmeleri için hiçbir gayreti esirgemememektedir.. Türkiye, bu amaca yönelik olarak, evsahibi ülkelerle sosyal güvenlik anlaşmaları imzalanması dahil gerekli tedbirleri almaktadır. Ayrıca, Türk Hükümeti, göçmenlerin hakları konusunun tartışıldığı uluslararası toplantılara aktif şekilde katılmaktadır.

Türkiye, yurtdışındaki vatandaşlarını, gerek kendilerini kamuoyunda temsil edebilmeleri, gerek Hükümetlerle doğrudan temas kurabilmeleri için Sivil Toplum Kuruluşları (STK) oluşturmaları yönünde teşvik etmektedir. STK’ların, ortak hedef ve çıkarlar doğrultusunda, bir araya gelerek çatı kuruluşları biçiminde örgütlenmeleri, taleplerini daha etkin bir biçimde dile getirmelerine yardımcı olacaktır. Böylece, günümüzün çoğulcu toplumlarında aktif bir taraf olarak yerlerini almaları da mümkün olacaktır.

Türkiye’nin göç alan ülkeler ile işbirliğinin temelinde, göçmenlerin önce kendi kültürlerini iyi bilmeleri, ardından evsahibi toplumla aralarındaki iletişim yoluyla, iki tarafın da birbirini, kültürü, gelenekleri ve özellikleri ile zamanla kabul edip anlayacağı bir uyum anlayışı yer almaktadır. Türkiye, bu anlayış çerçevesinde, Türk vatandaşlarını ve evsahibi ülkeleri, kendi aralarında yeni bağlar kurmaya ve böylece kültürel zenginliğe sahip bir refah toplumu oluşturmaya teşvik etmektedir

(Dışişleri Bakanlığı sitesinden alınmıştır)



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.