Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Okuyucularımıza Sunduğumuz Temel Bilgiler
YÖRÜKLER
Yörükler denince akla hemen Toroslar geliyor; Toroslar denilince de başı dumanlı ulu dağlara, uçsuz bucaksız otlaklara, özgürlüğüne tutkun, kuş misali konar göçer Yörükler. 19. yüzyılın başlarına kadar Osmanlı egemenliğinde olan Balkanlar’da Batı, Güney ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde binlerce Yörük yaşıyordu. Yazın yaylalarda, güzün güzleklerde, kışın kışlaklarda hayvancılıkla uğraşarak, büyüklü küçüklü gruplar halinde yaşayan Yörüklerin toprağa yerleşmesi Cumhuriyetle birlikte hızlandı. Kadınıyla, erkeğiyle iyi at kullanan ve yiğit savaşçılar olan Yörükler, Osmanlı zamanında sınır boylarına gönderiliyordu.
Osmanlı’da iskâna karşı çıkan Yörükler, Cumhuriyet döneminde otlakların daralmasıyla toprağa yerleşmeyi istediler. Günümüzde çoğu kışlaklarına yerleşmiş durumda. Bu nedenle, yaylalardaki Yörük çadırları her yaz giderek azalıyor. Yine de Toros yaylaları durdukça, az da olsa Yörükler hep olacak. Çünkü, eylül ortalarına kadar yaylada kalan Yörükler için, yayla berekettir, dağ havasıdır,

otlaktır, soğuk pınar suyudur, güvenliktir, özgürlüktür, bolluktur, kısacası her şeydir. Yörük, kışlık kazancını yaylada sağlar. Koyunundan, keçisinden sağladığı sütten yağ, peynir yapar. Yağını, peynirini, yününü yaylalara yakın kurulan pazarlara götürerek satar. Yine, koyununu, keçisini buraya gelen tüccarlara satar.

Dokumaların, nakışların bir kısmı yaylada yapılır. Yörükler, yayla soğumaya başlayınca, daha aşağılara güzleklere iner. Burada kışın yenilmek üzere yağ, peynir, çökelek yapılır. Yazı ve güzü ardıç ağacının koyu gölgesinde, keçe kepeneğinin içinde geçiren Yörük, kasım ayı başlarında yüksek yaylalara kar, kırağı düşünce, ulu dağlar ak saçlı olunca sürüsüyle birlikte kışlak bulmak üzere yollara düşer. Kışlaklar genellikle deniz kenarındaki geniş ovalardır. Bu ovalar vadilerin arasında kuytu; iklimin ılıman olduğu yerlerdir. Sürüler meralarda kışlar. Yörüğün kışlakta aradığı, ot, güvenlik, yakacak, ısınacağı odundur. Kışı kışlakta geçiren Yörükler, her yıl mayıs ayı başlarında yaylalara göçer

Kıldan yaptıkları “karaçadır” veya “alaçık” diye adlandırılan keçe evler, yaşamlarının temeli hayvancılık olan Yörüklerin yegâne barınakları. Kadınlar tarafından dokunan çok renkli, göçebe karakterli, özgün motiflerle bezeli halı, kilim ve keçeler çadırların içini süslüyor. Yörüklerde kadının işlevi büyük: Koyunu o sağar, kilimi, halıyı o dokur, ekmeği o pişirir. Keçiden, koyundan kırkılan yünü, kılı o temizler, eğirir, büker, boyar, bin bir renkli motife dönüştürür. Erkekler ise evin, hayvanın güvenliğini sağlamaktan, çarşıya pazara gitmekten sorumlu tutulur.Yiyecekleri genellikle hayvansal gıdalara dayanan Yörükler için yayla yakınlarında kurulan pazarlar önemli bir sosyal etkinlik. Diğer yörük aşiretlerinden gelen dostlarını, akrabalarını pazarda görürler, yine satacaklarını pazarda satarlar, alacaklarını pazardan alırlar.

Sürekli hayvanlarının barınabileceği otlaklar arayan Yörüklerin adresi yoktur. Bu nedenle genellikle şehirde tanıdıkları bir tüccarı adres gösteren Yörükler, askerden, tanıdıklarından gelen mektupları buradan alırlar.
Nisan ayı sonlarında ovalar ısınmaya başlayınca, Yörük obalarında bir harekettir başlar. Artık, yaylalara göçme vaktidir. Ovalarda ot kuruyunca, sinek çoğalınca, sıcak artınca yaylanın bereketine, otunun bolluğuna, serinliğine alışan koyunu, keçiyi, deveyi, ineği kışlakta tutmak zor olur. Zamanında göçülmezse, yaşlı hayvanlar sürünün başına geçer, sürü yaylanın yolunu tutar.
Göç günü belirlenince, aşirette heyecanlı bir göç hazırlığı başlar. Develerin, eşeklerin semerleri, atların eğerleri, koyuna keçiye takılacak çanlar elden geçirilir birer birer. Çocuklara yeni keçeler yapılır, göçten iki gün önce çamaşırlar yıkanır, bir gün önce ise göçün ilk günlerinde yenecek mayalı ekmekler pişirilir. Göç günü genç kızlar, gelinler, delikanlılar, çocuklar yeni dikilmiş allı güllü dağlar gibi renkli giysiler giyerler. Delikanlıların bıyıkları bükülmüş, beline şal kuşağı, sırtına tüfeği, kavalı takılmıştır. Develere renkli çuvallar, karaçadırlar, yükler sarılmaya başlanır. Üstlerine renkli büyük kilimler örtülür, gelin gibi süslenir.

Sabah erken saatlerde, sürüler göç yoluna düzülür. Kaval sesleri sürünün çan seslerine karışır. Katarlar arka arkaya dizilince seyrine doyum olmayan bir Yörük göçü çıkar ortaya. En yakın yaylaya ulaşmak yaklaşık yedi gün sürer, bazen bu görkemli göç on beş gün, bir ay sürer. Göç, Yörük için tam bir saltanattır. Zengin bir kültürün ürünüdür. Isparta-Konya arasında yer alan Honamlı, Karakoyunlu, Gebizli, Hayta Yörüklerinin çıktığı Anamas Yaylası, Yeniosmanlı Yörüklerinin çıktığı Antalya-Burdur arasındaki Söbüce Yaylası, son Yörüklerin çıktığı önemli yaylalar arasında. Günümüzde az sayıdaki Sarıkeçili ve Bahşiş Yörüklerinin dışındaki aşiretler yerleşik düzene geçmiş durumda. Yine de karamsarlığa gerek yok. Toroslar üzerinde 1500 metreden başlayarak 3000 metreye çıkan yüksek ve geniş yaylalar durdukça, Yörükler de konup göçmeye, uçarcasına at koşturmaya, özgürcesine o yayladan bu yaylaya savrulmaya devam edecek.

Musa SEYİRCİ



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.