Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1831
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10765
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 755
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Okuyucularımıza Sunduğumuz Temel Bilgiler
TÜRKİSTAN LEJYONU GERÇEKLERİNİ HAYKIRAN YAZAR CENGİZ DAĞCI
TURKISTAN LEJYONU GERCEKLERINI HAYKIRAN YAZAR CENGIZ DAGCI
Doc. Dr. Abdulvahap Kara
22 Eylul 2011 tarihinde vefat eden buyuk yazar Cengiz Dagci’nin Orta Asya Turk Cumhuriyetleri’nin tarihlerinin yeniden yazilmasinda ayri bir yeri olacaktir. Dagci bir edebiyatci, bir roman yazari olmasinda ragmen II. Dunya Savasi’nda taniklik ettigi olaylari kâgida dokerek gelecek nesillere birakmasiyla tarihe de buyuk bir malzeme birakmistir. Cengiz Dagci bunu tesaduf eseri olarak degil, bilincli olarak yapmistir. Bunu kutsal bir gorev bilmistir. Hatta bunun icin yasamistir diyebiliriz.

DAGCI

Cengiz Dagci’nin tarihe yaptigi bu buyuk katkiyi, 20 yil once bagimsizligina kavusan Orta Asya ve Azerbaycan Turk Cumhuriyetleri tarih calismalarinda yasadigi ikilemleri bilmeyenler fark edemezler. Dagci’nin bu konudaki yaptigi esi benzersiz, buyuk katkiyi ancak Sovyet ideolojisinin milli tarih uzerinde yaptigi carpitma ve tahribatlari arastiranlar en iyi sekilde degerlendireceklerdir.
II. Dunya Savasi, Hitler, Fasizm ve soykirim denilince ilk ve son akla gelen Yahudi soykirimidir. Bu elbette yanlis degildir. Dogrudur. Ama bunun yaninda II. Dunya Savasi’nda Sovyet Ordusundan 2 milyon kadar Turk asilli askerin Almanlara esir dustugu ve yuz binlercesinin esir kamplarinda âdete bir soykirima tabi tutulmus gibi olduruldugunu dunya bilmez. Turkiye’de cok kimse bilmez.  Hatta bu askerlerin kendi ulkeleri olan Azerbaycan, Kazakistan, Kirgizistan, Ozbekistan, Turkmenistan ve Rusya Federasyonu’ndaki Turk topluluklari yanlis bilmektedir.
Sovyet doneminde Stalin Almanlara esir dusenleri “hain” ilan etmistir. Savastan sonra SSCB’ye donenlerin hemen hepsi olum basta olmaz uzere cesitli agir cezalara carptirilmistir. Tarih kitaplarina ve okullarda okutulan ders kitaplarinda savasta Almanlar esir dusenler ve bilhassa Almanlarin Turk kokenli Sovyet askerlerinden olusturduklari Turkistan Lejyonunda gorev alanlar “vatan haini” olarak gosterilmistir.
SSCB’nin cokmesinden ve bu cumhuriyetlerin bagimsizliklarina kavusmasindan bu yana 20 yil gecmis olmasinda ragmen Turkistan Lejyonerleri hala bircok kimsenin gozunde vatan hainidir. Oysa gercek hic de oyle degildir.  Bu konuda simdiye kadar yapilan sayisi cok olmayan arastirmalarda bu durum ortaya konmustur. Ama yine de Turkistan Lejyonunun gercekleri konusunda gun isigina cikmayan pek cok sey vardir.

Turkistan sembolu

Cengiz Dagci’nin kendisi de savasa katilmis, Almanlara esir dusmus ve Turkistan Lejyonunda gorev almistir. Daha savas bitmeden, 1944 yilinda hatiralarini roman turunde kaleme almaya baslamistir. Bu sebeple II. Dunya Savasi’ndaki Turk esirler konusunda onun kadar somut bilgilere ve canli tasvirlere dayali bir eser baska hicbir yazar da yoktur. Iste bu durum Cengiz Dagci’yi eski Sovyet Turk Cumhuriyetlerinin milli tarihlerinin Sovyet ideolojisinden ayristirarak tekrar yazilmasinda, milli bilincin tekrar kazandirilmasinda onemli bir yere getirmektedir.
Turkistan Lejyonu konusunda insanlari yaniltan “dusmanimin dusmani dostumdur” prensibidir. Eger II. Dunya Savasi’nda bir insan SSCB’ne dusmansa, o zaman Fasist Almanya’nin dostudur seklinde kolay bir yoruma gidilmektedir. Oysa o donemde Fransa’da yasamakta olan Mustafa Cokay gibi Turkistanli aydinlar hem Stalin’e, hem Hitler’e karsidirlar. Nicin insanlar iki kutuptan biri olmak zorundadir? Insanlar bir ucuncu kutup olamazlar mi veya iki kutba da tarafsiz kalamazlar mi?
Mustafa Cokay II. Dunya Savasi sirasinda vaktini Paris’te Milli Kutuphanede kitaplar, ozellikle felsefe ve tarih kitaplari okuyarak savastan kimin galip cikacagini, savasin dunyayi nereye goturecegi hakkinda beliren sorularin cevabini aramakla gecirdi. Boylece, Almanya ile Sovyetlerin varmak istedigi hedefleri ve bunda ne kadar basarili olabileceklerini tayin etmeye calisiyordu. Ozellikle bu iki devletin basindaki Hitler ve Stalin’in kisisel hirslarinin dunyanin basina ne tur belalar acabilecegi sorusunun cevabini ariyordu.

Turkistanlilar

Cokay’a gore bunlarin her ikisi de kusurlu ve zalimdiler. Onlar dogalari itibariyla siyaset ve zulumde esittiler. Aralarindaki en buyuk fark, birinin nasyonalist, digerinin enternasyonalist olmasiydi. Diger bir deyisle, Hitler sadece Alman halkinin babasi, Stalin ise Sovyet halklarinin babasiydi.
Ama Sovyet doneminde Cokay Sovyet dusmani, fasist isbirlikcisi olarak gosterilmeye calisildi. Oysa Cokay ikisine de karsiydi. Bu yuzden de 27 Aralik 1941’de Berlin’deki olumunde Nazilerle isbirligi yapmamasindan kaynaklanan supheler vardir. Nazi makamlari onun esir kamplarinda tifo mikrobu kaptigini ileri surerken, yakinlari zehir verilerek oldugu kanisindadir.
Sovyet ordusundan Almanlara esir dusen Turk esirlerinin durumu ise bambaskaydi. Nazi esir kamplarinda olup gitmektense, Almanlari esir askerlerden olusturdugu ve lejyon adini verdikleri gonullu kitalara katilarak hayata tutunmak durumunda kalmislardi. Dagci’nin eserlerini okudugunuzda bunu acik bir sekilde gorursunuz. Bu esirler aslinda Gamali Hac ile Kizil Yildiz arasinda olum kalim mucadelesi yapan insanlardi. Ama maalesef Sovyet yonetimi bunlarin Nazi isbirlikcisi yaparak agir cezalara carptirdilar. Ve bu hukum halen bircok eski Sovyet ulkesinde etkisini devam ettirmektedir.

turkistan askeri

Bunu da yadirgamamak lazimdir. Cunku siyasi bagimsizlik bir gunde, bir saatte, bir dakikada kazanilabilir. Ama 70 yil boyunca belirli ideolojik kaliplara sokulan bilinclerin bagimsizligi oyle hemen bir anda gelmez. Onun icin belirli bir zaman gecmesi gerekir. Belki Sovyet doneminde yetisen nesillerin gidip, yerini bagimsizlik doneminde dogup yetismis nesillerin gelmesi gerekecektir. Fakat yine de tam bir milli bilinc icin dogru sekilde milli tarihlerin dogru temeller uzerinde yazilmis olmasi elzemdir. Bu olmadigi takdirde bagimsizlik donemindeki nesiller de bagimsiz ve milli bilince sahip olamayacaklardir.
Biz konumuza donersek, sunu kesin olarak soyleyebiliriz ki, Nazi yonetiminin Turkistan’a bagimsizlik vermek gibi bir planlari yoktur. Nazilerin Turkistan icin dusundugu en iyimser siyasî haklar bile Sovyetlerin tanidigi haklarin cok gerisindeydi. Kirim’in demokratik millî yonetiminin kurulmasi icin yedi ay boyunca Berlin’de Nazi yetkilileri ile gorusmelerde bulunan Mustecip Ulkusal sonunda boyle bir seye imkânsiz olduguna kanaat getirdi. Ulkusal’a gore, Almanlar Sovyetlerde isgal ettigi Turk bolgelerine demokratik haklar vermekten yana degildir. Bolsevikler gibi, Nazilerin de gayesi Turk bolgelerini somurmektir. Almanlar bunu Ruslardan daha kaba ve hizli bir bicimde yapacaklardi. Almanlarin hâkimiyeti, neticede Sovyet Turk halklari icin efendi degistirmekten baska bir sey olmayacakti.

asker

Dagci’nin anilarini bir hatirat olarak degil de, roman olarak kaleme almasi ozel bir degere sahiptir. Cunku, bu romanlar, II. Dunya Savasi’ndaki Turk asilli askerlerinin ic dunyasini gunumuze ulastiran yegane kaynak durumundadir. Dagci hatiralarini roman seklinde yazmakla, Hitler ve Stalin gibi dunyanin en acimasiz iki diktatoru arasinda kalan insanlarin ic dunyasinda esen firtinalari, kasirgalari demek daha dogru olur, bir nebze olsun tarihe aksettirmistir. Bunu yaparken de basarili bir romanci oldugunu ispatlamistir. Edebiyat arastirmacisi Orhan Soylemez, Dagci’nin Korkunc Yillar ve Yurdunu Kaybeden Adam romanlarinda anlatilanlarin kuru tarihi bilgiler olmadigini, o donemi yasayanlarin duygularini, endise ve dusuncelerini ortaya koyabildigini ifade etmektedir.  Boylece biz Dagci’nin romanlari sayesinde o inanilmasi guc anlarda insanlarimizin nasil bir halet-i ruhiye icinde oldugu hakkinda fikir sahibi olabiliyoruz.
II. Dunya Savasi’nda ulkesi Nazilerce isgal edilen Hollanda Egitim Bakani, Londra radyosundan halkina soyle seslenmisti: “Hollanda halki Alman isgali sirasinda cektikleri acilari kaydedip biriktirip bunlari savastan sonra yayinlamak zorundadir.” Bu sozler, 15 yasindaki Anne Frank’a Amsterdam’da Nazilerden saklanan ailesiyle yasadiklarini yazmasina sebep olur. Savasta olen Frank’in yazilari daha sonra bulunarak kitaplastirildi ve bircok dillere de cevrildi.

Lejyon

Dagci ve onunla ayni kaderi paylasan insanlarin cektikleri acilari yazmalari, Nazi isgaline maruz kalanlardan iki kat daha zorunludur. Cunku, bunlar sadece Hitler’in degil, ayni zamanda onun kadar acimasiz bir diktator olan Stalin’in de kurbanlari oldu. Dunya tarihin en kanli bu iki diktatorunun pencesine ayni anda dusmek gibi buyuk bir talihsizlige ugradilar.
Dagci’nin daha sonra yazacagi romanlarindan sadece ikisi tamamen savas anilarina ayrilmistir. Ilk romani Korkunc Yillar ve Yurdunu Kaybeden Adam adiyla iki cilt halinde 1956’da Istanbul’da yayinlandi. Ikinci roman bundan tam 40 yil sonra 1996’da yine Istanbul’da Biz Beraber Gectik Bu Yolu adiyla yayinlandi. Birinci romanin kahramani yani Cengiz Dagci’yi canlandiran karakterin ismi Sadik Turan, ikinci romanda ise Izmail Tavli’dir. Ikinci roman Dagci’nin cok sevdigi fedakar esi Regina’nin hastalandigi zaman kaleme alindi. Korkunc Yillar ve Yurdunu Kaybeden Adam’da Dagci daha savas bitmeden duygu ve dusuncelerini eserine yansitmaktadir. Biz Beraber Gectik Bu Yolu romani ise savastan yaklasik 50 yil sonra Dagci’nin savas gunleri ve anilariyla hesaplasmasidir. Bir baska deyisle, Sadik Turan savasin taze duygularini, Izmail Tavli ise 50 yil sonra o anilarda gezinirken ortaya cikan duygu ve dusunceleri yansitir. Bu yuzden olsa gerek Dagci, ayni sahneleri iki farkli kisilige yasatmaktadir.
Hicbir zaman ve hicbir romaninda Rus dusmanligindan yola cikmadigini soyleyen Dagci’nin eserlerinde ne Almanlara ve ne Ruslara karsi dusmanca sozlere rastlanmaz. 2001’de degerli gazeteci Kemal Capraz’a verdigi roportajda Dagci “Bazi kisiler Cengiz Dagci’da Ruslara karsi dusmanlik hissi oldugunu iddia ediyorlar. Gercekte ise boyle bir sey yoktur. Ben sadece hakikatleri yazdim” demektedir. Ayrica Dagci hatiralarinda ozellikle Ruslara karsi yakinlik duygularinin oldugunu ifade eder. Bunun sebebini Rus kulturu ve edebiyatiyla yetismesine baglar. Dagci, eserlerini bilerek veya bilmeyerek Rus edebiyatinin etkisinde kalarak yazdigini belirtir.
Ancak Dagci, Rus emperyalizminin gercegini dusmanlik yapmadan, sanat eserleriyle okura yansittigini da soyler. Ona gore, kendisinin yazdiklarini kendisinden cok once daha guclu ve etkileyici bir bicimde Rus romancilarinin yazmasi gerekirdi. Bu yalnizca Rus halkinin yararina olurdu.
Dagci’nin romanlarindaki basarisi yasadigi sikintilardan dolayi ne Nazilere ne de Bolseviklere karsi kin ve nefret gibi dusmanca duygulari yansitmamasidir.  Sanki eserlerinde ortaya konan onca sikinti ve cileyi o cekmemistir. Olaylara disardan biri gibiymis gibi bakabilmeyi basarmistir. Bu durum onun eserlerinin edebi seviyesini yukseltmektedir.
Gercekten de bir halka butunuyle dusman gozuyle bakmak yanlistir. Ancak Nazi ve Sovyet gibi siyasi rejimlerin hatalarini dillendirmek de bir halka dusmanlik ifadesi olarak kabul edilemez. Dagci’nin eserlerinde gostermek istedigi II. Dunya savasinda yasanan aci gerceklerin kamuoyuna bilgisine sunulmasidir. Bunlar yapilmadigi takdirde, mazlum insanlar haksiz yere kimilerinin gozunde komunist isbirlikcisi, kimilerinin gozunde de fasist isbirlikcisi olarak kalacaklardi.
Turk Birliklerinden sorumlu General Heigendorf’un bir konusmasinda, esir kamplarinda bir milyonun uzerinde Turk asilli askerin hayatini kaybettigini soylemektedir.  Bir de buna esir kamplarindan sag cikan ve Almanlarin lejyonlara aldigi askerleri katmamiz gerekmektedir. Bu konuda cesitli rakamlar telaffuz edilmektedir. Arastirmaci Dallin bunu 800 bin, Turk Lejyonlariyla Alman Genelkurmayi arasinda muhaberatta calisan Erturk 900 bin ve Alman tarihci Joachim Hoffmann bir milyonun uzerinde olarak vermektedir. Netice itibariyla, yaklasik iki milyon Sovyet vatandasi Turk’un Cengiz Dagci’nin yazdiklarinin bir benzerini kismen veya tamamen yasadigini ifade edebiliriz.

Turkistan Lejyonu

Zaten Dagci’nin bu romani yazmakta ana hedefi savasta kaybettigi arkadaslarinin anisini yasatmaktir.  Romaninda kendisinin hayatta kaldigini, fakat otekiler diye bahsettigi arkadaslarinin hayatlarini kaybettigine deginerek sunlari soyler: “Otekilerin hayatlari da, ruhlari da benim hayatimdan cok kiymetlidir. Otekileri yeryuzune cikarabilirsem; zarari yok, ben butun varligimla Ummanlarin dibinde kalayim gene. Yalniz otekiler ciksin dunyaya, onlar yasasin. Onlar yasarken, icim, denizlerin dibinde bile rahat olacak.”
Dagci’ya gore, vatanlari Turkistan’in istiklali icin hayatlarini kurban edenlerin anilarini Turkistan’a ulastirmak savastan sag cikanlarin kutsal bir goreviydi. Dagci, Turkistan lejyonunda egitim goren Turkistanli askerlere bakarak dusuncelere dalan Sadik Turan’in agzindan su sozlere yer vermektedir: “Belki daha memleketin hudutlarina varmadan bircogu can vermis olacakti. Ne zarari vardi! Turkistan icin degil miydi hepsi. Turkistan gene bizim olacak degil miydi? Topragi, tasi, havasi, suyu, gogu, camileri, her kose bucagiyla bizim olacak degil miydi? Bundan sonra, bizim icin yalniz iki mukaddes kelime vardi: Turkistan ve istiklal! Bu yolda o mukaddes gaye ugrunda son damla kanimiza kadar akitacaktik. Bu ugurda olenler bahtiyar oleceklerdi, cunku hayatta kalanlar, onlarin hatiralarini o aziz yurda Turkistan’a gotureceklerdi. Bu dusuncelerle bu duygularla giydik uniformalarimizi.”

Swastika men Kizil Juldiz Arasinda Shingis Dagshi (1)-1

Evet, Cengiz Dagci arkadaslarinin hatiralarini henuz aziz yurda Turkistan’a goturemedi. Cunku, Dagci o cografyada henuz taninmiyor. Eserleri Turk lehcelerine kazandirilmadi. Ama Turk dunyasinin kultur baskenti Istanbul’a ve Turkiye’ye ulastirdi. Bundan sonrasi o hatiralari Turkistan’a tasiyacak olanlar mutlaka cikacaktir. Biz 2006’da yayinladigimiz Gamali Hac ile Kizil Yildiz Arasindaki Yazar Cengiz Dagci isimli calismamizi bu amacli yapmistik. Dagci’nin II. Dunya Savasi ve Turkistan Lejyonu ilgili yazdiklarini arastirdik. Bu sene bu kitap Kazak Turkcesine aktarilmis bulunuyor. Yakin zamanda yayimlanip Kazak okuyuculari Turkistan icin ugruna sehit olan soydaslarinin hatiralariyla bulusma imkani bulacaktir. Cengiz Dagci’nin eserlerini Azerbaycan, Ozbekistan, Turkmenistan ve Kirgizistan’daki soydaslariyla da bulusturacak cevirmen ve yazarlar elbette cikacaktir.
Ruhun sad olsun buyuk yazar. Sen gorevini hakkiyla yaptin. Mekânin cennet olsun.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.