Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1831
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10765
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 755
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Okuyucularımıza Sunduğumuz Temel Bilgiler
TOPRAĞI UĞRUNA
TOPRAĞI UĞRUNA KENDİNİ YAKAN TÜRKMEN KIZI
 

Türkmen yerleşim merkezlerinin dağıtılması planına bağlı olarak, birçok Türkmen köyü gibi, Tisin halkı da evlerinden atılarak, Kerkük`ün banliyösünde inşa edilen mahallelere yerleştirilmişlerdi. Dört çocuk sahibi Bektaş Ali Feyzullah adlı Türkmen de, ailesi ile birlikte 1 Haziran semtinde ikamet etmeye mecbur edilmişti. Sürekli tehdit altında olan Bektaş 14 Ekim 1995 tarihinde Kerkük Emniyet Müdürlüğü`ne götürüldü ve eline bir kâğıt tutuşturuldu. Kendilerinden 24 saat içinde Kerkük`ü terketmeleri isteniyordu. Ertesi gün kapıya dayanan emniyet güçleri, evin kızı Zehra ile karşılaştı. Türkmen kızı Zehra`nın Kerkük`ü terketmeye niyetli olmadığı, emniyet güçlerine haykırdığı şu sözlerden de anlaşılıyordu: "Ey ahali, ben Kerkük`ün kızıyım. Bu şehirden asla göç etmeyeceğim. Bu zulüm politikasını protesto etmek, Türkmenlere bağımsızlık yolunu açmak ve Türkmen sözcüğünü yükseltmek uğruna, şimdi kendimi yakacağım. Kerkük bize kalacaktır.Katillere ve zalimlere ölüm." Bu sözlerin ardından Zehra gaz bidonunu üzerine boşaltarak, kibriti çaktı ve herkesin gözleri önünde bir alev yumağına döndü.

 
 
Herkesi dehşete düşüren bu olaydan sonra, kızın ailesi taziye geleneğini tamamladı ve üçüncü gün baba Bektaş evine dönerken, tekrar emniyet güçlerini kapıda gördü. Güvenlik güçleri son bir ihtar daha vermeye geldi. Ertesi gün 19 Ekim 1995 tarihinde Bektaş Ali, aile fertleri ile birlikte kamyona bindirildi ve aynı gün Erbil`e gönderildi.

Irak Türklerinin günümüze kadar devam eden dramı, daha bitmemiştir. İnsan haklarının ve can güvenliğinin olmadığı Irak`ta, daha nice acılı günlerin Türkleri beklediğini söylemek, artık bir kehanet değildir.Eğer Atatürk’ün ömrü vefa etmiş olsaydı o topraklar bugün milli sınırlarımız içinde olacaktı.. Bir yerde kaderlerine terkedilen Türkmen kardeşlerimiz, Saddam’dan sonra bu defa işgalci Amerikalıların uşağı haline gelen Peşmegelerin- Kürtlerin baskıları, zulümleri ile karşılaştılar.

(Hulusi ŞENEL)

 

Masirim ölümdür, neden korkum ölümden
Çalışırım milletimçin, ne gelirse elimden
Ölürsem Şehit ölüm, gül gögersin canımdan
Yaşasın hür milletim şadlık görsün ardımdan "




Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.