Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1831
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10765
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 755
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Okuyucularımıza Sunduğumuz Temel Bilgiler
TATAR MİRZALARI VE UYGUR BEGLERİ

TATAR MİRZALARI ve UYGUR BEGLERİ

 

         Mirzaların ve Beglerin canı tatlıdır, rahatına düşkündür, savaşa gitmez. Onlar için vatan ve ulus yazgısı hiçe bedeldir. Bu sebeple Rus ve Çin emperyalizmine karşı yürütülen tüm kurtuluş savaşı boyunca ortaya çıkan hainlerin hepsi onlardandır. Bağımsızlık savaşı ancak ulusal savaştır, ulusun savaşıdır. Bugün bu savaş Doğu Türkistan’da ve Tataristan’da açık veya gizli kesintisiz devam etmektedir. Bu savaş onlar için, ölüme hükmedilmiş bir yazgı karşısında, ölüm-kalım savaşını göze almak kadar doğal olan bir savaştır.

         Türk dünyasının emperyalizme karşı kurtuluş savaşı artık olgunlaşmıştır. Çin’in topak isteğine karşı, 2010 yılının Ocak sonlarında Almatı caddelerinden yankılanan Kazak milliyetçilerinin “Toprağımız kutsaldır kimseye verilmez!” denilen seslerini duymaktayız. Çin zulmüne karşı, 2009 yılının 5 Temmuzunda Ürümçi caddelerinden çınlayan Uygur milliyetçilerinin “Bitsin şu sömürgecilik!” denilen cihanşümul haykırışını duymaktayız. Rus Emperyalizmine karşı, 1990’lı yıllardan beri sürüp gelen, Kazan ve Çallı şehirlerinden yükselen Tatar milliyetçilerinin “Rusya’da Rus olmayanların yeri yoktur!” denilen acı feryatlarını duymaktayız. Artık ortak düşmana karşı Türk birliğinin zamanı gelip çatmıştır.

         Sahip olduğumuz topraklar engindi, zengindi. Adı-İdil, İli, İrtiş, Sır, Amu deryalarını ve Ural, Altay, Tanrı Dağlarını bağrına basan Türk İli idi. Geçinmede hiç kimseye, hiçbir şeye ihtiyacımız yoktu. Yaradılışımız Han Tanrı zirvesi kadar yüksek, İdil nehri kadar derin olarak Atilla’yı  (400-453), Büyük Timur’u (1336-1405) ve Mustafa Kemal Atatürk’ü (1881-1938) doğurabilmiş ulu bir ulus idik.

         Güney doğumuzda bulunan, kişiliğiyle ejderhayı hatırlatan Çinli, kuzey batımızda bulunan, kişiliğiyle vahşi yırtıcıyı hatırlatan Urus komşumuzdur. Her zaman savaş halinde bulunmamızı zorunlu kılan bu iki komşumuz ve vatan savunmamız, çoğu zaman biz Türkleri sonu gelmeyen savaşlara-acı toprak kayıplarına yapayalnız sürüklemiştir. Tarihimizin büyük bir kısmı, ezeli ve ebedi düşman olarak algıladığımız bu iki emperyalist güce karşı savaşlarla doludur.

       Sömürgecilik insanlık tarihinin en ciddi-en can alıcı siyasi konusudur ki, sömürgeciliğin yalın tanımı-başkalarını boyun eğdirip, onların hesabına geçinmek ve boyun eğenlerin ölüm kalım savaşı demektir. Örneğin, Çin askerlerinin Doğu Türkistan’a girdiği 1755’ten Yakup Bey’in iktidara geldiği 1865’e kadar süren 110 yıllık zaman, Birinci Çin İstilası Devri olup, bu kadar uzun zaman içinde Çinliler istilayı gerçekleştirememişlerdir. Çünkü bu yüzyıl Doğu Türkistan için, tam anlamıyla İsyanlar Yüzyılı olmuştur (KURBAN, 1995: 71).

         Sömürgecilik veya emperyalizm, bunlar eş anlamlı siyasi adlardır. Sömürgeciliğin yaşamı ve gücü, sömürgeciliğin kullandığı ideolojilerde ve hainlerde saklıdır. Zaman geçtikçe, bilim ve insanlık geliştikçe, sömürgeciliğin yaşamına ya son verilmiş veya sömürgecilik şekil-renk-yöntem değiştirerek eski yoluna devam etmiştir. Rus ve Çin emperyalizminin, mirzaları ve begleri, kendi uluslarına karşı kullanarak, ulusal direnişi ve ayaklanmaları atlatabildiği-bastırabildiği devirler çoktan geçmiştir. Bugünkü direnişin içinde mirza ve beglerin kendileri değil adları bile yoktur. Bugünkü direniş, bugünkü savaş yeneceği er veya geç kesin olan cihanşümul direniştir, cihanşümul savaştır. Emperyalizm son devrini yaşamaktadır. 

         Eski Uygurlarda “Beglik düzeni” ile devlet yönetiliyordu. Beglik unvanı atadan çocuğa miras olarak kalıyordu (KURBAN, 1995: 40, 74). Eski Tatarlarda ise “Mirzalık düzeni” ile devlet yönetiliyordu. Mirzalık unvanı Uygurlardaki gibi atadan çocuğa miras olarak kalıyordu. Yıl 1755, Uygur ili Doğu Türkistan işgal edilince, Çin buranın idaresini begler aracılığıyla yürütürken, yıl 1552, Tatar ili Kazan Hanlığı işgal edilince, Ruslar buranın idaresini mirzalar aracılığıyla yürütmüştür. Örneğin:

         Çin’e hizmet vermiş beglerden Mirza Hudi, Hocisi ve İsa Yusuf Alıptekin’ler ünlüdür. İsa Yusuf Alıptekin (1901-1905) Pekin’e götürülüp Çin parlamentosunun millet vekili yapılarak, Doğu Türkistan’da kurulmuş olan 1933 ve 1944 yıllarındaki Şarki Türkistan Cumhuriyetlerine karşı kullanılmıştır (KURBAN, 2007: 188-191). Aynı begler gibi Tatar mirzalarının da büyük bir kısmı Tatarlara karşı kullanıldığı, Kazan işgal edilirken, İsmail Mirza ve Kamay Mirzaların Rusların yanında ön cepheden yer aldıkları bilinmektedir.

         Ruslaşmak veya Rusluk önünde diz çökmenin bir sembolü olarak, ulusal yaşamdan uzaklaşan mirzaların Sovyetler devrine de gelebildiği bir gerçektir. Kazan’da, 1927 yılının 25 ocak ve 11, 15 şubat tarihlerinde Tatar dili ve medeniyetinin geleceğine bağışlanmış bir toplantıda, Stalin Devri kurbanı ulu devlet adamı Galimcan İbrahimov (1887-1938), “Tatar Medeniyeti Nasıl Bir Yol İzleyecek?” denilen asli konuşmasında şöyle demiştir:

          “Eski padişahlık zamanı ve Tatar mirzaları herkesçe bilinen tarihi bir gerçektir. Mirzalar Urus hükümetinin çinovnikleri (unvanlı memurları) olarak, candan hizmet ettiler. Kendi sınıfından olan Urus dvoryanları  ile beraber aynı eğitimi alarak Urus medeniyeti içinde kaynaştılar. Tatar ulusundan ayrı yaşadılar. Onların tüm yaşamı Urus medeniyetine, Urus diline bağlı idi. Tatarların bu tabakası ancak Urus medeniyeti sayesinde ayaktaydılar. Onlara göre Tatar medeniyeti yoktu, olsa bile değersizdi. Onu yükseltme olasılığı ise hiç yoktu. Onlar Tatar dilini bilmez, Tatar okulu, Tatar yaşamı onlar için yabancıydı.” (MUSİN, 1998: 148-149).

         Moskova’nın Altın Orda döneminden günümüze kadar savunageldiği, “Tatar denilen bir ulus yoktur” tezine geçmişte Tatar mirzaları nasıl arka çıktıysa, bugün bu teze Tatarlar arasında Tatar geçinen Rus yanlısı hainler arka çıkmaktadır. Moskova, mirzalar ve Tatar geçinen hainlerin ortak amacı, Rusya’yı, Panislavizm ülkesi-Panislavizm devleti yapmaktır. Bu tip Tatar geçinen hainler Tatarların bulunduğu her yerde-her ülkede vardır. Çünkü, her yerde-her ülkede kendi insanını yaratmaya, Rus gerçeğini örtmeye, Tatar milliyetçilerine karşı cephe almaya çalışan Urus, 500 yıldır arsız doğasının gereğidir ki, bu tip emperyalist eylemler ile ayaktadır.

         Moskova’nın “Tatar denilen bir ulus yoktur” tezi, 1944 yılındaki Komünist Parti Merkez Komitesinin Bilimler Akademisine verdiği, “Tatar tarihi yeniden incelensin” emrinde ve günümüzdeki Putin partisinin “Birlik Rusya Partisi” denilen adında saklıdır.

         Dünyamız, bu kadar güzel ve bolluğuna rağmen, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarını yaşatacak kadar-kin, nefret, üç, kıskanç, intikam duygularıyla alabildiğine şişmiş ise; çağımız, bu kadar zengin ve gelişmişliğine rağmen, insanların bir bölümünü halen eski dünya yoksulluğu ile barındıracak kadar cimri ise, bunun baş sorumlusu Emperyalist Rusya ile Emperyalist Çin’dir. Çünkü, dünyamızda var olan her ulusun sahip olduğu toprağının 10 veya 100 kat fazlasına Ruslar sahiptir. Dünyamızda var olan her ulusun sahip olduğu nüfusunun 10 veya 100 kat fazlasına Çinliler sahiptir. Onlar bu üstünlüğe yalanının, açgözlülüğünün ve zalimliğinin sayesinde erişmiştir. İşte bu haksız ve eşitsiz paylaşım, dünyamızdaki tüm huzursuzlukların kaynağı olagelmiştir. 

         Pekin’in, eski “begler” kılıfına uydurup yeniden yarattığı sözde başkan Nur Bekir, Carulla Hesamedin ve Moskova’nın eski “mirzalar” kılıfına uydurup yenden yarattığı sözde başkan Mintimer Şeymiyev, Rüstem Mingnehanov gibi kişiler, istenilen görevlerini her ne kadar yüzde 100 yerine getirseler bile artık çağ değişmiştir. Yalanına, açgözlülüğüne, zalimliğine dayanan günümüzdeki Rus-Çin sömürgeciliği yine ne zamana kadar ayakta kalabilir!? Çağı geçmiş güçlere-kurallara dayanan bir sistem-bir düzen yine ne zamana kadar yaşayabilir?!

         Emperyalist Rusya ve Emperyalist Çin bugün, şekil-renk-yöntem değiştirerek, geçmişteki mirzaların ve beglerin kölelik rolünü tekrarlatmak için yeni mirzalar ve yeni begler yaratmaktadır. Fakat bu emperyalistler şunun farkında değiller ki, aradan yüzyıllar geçti, mirzalar-begler çoktan öldü. Türk ulusu mirzaları ve begleri azatlık tarihinden-ulusal gönlünden sonsuzluğa dek silmiştir, tarihin çöplüğüne atmıştır. Doğanın-toplumun kanunları çalışmakta, diyalektiğin kuralları işlemekte, devir değişmekte… Değişemeden ölüme mahkum kalan tek zihniyet-Rus ve Çin zihniyetidir.

 

Rus ve Çin Emperyalizmine ölüm!!!

Yaşasın sömürgeciliğin bulunmadığı özgür dünya!!!

 

KAYNAKÇA

 

KURBAN, İklil, Doğu Türkistan İçin Savaş, Ankara 1995.

KURBAN, İklil, Gerçekler ve Yalanlar, Ankara 2007.

MUSİN, Flün, Gayaz İshakıy (Tormışı Hem İşçenlege), Kazan 1998.

 

İklil KURBAN

 



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.