Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Okuyucularımıza Sunduğumuz Temel Bilgiler
SAĞLIK PERSONELİNİN TAM GÜN ÇALIŞMALARI

SAĞLIK PERSONELİNİN

                                                    TAM GÜN ÇALIŞMASI

 

                                           Ahmet ÖZDEMİR

                                          Maliyeci-İktisatçı

                                                           aozdemir2007@hotmail.com

 

21.01.2010/5947 sayılı Üniversite ve Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun, Resmi Gazete  (RG)’ nin 30.01.2010/27478 sayısında yayınlanarak, hükümlerinden bazıları yayın, bazıları altı ay ve bazıları da bir yıl sonra yürürlüğe girmek üzere uygulamaya konuldu.

Kanun, kamuda veya özel sektörde bağımlı/bağımsız çalışmayı ve bir tarafta çalışmayı, kamuda çalışanların mali haklarında ve emekli maaşlarında önemli artışlar getirmektedir.  

Yurdumuzda ve diğer memleketlerde tıp tahsili önemlidir. Pozitif ilim tahsil edilerek hekim olunabilmektedir. Lisans ve üstü eğitim müddetleri emsallerine nazaran daha uzun sürelidir. Tabipler, doktor olarak mezun olurlar. Yani, aynı zamanda doktora yapmış olurlar. Bundan öteye, uzman doktorluk için imtihanda başarılı olmak ve buna dayalı ayrı bir eğitim ve çalışma yapmak gerekmektedir.

Üniversitelerde de öğretim üyesi olmak için; araştırma görevlisi ve imtihanla doçent ve verecekleri tezlerle profesör olmak imkânı hasıl olabilmektedir.

Bütün bunlar, yaş otuz beş yolun yarısı eder; veciz mısraını aksettirir, adeta.

Doktorlar, tıp ilim bilim adamları; Allah’ın eşref-mahlûkat/yaratılmışların en şereflisi olarak gördüğü insanlara hizmet vermektedir. Bu yönleriyle, ilâhi ve ulvi bir görev yapıldığı ihtilâfsızdır.

Tıp öğrencileri, eğitimlerini tamamlayınca ve diplomalarını almadan önce ve mesleklerinde düsturları olmak üzere   << Hekimlik mesleği üyeleri arasına katıldığım şu anda, hayatımı insanlık yoluna adayacağımı açıkça bildiriyor ve söz veriyorum. Hocalarıma saygı ve gönül borcumu her zaman koruyacağıma, sanatımı vicdanımın buyrukları-emirleri doğrultusunda-paralelinde dikkat ve özenle-itinayla yerine getireceğime, hasta ve toplumun sağlığını baş görev sayacağıma, benden hizmet bekleyen kimselerin sırlarına saygılı olacağıma ve onları saklayacağıma, hekimlik mesleğinin onurunu-şerefini ve temiz töresini-geleneğini sürdüreceğime, meslektaşlarımı kardeş bileceğime, din, milliyet, ırk, siyasi eğilim-meyil ya da toplumun sınıf ayrımlarının görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğime, insan hayatına kesinlikle saygı göstereceğime, baskı altında kalsam bile tıp bilgilerimi insanlık değer ve kanunlarına karşı kullanmayacağıma, açıkça, serbestçe ve namusum üzerine ant içerim.  >> şeklinde Hipokrat-Hekimlik Yemini ederler.

RG’ nin 31.01.1953/8323 sayısında yayınlanan ve zaman içinde bir çok değişikliğe tabi tutulan 23.01.1953/6023 sayılı Türk Tabipler Birliği Kanun’ un 7, 28/II. maddelerinde de <<  Madde 7- Bir tabip odası sınırları içinde sanatını serbest olarak icra eden tabipler bir ay içinde o il veya bölge tabip odasına üye olmak ve üyelik görevlerini yerine getirmekle yükümlüdürler.

Mesleklerini serbest olarak icra etmeksizin kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüslerinde asli ve sürekli görevlerde çalışanlar ile herhangi bir sebeple mesleğini icra etmeyenler tabip odalarına üye olabilirler. Özel kanunlarında üye olamayacaklarına dair hüküm bulunanlardan mesleklerini serbest olarak da icra edenler; mesleki hak, yetki, disiplin ve sorumluluk bakımından bu Kanun hükümlerine tabidirler. Madde 28/II- Tabip odalarının veya birlik teşekküllerinden herhangi birisinin göstereceği lüzum üzerine bazı mıntıkalarda odalarla tabip tedavisi ücretlerinin enaz miktarlarını gösteren tarifeler düzenlemek (Bu tarifeler Merkez Konseyince tasdik edildikten sonra bilgi edinilmek üzere Sağlık ve Sosyal Yardım Vekaletine gönderilir.) >> denilerek, tabiplerin meslek odalarına kayıt durumu ile asgari ücret tarifeleri ortaya konulmaktadır.

RG’ nin 14.04.1928/863 sayısında yayınlanan ve zaman içinde muhtelif değişikliğe tabi tutulan 11.04.1928/1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’ un 1, 2, 3, 5 ve 6. maddeleri aşağıda sıralanarak okuyucunun bu yönlerde kısmen olsun tenvir edilmesi, sağlanmak istenmiştir. Buna göre, sözü edilen maddelerde;

<< Tabipler: Madde 1 - Türkiye Cumhuriyeti dahilinde tababet icra ve her hangi surette olursa olsun hasta tedavi edebilmek için Türkiye Darülfünunu Tıp Fakültesinden diploma sahibi olmak ve Türk bulunmak şarttır. Madde 2 - Yukarki maddede yazılı diplomanın muteber olması için diploma sahibinin 8 Tesrinisani 1339 tarih ve 369 numaralı  kanun  mucibince  hizmeti  mecburesini ikmal etmiş ve diplomasının Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekaletince  tasdik  ve  tescil  edilmiş  olması  lazımdır.  Tababet  sanatını  icra  etmek  istiyen  askeri  tabipler de diplomalarını tasdik ve tescil ettirirler. Ancak hizmeti mecburelerini ifa eyledikleri müddetçe diplomaları alıkonulan tabipler bu müddet zarfında dahi icrayı sanata mezundurlar.  Madde 3 - Yukarki maddelerde zikredilen tabip diplomasını ve fenni, cerrahi veya şuabatında ihtisas sahibi olduğuna  dair  işbu  kanunun  tarifleri  dairesinde  vesaiki  lazımeyi  haiz  olmıyan  hiç  bir kimse hiç bir ameliyei cerrahiye icra edemez. Cerrahii sağireye ait ameliyat her tabip yapabilir. Sıhhiye ve Muaveneti İçtimaiye Vekaleti tarafından açılan ve idare edilen mekteplerden mezun küçük sıhhiye memurları ve işbu mekteplere muadil tedrisat yapan mekteplerden mezun olup şahadetnameleri  Sıhhiye ve  Muaveneti  İçtimaiye  Vekaletince tasdik ve tescil edilenler talimatnamelerinde yazılı olanlara münhasır kalmak şartıyle küçük ameliyeleri yapabilirler. Evsaf ve şeraiti bu kanunla tesbit edilmiş olan sünnetçiler sünnet ameliyesini icra edebilirler.Türk Silahlı Kuvvetlerince  yetiştirilen  sıhhiye  sınıfına mensup erbaş ve erler de, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yaptıkları süre ve görevle sınırlı olmak üzere, küçük sıhhi işlemleri yapmaya yetkilidirler.Yukarıdaki   fıkranın  uygulanmasına  ilişkin  usül  ve  esaslar, Milli Savunma Bakanlığınca altı ay içinde hazırlanıp Bakanlar Kurulunca yürürlüğe konulacak yönetmelikte gösterilir. Madde 5 - Hususi muayenehane  açmak  veyahut  evinde  muayenehane  tesis  eylemek suretiyle sanatını icra eylemek istiyen her tabip hasta kabulüne başladığından itibaren en çok bir hafta içinde isim ve hüviyetini, diploma tarih ve numarasını ve muayenehane ittihaz eylediği  mahal  ile  mevcut  ise  ihtisas  vesikalarını mahallin en büyük sıhhiye memuruna kaydettirmeğe ve muayenehanenin nakli halinde en az yirmi dört saat evvel keyfiyeti nakli ihbara mecburdur.  Madde 6 - Bir mahalde sanatını icra eden mukayyet bir tabip o mahalli terkeylediği veya her hangi bir sebep ile olursa  olsun muayenehanesini set ile icrayı sanattan sarfı nazar ettiği takdirde en az yirmi dört saat evvel evvelce kaydedilmiş olduğu sıhhiye dairesine müracaatla kaydına işaret ettirir. >> hükümleri sıralanmaktadır.

Her kariyerdeki tıp doktorlarımız-tabiplerimiz ve bu daldaki ilim bilim adamlarımız; özel hayatları ve/veya mesleki faaliyetleriyle; insanlarımıza örnek teşkil eden veya etmesi gereken saygı değer insanlarımızdır-mümtaz şahsiyetlerimizdir. Bir çoğu ve hele hele de son zamanlarda, Anadolu’nun mütevazi ve dar gelirli ailelerinin çocuklarıdır. Bu yönleriyle ve belirtilen orijinden olanlar, resmi-çalışma ve mesleki davranışlarından öteye ve emsallerinden daha fazla hastalarına-hastalara karşı daha yakın-müşvik ve hatta cebine-malî imkânlarına nazaran nakdi yardım edici-fedekârlıkta bulunan hal ve hareketler içindedirler. Yolda bir sağlık problemi görseler derhal müdahil olurlar, gecenin-gündüzün herhangi bir saatinde kapılarını çalanlara, yüz karartmazlar, bu saatte de mi demezler, müşvik ve mütebessim bir eda ile bir şeyler yapmaya gayret sarf ederler, ambulans-normal ve nöbet çalışmalarında üstün ve özverili gayret gösterirler. Buna rağmen ve istisnai de olsa, mesleklerine dayalı darpla-hakaretle-ilgisizlikle karşılaşabildikleri de, zaman zaman basından okunan-duyulan-görülen hadiseler olarak tezahür etmektedir. Bunlar, bütün resmi-özel ve bütün meslekler ve faaliyetler için geçerli olabilecek ve tasvip edilemeyecek hadiselerdir, şüphesiz.

Böylesine güzel bir meslek eğitimini aldıktan sonra, değinilen sahadan tamamen uzaklaşarak, başka işler yapanlar-güzel sanatlarla uğraşanlar-şarkıcı/türkücü-artist-aktrist, sporcu,  siyaset  ve sair faaliyet içinde olanlar da az değildir.

Her sosyal-mesleki gruplarda/tabakalarda olduğu üzere belirtilen meslek dalında da çürükler, eksi davranışlardakiler, mesleki gelişmeleri milli ve milletler arası plâtformda takip etmeyenler, asıl işleri olmamasına rağmen bir iğne dahi yapamayanlar, yerinde ve isabetli teşhiste bulunamadığından sakat kalmaya-ölüme gitmeye yol açan yersiz tedavi, aman sen de değil diğer sağlık merkezlerine şutlama yapanlar, paraya-mala ve sair nakıs işlere zafiyeti olanlar, kamudaki işyerine gelenlere mahkeme duvarı gibi olup özel muayenesinden geçerek gelenlere baba-ana şefkati gösterenler-yer yok-önceden mümkün denilenlere ait kapıları açanlar,  bulunabilir. Bunlar da, hayatın cilvelerinden olsa gerektir, diyelim. Başka söylenecek ne ola ki!

Meselenin başka bir tarafı da; döner sermayeden pay alan genel cerrah doktorların, önceden ilâçlı tedavi yollarını denemeden ve tüketmeden derhal ameliyat önerdikleri, hastayı bu yöne angaje ettikleri; serbest meslek icra eden bazılarının da sanki ortaklaşa iş yapıyorlarmışcasına diğer tabiplere git-gel yoluna müracaat ettikleri, söylentilerine ve uygulamalarına dayanmaktadır.   Sağlıklı insanlarımız, barışta milli gelirimizin-refahın artmasına-huzurlu hayatın devamına, savaşta ise milli müdafaamızın yapılmasına, temel-asıl faktörlerdir-unsurlardır. O bakımdan, rivayet ve/veya desise de olsa ve her ihtimale karşı bu konunun takipçiliğine Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığı, Emniyet Teşkilâtı … öncülük etmelidir, deriz.

Diğer taraftan, serbest tabipler için tespit edilen  asgari ücret tarifeleri; tabip odalarınca her yıl ve  bilgi bakımından Sağlık Bakanlığına bildirildiği halde, bu zamana kadar; sözü edilen Bakanlığın, asgari ücretin … lira olduğu günümüz şartlarında … lira asgari muayene ücretinin çok yüksek olduğu gerekçesiyle yargıya gidildiği de görülmemiştir-duyulmamıştır (Bunları, kamu meslek kuruluşları, Barolar Birliği ve diğer kurum ve kuruluşların benzeri yönde yürütmeye koydukları asgari ücretler bakımından ve ilgili bakanlıkların hadiseye bakışları itibariyle de söylemek ve genişletmek mümkündür.).

Az sayılmayacak nice kimselerin, sözü edilen meslek mensuplarıyla olan münasebetlerine dayalı bir çok hatıraları olabilir. Biz de; şahsımız ve/veya yakın çevremiz itibariyle yaşanmış bazı hadiseleri ve hatıralarımızı, fi tarihinde diyerek  aşağıda sıralanan gibi ortaya koymuş olalım.

- Bir gün, Osman adında apartman komşumuzla karşılaştığımızda,  (sigorta emeklisi ve evinde yatar) babama ilâç yazdıracağım, gezmiş olursun-vakit geçirirsin; istersen beraber gidip-gelelim, dedi. Öğle tatili saatine yakın bir zamanda doktorun kapısı çalındı. Ben de nazar eyleyebiliyorum. Doktor, hastanın gelmesi gerekir. Yazamam, dedi. Hastanın gelecek durumda olmadığını, bekleyeyim de öğle saatinde yakında bulunan evlerine götürüp getirmesini teklif ettiği halde, adam nuh dedi de, peygamber demedi. Dönerken sordum. Şimdi ne yapacaksın, diye. O da, eşinin veya kendi üzerine yazdırabileceğini söyledi. Ve hasta adamcağız, bir hafta dahi geçmedi ki ter-i hayat eyledi. Ne olurdu, bir öğle saati istirahatinden fedakârlık edilseydi, diyesi geliyor insanın.

- Eşimin iki dizleri rahatsız. Araştırdı ve bir üniversite öğretim üyesi prof. dr. ‘ un   muayenehanesine gitti ve üniversite hastanesinde ameliyat olmak istediğini söyledi. Tanınmış ve konusunun erbabı olduğu söylenen bu ilim adamı; ben üniversitemde ameliyat yapmıyorum. Devlet bana, sadece ders anlatmam için para veriyor. İstersen, angaje olduğum özel hastanelerden birisin de 5.000,- (beşbin) liraya ameliyatını yaparım, dedi ve öyle de oldu.

- Yurdumuzun isim yapmış bir üniversite hastanesine gittik. İlk görüşmedeki sekreterin tavsiyesiyle bir prof. dr’ a ulaştık. Üniversite de hemen çekmezler, (sıra çokluğu belgelendi ve gerekli havale ona nazaran yapıldı) falan yere git ve emar çekin gel, denildi. Söylenenler yerine getirildi, döner sermayeye gerekli paralar yatırıldı ve bel fıtığı ameliyatı oldum.

- Birer hafta arayla bulantı geçirdim. Eşimin ısrarıyla, ammeye hadim bir dernek polikliniğine gittim ve ültrason çekindim. Mesai saatinden sonra hukuka uygun olarak orada hafta içi her gün 17-19 arası çalışan hava binbaşı. doktor: Safra kesenizde taş var, alınması gerekli, ancak şu ilâçla dışarıda bir film çekin de kesin konuşalım, dedi (Bu kişiye, beni ameliyat eder misiniz, deyince; hayır, başka bir yerle ilişkimiz yok,devlet-özel olarak başka bir yerde olmalısınız beyanında bulunmuştu). O sırada, çalıştığım Kurumun yanında küçük çaplı bir özel hastanenin şûbesine gittim. Halimi aktardım. Fark ücret almadan çekim yaptılar. Burada ameliyat olabilir miyim diye film doktoruna sordum. Olabilirsin, şimdi burada, falancaya git selâmımı söyle, gereken ne ise yapılır, dedi. Aynı zamanda da kamuda da çalışan genel cerrah doktora gittim. Dinledi, hastanelerinin herhangi bir fark almadığını, Devletin verdiği fiyatı uyguladıklarını, söyledi. Eşimin, üniversite hastanelerine gidelim ısrarına rağmen; hayır, Anadolu’ da birçok vatandaşımız bu ehliyetteki kimselere ameliyat olduğuna göre ben de aynı şekilde ameliyat olacağım, döner sermayelere ek para yatırmayacağım, ısrarında bulundum. Bir meslektaşıma, olanları-konuşulanları anlattım, herhangi bir tıp hatası olursa kimseden davacı değilim, bilesin dedim ve hastanenin asıl merkez binasında ameliyat oldum.

- Son çalıştığım Kurum’dan tanıdığım emekli  yazı işleri müdürü bir arkadaşım, diş ve çene tedavisi için bir özel üniversite hastanesine gitti. Yanlış ilâç ve tedavi sonucu alt çenesi kas gevşekliğinden düştü ve çareyi kamu üniversite hastanesinde ancak bulabildi.

- Eczacı Doç.Dr. Baldızım bir doğum için özel bir üniversite hastanesine yattı. Askeriyeden emekli bir doktor ilk olacak doğumunu dört aylık iken sezeryanla ve ölü olarak yaptırdı. Ameliyattan, belli bir  süre sonra çekilmesi gereken etidural anestezisi  geç  sonlandırıldığından ve doktorun; talimatını, bizzat takip etmediğinden   beyin kanaması geçirdi, 07 ve 15 Ağustos 2009’ da iki defa  beyin ameliyatı oldu, ölümün kapısına gitti, neredeyse. Bunun üzerine başka bir kamu üniversite hastanesine nakil edildi ve  burada da derhal  ve üçüncü defa (29.09.2009) beyin ameliyatı oldu, kafatası kemiği çıkarıldı sonra yeniden takıldı (10.12.2009) ve böylece dört defa kafatası ameliyesi geçirdi, sağlığına kavuşması için ayrıca ve haftalarca fizik tedavi gördü,  şimdi gözü tam manası ile görür duruma gelemedi. Halen, kontrole gidip gelmekte, vadesi altı ayla iki sene olarak öngörülen gözlerinin açılmasını beklemektedir. Allah  kendisine ve diğer hastalarımıza acil şifalar versin.

- 2008 Yılı yaz mevsiminde ve herhalde Temmuz ay’ında ilçemdeyim. İshal şikayetiyle, Devlet Hastanemize gittim. Gencecik doktorlar; tanınmadığım-tanınmadığım halde, şahsıma amca-dayı muamelesinde bulunup, serum taktırdılar, gereken ilaçları yazarak icap eden tavsiyelerde bulundular.

Yaşanan olaylar müspet-menfi yönleriyle, yukarıda belirtildiği üzere ayniyle varittir. Şimdi, kararı sizler verin.

Bütün bunlara rağmen, doktorlarımızı, hocaları ilim-bilim adamlarını, sağlık personellerimizi yürekten ve candan seviyoruz-saygı duyuyoruz. Onlar, harpta-darpta canımızın el’an ve müstakbel ümitleridir.

Peygamberimiz Hazreti Muhammed de tıp ilmine ve tabiplere iltifat etmiştir. Kendisine şifa bulmak için gelen ve kendilerine dua okunmasını isteyen ve böylece şifa bekleyen-ümit eden ümmetinden bazılarına ve gerekli olanlara senin tabibe gitmen gerekmektedir, demişlerdir.

Anayasamız ve hukuki mevzuatımız icabı doktorlarımız da kamu-özel sektör olarak veya bağımsız şekilde çalışmak tercihlerinde bulunma hakkını kullanabileceklerdir. Bazıları; çok çalışmak ve çok nöbet tutmak durumunda kalacakları için mesleki verimleri düşecektir, iddiasında bulunmaktadırlar. Eski sistemde, günün sekiz saatini normal ve nöbet hizmetiyle çalışan bir doktor, akşam çıkınca bir özel klinikte veya hastanede veya muayenehanesinde gecenin 23-24’üne kadar ek çalışma yapınca ve kimisi belgeli kimisi belgesiz para kazanınca, ertesi günkü hastane çalışmalarındaki verim düşmüyor da, Devlet; getirdiği yeni düzenlemeyle, çok çalış-çok kazan ve ileride emekli maaşın da yüksek olsun, deyince mi verim düşüyor. Güldürmeyin insanı, Allah aşkına.

Siyaset-iktidar-koltuk uğruna; doğruya eğri demeyelim-diyenlere aldırış etmeyelim. Kendini lider görenlerin – kamu meslek kuruluşlarının – sendikacıların – dernekçilerin – vakıfçıların  her hal ve hareketlerini siyaset taassubuyla – sosyal ve ideolojik anlayışla, bağnazlıkla, tutuculukla; şekilde ve/veya asılda  olsa da körü körüne tasvip etmeyelim. Ve, onların kışkırtıcılıklarına alet olmayalım. Yeter ki, yeri ve zamanı gelince siyasi tercihlerimizi isabetli kullanalım ve seçim sandıklarına aksettirelim. Bu manada ki davranışlar, en güzel vatandaşlık görevlerinden birisi ve belki de en önemlilerindendir, deriz. Takdir, şüphesiz; herkesin kendisinedir. Amma, neticesi; Türk Devleti ve Türk Milleti için daha önemlidir.

 

 

 (((ÖZGEÇMİŞ

             Ali ve Safiye evliliğinden mütevellit olarak 16 Mart 1945 Tirebolu (GİRESUN) doğumlu olup, babasından ötürü Aşağı Ortacami Köyü nüfusuna kayıtlıdır.

            1957 yılında Tirebolu Sakarya İlkokulu’ndan, 1960 yılında Tirebolu Ortaokulu’ndan, 1963 yılında Ankara Maliye Meslek Okulu’ndan mezun oldu.

 

            30 Temmuz 1963 tarihinde ve Çarşamba günü itibariyle Giresun Defterdarlığında Stajiyer olarak kamu görevine başladı. Daha sonra Ordu Defterdarlığında Stajiyer-aday memur,memur olarak çalışmakta (05.09.1664 – 24.04.1967) iken Manisa 1. Piyade Er Eğitim Tugayına intisapla piyade er, piyade onbaşı ve S – 3 yazıcısı olarak 24.04.1967–26.04.1969 yılları ve zaman diliminde askerlik hizmetini yaptı.

 

            Askerlik dönüşü Giresun Defterdarlığı Vergi Dairesinde (28.04.1969–04.09.1969) vergi memuru olarak göreve başladı. Aynı yıl ve ilk defa uygulanmaya başlanan imtihana girerek üç aylık temel teknik mesleki eğitim semineri görerek ve bunun bir ayını Hesap Uzmanları Kurulu Ankara Grup Başkanlığında defter ve belge incelemesi yaparak Defterdarlık Vergi Kontrol Memuru oldu ve sırasıyla Trabzon’a (01.11.1970-20.04.1972), Ordu’ya (24.04.1972–03.01.1975) ve Ankara’ya (10.01.1975 –03.04.1979), tayin edildi.

 

            Ankara’daki memuriyeti sırasında A.İ.T.İ.A. Mali Bilimler ve Muhasebe Yüksek Okulu (İşletme ve Muhasebe) gece bölümünden, 1974 – 1978 itibariyle lisans eğitimini  tamamladı ve mezun oldu.

 

            Daha sonra Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatında geçici görevli, genel müdürlük müşaviri (Üçlü Karar: 28.02.1979/22087, RG.14.03.1979/16578; 03.04.1979 – 01.08.1979) kadrosunda şube müdürü olarak çalışmakta iken Trabzon Bölge Vergiler Muvazzaf İtiraz Komisyonu Başkanı (Üçlü Karar: 28.06.1979/22448, RG. 08.07.1679/16690; 13.08.1979 – 22.04.1980) olarak tayin edildi. Buradan Bağ-Kur Genel Müdürlüğüne naklen geçerek genel müdürlük müşaviri (24.04.1980 – 30.06.1980), Mali İşler ve Muhasebe Dairesi Başkanı (30.06.1980 – 01.04.1981) olarak hizmet verdi. Bunu müteakip tekrar Gelirler Genel Müdürlüğüne döndü. Şube Müdürü (02.04.1981 – 27.02.1982), Grup Başkanı (27.02.1982 – 08.02.1985) ve daha sonra bu kadronun kaldırılmasıyla yeniden şube müdürü  (08.02.1993 – 23.12.1993) kadrosunda görev yaptı. 1977 ve 1990 yıllarında iki defa kısa süreli Almanya’ya (Bon – Nürünberg) Türk vatandaşlarımızın emlâk vergisi beyannamelerinin doldurulmasına yardımcı olmaya görevlendirildi. Hizmet içi eğitimlerin bazılarında konuşmacı yapıldı. Gazi Üniversitesine devredilmeden 1982 yılı ikinci döneminde Maliye Bakanlığı Maliye Önlisans Yüksek Okulunda eğitim görevlisi oldu.

 

            Ayrıca, Futbol Hakemliği (Bölge lisans no: 2682, Milli lisans no: 791) yaptı ve memuriyetinin elvermemesi ve özel sebepleriyle 1979 yılında bu faaliyetini bıraktı.

 

            Maliye Bakanlığı Tetkik Kurulu’nun 1983/258 sayısında yer alan <<GÖTÜRÜ GELİR VERGİSİ MÜKELLEFİYETİ>> ile makalelerinden derlediği <<SPORUMUZA BAKIŞ>>, <<BÜROKRASİ VE BÜROKRAT>> ve <<GEÇMİŞTE BİR ZAMANLAR>>  başlıklı eserleri/kitapları yayınlanmıştır.

 

            MALİYE VE SİGORTA YORUMLARI DERGİSİ (15.10.1998 – 01.11.2008) ile MALİYE POSTASI’nda (1986 – 1992 ve 1994), İLLER VE BELEDİYELER DERGİSİ’nde (1996 – 2001), MALÎ HUKUK DERGİSİ’nde (1997 – 2002), MALİYE DERGİSİ’nde, SAYIŞTAY DERGİSİ’nde, ASMMM Bülteni’nde (Temmuz/Ağustos 2000 – Ocak/Şubat 2002)  ve diğer birçok dergilerde - gazetelerde ortalama 500 – 600 civarında yayınlanmış mesleki makaleleri ve derlemeleri mevcuttur. Halen, YENİ TİREBOLU (İnternet) Gazetesinde makale yazmakta, TÜRK MECLİSİ (İnternet) ile TÜRK HUKUK DERGİSİ’nde de aynı yazılarından bazıları yer almaktadır.

 

            Evli olup, birinci ailesinden 13.11.1967 doğumlu Erkan ve 08.04.1973 doğumlu Özlem adında iki çocuğu vardır.

 

            Üçlü kararnameyle (Üçlü Karar: 15.12.1993/42526, RG. 18.12.1993/21792) tayin edilip 23 Aralık 1993 tarihinde başladığı SAYIŞTAY Savcı Yardımcılığı görevinden yaş haddini beklemeden ve kendi isteğiyle 16 Mart 2007 tarihinin tesadüf ettiği Cuma gününde emekliye ayrılmıştır.

 

Halen, YENİ TİREBOLU (İnternet), TÜRK MECLİSİ (İnternet) ve HUKUK DERGİSİ’nde yazıları yayınlanmaktadır.

 

            ASMMM Odası, AN-MES BİR, İLESAM; Türkiye Futbol Hakemleri-Ankara Şubesi, Başkent İktisatçılar, dernekleri ile 12 Eylül 1980 öncesi ÜMİD – BİR üyesidir. )))

 

  

 

 

               

                 

                .

           

 



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.