Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Okuyucularımıza Sunduğumuz Temel Bilgiler
PADİŞAH KAFTANLARI

Padişah Kaftanları

Padişah Kaftanları

Padişah Kaftanları

Padişah Kaftanları

Padişah Kaftanları

Padişah Kaftanları

Padişah Kaftanları

Padişah Kaftanları

Padişah Kaftanları

Padişah Kaftanları

Padişah Kaftanları

Padişah Kaftanları

Padişah Kaftanları

Padişah Kaftanları

Padişah Kaftanları

Padişah Kaftanları

Padişah Kaftanları

Davet edildiği bir düğün ziyafetine gündelik elbiseleriyle gidince, kimse aldırış etmez Nasreddin Hoca’ya. Ne buyur diyen vardır, ne de otur diyen. Duruma canı sıkılan Hoca, bir koşu evine gider ve bayramlık kürkünü geçirir sırtına. Düğün yerine gelir yeniden. Hoca’yı kürküyle görenler, onu baş köşeye oturtup önüne envai çeşit yemek sıralarlar. Hoca da kürkünün ucunu, çorba tasına daldırır birden: “Ye kürküm ye!” diye bağırır. Herkes şaşırıp sorar: “Ne yapıyorsun Hoca efendi, kürk yemek yer mi hiç?” O da şu cevabı verir: “Madem ki bütün saygı ve ikram kürküme yapılmıştır. Öyleyse yemeği de o yesin!”

13. yüzyılda yaşamış Türk halk düşünürü Nasreddin Hoca’nın en bilinen gülmecesidir bu. Yüzyıllardır anlatılagelen ve anlamını hâlâ yitirmeyen... ‘Şaka’ bir yana, kıyafetler önemli bir ‘güç göstergesi’ olmuştur her devirde. Günümüzde kullandığımız arabadan oturduğumuz eve, hatta taktığımız saatten ziynet eşyasına kadar pek çok detay gibi... Osmanlı döneminde kullanılan kaftanlar da, özellikle padişahların gücünü gösteren büyük bir sembol olmuştur. Sultan kaftanları, yalnızca siyasi gücün değil; o dönemlerin ince zevkinin, Osmanlı sanatı ve yaratıcılığının da ne denli zengin olduğunun göstergesidir aynı zamanda...

İşte bu zenginliği tüm dünya, Washington Smithsonian Müzesi’nin Freer ve Arthur Sackler galerilerinde düzenlenen ‘Stil ve Statü: Osmanlı Türkiyesi’nden Saray Kıyafetleri’ adlı muhteşem sergiyle bir kez daha görme fırsatı buldu. Bulmaya da devam ediyor... Koç Holding’in ana sponsorluğunda, T.C. Kültür Bakanlığı ve Smithsonian Vakfı işbirliğiyle gerçekleştirilen ve 22 Ocak’a kadar sürecek sergi, 16. ve 17. yüzyılın görkemli imparatorluk kaftanlarıyla buluşturuyor ziyaretçileri. Bu sergi aynı zamanda, ABD ve Türkiye arasındaki on yıllık kültürel programın da bir başlangıcı; Koç Holding de bu sürecin en önemli destekçilerinden...

 

TARİHİ GÖREVLERİ VAR 

Osmanlı sanatı uzmanı Prof. Dr. Nurhan Atasay ve Arthur M. Sackler Galerisi’nden

Dr. Massumeh Farhad’ın küratörlüğünde gerçekleşen sergideki kaftanların çoğu, dünya çapında en fazla sayıda İslami tekstil eserinin yer aldığı Topkapı Sarayı Müzesi’nden getirildi. Geri kalanı ise, Konya’daki Mevlâna Müzesi ile Rusya’daki St. Petersburg kentinde bulunan Hermitage Müzesi’ne ait koleksiyonlara ait. Yavuz Sultan Selim, Kanuni Sultan Süleyman ve oğlu Şehzade Bayezid’e ait kaftanların yanı sıra; yine Topkapı Sarayı’nın koleksiyonundan şapka, minder ve yer döşemeleri ile işlenmiş kumaşlar da dahil edilmiş sergiye.

Kuşkusuz, müzeyi gezenlerin ilgisini en çok çeken, kumaş, renk ve desenleriyle göz kamaştıran kaftanlar... Padişah ve ailesi için özel olarak hazırlanan kaftanlar; uzun ve bol kesim yapılarıyla dikkat çekiyor. Kaftan boyutlarının büyük olmasındaki amaç da, padişahın görkemine görkem katmak... Çoğu; önü açık, küçük dik yakalı, uzun veya kısa kollu, cepli ve yanları yırtmaçlı.

Sultanların iç ve dış olmak üzere iki çeşit kaftanları vardı. Dışa giyilenler, ‘merasim kaftanları’ydı. Biçim bakımından diğerleriyle aynı olan dış kaftanlarda, kol üzerinden omuzdan aşağıya kaftan boyu kadar ‘yen’ denilen ikinci bir kol bulunuyordu. Bu yenlerin, sultanın görünüşüne ayrı bir görkem katmasının yanı sıra, tarihi bir görevi de vardı: Bayram gibi çeşitli törenlerde ‘öpülmek’. Tanzimat döneminden itibaren bu usül kalkmış; yen yerine taht saçağı öpülmeye başlanmıştı.

 



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.