Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1831
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10763
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 755
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Okuyucularımıza Sunduğumuz Temel Bilgiler
MONTRÖ SÖZLEŞMESİ

Montrö (Montreux) Boğazlar Sözleşmesi, 1936


(Ders Notu)

Türkiye’nin Lozan Barış Konferansı’nda imzalanmış Boğazlar Sözleşmesi’nde Boğazlar üzerindeki Türk egemenliğini sınırlandıran maddeleri değiştiren sözleşme. Türk Boğazları olarak da bilinen Çanakkale Boğazı, İstanbul Boğazı ve bunun ikisi arasında kalan deniz yolu sürekli olarak büyük güçlerin dikkatini çekmiştir. Bölge dışı ülkeler bu deniz yollarının uluslar arası ticari ve diğer tüm gemi ticaretine açık olmasını, tek bir devlet ya da devletler topluluğunun bu yoldaki geçişleri sınırlayamamasını savunurken, özellikle Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler ya boğazlara sahip olmak istemişlerdir, ya da boğazlardan geçişin Karadeniz’e saldırı ve müdahalelere yol açmayacak düzeyde olmasını tercih etmişlerdir. Bu güçlerin başını Rusya çekmiştir. Önce Osmanlı Devleti, ardından da Türkiye ise boğazların kendi egemenliğinde topraklar ve sular olduğunu savunmuş ve buralarda tam egemenliğini muhafaza etmeye gayret göstermiştir. Ne var ki 1. Dünya Savaşı ve sonrasında Lozan düzenlemeleri Türk yaklaşımının tam tersi bir sonuç doğurmuş, Türkiye Cumhuriyeti Mondros ve Sevr’e göre çok daha arzu edilir bir belgeye ulaşsa da boğazlar bölgesindeki egemenliğine sınırlamalar getirildiğini düşünmüştür. Lozan Barış Antlaşması’na ek Boğazlar Sözleşmesi üç temel ilke üzerine oturmaktaydı: Boğazlar evvela askersiz hale gelecekti. Boğazlar’dan geçiş Türkiye’ye bırakılmıyor, bunun için Boğazlar Komisyonu kuruluyordu ve bu komisyon geçiş düzenlemeleri ve diğer konularda Milletler Cemiyeti’ni bilgilendirecekti. Bu dönemde henüz Türkiye Milletler Cemiyeti’nin üyesi dahi değildir. Türkiye’nin bu bölgedeki güvenliğini ise Milletler Cemiyeti, özellikle de İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya garanti edecekti. Görüleceği üzere Türkiye bu dönemde güvenliğini bu ülkelere teslim edemezdi. Özellikle İngiltere, Fransa ve İtalya Türkiye’yi işgal etmiş ülkelerdi ve İngiltere ile sorunlar hala devam etmekteydi. Güvenliğin ötesindeki mesele ise egemenlikti. Türkiye, kendi topraklarının bir bölümünde asker bulundurup bulunduramayacağı konusunda başka devletlerden izin almış oluyor, bu da asker bulundurmamakla sonuçlanıyordu. Böyle bir durum milli egemenliğine önem veren hiçbir devlet için kabul edilemezdi.

Ankara’daki sıkıntılara karşın Türkiye Boğazlar rejimini düzenlemek için uluslar arası konjonktürün barışçıl çözüme izin verdiği dönemi beklemiş, zor kullanmamaya gayret göstermiş, bir anlamda güç dengelerine oynamıştır. Bu anlamda Montrö Boğazlar Sözleşmesi Atatürk’ün dış politikasında barışçıl yöntemlere verdiği önemi, pragmatikliğini, realist duruşunu, diplomaside dengeleri çok iyi hesaplayabildiğini de gösterir.



1930’larda siyasi-askeri dengeler değişmeye başlamıştır ve Türkiye de haklı olarak mevcut gelişmeleri gerekçe göstererek daha 23 Mayıs 1933 Londra Silahsızlanma Konferansı’ndan itibaren Sözleşme’nin değiştirilmesini talep etmeye başlamıştır. Türkiye’nin argümanı eski düzenlemelerin kendi güvenliğini tehdit edecek boyutta olduğu şeklindedir. Bu döneme kadar Milletler Cemiyeti’nin çeşitli alanlardaki garantilerinin de işlemediğinin görülmesi, bizzat Milletler Cemiyeti’nin garantör olması beklenen üyelerinin ihlallerde bulunması Türkiye’nin gerekçelerini güçlendirmiştir.



Türkiye’nin talepleri konusunda izlediği yol ilgili devletlere başvurmak ve onları yeni bir konferans için ikna etmek şeklinde olmuştur. Bu taleplerin ardından 22 Haziran 1936’da Montrö’de bir konferans toplandı. Montrö Boğazlar Sözleşmesi de 20 Temmuz 1936’da imzalanmıştır.


Temel İlkeler


İkinci olarak Karadeniz ülkeleri, özellikle de SSCB Boğazlar’ın olası bir Avrupalı ülke saldırısında kullanılmasını istememiş, bu nedenle geçişlere sınırlandırma getirilmesi konusunda Türkiye’nin yanında yer almıştır. Bu geçici bir çıkar uyuşması olarak da yorumlanabilir. Bu kaygılar sonucu şekillenen sözleşmeye göre Türkiye bir savaşta tarafsız ya da savaş dışı ise savaşan tarafların savaş gemileri Boğazlar’dan geçemeyecektir. Yine Türkiye bir savaşa girmiş, ya da savaş tehdidi hissediyorsa diğer devletlerin savaş gemilerinin geçişi konusunda kendi takdirini kullanabilecektir. Sözleşme’nin özellikle 18.maddesi Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin kaygılarını gidermeye dönüktür. Sözleşme’de ayrıca Akdeniz-Karadeniz geçişlerinde, daha çok savaş gemilerine dönük sınırlandırmalar da bulunmaktadır.


 


Üçüncü olarak boğazlardan geçiş serbestîsi temel alınmıştır. Aslında Türkiye ve Karadeniz’e kıyısı olan ülkeler dışında konferansa katılanların en çok üzerinde durduğu husus buydu. 1. Madde geçiş serbestîsine açık bir vurgu yapmaktadır. Montrö’ye göre Boğazlar’dan ticaret gemilerine neredeyse mutlak anlamda geçiş hakkı tanınmıştır ve Türkiye’nin bu konudaki sınırlandırma yetkileri yok denecek bir düzeydedir. Savaş gemilerinin geçişinde ise güvenlik gerekçeleriyle sınırlandırmalar vardır.


 


Son olarak Sözleşme Akdeniz-Karadeniz dengesini de bozmamaya çalışmıştır.19., 20. ve 21. maddeler bunu daha çok Türkiye’ye tanıdığı takdir haklarıyla çözmüştür.



Sözleşme İle Türkiye’nin Kazanımları


 


Sözleşme Türkiye’ye eski düzenlemeler ile kıyaslanamayacak düzeyde kazanımlar sağlamıştır. her şeyden önce Türkiye kendi güvenliği için bölgeyi silahlandırma hakkına sahip olmuştur. Bu sayede uluslar arası güç dengelerinde Türkiye, İngiltere ve SSCB başta olmak üzere diğer güçler tarafından da daha fazla önemsenir bir hale gelmiştir. Türkiye bu önemini daha sonraki diplomatik manevralarında kazanıma döndürmeyi bilmiştir.


 


Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin şu temel ilkeleri benimsediği söylenebilir:


1. Türkiye’nin Güvenliği


2. Karadeniz’in Güvenliği


3. Geçiş Serbestîsi


4. Karadeniz-Akdeniz dengesinin korunması



Sözleşmenin daha girişinde Türkiye’nin güvenliğine vurgu yapılmış, 5., 6., 14., 15., 16. ve 23. maddelerinde bu norma değinilmiştir.


Savaş gemileri ve denge konusunda Türkiye’ye verilen takdir hakları da kazanımlar arasındadır.



Ticaret gemilerinde mutlak geçiş serbestisi varsa da, bölgenin egemen gücü olarak Türkiye deniz yollarından geçişin güvenli olması konusunda elbette bazı haklara sahiptir ve bu haklar aslında pratikte Türkiye’ye geçişleri çok daha güçlü bir şekilde düzenleme imkanını da vermektedir. Nitekim Sözleşme’den yıllar sonra 11 Ocak 1994 tarih ve 21815 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Boğazlar ve Marmara Deniz Trafik Düzeni Hakkında Tüzük” geçişlerin düzenlenmesini çok daha geniş bir şekilde yorumlamıştır. Boğazlar’dan geçen trafiği geçen süre için tahminlerin ötesinde artmış olması diğer gemilerin güvenliği için geçişleri geciktirmeyi ve sınırlandırmayı mümkün hale getirmektedir. Bu konudaki düzenlemeler biraz da petrol taşımacılığındaki olağanüstü artışla birlikte yoğunluk kazanmıştır. Ancak bu sınırlandırmalar özellikle Rusya tarafında Sözleşme’nin ruhuna aykırı bulunmaktadır.


 


Türkiye Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden şu aşamada tam anlamıyla memnun değilse de, yeni bir konferans toplanmasını da tercih etmemektedir. Çünkü bu durumda Türkiye’nin bölgedeki egemenliği de tartışmaya açılabilecektir ve konferansa Yunanistan ve Rusya gibi bölgede farklı yorumları bulunan ülkeler de katılacaktır.

(Uluslararası Stratejik Araştırmalara Kurumu-USAK-dan alınmıştır)


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.