Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Okuyucularımıza Sunduğumuz Temel Bilgiler
KARAYOLLARINDA ÇEVRE TEMİZLİĞİ

 

 

 

KARAYOLLARINDA ÇEVRE TEMİZLİĞİ

         

                                                  Ahmet ÖZDEMİR

                                                Maliyeci-İktisatçı

                                                                 aozdemir2007@hotmail.com

 

 

Çağımızda ve günümüzde, çevre temizliği ve hatta uzayın kirletilmemesi çok önem kazanmıştır. Herkes, evinden; işyerine-okuluna…gider iken ve akşamları da ikâmetgahına dönüşünde; yolların güzergâhlarına ve çevresine iyi baksın. Her türlü pisliğin-atığın kol gezdiği mahaller-yerler, insan ruhuna-gönlüne, gözüne-aklına, adeta tiksinti vermektedir.

Karayolları-demiryolları ve çevresi ile Deniz-göl ve göletlerimiz, ırmak-dere-çay ve kenarlarıyla, dağlarımız-ovalarımız; yaylalarımız ve köylerimiz de aynı görüntüden nasiplerini almışlardır ve almaktadırlar.

Belediyeler, il özel idareleri, köy-mahalle muhtarlıkları, bir kısım sivil toplum teşkilâtları-kamu kurum ve kuruluşları ile hatta özel sektör ve özel mülkiyet/ikâmet sahipleri-sade insanlar; belirtilen yöndeki görevlerini-uygulamalarını periyodik veya gayri muntazam yapsalar, özel şahıslar da kısmen  olsa konuya duyarlılık gösterseler dahi, maalesef; belirtilen ve hiç de hoş olmayan görüntülerin önüne geçilememektedir.

Belediyeler, çevre temizliğine daha çok önem veren kuruluşlardandır. Asıl görevlerinin ve faaliyetlerinin başında; her türlü atıkların toplanması, belli mahallerde işlenmesi-ayrıştırılması, imha edilmesi gelmektedir. Buna rağmen meselenin üstesinden tamamen gelindiğinden bahsetmek mümkün olmasa gerektir. Zira, değinilen faaliyetlerde tamlık veya tama yakınlık sağlansaydı, sözü edilen nahoş görüntülerden bahsetmek mümkün olmazdı, herhalde.

Burada, yeri gelmişken işaret etmek isteriz ki; belediyeler düzenli temizlik hizmetleri yanında gayri muntazam zamanlar itibariyle de geçici ve gezici ekipler teşkil ederek ana ve tali artellerin ve on metreye kadar çevresinin temizliğine ve bunlardan yerinde (yakılmak-gömülmek…) imha edileceklerin bertaraf edilmesine; bu yönüyle zaman zaman çevre temizlik seferberliği ilân edilerek, yukarıda gösterilen kişi-kurum ve kuruluşların da iştiraki sağlanarak, çevre temizliğinin sağlanmasına daha çok gayret sarf edilmelidir. Maalesef, bu zamana kadar belirtilen manadaki bir çalışmaya önderlik eden bir belediye faaliyetine tarafımızdan muttali olunamamıştır. İstenilir ki, insanlarımız da; yürüme-gezme güzergâhlarındaki çöplerin (pet-cam şişe, ambalaj ve poşetler gibi) alınabileceklerini alıp en yakın yerdeki çöp bidonlarına-kutularına bıraksınlar.Beraber yürüdükleri zamanlar itibariyle, küçük çocukların; aksine olan davranışları karşısında, yere bir şeyin atılamayacağına ve çöp kutularına-bidonlarına-konteynırlarına terk edilmesi gerektiğine  yardımcı olunmalı ve kendilerine bu yönde alışkanlık kazandırılmalıdır. Amma, böyle davrananlar çok az sayıda olup, kişiler; biz bu işler için çevre temizlik vergisi ödüyoruz, belediye görevini iyi yapsın, çocuklarımız da diledikleri gibi davransınlar, deyip gidiyorlar. Hukuken veya kişisel arzular bakımından, söylenenler doğru olabilir. Fakat, belediyelerce ağırlıklı olarak yürütülen günlük çöp toplama işlerinin kafi gelmediği, bütün gayretlere rağmen çevreyi kirletmeyi hastalık derecesinde yapanların (kasten-bilerek-bilmeyerek-düşünmeden) varlığı ve çokluğu ve gün geçtikçe de arttığı bir gerçektir. Ortaya konulan ve irdelemeye çalıştığımız hususlar hakkında; mesken, daire-site, işyeri, sahiplerine-mutasarrıflarına ve yöneticilerine de amatör-hobi olarak büyük görevler ve sorumluluklar düştüğüne, şüphe olmasa gerektir. Bundan öteye daha ne  denilebilir ki?

Değinilen kirliliğe insanlar sebep olmaktadır. Yollara ve  kenarlarına, açık arazilere-arsalara, temaşa-spor mahallerine…; çöp poşetleri, alkollü olanları da dahil içki-meşrubat şişeleri-kutuları-plastik/naylon poşetleri…kapları, kâğıt-karton ve sair olanları atılmakta-bırakılmakta ve terk edilmektedir.

Bütün bunlar, yaratılmışların en şereflisi insanlara yakışıyor olabilir mi? Bunları yapanlar, genele nazaran az da olsa; ortaya koydukları kirlilik, toplumun tamamına rahatsızlık verecek yönde olmaktadır. Bunun farkında olanlar, henüz çoğunlukta değillerdir.

Çevre kirliliğinin önlenmesi bakımından bir kısım bakanlıklar, belediyeler, mülkiye amirleri, cumhuriyet savcıları yetki kullanmak ve sorumluluk taşımak durumundadır.

Nitekim, Çevre ve Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı,Kültür ve Turizm Bakanlığı,  Liman Başkanlıkları, Sahil Güvenlik, Emniyet-Jandarma, belediyeler-il özel idareleri, DSİ-Karayolları-Devlet Hava Meydanları-Orman İdaresi… mevzuatıyla 30.03.2005/5326 sayılı Kabahatler Kanunu’ na bakıldığında, yetki kullanacakların kimler olduğuna bilgi edinilmiş olacaktır.

Bütün bunlara rağmen görülen o ki; oy ve siyasi çıkar hesabiyle-endişesiyle, çevre kirliliğine sebep olanlara idari para cezası uygulaması yönüne arzu edilen manada gidilememektedir.

Halbuki belediyeler ve emniyet güçleri bir koordinasyon kurarak, bilhassa alkollü içkileri ( Bira-şarap ve sonrasında da rakı, votka, konyak…) kamu alanlarında (yol, park …) alıp ambalajlarını buralara bırakanlara karşı caydırıcı takibat ve ceza uygulamasında bulunulabilir. Dediğimiz gibi çeşitli saiklerle sözü edilen yürütmelere gereken ilgi ve alaka gösterilememekte ve neticesinde de konu edilen pisliklerin çoğalmasına meydan verilmiş olmaktadır.

Geçenlerde haber bültenlerine konu olmuştu ve herhalde bazı kimselerce de hatırlanacaktır. Karayolları mevzuatının yenilenmesiyle, karayollarına ve çevresine atık atanlara-bırakanlara 500,- liraya kadar idari para cezası kesilmesi yönünde yetki kullanılabilecekmiş. İlk uygulamalarda ikaz tutanakları tutularak; doğrudan para cezası kesmek yerine aydınlatma-tenvir etme yetkisi kullanılması cihetine gidilecekmiş.

Haydi hayırlısı, diyelim. Hukuki düzenleme itibariyle ortaya konulmak istenenler gayet güzel. Fakat, söylendiği kadarıyla 12 Haziran 2010 tarihinde milletvekili genel seçimleri  ve yaklaşık bundan bir yıl sonra da mahalli idareler seçimleri yapılacak iken, değinilen yürütmeler bakımından para cezası kesme uygulamasına başlanabilir mi-gidilebilir mi? Bizce, konuya ilişkin uygulamaya ve buna dayalı idari para cezası kesmeye, şimdilik ve yakın bir gelecekte gidilemez, diye düşünmekteyiz. Zira, insanların-seçmenlerin birçoğu pire için yorgan yakmaya meyyaldir. Hele de, bunlar; yüzer-gezer oy/rey kullanacaklardansa, bunlar tarafından ortaya konulacak irade, ifade etmek istediğimizle paralellik gösterecektir, deriz.

Biz, burada; karayolları ve çevresine ait temizlik faaliyetlerinden bahsetmek isteriz.

25.06.2010/6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun, Resmi Gazetenin 13.07.2010/27640 sayısında yayınlanarak karayolları mevzuatı sil baştan yeni hüviyetine kavuşmuştur. Buna göre;

Karayolları Genel Müdürlüğü’ nün görevleri arasında << Karayollarının temizliği, gereken bölümlerinde çevre düzenlemesi ve yol boyu ağaçlandırılması ile peyzaj hizmetlerini yapmak veya yaptırmak. >> da yer almaktadır. 

Karayolları ve çevresini kirletenlerden alınacak para cezalarının Hazineye devri öngörülen gelirlere ilişkin genel nispetten fazlasına tekabül eden kısmı, özel bütçeli idarelerden olması itibariyle ve diğer gelirler meyanında Kurum bütçesine girmiş olacaktır.

Belirtilen yetki, burada konu edilen 6001 sayılı Kanun’ un 34. maddesiyle, 13.10.1983/2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’ nun 8. maddesinin birinci fıkrasına getirilen “Ulaştırma Bakanlığının ilgili birimleri, bu Kanun ve diğer mevzuatla verilen hizmetleri yapmak, bu Kanun   açısından karayolu taşımasına ilişkin gerekli koordinasyonu sağlamak, tescile bağlı araçların muayenelerini yapmak veya yaptırmak, muayene istasyonlarını denetlemek, 35 inci madde hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında tutanak düzenleyerek idarî para cezası vermek, bu maddede belirlenen idarî tedbirleri almak, trafik zabıtasının görev ve yetkileri saklı kalmak üzere, araçların ağırlık ve boyut kontrollerini yapmak veya yaptırmak ve denetlemek, aykırı görülen hususlarla ilgili olarak sorumlular hakkında idarî para cezasına dair tutanak düzenlemek.”  şeklindeki hükümle ortaya konulmuştur.

Kirlilik fiilleriyle ilgili olarak Kabahatler Kanunu’ nun sarhoşlukla ilgili 35, gürültülükle ilgili 36, çevreyi kirletmeyle ilgili 41, afiş asmayla ilgili 42. maddelerine de bakmakta fayda görülmektedir.

Genel manada, yolları: Devlet, turistik, orman ve şehir içi gibi adlandırmak mümkündür. Turistik yollar, Kültür ve Turizm Bakanlığının ödenek ve nakit sağlamasıyla, Devlet yolları Genel Bütçeden ayni şekilde yapılan aktarmalarla Karayolları Genel  Müdürlüğünce, orman yolları Orman Genel Müdürlüğünce, köy yolları il özel idarelerince ve şehir-belde yolları ise belediyelerce yapılmaktadır.

Yol çeşitlerini ve bununla ilgili bir kısım tabirleri aşağıdaki gibi sıralamakta fayda görülmektedir. Buna nazaran;  

Karayolu : Trafik için, kamunun faydalanmasına açık olan arazi şeridi, köprüler ve sahalardır.

Karayolu yapısı : Karayolunun kendisi ile karayolunun üstünde, yanında, altında veya yukarısındaki; ada, ayırıcı, otokorkuluk, istinat duvarı, köprü, tünel, menfez ve benzeri yapılardır.

Mülk : Devlete, kamuya, gerçek ya da tüzelkişilere ait olan taşınmaz mallardır.                   Karayolu sınır çizgisi : Kamulaştırılmış, kamuya terk veya tahsis edilmiş karayolunda; mülkle olan sınır çizgisi; Diğer karayollarında, yarmaca, şevden sonra hendek varsa hendek dış kenarı, hendek yoksa şev üst kenarı, dolguda şev etek çizgisi; Yaya yolu ayrılmış karayolunda ise yaya yolunun mülkle birleştiği çizgidir. 

İki yönlü karayolu : Taşıt yolunun her iki yöndeki taşıt trafiği için kullanıldığı karayoludur.

Tek yönlü karayolu : Taşıt yolunun yalnız bir yöndeki taşıt trafiği için kullanıldığı karayoludur.

Bölünmüş karayolu : Bir yöndeki trafiğe ait taşıt yolunun bir ayırıcı ile belirli şekilde diğer taşıt yolundan ayrılması ile meydana gelen karayoludur.

Erişme kontrollü karayolu (otoyol - ekspresyol) : Özellikle transit trafiğe tahsis edilen, belirli yerler ve şartlar dışında giriş ve çıkışın yasaklandığı, yaya, hayvan ve motorsuz araçların giremediği, ancak, izin verilen motorlu araçların yararlandığı ve trafiğin özel kontrole tabi tutulduğu karayoludur. 

Geçiş yolu : Araçların bir mülke girip çıkması için yapılmış olan yolun, karayolu üzerinde bulunan kısmıdır.

Bağlantı yolu : Bir kavşak yakınında karayolu taşıt yollarının birbirine bağlanmasını sağlayan, kavşak alanı dışında kalan ve bir yönlü trafiğe ayrılmış olan karayolu kısmıdır. 

Anayol : Anatrafiğe açık olan ve bunu kesen karayolundaki trafiğin, bu yolu geçerken veya bu yola girerken, ilk geçiş hakkını vermesi gerektiği işaretlerle belirlenmiş karayoludur. 

Tali yol : Genel olarak üzerindeki trafik yoğunluğu bakımından, bağlandığı yoldan daha az önemde olan yoldur. 

Taşıt yolu : (Kaplama): Karayolunun genel olarak taşıt trafiğince kullanılan kısmıdır. 

Yaya yolu (Yaya kaldırımı) : Karayolunun, taşıt yolu kenarı ile gerçek veya tüzelkişilere ait mülkler arasında kalan ve yalnız yayaların kullanmasına ayrılmış olan kısmıdır.   

Bisiklet yolu : Karayolunun, sadece bisikletlilerin kullanmalarına ayrılan kısmıdır.

 

Yurdumuz itibariyle; köy yolları dahil 385 bin km. karayolu uzunluğu, 8.600 km. demiryolu uzunluğu mevcut olup, bunlara dayalı olarak karayollarında Dünya 13. ve demiryolları itibariyle de Dünya 23. olduğumuz ifade edilmektedir. Bu meyanda ve yaklaşık karayolları (Otoyol, Devlet ve il yolu) uzunluğu 64.000 km.dir. Bölünmüş yol uzunluğu da 18.000 km.dir.

Şimdi düşünelim, en azından duble yollarımız ve 8-10 metre çevresi tam manasıyla temizlense ve daimi olarak temiz tutulabilse, çevre temizliğinde çok önemli bir merhale kat edilmiş olur, herhalde.

Bunlara, karayollarının tamamıyla, demiryollarını, kıyıları, gölleri-göletleri, barajları-ormanları ve mesire yerlerini,okul-ibadethane-hastahane, kitle spor merkezleri ile mezarlıklarımız çevreleriyle, turizm sahalarını-yaylaları-mezraları, şenlik-festival mahallerini de ilâve ettiğimizde Anadolu’ muz güllük-gülistanlık olur, şüphesiz.

Aslında, çevre temizliği ile belirtilen hususlara olan duyarlığın-şuurun-bilginin-alışkanlığın artırılması ve geliştirilmesi ile hayat boyu devamı bakımından; bütün eğitim kurum ve kuruluşlarında, kışlalarda daha çok ağırlıklı dersler verilmeli ve konuya ilişkin sempozyumlar-paneller-konferanslar, ekranlı basında da çeşitli programlar düzenlenmelidir.

Belirtilenleri hayata geçirmek hiç de zor bir iş değildir.Yeter ki, bu durumun hassasiyetini ve önemini, konunun; vatandaş sağlığı bakımından da vahametini gören- kavrayan siyasi-idari irade kendini göstersin ve belirttiğimiz kişiler-kurumlar-kuruluşlar ile gerekli koordinasyon kurularak çevre temizliği seferberliği başlatılsın, deriz. Bu ve benzeri faaliyetlere gönüllü olarak katılan gerçek veya tüzel kişiler ile resmi-özel kurum ve kuruluşlar; direkt veya endirekt de olsa hemşehrilerine-köydeşlerine ve nihayet  dolaylı da olsa Milletimize beden ve sair  güçleriyle-iradeleriyle hizmet vermenin hazzını duymuş olacaklardır. Bu da, en güzel duygulardan-mutluluklardan birisi olsa gerektir.    



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.