Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10785
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Okuyucularımıza Sunduğumuz Temel Bilgiler
GÜNÜMÜZDE MİSYONERLİK

       (Basında Misyonerlik)

 

1.Yunan Milliyetçiliği, Misyonerlik.

 

    Misyonerlik kelime anlamıyla “Her Hıristiyan tarafından dinin tebliği” dir.

    Fakat Türkiye’de çoğunlukla “Ortodoks dininin Yunan milli hedeflerine ulaşmak amacıyla bir araç olarak kullanılması” dır.

    Yunan Milliyetçiliğinin hedefleri bütün Kıbrıs ,bütün batı Anadolu, bütün Trakya, Argonatların altın postu aradığı Kaf (kas) dağlarına kadar Anadolu’nun Karadeniz sahilidir.

    Yunanlıların bütün bu boyundan hayli büyük toprak parçalarını istemesi normal karşılanmaktadır. Ama bu saldırıya maruz kalan Türkiye’nin kendini savunmak amacıyla mesela Kıbrıs’ın yarısına çıkması, orada kalmak istemesi tepki görmektedir.

    Türk Ortodoks Patrikhanesi Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol hanıma, katıldığı her televizyon programında her sunucunun sormaktan büyük keyif duyduğu bir soru vardır;

    Hıristiyan olduğunuz halde misyonerliğe neden karşısınız?”

    Sevgi hanım da her seferinde hiç üşenmeden arkasına şöyle bir yaslanıp yutkunduktan sonra tane tane hep şu aynı cevabı vermekten büyük zevk duyar;

    “Çünkü ben Türk’üm. Hıristiyan (Ortodoks) dininin genelde bütün batılılar, özelde Yunanlılar tarafından Türk Devleti’nin milli bütünlüğüne karşı sömürü amaçlı kullanıldığını gördüğüm için misyonerliğe karşıyım. Aynı nedenle AB’ye de karşıyım. Küreselleşmeye karşıyım. ABD emperyalizmine karşıyım. Misyonerlik emperyalizmin mızrak ucudur.”

    Bu cevap Türkiye üzerinde oynanan büyük oyunu bütünüyle açıklamaya yeterlidir.

    Cevabı herkes anlamakta, fakat zihni ve fikri devşirilmiş aydınlar ile mandacı ve bölücüler anlamamaktadır.

    Etrafınıza şöyle bir bakarak anlamamakta ısrar edenlerin mütarekeci, mandacı ve bölücüler olduğunu kolaylıkla çözebilirsiniz.

    Ben her programda Sevgi hanım’a aynı sorunun sorulmasından, hemen arkasından da aldıkları cevaptan hoşlanmayanların suratlarının aldığı hali seyretmekten gizli bir haz duyuyorum.

    Meşreplerini ifşa ettiklerinin farkında değiller.

    “Milli Hedef” kavramı ile neyin ifade edilmek istenildiğini bir örnekle gösterelim;

    Yunanistan ve İstanbul Rumları arasında çok değer verilen ve hala nesilden nesile dikkatle aktarılmakta olan bir Ayasofya Efsanesi vardır. Bu efsaneye göre İstanbul’un fethi esnasında Ayasofya’da bir rahip tarafından icra edilmekte olan kutsal kudas âyini –Türk köpeklerinin- gelmesiyle yarıda kesilmiş ve rahip de orada bir sütuna dönüşmüştür. Rumların geri gelmesiyle beraber ışıl ışıl bir yüz ve elinde bir kadeh ile ortaya çıkacak ve ayine bıraktığı yerden devam edecektir. Aslında son imparator da ölmemiştir ve mermere dönüşmüş olarak muzaffer imparatorların geleneksel giriş noktası olan Altın Kapı’nın ardındaki bir mağarada uyumaktadır. Bir gün semadan bir çağrı duyarak hayata dönecek ve bir meleğin kendisine getireceği bir kılıç ve “kuzeyin sarışın insanları” nın yadımıyla Türkleri Acem sınırının ardındaki “Kızıl Elma” ya sürecektir. (Konstantinopolis, Philip Mansel.Sabah Yay. Kasım 1996,S.24)

    “Kuzeyin sarışın insanları” sakın sarışın AB’liler olmasın?

    İlgilenenler için bir not;”Altın Kapı” Türkler tarafından o tarihten sonra duvar örülerek kapatılmıştır.

    Rumların Milli hassasiyetleri bu kertede iken Türklerin ki nasıldır dersiniz?

    Kasım 2001 yılı içinde Azerbaycan Meclis Başkanı Aleskerov, beraberindeki heyetle İstanbul’a gelir. Ziyaret programında tarihi yerler vardır. Dolmabahçe’ye gidilir. Dolmabahçe Saray Müdürlüğü kadrosunda tam 60 adet kadrolu rehber vardır. Azerbaycan heyetini gezdirmek görevi işte bu 60 rehberin içindeki Ermeni asıllı İlona Baytar’a verilir. Üstelik Baytar müzeyi gezdirirken Azerilere “Dolmabahçe Sarayı’nın inşaatını Kayseri asıllı Ermeni iş adamı Balyan Ailesi yapmıştır.” Diyerek vurguda bulunur. Azeri heyeti tepki göstereek olayı protesto eder.

    Bunun adı en hafif deyimi ile herhalde “Milli Hasiyetsizlik” olur.

    “Hassasiyet” kelimesinin “Hasiyetsizlik” ile müthiş bir ses uyumu taşıdığını fark ettiniz mi?

    Bu bölümü; adalı olsun, kıt’alı olsun kadın, erkek yaşlı bütün Rumların400 yıl süren Türk egemenliğini protesto etmek için boyunlarına hala siyah mendil bağladıkları ve kıyafetlerinde siyah rengi tercih ettiklerini belirterek bitirelim.  (”Girit’te Bir Şehrin Hikayesi”.Pandelis Prevalikis. Belge Yay. İstanbul,1997,S.17)

    İnanmayan gitsin baksın Batı Trakya’ya, Kıbrıs’a…Bu ne bitmez tükenmez kin miş?

                                                                                                     Giresun Işık Online Gazetesi

 

2. Kriztiyanlar

 

     Türk insanının yaşantısını derinden etkileyen ekonomik kriz, manevi değerleri de sarstı. Türk Ortodoksları eski Patriği Selçuk Erenerol’un kızı ve Türk Ortodoks Kilisesi Halkla İlişkiler Müdüresi Sevgi Erenerol, yurtdışına kolaylıkla çıkabilmek ve ekonomik durumunu düzeltebilmek amacıyla İstanbul’daki Kiliselere her gün ortalama 3-5 kişinin “Hıristiyan olmak için ” başvurduğunu söyledi. İstanbul’da 19 korsan Kilise’nin ise denetimsiz faaliyet gösterdiği belirlendi.

    Kiliseden alınan bir belgeyle, gitmek istediği ülkenin konsolosluğuna başvuran kişiye vize kolaylığı sağlandığı öne sürüldü. Kiliselerin, dinini değiştiren kişi adına dava açıp nüfus idaresinden gerekli değişikliğin yapılması işlemini takip ettiği, kimliğini kiliseye veren kişinin bir süre sonra giderek “din” hanesine Hıristiyan yazılmış yeni kimliğini aldığı iddia edildi. Bazı kiliselerce Hıristiyanlığı seçen kişilere maddi yardım da yapıldığı bildirildi.

                                                                                                      Akşam Gazetesi 2 Aralık 2001

 

 

3. Misyonerler Toprak Peşinde

 

    Türk Ortodoks Patriği Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol, kendisinin de Hıristiyan bir Türk olduğunu belirterek, “Misyonerlerin hedefi dinlerini yaymak değildir. Asıl hedef bu ülkeden toprak kopartabilmektir. Osmanlı İmparatorluğu da misyoner faaliyetler sonucu yıkılmıştır” dedi.

   Türk Ocağı İzmit Şubesi tarafından, İzmit Halk Eğitim Merkezi’nde “Her Misyoner Bir Ajandır” konulu konferans düzenlendi.

    İlk konuşmayı yapan Türk Ocağı İzmit Şube Başkanı Süleyman Seyhan, inanç turizmi adı altında Hıristiyanlık propagandası yapılmak istendiğini söyledi. Seyhan,”Türk Şehitliği’nde 2 yıldan beri Hıristiyanlık propagandası yapılmaktadır. İnanç turizmi adı altında yapılan bu faaliyetler tarihi gerçekleri saptırmaktan öteye geçememektedir” dedi.

    Türk Ortodoks Patriği Basın Sözcüsü Sevgi Erenerol ise kendisinin de bir Türk olduğunu belirterek,”Misyonerlerin gayeleri dinlerini yaymak değildir. Burada asıl gaye bu ülkeden toprak koparabilmektir” dedi.

    Osmanlı İmparatorluğu’nun da misyoner faaliyetleri sonucunda yıkıldığını ifade eden Erenerol, “İmparatorluk döneminde kurulan Robert Koleji, o zaman bir takım faaliyetlerde bulunarak isyan başlatmıştır. Daha sonra bu isyan giderek büyümüştür. Bu tür misyonerlik çalışmaları son günlerde Türkiye’de giderek artmaktadır. Buna toplum olarak karşı durmalıyız. Hedefin dinden öte toprak kapma yarışı olduğunu unutmamalıyız” diye konuştu.

                                                                            Konferans, İzmit, 18 01 2002

 

 

4.Ermeni Sorunu İddialar-Gerçekler,

   Sorunun Ortay Çıkışı

 

    Misyoner Faaliyetleri

    Türkiye’ye gelen ilk misyonerlerin Protestan olduğu ve “British and Foreign Bible Sociyety” ye mensup olduklar ve bu teşkilatın 1804’te kurulmasından sonra İzmir’den Anadolu içlerine misyonerler yollamaya başladığı anlaşılmaktadır. Amerikan misyonerleri 1819’dan itibaren gelmeye başlamışlardır.

    1896 yılında Amerika’dan 7, İngiltere’den 4 ayrı kiliseye bağlı misyonerler Osmanlı topraklarına dağılmışlardır. Sadece Amerikalı olarak 176 misyoner ve bunların yanında 869 mahalli yardımcı çalışmıştır. Bir misyon bulunan belli başlı Anadolu şehirleri şunlardır; Bursa, İzmir, Merzifon, Kayseri, Sivas, Trabzon, Erzurum, Harput, Bitlis, Van, Mardin, Antep, Maraş, Adana, Hacin, Ankara, Yozgat, Amasya, Tokat, Arapkir, Malatya, Palu, Diyarbakır, Urfa, Birecik, Elbistan, Tarsus.

    Misyoner faaliyetleri, Ermeni isyanlarını desteklemese bile, isyanın zemininin hazırlanmasında önemli rol oynamıştır. İsyanlara Takaddüm eden dönemlerde ve isyanlardan sonra vilayetlerden gelen raporlarda misyoner faaliyetleri geniş yer almıştır.

                                                     Gürün, Kamuran; Ermeni Dosyası, TTK Basımevi,

                                                                                       Ankara 1983 s. 40-44

 

 

5.İzmir, İzmit, Gölcük, Düzce, Sakarya’da Korsan Kiliseler

 

    Sakarya Müftüsü 2 500 yurttaşın Hıristiyan yapıldığını söyledi. 100’e yakın çocuk yurtdışına kaçırıldı. Misyonerlik faaliyetleri arkasında, Vatikan’ın “Caritas Örgütü” ile bazı yerli hainlerin işbirliği var. Misyonerlerin, bazı üniversitelerde büroları bulunuyor, ders programları hazırlıyorlar. Nüfus Müdürlüğü’ne bile sızdılar.

    Sakarya Müftüsü, büyük depremin ardından faaliyet yürütmek için uygun bir zemin bulan NGO’ ların, bölgeyi istila ettiğini açıkladı. Bunlardan biri de bir tarafı Vatikan’a diğer tarafı CIA’ ya bağlı çalışan Caritas.

    Misyonerlerin İşgal Planı,

    Sakarya Üniversitesi  (SU)  Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Kenan Tunç, Caritas’ın Sakarya planını şu şekilde açıklıyor;

    “ İlk hedefleri, halkın bilincindeki ulus devlet bilincini ve milli kimliği yıpratmak. Bunun için, para harcamaktan kaçınmıyor, yardım üstüne yardım dağıtıyor ve “bak senin devletin yapmadı ben yapıyorum” diyorlar.

    İkinci olarak da bu zemin üzerinde adım adım yurttaşların gerçek kimliklerini elinden alıyorlar, kiliseye götürüyorlar para veriyorlar ve Hıristiyanlık teklif ediyorlar.

    Sakarya’nın varoşlarına kadar, kapı kapı çalışma yürüttüler. AB devletlerinin kardeş şehirler ilan etmesinin, belediyelerle irtibat kurmasının, yardımlar dağıtmasının ardında bu hesap yatıyor.

                                                                               Türk Milleti Net Haber Merkezi Temmuz 2002

 

 

MİSYONER ALÂRMI

 

    Misyonerlerle ilgili hazırlanan bir raporda; asıl amaçlarının; bir din propagandası yapmaktan öte “Türkiye’yi bölmek” olduğu vurgulanan misyonerlik faaliyetleri karşısında gereken tedbirlerin alınamadığı, yasaların bu faaliyetleri önlemede yetersiz kaldığı vurgulandı. Türkiye’de misyonerlik faaliyetleri birçok ülkede faaliyette bulunan Ermeni Toprakları Merkezi, Avrupa Kiliseler Birliği, Ortodoks Kiliseler Birliği, Dünya Kiliseler Birliği üyesi kişiler tarafından sürdürülüyor. Son zamanlarda misyonerlik faaliyetlerinde Türklerin sempatisini kazanmış oldukları için Güney Kore vatandaşlarının da kullanılmaya başlandığına işaret ediliyor. Raporda, misyonerlik faaliyetlerinin Karadeniz’de Pontus, Güneydoğu’da Yezidilik, Keldanilik ve Hıristiyan Kürtler, Doğu Anadolu’da Ermenilik Ege ve İstanbul’da ise Hıristiyanlığın eski toprakları şeklinde gündeme geldiği açıklanıyor.

    Raporda Türkiye’deki misyonerlik kuruluşlarının şüphe çeken faaliyetleri şöyle sıralandı;

·         Son üç yılda ücretsiz olarak dağıtılan İncil sayısı sekiz milyonu buldu. Bu kadar İncil’i dağıtmak büyük bir maddi güç gerektirdiği halde, misyonerlik yapan kuruluşların gelir kaynakları ve verdikleri vergi miktarları bilinmiyor.

·         Misyonerler İstanbul’da bazı radyo istasyonlarından Türkçe olarak Hıristiyanlık propagandası yapıyor. Bazı kitapevlerinin de bizzat sahibi durumunda. Bu yayınevleri bölücü nitelikli Türkiye haritaları yayınladıkları halde haklarında herhangi bir işlem yapılmıyor.

·         Kiliseler aracılığıyla dağıtılan yayınlar arasında bulunan “Kapsam” adlı aylık gazetede İslamiyet aleyhinde iddialara yer veriliyor.

·         Son bir yıl içinde sadece İstanbul’da 19 kilise açıldı. Üstelik bu kiliselerin açıldığı yerlerde Hıristiyan vatandaşları yaşamıyor.

·         Propaganda faaliyetlerini özellikle lise son sınıf ve üniversite öğrencileri üzerinde yoğunlaştırıyor. Maddi gücü olmayan vatandaşlar da iş ve para vaadiyle Hıristiyan yapılıyor. Misyonerler, Müslüman ülkelerdeki her sorunu da “fırsat” olarak kullanıp taraftar kazanmaya çalışıyor.

                                                                                                    Giresun Işık Online Gazete

   



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.