Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Okuyucularımıza Sunduğumuz Temel Bilgiler
ESKİ TÜRKLERDE AT

ESKİ TÜRKLERDE AT

 

 

Eski Türklerde atın sütü, eti, gücü ve dostluğu ile insanların yaşamında çok önemli bir yeri vardır.

Eski Türklerde ölen biri, atı ile birlikte gömülürdü. Kır At, Kanatlı At vb. efsanelerde olduğu gibi mitologyanın da atları vardı; Köroğlu, Seyyid Battal Gazi,
Sarı Saltuk’taki gibi... Orta Asya Türklerinin şamanı, yapma tahta atı ile evrene yolculuğa çıkardı.
At Osmanlı’da minyatürlere, anonim çarşı resimlerine ve Batılı tanıkların resimlerine yansımıştır. Padişahları at sırtında gösteren sayısız resim vardır. Sultanları savaşta, avda, geçit törenlerinde at sırtında gösteren resimlerin yanı sıra, at sırtında padişah portreleri de yapılmıştır. Bunlar arasında Paris-Bibliothèque Nationale’den Sultan Kanuni Süleyman, Viyana Devlet Kitaplığı’ndan Sultan III. Murad portreleri, Sultan Genç Osman’ın çarşı resmi portresi, Londra British Library’den Sultan I. Abdülmecid portresi sayılabilir. At üstünde heykelini yaptıran ilk padişah Sultan Abdülaziz`in bu heykeli bugün Beylerbeyi Sarayı`ndadır.

Padişahın atlarına, ahırlarına ve bunlarla ilgili gereçlere bakan görevliye "İmrahor" denir. Osmanlı döneminde ata o kadar büyük önem verilmiştir ki, özellikle sultanların ve yüksek devlet görevlilerinin atlarının koşum takımları birer sanat eseri niteliğindedir. Viyana Devlet Kitaplığı`ndaki bir imrahor resminde koşum takımlarının değerli kumaş ve taşlarla süslü olduğu görülür. Hayvanın başını korumak için takılan ve üç parçadan oluşan zırh, "tombak" denilen, bakır ve altın alaşımı bir teknikle yapılmıştır. O dönemde bütün üzengilerin, dizginlerin, boylukların, tepeliklerin, alınlıkların, hatta kamçıların değerli taşlarla bezendiği bilinmektedir. Eyer örtüleri de ipekli ve kadifedendir. Levni imzalı, 1720 tarihli şenliği gösteren minyatürlerde kaplan, leopar gibi yırtıcı hayvanların postlarının da sergilendiğine tanık oluyoruz.

KADIN VE AT
At, Osmanlı döneminde en yaygın kara taşıtıydı. Öyle ki, erkekler kadar Osmanlı kadınları da at biniyordu. Almanya’daki Kassel Kitaplığı’nda yer alan XVI. yüzyıl resminde bir Osmanlı kadınını at sırtında görüyoruz.

 

İlginç olan, Avrupalı kadın gibi iki ayağını atın bir yanından sarkıtmak yerine, Osmanlı kadını erkek biniciler gibi ayaklarını iki yandan sarkıtırdı. Gelin alaylarında da gelin at üstünde geçerdi. Yalnız üzerinde bir cibinlik vardı. Bremen Kitaplığı’nda uzun bir gelin alayını gösteren XVI. yüzyıl resminde bu cibinlik ayrıntılı olarak görülmektedir. Gelini taşıyan atın başı ve ön ayakları cibinliğin dışındadır. Ayrıca geline eşlik eden kadınlar at üstünde gelini izlemektedirler. At, sporda da çok önemli bir yere sahiptir. Eski Türklerde av çoğu kez atlarla yapılırdı. Cirit atmanın yanı sıra polo gibi oynanan “çevgan” oyunu da at üstünde oynanırdı. Büyük beceri gerektiren ve at üstündeyken hızla giderek hedefe ok atma şeklinde gerçekleşen okçuluk sporunda Osmanlı binicilerinin çok usta oldukları bilinmektedir. Ayrıca at yarışları da o dönemin en yaygın atlı sporlarındandır. At konulu bir yazıda, at pazarlarından da söz etmek gerekir. İstanbul`da iki yerde at pazarı vardı: Üsküdar ve Fatih... Fatih`te bulunan ve Bizans kökenli olan at pazarı daha iyi bilinmektedir. At alınıp satılan bu yerde ayrıca atla ilgili nalbant, saraç gibi işyerleri vardı.

 

Bildiğimiz kadarıyla bir XVII. yüzyıl resmi dışında At Pazarı`nı gösteren başka bir resim yoktur. Bu resim anonim bir çarşı ressamı tarafından hazırlanmış bir albümde bulunmaktadır. Albüm Venedik-Civico Correr Müzesi`nde sergilenmektedir. Resimde At Pazarı`nın çevresindeki binalar gösterilmemiştir; ancak çeşitli atlar, atları deneyenler, pazarlık edenler görülmektedir. Bu arada hâlâ hayvan alım-satımında süregelen bir gelenek de bu resimde gösterilmiştir. Alıcı, satıcı ve aracı anlaştıklarında ellerini üst üste koyar ve birkaç kez sallarlar, bu kesin anlaşmadır, bundan artık dönüş yoktur. Bu sahne resmin en altındadır.

AT KONULU ELYAZMALARI
At, baytarlık, at eğitimi, av gibi konularda, minyatürlü yazma eserler vardır. İçlerinden en önemlisi, Sultan I. Ahmed’in emri üzerine Arapça’dan çevrilmiş eserdir ve Topkapı Müzesi Kitaplığı’nda bulunmaktadır. 164 Osmanlı minyatürünün yer aldığı eser üç ana bölüme ayrılmıştır: Baytarlık, At Bakımı ve eğitimi, Av ve Avcılık. Eserde sergilenen iki minyatürde at da binicisi de maskelidir.

 

 

 

 

Bunda amaç, düşman askerini ve atlarını şaşırtıp yıldırmaktır. Nitekim bu iki minyatürden birinde ata fil maskesi takılmıştır. Bir başka minyatürde ise at ile binicisinin her ikisi de zırhlar içindedir. Topkapı Sarayı Kitaplığı’ndaki albümlerden birinde ilginç bir at minyatürü vardır. Bu bir yılkı atı minyatürüdür. Türk romancılarından Abbas Sayar’ın ünlü romanının kahramanı “Yılkı Atı”nın içler acısı durumu bu minyatürde çok dramatik bir ifadeyle gösterilmiştir: Kaburgaları dışarıya çıkmış, başı önüne eğik, iki kuş sırtında yara açacak kadar gagalıyor, bir köpek ayağını ısırıp duruyor...
Osmanlı’da Yay burcuna “Kavs” denir ve genellikle elinde ok ve yay bulunan yarısı insan, yarısı at olan bir yaratıkla gösterilir.

XV. yüzyılda Mısır’da hazırlanmış bir elyazmasında bulunan minyatür ise at anatomisi ile ilgili olup, atın iç organlarını göstermektedir. Bugün bu minyatürlere paha biçilememektedir.

Yazı ve foto: Prof. Dr. Metin And



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.