Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Okuyucularımıza Sunduğumuz Temel Bilgiler
DEVŞİRME MÜESSESESİ (OSMANLI DÖNEMİNDE)
  DEVŞİRME MÜESSESESİ (OSMANLI DÖNEMİMDE)

 

         Devşirme çocuklardan bir ordu teşkil etmek fikrini, yalnız devletin harb gücünü arttırmak gayesiyle izah etmek pek mümkün değildir. Bu teşkilatın meydana gelmesindeki askeri zarurete muvazi olarak siyasi ve içtimai zorlama, ordunun takviyesi kadar, bir kolonizasyon zarureti idi de.

         Fakat bu zaruretin sebep ve neticelerine temas etmeden evvel, devşirme müessesesinin Osmanlılar’da rağbet bulmasını, bir bakıma tarihi geleneklerin bir devamı saymak icab etmektedir. Şöyle ki, Emevi hanedanının inkırazını aile içindeki rekabete atfeden Abbasiler’in, devlet idaresinde Memlukler’den istifade etmek usulü, bilahare Türkler’e geçmiş, şehzadeler ile Türkmen emirlerinin birleşerek isyanlar çıkarması, Alparslan’la Melik şah’ı ve bilhassa Nizam-ül Mülk’ü aynı sistemi kabule meylettirmişti. Sonunda aynı gelenek, Osmanlı Devleti’nde de ifade bulmuş, hatta imparatorluğun esas dayanaklarından biri olmuştur. Böylece de, dünyanın henüz milliyet cereyanı diye bir hareket tanımadığı bu devrinde, Osmanlılar, imparatorluklarının temelini bu ummet anlayışına oturtmuşlardır.

         Devşirme metodunun imparatorluğun ana nizamları arasında yer almış olması sebeplerinden biri de şudur ki, gerek anadolu, gerek rumeli, Türklerin fatihane savletleriyle Selçuklu ve Osmanlı hudutları içine girerken, asırlarca evvel gelip bu topraklara yerleşmiş ve Ortodoks mezhebini kabul etmiş büyük ölçüde Türk azınlıkları mevcut bulunuyordu. Hakim devlet olarak Rumeli’yi idarelerine alan Türkler, bu toplulukarı kendi bünyeleri içinde eritmekten vaaz geçmezlerdi. Nitekim bu esastan hareket eden devşirme müessesesi, imparatorluğun ana çizgilerinde ve bilhassa Bizans’da, uzun bir tecrübe mazisi geçirmiş bulunuyordu.

         Onun için de Rumeli’deki Osmanlı aşısının bu kadar sağlam tutmasında ve dolayısıyla muhteşem bir Rumeli medeniyetinin doğmasında bu ecdat bakıyelerinin muhim rolleri inkar edilemez. Binlerce yıllık Ortaasya göçleri, Latin, Cermen ve Helen toplulukları tarafından tabii veya sistemli olarak nasıl temsil edilip eritilmişse, şimdi de aynı unsurlar, Türk-İslam birliğinin malı oluyordu.

         İşte Garblılar’ın bir vahşet ve barbarlık hareketi olarak vasıflandırdıkları devşirme müessesi, başlıca yabancı haritalar, harslar ve dinler içinde kaybolmuş Türklüğü kısmen olsun kurtarmak ve devlete taze aşılar ilave etmek anlayışı ile sıkıca alakalı bulunuyor ve Osmanlılar da bu Ortoduks ırkdaşlarından küçük bir zümreyi kendi bünyeleri içine kazanmakla ihkak-ı hak ediyorlardı.

                                     ***

         Şu nokta devşirme ve dolayısıyla Yeniçerilik tarihi bakımından dikkatle mütalaaya değer ki, ordu için oğlan devşirmek, gelişi güzel ve keyfi hareketler ile tatbik edilen bir devlet siyaseti değildi. Aksine, en ince teferruatı dahi kanuni hükümler ile tayin ve tesbit edilmiş metodlu bir işti.

         Evvelce beylerbeyilerin, sancakbeyileri ve kadıların nezaretinde yapılan bu iş, sonraları Yeniçeri Ocağı’na bırakılarak sekben başı, solak başı, zağarcı başı, seksoncu başı (Sekson:Av köpeği, harb köpeği demektir...) , turnacı başı, yaya başı gibi ocağın en itimada değer erkanından birinin  eline bir ferman verilip maiyetine de bir heyet tahsis edilerek yola çıkarılırdı. Evvelce verilmiş karar gereğince, çocok devşirilecek mahalle gelindiği zaman münadiler vasıtasıyle ve köylere kadar her tarafa haber salınarak, 8-18 yaş arasında ve kanuni ölçülere uygun, soyu, ailesi temiz, meslek sahibi olmamış, bekar ve sıhhatli olanlar, 40 hanede bir çocuk olmak üzere, seçilirdi. Tek evladlı ailelerden çocuk alınmaz, el elinde büyümüş öksüz ve yetimlere rağbet edilmez, ahalisinin ahlakça zayıf olmasıyle şöhret bulmuş vilayetlere ise  yanaşılmazdı.

         Şu da idari ve iktisadi bakımdan dikkate alınması gereken bir noktadadır ki, Yeniçeri efradını devlet bütçesine lüzumsuz bir yük haline getirmemek için ordu ihtiyacını aşacak miktarın üstüne asla çıkılmazdı.

         Gerek devletin bünyesi içinde tuttuğu mevki, gerek cemiyet nazarında kazanmış olduğu itibar ve şeref, Hrıstiyan ailelere, evlatlarını ocak mensupları arasında görmeyi tamah edilir bir fırsat ve nimet haline getirmişti.

         Tarihi bir kayda göre, devletten alacaklı olan bir tacirin yeniçeri ağasına arzıhal vererek, oğlu ocağa kabul olunduğu takdirde borcu bağışlayacağını bildirmesi üzerine, Yavuz Sultan Selim’in hiddetle: “Para ile asker yazılmaz, kanun-u kadim bozulmaz” diye haykırdığı söyelenir.

          Kanuni Sultan Süleyman’ın ise Zigetvar seferi’nde atının kırılan gümüş özengizini belirsizce tamir eden yeniçeri için: “Ocağa esnaf karışmış” diye ağaları tekdir etmesi, askerlik ruhuna rakib olabilecek en küçük unsurun bile taşradan içeri sızmasına gösterilen titizliğin mühim işaretlerindendir.

         Bunula beraber Yeniçeri Ocağı’nda ilim yapıp icazet almış müderris payeli kimseler olduğu gibi, saz şairşeri ve şuara tezkirelerimizden bilhassa, Latifi ile Aşık Çelebi Texkirelerinde, Rahiki, Ulumi, Husrav, Sıdkı ve Nihani mahlaslı şairler olduğu bildirilir.

         Keza dini-hamasi muzıki kültürü bakımından da, Mehter takımı ve gülbankleriyle vecdli bir çoşkunluğa sahib olan Yeniçerilik tarihi, dejenere olacağı devirlere kadar, milli satvet ve kahramanlık destanımızın en muhteşem çizgilerine sahipti.

 

         (Türk Tarihinde Osmanlı Asırları, Samiha Ayverdi. Damla Yayınevi,1975. Sayfa:166-169)

 

         *Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.