Türk Meclisi |
|
||||||||
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832 Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10786 Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236 Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756 Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır. |
|
Okuyucularımıza Sunduğumuz Temel Bilgiler | ||
DERSİM MEBUSU DİYAP AĞA İLE RÖPORTAJ | ||
DERSİM MEBUSU DİYAP AĞA İLE RÖPORTAJ
p DERSİM MEBUSU DİYAP AĞA İLE RÖPORTAJ Enver Behnan Şapolyo, Yenigün gazetesi, 27.temmuz.1931 Millet Meclisi’nin ilk azalarından Diyap Ağa’ya Karaoğlan’da rast geldim. Felaket ve zafer günlerinin bir hatırası olan bu aksakallı ihtiyara yaklaştım. Selam verdim ve kendimi tanıttım. Ertesi günü Natbantoğlu Hıfzı Bey’le beraber misafir kaldığı Kayseri Oteli’ne gittik. Otelin avlusunda bu tarihi şahsiyetle karşı karşıya idik. İri ak kaşlarını kaldırdı, mavi gözlerini gözlerime dikti: — Oğul sen beni nereden tanıyorsun? dedi. — Birinci Millet Meclisi’nde Dersim Mebusu idiniz, sizi o zaman tanımıştım. — Aha!.. Unutmamışsın. — Memleketin kurtuluşuna koşanlar hiç unutulur mu? dedim sonra ilave etti: — Benden ne soracaksın? — Nasıl mebus olduğunuzu Birinci Millet Meclisi’nde neler gördüğünüzü ve hayatınızı soracağım! — Sor ki, söyleyem. Sordum, şunları anlattı: Diyap Ağa bugün bir asrı idrak etmiştir, yani tam yüz yaşındadır İkinci Mahmut zamanında doğmuş ve Türkiye’de ilk gazete ile hemtevellüttür.1831 tarihinde dünyaya gelmiştir. Doğduğu yer Çemişkezek kazasının Eğerek karyesidir.
— Ağam okumak yazmak bilir misin? — Mebus olanda bilmezdim. Allah, Büyük Gazi’ye ömür versin. Yeni harfleri öğrendim. — Nasıl Mebus çıktınız? — Gâvur Anadolu’yu sardı: Hepimizi bir düşünce aldı. Din ve diyanet ırz ve namus. Türklük tehlikeye düştü. İşittik ki Erzurum taraflarında can kurtaran bir Paşa çıkmış. Meclis kuracakmış. Onu hep gözledik. Öğrendim ki bu Paşa’nın adı Mustafa Kemal imiş. Onun büyük yüzünü görmeğe can attım. Fakat o zaman olmadı. Sonra Sivas’a oradan da Ankara’ya gelmiş. Bu zaman bizden iki mebus istedi. Herkes korktu, ihtiyar halimle vatanı kurtaranların yanına koşmayı, hatta başımı bile vermeyi göze aldım. Bana “gitme ölürsün” dediler. “Zaten herkes mahvoluyor, varam, gidem, onlara ulaşam, hep beraber ölek” dedim. Benimle mebus seçilen Ayas Uşağı aşiretinden Zeynozade Mustafa Ağa korktu, gelmedi. Ben yanımda bir uşağım, atlara atladık, Elâziz’e geldim. Elâziz’de bana harcırah verdiler. Oradan bir yaylı araba tuttum. Malatya, Sivas, Kayseri yolu ile on sekiz günde Ankara’ya vardım. — Nerede kaldınız? — Taşhan’da bir müddet kaldım, sonra Hacı Bayram’da bir ev tuttum. — Kaç senesinde geldin? — 1336 senesinde geldim. — İlk defa Meclis’e nasıl girdin? — Dersim’den tanıdığım Hasan Hayri Bey vardı. Beni Meclise o götürdü. Kapıdan içeri girince yüreğime bir şevk geldi. Gözüm yaşardı. Burasını mektebe benzettim, kara kara sıralar vardı. Bir sıranın bir köşesine ben de çöktüm. Biraz sonra Hasan Hayri Bey, beni dışarı çıkardı. Bir odaya götürdü. — Odada kimler vardı? — Mustafa Kemal Paşa, Fevzi Paşa, Kâzım Paşa vardı. Gazi Paşa ile birbirimizin elini tuttuk. “Safa geldin Ağa” dedi. Beni Paşalarla tanıştırdı. Yanında oturdum. O dakikada Paşa’ya gönlüm ısınıverdı. Gözümü, gözlerinden ayırmadım. Bu büyük adamla cenge değil, bastonuma dayana dayana ölüme bile giderdim. — Hiç Millet Meclisi kürsüsüne çıktın mı? — İki kere çıktım. Bir sene geçmişti. Daha Mustafa Ağa gelmemişti. Meclis’te onun lafını ediyorlardı. Anladım ki Mebusluktan çıkaracaklar. Kürsüye geldim. Konuşanlar bile sustu. Herkes bana şaştı. Diyeceğimi bekliyorlardı — Başka yok mu? — Bir kere de Lozan Konferansı sırasında kürsüye çıktım. Aha bizim memleket ahalisi Kürtmüş, orada bir Kürt Hükümeti kuracaklarmış, bunu duyunca kızdım kürsüye çıkıverdim. Gene sustular: “Lâilaheillâh Muhammedünresullâ — Ağam o zamanlar, sizin bir ecnebi kadına aşık olduğunuzu söylemişlerdi? — Aha canım! Ben Meclis’te büzülmüş otururdum. Yukarıya bir gâvur karısı gelmiş, beni görmüş sormuş: Meclis dağıldı, dışarı çıkıyordum. Kara Bekir kolumdan tuttu beni riyaset odasına götürdü. Hep Paşalar ayakta idiler, aralarında güzel bir kadın gördüm. Paşa Hazretleri dedi ki: — Ağa bu kadın seni sevmiş! dedi. — Kadın elimi tuttu. Ben de yüzüne bakarak şu beyti söyledim: Sev seni seveni hâk ile yeksan etse de Sevme seni sevmeyeni Mısır’a sultan etse de. Hep gülüştüler. Kadın resmimi istedi: “yarın gel yan yana bir resim çıkarak” dedim. Bir daha görünmedi. — Ağa kanunları nasıl yapıyordunuz? — Kanun yapmak, tıpkı yayıkta yağ yapmağa benziyor. Çalkalıyorduk, çalkalıyorduk. Yayıktan yağ çıkar gibi kanun da çalkalana çalkalana çıkıyordu. — Bir zaman seyahate çıkmıştınız? — Evet. Bir gün Meclisin kapısı önünde idik. Gazi Paşa Hazretlerine dedim ki: “Allah düzenimizi bozmasın, şanımızı arttırsın, kılıcımızı keskin, talihimizi açık etsin” dedim. Bunu dediğim zaman gözümden yaş aktı. Paşa Hazretleri, beni kolumdan tutarak otomobiline aldı. Beraberce Eskişehir’e seyahat ettik. Allah Büyük Gazi’ye çok ömür versin, çok büyük bir adamdır. Kıymetini bilelim, ne diyem, bana çok şefkat ve muhabbet gösterdi. Allah da onun sevenini çok etsin. Bizim Meclisimizde bir duamız bir de arkadaşlara iman vermemizden başka bir gayretimiz olmadı. — Ankara’yı nasıl buldunuz? — Cennet olmuş, şaştım kaldım. Tanınmaz bir hale gelmiş. Çalışanların gayreti var olsun. — 12 sene sonra bu seyahatiniz ne içindir? — Gazi Hazretlerini ziyarete geldim. — Arzunuz nedir? — Hey oğul, ihtiyarlıktan çalışamıyorum. Memlekete çok hizmet ettim. Son ömrümde devletimden ve milletimden bir tekaütlük maaşım almağa geldim. Bu işim de olursa mesut olarak memleketime döneceğim(www.eskimeyendostlar.net sitesinden alınmıştır) |
Paylaş |
Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir. |
© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır.
Kullanıcı Sözleşmesi. |