Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1831
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10763
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 755
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Haberler ve Yorumlar
SİYASET VE AHLAK

                                                  

                                                

 

Yoldan geçen ilk kişiyi çevirin, Tahsilli-cahil, yaşlı-genç, kadın-erkek ayrımı gözetmeden sorun: “SİYASET VE SİYASETÇİ DENİLİNCE AKLINIZA NE GELİYOR?”

    Yoldan çevirdiğiniz ilk kişinin ve ondan sonra takip eden diğerlerinin cevabının sanki sözleşmiş gibi aynı olduğunu göreceksiniz. Ne yazık ki alacağınız bu cevap; utandırıcı, kaygılandırıcı ve binlerce yıllık maziye sahip bu asil milletin geleceği açısından ürküntü vericidir.

    Bugün ülkemizde Siyaset kelimesi; ne yazık ki yolsuzluk, hırsızlık, soygunculuk, güvenilmez ve inanılmazlık kelimeleri ile eş anlamlı olarak algılanmakta ve kullanılmaktadır. Ayrıca, halk arasında yalan, yanlış, eksik ve doğruluğundan şüphe duyulan konuşmalarda “Siyaset Yapma!” şeklinde tanımlanmaktadır.

    Binlerce yıllık köklü bir tarih ve milli kültüre sahip asil milletimiz açısından son derece üzücü ve utanç verici olarak değerlendirdiğim bu duruma nasıl gelinmiştir.

    Bu durumu kimler ve neden oluşturmuşlardır? Bundan ne gibi faydalar umulmaktadır? Çözülmeyecek kadar büyük bir sorun mudur?

    Kanaatimce bu sorular ve muhtemel cevapları; Türkiye’nin önümüzdeki birkaç yılının değişmez ve vazgeçilmez gündemini oluşturmalıdır. Düşünebilen ve fikir üretebilen bütün beyinlerimiz bu kötü imajın silinmesi için gayret göstermelidir. Kimler tarafından ve nerede, neler yapılabilir sorularının cevapları aranmalıdır. Çünkü devlet olabilme ve devlet kalabilmenin tek şartı; onu yaşatacak siyasetçilere layık oldukları gerçek değerleri kazandırmaktan ve bu değerlere sahip kişilerin siyasi kadroları doldurmasından geçmektedir.

    Ansiklopedileri karıştırdığımızda “siyaset” kelimesinin karşısında: “DEVLET İŞLERİNİ DÜZENLEME VE YÖNETME SANATIDIR” ibaresini buluruz. Bunun açık anlamı şudur; siyaseti herkes yapamaz. Herkes istediği veya sevdiği için siyasetçi olamaz. Siyaset yapabilmek için ancak bir sanatkâr seviyesine erişmek, yani yaptığı işi en üst düzede gerçekleştirmek zorunluluğu vardır.

    Bunun günlük yaşantımızdan örneklerle açıklayalım. Berberlerin gelecekte neyi, nasıl yapacaklarına dair fikir yürütmek, bunun politikalarını tespit etmek ve kurallar koymak için çok iyi berber olmak yetmez. Bunun için öncelikle berberlik mesleğini bir sanatkâr seviyesinde icra etmek ve bu işten yararlananların olurunu almak gerekmektedir. Bu şartlar yerine getirilmediği takdirde berberlerin iyi temsil edilemeyeceği açıktır. Konuya bu mantıkla baktığımızda dünyadaki en zor ve kompleks faaliyet olduğu binen devlet yönetimi işlerinin, sıradan ve niteliksiz kişiler vasıtası ile yerine getirilemeyeceği açıkça görülür.

    Bilgisiz, kültürsüz, yeteneksiz, devlet ve millet geleneğini anlamamış, milli hasletlerimiz ve milli gücümüzü yeterince tanıma bilincine erişmemiş bir takım insanların her seçim döneminde yenilenen seçim kanunlarına dayanarak yüce meclisimize girmeleri ile bugünkü kötü olarak değerlendirilen “siyasi ahlak ve imaj” hep birlikte oluşturulmuştur.

    İç ve dış politikamızı yürüten SİYASİ GÜÇ UNSURU; ülkemizin milli gücünü teşkil eden EKONOMİK GÜÇ, ASKERİ GÜÇ, DEMOGRAFİK GÜÇ, COĞRAFİ GÜÇ, BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK GÜÇ ve PSİKO-SOSYAL GÜÇ unsurlarını kullanır.

    Yani Siyasi güç; diğer Milli Güç unsurlarının lokomotifidir.

    Onları seçilen hedefler doğrultunda yönetir ve yönlendirir.

    Bütün bu sayılan güç unsurlarının birbirleri ile koordinasyonunu ve uyum içinde birlikte çalışmalarını sağlar. Bu unsurların bir bütün halinde milli hedeflerimiz doğrultusunda geliştirilmesi için gerekli tedbirleri alır.

    Bu kadar ağır bir yükü üstlenecek olan siyasetçilerimizin bugün içine düştükleri durumun adını sokaktaki vatandaşımız koymuştur. Vatandaşlarımız görünüşe göre haklıdır. Çünkü görünen köy kılavuz istememektedir. Yıllardır “seçilmek için” yani “kendisini yönetmek için” karşısına gelen kişiler hep aynıdır. Aynı isimleri yine aynı yöntemlerin uygulandığı bir ortamda karşısında görmektedir. Kimi seçecektir? Nasıl seçecektir?

    Bu güzel şehitler yurdu toprakların yönetimini kimlere verecektir?

    Bunu tespit yöntemi çok basit ve çok kolay. Açın gazete arşivlerini aradığınız bütün bilgileri ve hatta aradığınızdan fazlasını orada bulabilirsiniz.

        İŞTE BUNLARDAN SEÇİLMİŞ BİRKAÇ ÖRNEK;

·         Başbakanlık gibi ülke yönetiminde ve siyaset alanındaki en üst noktaya ulaşmış kişiler daha önceki başbakan veya bakanlar tarafından hırsızlık, yolsuzluk, ahlaksızlık, bilgisizlik ve hatta vatan hainliği ile suçlanabiliyor.

·         Muhalefette iken kara denilen hususlara, iktidara iken ak denilebiliyor. Dün kitle iletişim araçlarının tümü kullanılarak, milletin gözlerinin içine baka baka, bangır bangır söylenenler ve verilen bütün sözler, söyleyenler tarafından unutuluyor. Millet yine aptal, sağır ve kör olarak görülmeye devam ediliyor.

·         Vatandaşın seçtikleri atanan bürokratlar tarafından kolaylıkla yerlerinden alınabiliyor. Onu seçen milyonlar düşünülmüyor ve bir kalemde silinebiliyor.

·         Hükümet etmek; Ülke menfaatlerini millet adına gözetmek ve kollamak yerine, kendi yandaşlarına şuursuzca ve açıkça menfaat dağıtmak için ulaşılması gereken bir görev olarak algılanıyor ve kabul görebiliyor.

·         Vatandaşın ekmeği ile geçim zorlukları; sadece seçim propaganda alanlarındaki nutuklarda bırakılarak, nasıl ve kısa sürede köşe dönebilirim hesapları yapılıyor.

·         İnsanoğlunun varoluşundan itibaren daima korumaya özen gösterdiği “adalet ve adaleti sağlayan hukuk sistemi” bizzat onu yapanlar tarafından hiçe sayılıyor. Sokaktaki sade vatandaş kendi sorunlarını kendisi çözmek ikilemi ile karşı karşıya kalıyor. Çözemiyor. Sonunda adalet sisteminin yerini alan mafya üzeninden yardım umuyor.

·         Vatandaşlarımızın seçtiği milletvekilinin hizmet için değil de, sağlanan menfaat karşılığı parti parti dolaşmasını utanarak siyasi emtia gibi Pazar konusu olmasını büyük bir kinle izliyor.

·         Batı demokrasilerinde sıkça rastlanan, partisine seçim kaybettiren liderlerin istifa etmesi ve bu şekilde kendisini seçenler nezdinde saygınlığını arttırması geleneği bizde ters uygulanıyor.

·         Birkaç defa seçim kaybettirme başarısızlığını gösteren sayın parti liderleri koltuğunu eskisinden daha iyi koruyabiliyor. Hatanın kendisinden olduğunu kesinlikle kabul etmiyor. Kendisinden başka bu ülkeyi seven ve bu ülke için faydalı hizmet üretebilecek olan kişilerin varlığını kabul etmiyor.

·         Kendilerini çok genç yaşta siyasete girip çok üst makamlarda görev yapan bazı siyasetçilerimiz bunun bir hizmet yarışı olduğunu unutarak adeta kendisini vazgeçilmez kabul edip gitmemekte ve bu ülkeye verdiği zararları görmemekte direnebiliyor.

    Yukarıda sadece ilk anda akla gelen birkaç tanesini sıraladığım olayların oluşturduğu bir ortamın doğal sonucu olarak bu günlere gelinmiştir. Bunları yapanlar küçük bir kesim olmasına rağmen etkisi bütün kesimi kaplayacak kadar büyük olmuştur. Bu konuda ülkemiz üzerinde milli menfaati olan dış güçlerin ve ülkemizin güçlenmesini istemeyen çeşitli çıkar çevrelerinin etkisinin de önemli olduğunu vurgulamak istiyorum. Onlar bunun böyle olmasını istediler ve ne yazık ki istediklerini elde ettiler. Bilerek ve isteyerek, milli güç unsurlarını  yönetip yönlendiremeyecek kişilerin siyaset dünyamıza girmesini destekleyerek her türlü olumsuzluğun temeli olan “Siyasi Ahlak” unsurunun yok olmasına zemin hazırladılar.

    Ülkemizin geldiği nokta vahimdir. Bugün bilen bir göz siyasi faaliyetlerimize baktığında bunun menfi yönden ulaşılabilecek en kötü ve en son nokta olduğunu olaylıkla anlayabilir.

    Nitekim yapılan kamuoyu yoklamaları siyasetçilere olan güvenin tamamen sıfıra yakın olduğunu tespit etmektedir. Mevcut altyapısı ve potansiyeli ile Türkiye ve Türk Halkı; kendisine rağmen oynanan bu çirkin oyunu hiçbir zaman hak etmemiştir. Oyunun farkındadır. Fakat gücü bugün bu tabloyu değiştirmeye yetmemektedir. katkıda bulunan ve başka hiçbir iş yapmadan siyaset yaptığını öne sürerek “siyasi ahlak ve siyasetçi” imajını; yoksulluk, hırsızlık, köşe dönmecilik ve soygunculuk seviyesine indirten yıllanmış siyasi kişililer

    Türkiye; demokratik mücadele adına yıllardır bu ortamın hazırlanmasına katkıda bulunan ve başka hiçbir iş yapmadan siyaset yaptığını öne sürerek “siyasi ahlak ve siyasetçi” imajını; yoksulluk, hırsızlık, köşe dönmecilik ve soygunculuk seviyesine indirten yıllanmış siyasi kişililerden mutlaka kurtulmalıdır.

    Yeni, dinamik, heyecanlı, vatan ve millet sevgisi ile dopdolu, şuurlu ve bilinçli kadrolar; en küçük beldede siyaset yapan mahalle muhtarlığından başlayarak milletvekilleri ve bakanlığa kadar uzanan siyasi görevleri paylaşmalıdır. Bu ülkenin 2000’li yılların lideri olabilmesi için bu kaçınılmaz ve öncelikli ihtiyacıdır.

    Bütün yönleri ile denenmiş, verebileceklerinin azamisini vermiş, gelecekten hiçbir beklentisi kalmayan eskimiş siyasetçilerin yerlerini aydın ve geleceğe ümitle bakan genç nesillere devretme zamanı gelmiştir. Bunu sağlayacak yasal düzenlemeler yapılarak ülkeyi içinde bulunduğu bu ortamdan çıkartacak ve siyasi ahlak kavramını lâyık olduğu düzeye çıkartacak kadroların önü açılmalıdır. Siyaset ivedilikle birkaç kişinin tekelinden çıkartılıp geniş halk kitlelerinin katılımı ile güçlendirilmelidir.

    Halkımız adına bu güzel günleri görebilmenin özlemini çekiyorum. Türkiye ve Türk Milletinin güçlenmesine gönül veren kadroların bilinçli ve planlı çalışmaları sonunda siyaset kelimesinin lügat karşılığı olan:”DEVLET İŞLERİNİ DÜZENLEME VE YÜRÜTME SANATI” vasfına yeniden kavuşacağına inanıyorum.

                                                                                            Aslan Baykara

 

 

   



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.