TARİHİ VE KADİM “DEMOKRAT PARTİ”

OLMAK YA DA OLMAMAK

Mustafa Nevruz SINACI

Ama imkân da yok değildir!. Taklitte (yapay ve sanal oluşumda) ihlâs, samimiyet ve sadakat hasıl olur ve vücutta  beka bulursa neden olmasın?. Nadiren ve mucize kabilinden bile olsa, azim ve irade eden ve şartları yerine getirenler bu iblâğ (değişim ve dönüşün; asıl’a rücu) elbette mümkündür. 

            SİYASİ SECERE (SOY KÜTÜĞÜ) VE SERENCAM

            1. Demokrat Parti Tüzüğü’nün 1. maddesi aynen şöyle olmak zorundadır:

            “Tüzük Madde, 1- Kuruluş: Demokrat Parti,  07 Ocak 1946 Tarihinde Celal Bayar, Ali Adnan Menderes, Prof. Dr. Fuat KÖPRÜLÜ ve Refik KORALTAN tarafından kurulmuştur. Siyasi mücadelesinin esası: "YETER, SÖZ MİLLETİNDİR." söylemi olup; özünde, halkın bağrından fışkırmış, millete ve demokrasiye dayalı bir halk hareketidir. Demokrat Parti, siyaseti, insan için ve insanın maddi/manevi kalkınma ve gelişmesini en güzel ve en ileri şekilde gerçekleştirmek için yapar.

            Amacı: Cumhuriyetin temel ilke, inkılâp ve değerleri çerçevesinde gerçek demokrasi’ yi hayata geçirecek, hiç bir ayrım gözetmeden insanların hepsini her türlü sosyal ve ekonomik zulüm ve baskıdan arınmış bir özgürlük, hukuk ve adalet ortamına kavuşturmak ve böylece insanı gerçek başarı, zenginlik ve mutluluğa ulaştıracak ortam ve şartları oluşturmaktır.

            Demokrat Parti’nin varlık sebebi ve kuruluş gayesi programında yazılı hedef, ilke ve hizmetleri gerçekleştirerek; Türkiye` yi Dünyanın en ileri demokrasileri arasındaki seçkin yerine ulaştırmaktır. Genel Merkezi Ankara’da olup kısa adı ve özel işareti “DP”dir.

Amblemi “Yeter! Söz Milletindir” ifadesi ile 1946 rakamını kısmen veya tamamen içeren, sağ elin başparmağı’nın bitişik iç görüntüsüdür.”

           2. Kongrede yapılacak Tüzük değişikliği ile parti; Tarihi yapı, doğal doku ve örgüsüne kavuşturulmalı;, Büyük kongre, tek dereceli olarak genel başkan’dan sonra; 100 asil (ve yeteri keder yedek’ten ibaret) “Parti Divanı” ile “Yüksek Haysiyet Divanı”nı seçmeli; GİK, Parti Divanı’ndan, Başkanlık Divanı da GİK içinden “en demokratik biçimde” teşkil edilmelidir.

           3. Bu kongrede, tarihi, klasik ve kadim DP’yi ruhlandıracak; 12 Haziran 2011 Genel Millet Vekili seçimlerinde; Zulüm, istibdat, haksızlık-yolsuzluk, pahalılık ve tasalluta “Yeter, Söz Milletindir..” diyerek, “millet iradesini devlet idaresine taşıyacak” hak sahibi kadroların yönetime taşınması elzemdir.

          ÖRNEĞİN: Prof. Dr. Orhan MORGİL, Rasim CİNİSLİ, Hasan KORKMAZCAN, Yalçın KOÇAK, Muzaffer YILMAZ ve Mustafa Nevruz SINACI gibi kadim dava ve misyon önderleri başta olmak üzere; AP, Demokratik Parti, DYP,  Büyük Değişim Partisi, Yeni Parti ve Anavatan Partisi’nin;, “Namuslu-dürüst, şaibesiz, hak, adalet ve hukuka sahip-saygılı ve Demokrat Parti sevdalısı” saygın isimlerine Parti Divanı ve GİK’de mutlaka yer verilmelidir. 

          Aksi takdirde bu kongre Namık Kemal Zeybek’in son şovu ve D[y]P’nin jübilesi olur.

          Çok iyi biline!..  

III. MİSAK ve DP

                                                                                            Yalçın KOÇAK (*)

                28 Şubat’ın naylon demokratları, gölgelerinde hayat hakkı vermedikleri gençlikten şimdi bir demokrat genel başkan bulamamanın aczini yaşıyorlar. DP hala bir başkan bulamadı. Kimse lekeli demokratların adayı olmak istemiyor. Bunların adayı olarak sandıktan çıkan, halkın sandığında %1.5 bile alamayacak baştan belli. Bunlara rağmen kürsüye çıkma yürekliliğini gösteren %13+1 ile başlar, altı aylık yol planında iyi bir rüzgâr yakalar ve Tayyip Erdoğan sonrası Türkiye’nin siyasi geleceğine imza koyar. AKP’yi parti saymayınız yüceltilen, sivriltilen Tayyip Erdoğan’ı çekip alınız orada bir şeyin kalmadığını göreceksiniz. İktidar gücü ve maden-i has tutkusu ve Tayyip Erdoğan’ın BOP eş başkanlığında verilen dış kredibilitesi, işte birlikteliğin tılsımları.

              Toplumları ve bilhassa erkekleri mahfeden dörtlü “maden-i has, derk-i temas, rüşvet ile iltimas” derdi rahmetli hocam. Maden-i has tutkusu para,  dünya menfaati, servet… derk-i temas; edep dışı cinsel ilişki, zina… rüşvet ile iltimas zaten biliyorsunuz günümüzde gani…

             Bunların hepsinin olduğu ve zinayı serbest bırakan bir iktidar, domuz tırnağının bu topraklara basmasına müsaade eden bir siyasi görüş; dar-ül harbin iki asıl şartını da sağlayan bir siyasi fraksiyondan ılımlı veya muhafazakar bir kelam ilavesiyle İslami bir şablon çıkar mı? Kesinlikle Hayır!

             Peki ya rüşvetin ayyuka çıktığı adeta tesadüfen yakalananların gazetelerde Rüşvet köşesi oluşturduğu günümüzde, iltimasların KPSS sınavlarına, HSYK üyeliklerine, Anayasa Mahkemesi üyelik seçimlerine yani doruklara taşındığı bir ahir zamanı yaşıyoruz.

             YETER; İtirazını yapacak kurum yok, kişi yok CHP eski genel başkanı Altan ÖYMEN Beyefendi şimdi “YETER SÖZ MİLLETİNDİR” zamanıdır diyorsa, pes doğrusu yazıklar olsun Demokrat Partiliyim diyenlere, yazıklar olsun koca bir siyaset deryasını, çınarını kurutanlara yazıklar olsun…

             Bugün ki iktidar kurduğumuz fabrikaları aslanlar gibi satıyor. Tık yok!

             Sermaye el değiştiriyor, akıllı tüccar zekat vermez zihniyetine geçiyor. Tıs yok!

             AB’cilik için, Muhammedilikten, La İlahe İllallah’çı oldular, ses yok!

             İtikatta Maturidi ekseninden eşariliğe düştük nida yok!

 Dilimizi kıstılar, daraltılar, küçülttüler sayımızı, kandırdılar gardaşlarımızı.    

 Açılımmış?.. Dilim, dinim yeksan oldu. Borcum trilyon dolar. Feryadı figan yok!

             Anladık ki bu konular ana muhalefetin zafiyetleri peki nerede demokratlar, nerede hürriyet perver demokrasi diyenler, nerede “önce millet” diyenler. Millet fakir, millet mazlum, millet kart vesayetlisi, millet hüzünlü, millet işsiz, millet sessiz.

             Sessiz çoğunlukların sesi olmalıydı DP…

             İşte İstanbul hala Vatan, Millet, Barbaros mimari aksları üzerinde Taşlıtarla ekseninde gelişiyor. Mimarı; biz yol istedik, bize hava alanı yapıyor diye anılan Rahmetli Menderes.

             Kavurucu yaz sıcağında esen samyelinin buğday hasadına zararını bilip köylüsü için, milleti için ağlayabilen romantik ruhlu Başbakanımız müteveffa Adnan Menderes.

             O rahmetli Bayar’ın başvekiliydi. O dörtlü takririn imza sahibi idi. Tesanüt (dayanışma) veya hürriyet misak-ı da denilen Demokrat Parti manifestosunu hayata taşıyan, yokluğu ve yoksulluğu kader olmaktan çıkaran, milletini bitten, veremden, itilmekten, kakılmaktan kurtaran ve ezanı Muhammediyi hür bırakan adamdı.

             Türkiye’yi tek adam ve tek parti sultasından kurtaran zihniyetin günümüzdeki genç yürekleri, genç bilekleri, genç ruhları.. Önceliğiniz Millet`se, Vazgeçilmeziniz Hürriyet`se,

             Uğrunda can vereceğiniz Memleket`se, Aklın ve ilmin ışığında haydin DP Kongresine, Elbet üç beş delikanlı buluruz. Birinde karar verir, yürürüz.

            *** (*) Yalçın KOÇAK, E.Sakarya Milletvekili, 7. Dönem DP Genel Başkanı