Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1831
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10763
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 755
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Haberler ve Yorumlar
REFIK MOR`UN SOZDE DEMOKRAT ERMENI YANLILARINA YAZDIGI AÇIK MEKTUP
http://www.gazetehamburg.com/Haber/ermeni-diasporasi-nin-sir-gibi-saklamaya-calistigi-iste-o-belge--.html




Sayın Akçam,

önce basından öğrendiğim bir haberle başlayayım.

Basından alıntı:

’‘Yetmez ama evetçiler’ Diaspora’dan hızlı çıktı

Danimarka Kraliyet Kütüphanesi’nin 7 Kasım’da Ermenistan’ın Kopenhag Büyükelçiliği işbirliğiyle açtığı “Ermeni Soykırımı ve İskandinavya Tepkisi” (Armenian Genocide and Scandinavian Response) adlı sergi tartışmalara neden oldu. Türklerin tepki göstermesi üzerine kütüphane, geçtiğimiz günlerde Türkiye tarafına “Alternatif Sergi” açması teklifinde bulundu.

Tarihiyle yüzleşinceye kadar durmayın

Kütüphanenin teklifine ilk tepki Ermeni Diyasporası’ndan önce başını Prof. Dr. Taner Akçam’ın çektiği ve liberal görüşleriyle tanınan 37 akademisyen ve yazardan geldi. Yayımladıkları bildiriyle Danimarka’ya Türkiye’yi şikayet eden “yetmez ama evetçi” grup bildirilerinde, “Türkiye’de demokratikleşme gerçekleşinceye ve Türkiye tarihiyle
yüzleşinceye kadar durmayın!” ifadelerini kullandılar.

Apartheid benzetmesi

Danimarka günlük gazetelerinden Berlingske Tidende gazetesinden yayımlanmak üzere Akçam tarafından kaleme alınan bildiride, söz konusu sergiyle Türkiye’nin baskı ve yıldırma politikalarınn destekleneceği öne sürüldü ve şöyle denildi: “Tarihi ve gerçekleri inkara dayanan bu rejime vereceğiniz bu destek, apartheid (Afrika dilinde “ayrımcılık” anlamında. Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 1948 - 1994 yılları arasında, hükümet tarafından uygulanan ırkçı ayrımcılık sistemine verilen isim) rejimine verilen destekle aynıdır. Türkiye’ye vereceğiniz bu destekle ülkedeki demokratikleşme çabalarına engel olduğunuzu hatırlatmak istiyoruz!”

Türk hükümetlerinin 90 yıl boyunca soykırımı inkar ettiği ve bu görüşe karşı olanların baskı altında tutulduğu iddia edilen bildiride, 1915 yılında yaşananların iki farklı açıdan bakılması görüşünün doğru olmadığı, bir milyonun üzerinde Osmanlı vatandaşı Ermeni’nin zorla ülkeden sürüldüğü ve devlet eliyle imha edildiği öne sürüldü.

Teklifinizi gözden geçirin

Bildiride ayrıca, Türkiye’nin gerçekler ve tarihle yüzleşmesinin bölgesel boyutunun olduğu da iddia edilerek, “Ortadoğu’da barış, demokrasi ve istikrar rejimlerin dürüstçe tarihle yüzleşmesiyle gerçekleşir. Türkiye inkar politikalarıyla bunu engellemektedir. Türkiye’de demokrasi mücadelesi veren biz aydınlar, ‘Alternatif sergi’ teklifinizi tekrar gözden geçirmenizi istiyoruz” denildi.

Bildiriye imza veren 37 kişi:

Prof. Dr. Taner Akçam, Prof. Dr. Fikret Adanır, Prof. Dr. Ayhan Aktar, Prof. Dr. Cengiz Aktar, Ahmet Altan, Prof. Dr. Maya Arakon, Oya Baydar, Yavuz Baydar, Osman Baydemir (Diyarbakır Belediye Başkanı), Murat Belge, Prof. Dr. Halil Berktay, Prof. Dr. İsmail Beşikçi, Prof. Dr. Hamit Bozaslan, İpek Çalışlar, Oral Çalışlar, Aydın Engin (T24 sitesi kurucusu), Prof. Fatma Müge Göçek, Prof. Dr. Nilüfer Göle, Prof. Dr. İştar Gözaydın, Prof. Dr. Gençay Gürsoy, Ayşe Hür, Prof. Dr. Ahmet İnsel, Prof. Ayşe Kadýoðlu, Gülten Kaya, Ümit Kývanç, Ömer Laçiner (Editör Birikim Dergisi), Roni Margulies, Prof. Dr. Baskın Oran, Cem Özdemir, Prof. Dr. Esra Mungan, BDP Milletvekili Sırrı Sakık, Prof. Dr. Betül Tanbay, Zeynep Tanbay, Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, Ufuk Uras, Şanar Yurdatapan.’’
Alıntının sonu.

Değerli arkadaşlar,

Ben de bu konuda dilim döndüğünce ve kalemim de yazdığınca, sözü edilen ``aydınlara`` gönderilmek üzere açık bir mektup yazdım.

Onların fikirleri bizlere ulaşıyor, fakat bizlerin savunması onlara ulaşmadığından, ulaştırılamadığından bizim söylediklerimiz (af buyurun)
kamu oyu tarafından adeta davulcu yellenmesi kadar duyuluyor ve nihayetinde bizlere atılan iftiralar ``doğru ve gerçek `` olarak alğılanıyor.

Bunun önüne geçmemizin tek çaresi:

``en iyi savunma (saldırıdır) kamu oyunu aydınlatma ve bilğilendirmedir``

deyip, ajitasyon çekmeden gerekceli kendi öz savunmamızı çevreye ve muhataplarımıza duyurmaktır diyorum.

bu anlamda ek olarak sunduğum açık mektubumu en geniş çevreğe yayarak, herkesin de ayrıca kendi çevresine ulaştırmasını rica ediyorum.

Ben bu belğeleri 2008 yılından beri göndermediğim basın, yayın organı ve resmi daire kalmadı. Gel görki ’’GİZLİ DERİN BİR EL’’ bunları kamu oyundan saklamak için elinden geleni ardına koymamakta.

Ve bir de kendi içimizdeki ilkel benliğini bu davanın önüne koyup, benim belğelerimin altındaki ismimi silip, kendi ismini yazdıktan sonra belgeleri sahiplenerek yayınlayan ve habercilikteki intihal suçunu işleyenler de işin içine katılınca, mesele arap saçına dönmekte.

Cem Özdemir`in adresini internetten biliyorum ve bu mektubu kendilerine gönderiyorum.
Osman Baydemir ve Sırrı Sakık`ın adresleri de Diyarbakır ve Ankara olarak belli ve onlara da iadeli taahütlü yollayacağım

Diğer ``aydınların`` adreslerini bulmamda da yardımcı olursanız tadından yenmez olur.

LÜTFEN YARDIM EDİN.

İyi günler dileklerimle.

Refik Mor


Prof.Dr. Taner AKÇAM`a ve

37 imza ile alternatif serği açılmasına karşı çıkan aydınlara açık mektubumdur.

Sayın bayanlar,
sayın baylar,

Danimarka’nın Kraliyet Kütüphanesi, 07 kasım’da Ermenistan’ın Kopenhağ Büyükelçiliğiyle beraber ’’Ermeni Soykırımı ve İskandinavya Tepkisi’’ (Armenian Genocide and Scandinavian Response) adlı bir sergi açmışlardır.

Türk’lerin bu serğiye demokratik olarak tepki göstermesi üzerine Kraliyet kütüphanesi de, Türkiye tarafına ’’Alternativ Serği’’ açması teklifinde bulunmuştur.

Sizler ise,
’’1915 yılında yaşananların iki farklı açıdan bakılması görüşünün doğru olmadığı, bir milyon üzerinde Osmanlı vatandaşı Ermeni’nin zorla ülkeden sürüldüğü ve devlet eliyle imha edildi’’
iddiasıyla, alternatif serği açılmasına karşı çıkıyorsunuz.

Sizlerin bir kaçı ile bazı konularda hemfikir olmazsam da, genelde gıpta ile baktığım insanlar olduğunuzu, burada belirtmek isterim.

Mesela, biz Türk’lerin Ermeni sorunu konusunda gerçeklerle yüzleşmekten kaçtığığımız konusundaki iddialarınız bunlardan bir tanesidir.

Biz Türk’ler Hele hele tarihi gerçeklerle yüzleşmekten hiç bir zaman kaçmadık.

İlan ediyoruz:

Sizlerin, felsefi olarak doğruları bulmada diyalektiğe ne kadar ilği duyduğunuzu- (Karl marx’ın, Friedrich Engels’in ..v.s.eserlerini Türkce’ye çevirmeye kalkan birisi olarak) az çok biliyorum.
Doğruların bulunması konusunda Karl Marx, içerik olarak;

’’Doğrular, zıtların (evet ve hayır’ın) çatışmasından doyar’’

demiyormuydu.?

Peki o zaman, bizler size, gelin gerçeklerle yüzleşelim deyip, sizin evetinize biz hayır dediğimizde neden buna müsaade etmiyorsunuz.

Neden sizin tezinizi bize emri vaki olarak dikta ettirmeye yelteniyorsunuz.

Doğruların bulunması konusunda Namık kemal;

’’ Barika-i hakikat müsademe-i efkardan doğar’’
(fikirlerin tartışılmasından hakikat güneşi doğar)

demiyormuydu?

Bizim evet veya hayır’ımızı inkar ve yok saymakla, sizler kendilerini aydın olarak adlandıran kişiler olarak doğruları nasıl bulacaksınız.

Yoksa siz kendinizi doğrunun bizzat kendisi olarak mı alğılıyorsunuz.

Bu alğının sahibinin ancak ve ancak Allah, Tanrı veya Firavun olduğundan haberiniz yokmu, yoksa?

Alman’ların ikinci dünya savaşında Yahudi’lere karşı, insanlık ve barış konusunda işledikleri savaş suçları..v.s., Nürnberg’de kurulmuş olan Uluslararası Ceza Mahkemesi kararı ile tescillidir.

Hatta, bu mahkeme kararını inkar edip, yukarıda sözü edilen suçlar işlenmemiştir dendiğinde, Alman kanunlarınca bunun cezai yaptırımları vardır.

Peki, Türk’leri bu konuda hanği Uluslararası Ceza Mahkemesi kararı ile suçluyorsunuz.?

Yoksa siz kendinizi Uluslararası Ceza Mahkemesinin hakimi olarak mı algılıyorsunuz?

Sizleri bu ’ilahi alğı’ da kesmiyor ve’’Ermeni soykırımı’’ önce kabul edilsin ondan sonra tartışalım diyorsunuz.

Maaşallah,

bu nasıl evet-hayır çatışması?

Bu nasıl bir fikir özgürlüğü?

bu nasıl diyalektik mantık ?

bu nasıl kuvvetler ayırımı?

bu nasıl bir doğruyu bulma?

Bu algının, köhnemiş küçük burjuva ve subjektif düşüncenin ürünü olduğunu bilmiyormusunuz yoksa?

Bildirinizde ayrıca:

’’ Ortadoğu’da barış, demokrasi ve istikrarlı rejimlerin dürüstce tarihle yüzleşmesiyle gerçekleşir. Türkiye inkar politikasıyla bunu engellemektedir. Türkiye’de demokrasi mücadelesi veren biz aydınlar, ’’alternatif serği’’ teklifinizi gözden geçirmenizi istiyoruz.’’

denilmektedir.

Biz Türk’ler, bu konuda tarihle yüzleşmek ve gerçekleri ortaya çıkarmak için, sizin gibi ajitasyon çekmek yerine, somut önerimizi burada yine tekrar ediyoruz.

• Taraf ülkeler olarak Türkiye’den ve Ermenistan’dan eşit sayıda tarihci davet edilsin.Amerika, Almanya, Fransa, İnğiltere, Türkiye ve Ermenistan gibi tüm ülkelerin arşivleri bu tarihcilerin emrine verilsin.
• Bu tarihçilerin elde ettikleri sonuçlar, tarafsız bir kuruma, örneğin UNESKO’ya verilerek değerlendirilsin.
• Sonuca herkes katlansın.
• Ve hodri meydan diyoruz.

Buna yanaşmazsınız, çünkü sizler tarihle yüzleşmekten çok korkarsınız.

Sizin doğruları bulma ve tarihle yüzleşmekte kullandığınız mantık, sizin iddia ettiğiniz gibi diyalektik mantık olmayıp, düz mantıktır.


Bunun ötesinde, eğer siz, ’’ Ermeni soykırıımı’’ gerçekten olmuştur ve vardır diyorsanız, sizler bunu ispatlamaya mecbursunuz. Bunun için de Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) gerekli davayı açmanız ve bunu mahkeme önünde ispatlamanız gerekir.


Yine de bu konuda, önce size sevineceğiniz bir haber vereyim:

20 Temmuz 1987’de Avrupa Parlamentosu (27 AB ülkesinin 736 milletvekilleri) C-190 esas nolu bir karar alır ve bu kararda;

’’Türkiye, Ermeni soykırımını kabul etmediği müddetce, AB’ne üye olamaz’’

denmektedir.

Aynı Avrupa Parlamenterleri, 1999’da Helsinki’de, Türkiye’ye AB üyeliğine adaylık statüsü vermiştir.
(Bunun için, rahmetli sayın Bülent Ecevit’in, AB tarafından apar topar Helsinki’ye davet edilişini hatırlayın)

Sevinmeye devam edelim, çünkü;

Ermeni Diasporası AP’sunun C-190 esas nolu kararına atıfta bulunup,

’’Bu perhiz ne, bu lahana turşusu ne’’ deyip, Avrupa Adalet Divanı’nda T-346/03 esas nolu dava açmıştır.

Dava, AP’sunun aldığı C-190 sayılı kararın hayata geçirilmesi, yani Türkiye’nin

’’Ermeni soykırımını’’ kabul etmeden AB’ne alınmamasıdır.

Ama şimdi de, size çok üzüleceğiniz bir haber vermek zorundayım.

Ermeni Diasporası T-346/03 esas nolu bu davayı maalesef kaybetmiştir.

Ermeni Diasporası bunun üzerine temyize gider. (karara itiraz eder).

Avrupa Adalet Divanı’nın (AAD) dördüncü dairesinde görülen temyiz davası,
17.04.2004’de, C-18/04 P esas nolu nihai kararı ile yeniden rededilir.

Avrupa Adalet Divanı bu nihai kararında Ermeni Diasporasına:


1. ’’ Ermeni soykırımını önce ispat edin, ondan sonra gelin’’
2. AAD olarak C-18/04 P nolu verdiğim hukuki mahkeme kararım, 736 milletvekili ile alınan AP’sunun verdiği
C-190 nolu siyasi karardan üstündür

demiştir.

Anlaşılan o ki, siz 37 aydın, kendinizi Avrupa Adalet Divanı’ndan (AAD) da üstün görmektesiniz. Nelere kadirmişsiniz de haberimiz yokmuş.

Veyahut da bu karardan haberiniz yok.
O zaman da, bunun üzerine sizlerden kamu oyu önünde birer özeleştiri beklememiz, en doğal hakkımız olacaktır. Bekliyoruz.

Bu nihai kararla Ermeni Diasporası ayrıca 30 bin Avro’luk mahkeme masraflarını da ödemeye mahkum edilirler.

Sonuç olarak: Avrupa Adalet Divanı (AAD) bu kararı ile, AB-ülkelerinin, ’’Ermeni soykırımı’’ hakkında, Türk’ler aleyhine aldıkları tüm siyasi kararlarını geçersiz ve hükümsüz kılmıştır.

Yoksa birer aydın olarak, siyasi kararların hukuki karardan daha bağlayıcı olduğunu mu düşünüyorsunuz.

O zaman, mahkeme kararı ile 15 yıla mahküm olan bir katili, parlamento kararı ile affedip, evine çocuklarının yanına gönderebilirsiniz. Mesela Serebrenika ’’kahramanı’’ Slobodan Miloşeviç’in ruhu bu duruma çok sevinecektir.

Biz Türk’lerin, olmayan dava konusunda mahkemeye dava açmamızı gerektirecek bir sorununuz yoktur.

Zira yok olan bir konunun ispatı mahkeme tarafından da zaten istenmez.
Ama bu konuda bize karşı dava açarsanız, biz de belğelerimizi sunarak yine savunmamızı yaparız elbette.


Biz Türk’ler kavğayı döğüşü sevmeyiz, lakin sözü edilen 1915 yıllarında, yani birinci dünya savaşı sırasında, ülkemiz emperyalist göçler tarafından işgal edildiğinde, Ermeni vatandaşlarımızın bir çoğu da bu işğalci güçlerle işbirliği yaptığından, onlarla da istemiyerek savaştık.

Hiç abartmayalım. Emeryalistler ve işbirlikcileri bu savaşla Türk’leri orta Asya’ya tekrar geri göndermek istemişlerdir. Türk’ler nefsi müdafa yapmışlardır. Ve haliyle savaşın tüm tarafları, meselenin tabiatı gereği yara almıştır.

Şimdi ise Türk’ler ve Ermeni’ler medeni ve demokrat insanlar olarak biraraya gelip, kavğa ve savaş yaptıklarından dolayı, tek taraflı olmadan, karşılıklı olarak birbirinden özür dileyip, yollarına devam etmeleri gerekir.

Bu savaşta Ermeni vatndaşlarımız da ’’haklı’’ idiler.

Zira, nede olsa, bu savaşla Türk’ler orta Asya’ya sürüldükten sonra, kendilerine işğalci efendileri tarafından, Anadolu’da kuracakları koskoca bir Ermenistan vaadedilmişti.

Türk’ler bu savaştan işğalcileri ve işbirlikcilerini yenerek çıkmışlardır.
İşbirlikciler ise efendileri ile beraber vatanlarını terkedip onlarla beraber gitmişlerdir.
Şimdi ise yavuz hırsızı oynamaya kalkmaktadırlar.
Adaletli ve demokrat insanlar olan biz Türk’lerin Anadolu’da:

’’Adaletin kestiği parmak acımaz’’

diye bir atasözleri vardır.

Bizler Avrupa Adalet Divanı’nın verdiği C-18/04 P nihai karara sayğı duyup, mahkeme çağrısını yineleyip,

Ermeni’ler soykırım iddialarını önce mahkeme önünde ispatlasınlar diyoruz.

Mahkeme kararınız olmadan biz Türk’leri hâla suçlamaya kalktığınız takdirde, bundan sonra sizleri, kendisini hakim yerine koyan, demokrasiyi sözde tanıyan iftiracı ve sahte demoktat aydınlar olarak adlandıracağız.

28 Aralık 2012

Dipl.İng.Refik Mor
İnternational Welding Engineer

Ek not:
1. Refik Mor Almanya’da 2003 yılından beri CDU partisinden Neumünster meclis üyesidir..(CDU=Christlich Demokratische Union = Hiristiyan Demokratlar Birliği)

2. Yukarıda özü edilen AAD’nın kararlarının Fransızca aslı, İngilizce ve Almanca resmi çevirileri ve 2008 yılında tarafımca yapılan Türkce çevirisi bende olup, ilği duyanlara gönderebilirim.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.