Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1831
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10766
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 755
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Haberler ve Yorumlar
HÜKÜMET TÜRK DÜNYASINI UNUTUYOR

HÜKÜMET TÜRK DÜNYASINI UNUTUYOR

 

 

         Tokat Milletvekili Dr. Reşat DOĞRU Hükümetin Türk Dünyası ile ilgili politikalarına eleştirerek, Dünya üzerindeki Türk soydaşlarımıza sahip çıkılmadığını söyledi. Dr. Reşat DOĞRU Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği konseyinin Kurulmasına Dair Nahçıvan Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Kanun Tasarısı Hakkında Genel Kurulda yapmış olduğu konuşmada şunları söyledi.

 

         “90 lı yılların başında Sovyetler Birliğinin dağılması ile beraber Orta Asya’da Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan,  Kazakistan adıyla Türk devletleri bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Kazanılan bağımsızlık Türkiye Cumhuriyeti devletinde büyük bir sevinç yaratmış ve “Adriyatik’ten, Çin Seddine kadar Türkler”  heyecanı herkesi sarmıştır. Bağımsızlık ilan edilince onları ilk önce Türkiye Cumhuriyeti devleti tanıyarak dünyaya ilan etmiştir.

 

         Büyük Atatürk, Cumhuriyetin ilk yıllarında dış Türklerden bahsetmesi ve sonrasında da Başbuğ Alparslan Türkeş’inde bu konuda çok ciddi açıklamalar yapması Turan davası denen soydaşlarımızın varlığı ve özlem içerisinde olunması çok önemliydi. Türk devleti önemli bir Türk Dünyası politikası oluşturmak bütün Türk Milliyetçileri için gündemde duran bir konu idi.

 

         Turan özlemi şimdi de konu oluyor. Özlem her geçen gün daha da artıyordu.

 

Fakat AKP hükümetinin icraatlarına baktığımızda ise çok büyük tarihi hatalar görüyoruz. Bir millet, iki devlet olarak kabul ettiğimiz, kardeş ülke Azerbaycan’ı, Amerika’nın isteklerini yerine getirirken, küstürmüş ve iki ülke arasındaki ilişkiler zedelenmiştir.

 

Ermenistan’la dostane ilişkiler içine girilmiş, birçok vaatlerde bulunulmuş ve anlaşmalar imzalanmıştır. Karabağ sorununda en ufak taviz vermeyen, katliamlar yapan “Büyük Ermenistan” hayalinin bir parçası olarak gördükleri Dağlık Karabağ’ı bırakmayan Ermenistan’a bir nevi ödül verilmiştir.

 

Bu konseyin kurulması, mutlaka yapılması gereken bir zorunluluktur. Hazırlanan kanun tasarısının maddelerine baktığımızda Konseyin içinde bulunan ülkelerle Türkiye arasında halen acil çözüm bekleyen birçok ticari, kültürel ve eğitimi ilgilendiren sorunlar vardır.

 

        

         Sovyetlerin kendiliğinden dağılması, milletimizin çok büyük bir şansı olarak ortaya çıkmış ve bir arada bağımsız Türk devletleri dünyaya merhaba demişlerdir. Bu durum ülkemizde her kurumu bir anda harekete geçirdi. Önce devlet olarak ne yapabiliriz konusu gündeme gelmiştir. Devletimiz bu ülkeleri tanıdığını dünyaya ilan ettikten sonra ekonomik, sosyal ve idari yardımlara başlamıştır. Kendi bilgi ve birikimlerinden ülkemizdeki her kurum tecrübelerini aktarmış, o ülkelerden uzmanlar getirerek eğitime tabi tutulmuşlardır.

 

         Kuruluşlarımızın yanında özel sektör ve sivil toplum kuruluşları da yoğun bir gayret içine girmişlerdir. Ticari kanunları bile olmayan Bağımsız Türk Devletlerine özel sektör gelerek birçok yatırım yapmış, ticari ilişkileri geliştirmişlerdir. Buralarda birçok okullar açmışlardır. Bugünlerde ise her kuruluşun çok önemli işleri ve faaliyetleri vardır.

 

         Fakat öncelikle şunu söylemeliyiz ki devletimiz önce 1 milyar dolar civarında Eximbank kredilerini bu ülkelere açmıştır. Kredi açarken devletimizin ne kadar çok krediye ihtiyacı olduğu o zamanları iyi hatırlamalıyız. Ancak yinede kardeş devletler olarak paranın geri dönüşü olmayacağı riskine rağmen krediler açılmıştır. Bugün bile geri dönmeyen krediler vardır.

 

Türk cumhuriyetlerinde faaliyet gösteren Türk firmaları ve işadamları ile kardeş ülkelerin firmaları ve işadamları arasında yapılan ticarette yaşanan sorunların çözümü için ikili ve üçlü veya çoklu ortak komitelerin bugüne kadar oluşturulmamış olması dostluk ve kardeşlik bağlarının zayıflamasına sebep olmaktadır.

 

Yeni Türk Cumhuriyetlerinin gümrüklerinde antrepolarının yeterince bulunmaması, dışarıdan gelen malların ve hizmetlerin araçlarda bekletilmeleri, gümrük görevlilerinin yasadışı menfaat talepleri bu ülkelerle olan dış ticareti olumsuz yönde etkilemektedir. Yine buradaki eksiklikler ve aksaklıklar el birliği ile bir an önce giderilmelidir.

 

Türk Cumhuriyetleri ile Türkiye arasında uygun tarifeli kargo ve demiryolu taşımacılığının yapılmaması ithal-ihraç maliyetini artırmaktadır. Kars – Tiflis demiryolu hattının önemi ve gereği burada da ortaya çıkmaktadır. Yıllardır Türk Dünyasının rüyası olan Kars-Ahılkelek-Tiflis-Bakü demiryolu hattının temeli atılmış olup, vakit geçirilmeden tamamlanarak hizmete sunulması gerekmektedir. Bu suretle taşıma maliyetlerinde %50’lik bir ucuzlama söz konusu olacak ticarette rekabet şansımızı artıracaktır.

 

Türkiye’nin petrol, doğalgaz, altın ve değişik türlerde doğal kaynak zengini olan bu ülkelere yaklaşımı, ne yazık ki, yeterli hazırlık yapılmaması sebebiyle, planlı ve programlı olmamıştır. Ne acıdır ki Türkiye, bu kardeş devletlerle ilgili olarak var olan ilişkileri de zedelediği gibi bir devlet politikası oluşturamamıştır.

 

Türkiye Türk dünyası ile ilgili sürekli kalıcı ve ciddi bir devlet politikası oluşturamadığı, ciddi işadamlarını bu ülkelere yönlendiremediği, bu ülkeleri başka ülkelerin inisiyatifine terk ettiği için, bu ülkelerle ilişkilerde önemli sayılabilecek hatalar ve hayal kırıklıkları yaşamıştır.

 

         Bunun yanında büyük öğrenci projesi konusu abartılarak Türk dünyası coğrafyasından binlerce öğrenci ülkemize getirilmiş eğitim ve öğretim yapmaları sağlanmıştır. Bugün itibarıyle bunların sayısı 30 bini geçmiştir. Ülkemizde okullarını bitirip ülkelerine dönen gençler bugün çok önemli görevlerde bulunmaktadırlar.          Ayrıca Kırgızistan’a Manas Kazakistan’a Ahmet YESEVİ isimli üniversiteler kurulmuştur. Buralarda da Türk Dünyasından binlerce öğrenci okumaktadır. Ayrıca Azerbaycan ve Kırgızistan’da çeşitli okullar açılmıştır.

 

         Ancak açılan bu okullar şu anda çok iyi durumda değillerdir. Bu okullarda fiziki yardımlar, personel alımları gerekmektedir. Manas ve Ahmet YESEVİ üniversiteleri çok önemli büyük projelerdir. Ahmet Yesevi üniversitesinin yanında Hoca Ahmet Yesevi külliyesi restorasyonu yapılmıştır. Türk Dünyasına hizmet için ayrıca TİKA, (Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı) kurulmuştur.

 

         TİKA, Ahmet Yesevi Külliyesi gibi onlarca eseri restore etmiş, Türk Dünyasına ve tarihe tekrar kazandırmıştır. TİKA’nın kuruluş amacı Türk Dünyasında ekonomik, sosyal faaliyetleri destekleyerek işbirliği ve ilişkileri geliştirmektir. Ancak kuruluş, son beş yıldan beri yön değiştirmiş, Afrika ve Orta Asya’ ya açılmıştır. Kuruluşun amacının Türk Dünyası olduğu unutulmamalıdır. Kuruluş amacı göz ardı edilmekte diye kaygımız vardır. Esas kuruluş amacına yönelik hizmetler yapması daha doğru olacaktır.

 

         Bunların yanında Moğolistan’ da Türk anıtları projesi uygulamaya konulmuş ve ülkemizin önemli üniversitelerinden arkeologlar, tarihçiler, bilim adamları o ülkeye götürülmüştür. Yapılan kazı çalışmalarında altın heykeller dâhil çok önemli eserler ortaya çıkarılmış, Türk anıtları korunmaya alınmış, başşehir Ulan-Batur’ da müze kurulmuştur.

 

         Türk Anıtları yolu (asfalt hariç) yapılmıştır. Sağ olsun bu hükümet de o yolu asfaltlamıştır. Ancak şu anda asfalt neredeyse kalmamış, tekrar bozulup eski haline gelmiştir. Örneğin Azerbaycan’ın Haçmaz bölgesinde 300 dönümlük arazi üzerine tam tesisatlı içinde modern laboratuarların olduğu numune çiftlikler kurulmuştur. Bilahare ülkemizden makineleri götürülmüş, Yayçep dediğimiz yaygın çiftçi eğitimi yapılmıştır. Aynı çiftliğin bir örneği de Ermenistan sınırına kurulması kararı alınmıştır. 

 

         Yine Kırgızistan 300 dükkânlı, 8 içeride imalathaneler, petrol eğitimi odası kobi yatırımları yapıldı. İş adamları ülkemize getirilerek kobi ile ilgili eğitimler yapılmıştır. Aynı şekilde kobilere önemli destekler sağlanmıştır. Ayrıca kültürel ilişkileri geliştirmek için TÜRKSOY isimli teşkilat kurulmuş, TÖMER eğitim-öğretim merkezleri her Türk Cumhuriyetinde üniversitelerin yerinde kurularak, Türkiye Türkçesi öğretimi yapılmıştır. Özellilikle Türkiye Türkçesi öğretimi konusunda Azerbaycan başta olmak üzere TRT kanalları yayını izlenmesi ile ilgili çalışmalar yapılmıştır.

 

          Kültürel faaliyetler içerisinde Büyük Atatürk’ün Nutuk adlı eseri Rusçaya çevrilmiş o coğrafyada dağıtılmıştır. Daha sonra Kırgızca’ ya çevrilmiş, o zamanki devlet başkanı Aktar AKİYEV’ e teslim edilerek, Kırgız halkına dağıtılmıştır.

 

         Kırım Türklerinin ana vatana dönüşleri desteklenmiş, TİKA marifetiyle ev ve arazi alınarak gerekli yardım sağlanmıştır.

 

         Ayrıca Sayın Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Dr. Devlet BAHÇELİ’nin Türkmenistan ziyaretinde Merv şehrinde Sultan Sencer türbesi ziyareti yapılmıştır. Türbenin harap durumu karşısında o gün buranın restorasyonuna karar verilmiş ve Sultan Sencer Türbesi restore edilerek ziyarete açılmıştır. Şu anda Sultan Alpaslan’ın mezarının tahmini yeri, tarihçi Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU tarafından tespit edilmiş olup, restorasyon yapılması beklenmektedir. Hükümete bu konuda çok önemli görevler düşmektedir. Siz de gelin burasını gün yüzüne çıkarın, Türk tarihine hizmet yapın. 

 

 

         AKP iktidarı öncesinde yapılan bir kısmını saydığım çok önemli büyük projeler gerçekleştirilmiştir. Şimdi halkımızın beklentisi AKP iktidarı olarak kalıcı, büyük projelerin yapılmasıdır. Çıkardığımız bu kanun çok önemlidir. Çıkartılmalı ve içerisinde tavsiye edilenler gerçekleştirilmelidir. Ancak Türk Dünyasının daha büyük projelere ihtiyacı vardır.

 

         Gelin sizde Manas gibi, Ahmet Yesevi Üniversitesi gibi Azerbaycan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Moğolistan’a eğitim-öğretim kuruluşları kurun. Özbekistan ile ilişkileri geliştirelim. İlişkilerimiz hala beklenen seviyeye gelmemiştir. Özbekistan vazgeçeceğimiz, unutacağımız ülke değildir.

        

        

         Orta Asya’ nın en önemli ülkesi ve tarihte Türklerin en önemli eserlerinin olduğu ve yaşadığı yerdir. Oradaki idarecilere kızıp, tavır almaya gerek yoktur. İlişkiler her halde geliştirilmeli Özbekistan ve Türkiye Türkleri kucaklaştırılmalıdır. Bu bizim tarihi görevimiz olmalıdır.

 

         Türk dünyası bir bütündür. Bütünü parçalamayın, bazılarını yok saymaya hakkımız yoktur. Son zamanlarda Türk dünyası üzerinde yeni yeni oyunlar oynanmaktadır. Filistin’e, Orta Doğu’ya gösterilen ilgiler oralara da gösterilmelidir. Bugün Azerbaycan topraklarının büyük kısmı işgal altındadır. Kerkük ve Telafer gibi Irak’ta, Türkler yok edilmekte, zorla göç ettirilmektedirler. Bugün Sincan-Uygur bölgesi olan Doğu Türkistan’da Türkler katliama uğramakta ve nesilleri kurutulmaya çalışılmaktadır. Kıbrıs Türkleri nerede ise tamamı, AB ye Yunanistan’a teslim edilir konuma gelmiştir.

 

         Ahıska Türkleri unutulmuş geri ülkelerine dönüşte desteklenilmemiştir. Kırım Türklerine yapılan konut ve arazi yardımı neden bu insanlara yapılmamıştır. Anlamak mümkün değildir.

        

         Batı Trakya Türkleri kaderine terk edilmiş hiçbir hakları savunulmaz konuma gelinmiştir. Bütün bunların yanında Rusya tekrar toparlanarak bu bölgeye tekrar hakim olmaya başlamıştır. Devletlerin yönetimleri bir bir Rusya’nın eline geçmeye başlamıştır. Gürcistan parçalanmış, Ukrayna Kırgızistan’da isyanlar çıkarılarak yönetimler değiştirilmiştir.

 

         Geçen ayki KEİPA toplantısında Rusya’nın bir delegasyon üyesi, toparlanmayı söylemiş eski Sovyet ülkeleri ile sosyal, ekonomik ve siyasi ilişkilerini geliştirdiklerini ifade etmiştir. Bütün bu gelişmeler içerisinde hükümet daha aktif, etkili ve belirleyici politikalar uygulamalıdır. Türk devletinin ve milletimizin geleceği batı değil doğudadır.

 

          Orta Asya Türk Devletleri ve komşularımızla çok iyi geçinmeli ve iyi ilişkiler kurmalıyız. Kendilerine yapılan her türlü haksızlık karşısında onları sahiplenmeli ve herkesten önce dünyaya anlatmalıyız. Ahıska Türkleri meselesi, Kerkük, Telafer konusu, Sincan-Uygur Türkleri ve Orta Asya da yaşayan bütün Türk topluluklarına biz sahip çıkmalıyız. Bunu yapmazsak görevimizi yapmamış oluruz.

 

         Bütün Türk dünyası ülkemizi, kendilerine en yakın Türk devleti olarak görmektedir. Buralardaki bilim adamları ve aydınlar dil konusunda Türkiye Türkçesini benimsemektedir. Bu durum Türk coğrafyasına, Türkçe’ nin daha iyi öğretilmesi ve uygulanması yönünden çok büyük bir fırsattır. Ülkemizin bu fırsatı çok iyi değerlendirmesi, Türk Cumhuriyetlerinin tamamında unutturulan ve yozlaştırılan dil ve kültür birliğimizi yeniden inşa etmesi gerekmektedir.

 

             Kardeş devletler arasında ülke yöneticilerinin 1992 senesinde başlatmış oldukları Türk Dili konuşan Ülkeler Zirvelerinin 17 yıl sonra NAHÇIVAN’da ortaya çıkardığı NAHÇIVAN Ruhu’nun anlamı büyüktür.

 

Hepimizin bildiği gibi NAHÇIVAN “BİR MİLLET İKİ DEVLET” sözünü bayraklaştıran Rahmetli Haydar ALİYEV’in memleketidir.

 

Nahçıvan’ın böyle bir toplantıya ev sahipliği yapmış olması duygusallığın ötesinde yüklendiği siyasi misyon açısından da anlamlıdır.

 

Bu anlaşma ile Türk Dili Konuşan Ülkeler Devlet Başkanları Zirveler sürecinin kurumsallaşması aslında bir rüyayı gerçekleştirmektedir.

 

Bugün ülkelerin karşı karşıya kaldığı sorunları tek başlarına çözüme kavuşturmaları zorlaşmaktadır. Ne kadar çok işbirliği varsa o sorunları çözümü de kolay olmaktadır.

 

Etrafımıza baktığımızda Şanghay İşbirliği ve AB olmak üzere, bu tür uluslararası kurumsal yapıların olduğu bilinmektedir.

 

Türkiye Türk Dünyası arasında daha önceden oluşturulmuş olan kurulumlar, Türk dünyasının tüm meselelerinin ortak bir şekilde sahiplenilmesine ve dünyaya anlatılmasına da imkân verecektir.

 

Rahmetli Saparmurat TÜRKMENBAŞI’nın “21. asır TÜRK ASRI OLACAKTIR” sözünün gerçekleşeceği,

 

Bu anlaşma ile,  taraflar arasında karşılıklı güven, dostluk ve iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesi ve bölgede güçlü bir işbirliğinin oluşması ile ümidim odur ki,

 

Filistin de, Hocaali de, Doğu Türkistan’daki, Kıbrıs’taki Kerkük’teki, Bosna’daki sıkıntılar giderilir, Ahıska’lı kardeşlerimiz en kısa zamanda AHILKELEK bölgesine, anayurtlarına döneceklerdir.

 

Tarafsızlık ilkesini gerekçe göstererek Nahçıvan Anlaşması’nı imzalamayan Türkmenistan ile Zirve’ye katılmayan Özbekistan’ın en kısa zamanda bu işbirliğine katılmaları dileğimizdir.”

        



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.