Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Haberler ve Yorumlar
DOĞRU, TEKEL İŞÇİLERİNİN SORUNLARINI MECLİSTE DİLE GETİRDİ

             Tokat Milletvekili Dr. Reşat DOĞRU, 446 sıra sayılı Serbest Bölgeler Kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifinin 2. maddesi üzerinde MHP Grubu adına söz aldı. DOĞRU konuşmasında Tokat içinde büyük yara olan Tekel işçilerinin de sorunlarına değindi. Sayın Doğru Konuşmasında şunları söyledi.

 

1985 yılında Serbest Bölgeler Kanunu 4 temel gerekçe ile kabul edildi. Genelde istihdam yaratacak yeni yatırımlar oluşturmak ihracatı artırmak, yeni sermaye ve teknoloji girişini sağlayarak, ekonominin girdi ihtiyacını, ucuz ve düzenli şekilde, temin etmek ve dış ticaret finansman imkânlarından, daha fazla yararlanmaktır. Ayrıca ithalatı ucuzlatmakta, amaçlardan biridir.

 

Kanun, bu amacın oluşabilmesi için, bu bölgelerde vergi, resim, harç gümrük ve kambiyo mükellefiyetlerine dair hükümlerin uygulanmamasını öngörmüştür. Ancak bu kanunla, haksız rekabet ve bazı vergileri alınmaması gibi durumlar ortaya çıkınca, çeşitli değişikliklere uğramıştır.

 

Ancak Serbest Bölgelerden vaz mı geçeceğiz yoksa sorunlarını çözecek yeni sistemler mi getireceğiz. Bunlar açık bir şekilde ülkemizde tartışılmalıdır.

 

Kanunun amacına uygun olarak, ülke ekonomisinin en önemli unsuru olan ihracatı geliştirmek ve artırmak için, serbest bölgeler kurulmuştu. Kuruluş amacına uygun olarak Serbest bölgeler, ihracat odaklı üretim yapmalıdır.

 

Bundan dolayı da burada faaliyet yapan firmalar reel manada desteklenmeli, üretim ve istihdamın artırılması, temel amaç olmalıdır. Ayrıca Kanunda değişiklik yapılması gerekiyorsa vakit kaybedilmemelidir.

 

 Ancak Serbest bölgelerdeki ticarete baktığımız zaman çok önemli bir durumla karşı karşıyayız. Serbest bölgelerden devamlı yurt içine mal satışı artıyor, yurt dışına ihracatın azaldığı görülüyor.

 

 Ayrıca, serbest bölgeye girişler, yurt dışından yıllara sari olarak arttığı, yurt içinde ise mal girişinin azaldığı görülüyor. Bu da kaçakçılık zemininin oluşmakta olduğunu gösteriyor. Bunların sonuçları olarak Hükümet ihracatımızı, ithalata bağımlı hale getirmiştir. Bu gidişin önüne geçilmezse, ülkemize çok daha kötü günler gelecektir. Son yıllarda Ekonominin lokomotifi olan, sanayi sektöründe yatırım ve  üretim neredeyse durmuştur.

 

            Bugün ülkemizin en önemli sorunu yatırımsızlık, üretimsizlik ve sonuçta da işsizliktir. Bugün her dört kişiden biri işsizdir. Ülkemize yabancı para girişi çok yüksek diye övünüyoruz. Ancak giren paralar ülkemizde neler yapmakta, hangi yatırımlarda kullanılmaktadır.

Ülkemizde bugün ihracatımızın büyük kısmı ithalata dayanmaktadır. Bu konu çözülmelidir. İthal girdilerini yurt içinde üretim yaparak karşılamalıyız. Bugün sanayimiz, üretim tesislerimiz, bunu yapabilir. Reel teşvikler bunu sağlayabilir.

 

            Serbest bölgeler başta olmak üzere ülkemize gelen yabancı sermaye, tüketim ekonomisi yerine, teknolojik gelişmeyi, yenileşmeyi verimliliği ve istihdamı esas alan yatırımlara yönlendirilmelidir. Bugünlerde hükümet tarafından IMF ile anlaşmanın yapılmakta olduğu ifade ediliyor. IMF ile nasıl anlaşma yapılacak? Borçlanma nasıl olacak göreceğiz. Mademki tekrar borçlanıyoruz. O zaman alınacak paraların yatırıma sevkedilmesi gerekir.

 

Türkiye’miz, yabancı sermaye için bir çekim gücü oluşturabilir. Bunun için de iyi bir tanıtım ve alt yapı oluşturulması gereklidir. Bugün ülkemizde neredeyse tamamen tüketim ekonomisine geçilmiş, üretim ekonomisi unutulmuştur. Ülkemize her gün yeni yeni bankalar girmekte, bankacılık sektörü yabancıların eline geçmektedir.

 

Ülkemizde ekonomik kriz reel sektörde başlamış, finans sektörü etkilenmemiş görünmektedir. Ancak tüm kredilerin geçtiğimiz ay itibariyle %6 sı ödenmemiştir. Bu durum %7,5’ a çıkarsa o zaman finans sektörü de büyük krize girecektir. Bu da Ülkemizde büyük yıkıma sebep olur.

 

 Ayrıca yabancı büyük şirketlerin ülkemizde, hipermarketler satın alması, perakende sektörümüzü bitirme durumuna getirmiştir. Esnaf ve sanatkârımız her yönüyle ekonomik ve sosyal hayatımızın en önemli unsurlarından birisidir. Büyük şehirlerden, orta ölçekli yerlere, kasabalara kadar, hipermarketler şube açmaktadır. Her kurulan hipermarket şubesi, 60–70 küçük esnafın kapanmasına sebep olmaktadır.

 

İşte bu şehirlerden biri de Tokat ilidir. Tokat ili, ilçeleri dâhil nüfus kaybının her gün arttığı, ekonominin iflasa gittiği ortamlara doğru süratle gitmektedir. Tokat ilinde 6–7 yıldır üretime dayalı hiçbir yatırım yapılmamıştır.

 

Organize sanayidekiler, başta olmak üzere, ildeki bütün işletmeler bir bir kapanmaktadır. Sigara fabrikasından sonra, Turhal Şeker fabrikası da özelleştirme ile satılmaktadır. Sigara fabrikası kapatılmayacak diye çok iddialı söylemler olmuştu.

 

Ancak Sigara fabrikası da, Sena Tekstil, Reşadiye RESÜT, Konektaş gibi büyük firmalar gibi kapanmıştır. Bugün de Şeker fabrikaları satılıyor. İktidar yetkilileri fabrika kapanmayacak, üretim yapılacak diyorlar. Ancak aynı söylemler sigara fabrikası için de söyleniyordu. Ama kapanmıştır.

 

Halk şeker fabrikalarının kapanmamasını, özelleştirilmemesini, halkın elinde kalmasını istiyor. Çiftçide şeker pancarı üretimine devam etmek istiyor.

 

Ancak hükümet yetkilileri özelleştirmenin çok önceden kararlaştırıldığını söylüyorlar. Bu doğru değildir. Siz tek başına iktidarsınız. Neyi eksik, neyi yanlış görürseniz düzeltmek mecburiyetindesiniz. Artık mazeret zamanı değil, iş yapmak zamanıdır.

 

Tokat ilindeki durumun, benzerlerini ülkemizin her tarafında görüyoruz. Ülkemizin her tarafı işsizlikten yıkılıyor. İnsanlar, asgari ücretin yarısına bile, iş bulmak için nasıl mücadele ediyorlar. Hükümet olarak ne yapacaksınız yapın, insanlar sizden hizmet bekliyorlar.

 

Ancak halkın bu iktidara verdiği yetkinin iyi kullanılmadığı artık görülmüştür. Sosyo-ekonomik gündemde istihdam, işsizlik en önemli sorun olduğuna göre serbest bölgeler başta olmak üzere, üretime yönelik yatırımlar, yapılmalıydı. Ayrıca yeni yatırımların yanında kapanan fabrikalar, işletmeler ciddi desteklenerek ekonomiye kazandırılabilir idi.

 

 Bunlar ülkemizin milli varlıklarıdır. Bugün Tokat ili, Reşadiye ilçesinde insanların bir araya gelerek kurdukları RESÜT batmıştır. İnsanların birikimleri kaybedilmiştir. Bunları mutlaka bir yöntem bularak kurtarmalıyız.

 

İşsizlik sadece ekonomik değil, sosyal bir sorundur. Son açıklanan yüzde 13,4 işsizlik rakamı reel değildir. Türkiye’miz çok genç nüfusa sahiptir. Genç nüfusta işsizlik çığ gibi büyümektedir. İşsizliğin yanında, işi olanlarda bunu kaybetme korkusu ile yaşamaktadırlar. Bu da insanlarımızda psikolojik sorunlara sebep olmaktadır. Bugün bu durumu Tekel işçilerinde görmekteyiz. Tekel işçileri özlük haklarının verilmesi ile ilgili mücadele veriyorlar. Bunların sesleri duyulmuyor. Cuma, Cumartesi, Pazar günleri oturma eylemi yapacaklar. Sesleri duyulmazsa Pazartesi günü açlık grevine başlayacaklar. Bu insanların sesi mutlaka duyulmalı ve hakları verilmelidir.

 

 Dinamik bir girişimci topluluğu oluşturabiliriz. Gençlerimize sahip çıkarak dünyaya açılım yapmalıyız. Cumhuriyet tarihinin en kötü işsizlik durumu ile karşı karşıyayız. Tarımda çalışan işsizleri de katarsak, işsizlikte dünya lideriyiz.

 

Toplumumuzu yıkım projeleri ile meşgul edeceğinize, reel politikalarla gençlerimizi dünyaya açalım. Ülkemizin zenginliği çok çalışmamıza, üretmeye ve dünyaya açılmaya bağlıdır. Türkiye’miz dünyanın en önemli, en stratejik yerinde bulunmaktadır. Artık lider ülke, büyük Türkiye olmalıdır.

 

             Gereksiz zaman kaybını aşıp, suni gündemleri bir kenara bırakıp, reel yaşam gündemine gelmeliyiz. Çiftçi, işçi, emekli, esnaf işadamı artık yüzlerinin gülmesini bekliyorlar. Bu da bizleri sorumlu duruma getiriyor. Artık milli ekonomi programı uygulanmalıdır. Türkiye merkezli yeni bir medeniyet ve yeni bir dünya tesis edilmesinin zamanı gelmiştir.

 

            Dünyada söz sahibi olan, teslimiyetçi politikalardan uzak yeni bir dünya düzeni kurulmasını istiyoruz. Bu da önümüzdeki dönemde Milliyetçi İradenin, milli irade olarak sandıklara yansımasıyla olacaktır. Dedi.
 
 
             TEKEL İŞÇİLERİ ACİL YARDIM BEKLİYOR

 

          Tokat Milletvekili Dr. Reşat DOĞRU Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul çalışmalarında Milliyetçi Hareket Partisi grubu adına Serbest Bölgeler kanununda yaptığı konuşmasında Tekel işçilerinin de sorunlarını dile getirdi. Reşat DOĞRU, çocuklarının ekmek parasının mücadelesini veren bu insanların bir ayı geçkin zamandır sesini neden hükümet duymuyor dedi.

 

         Tekel işçileri buz gibi soğuk havada başta Ankara olmak üzere ülkemizin her yerinde demokratik haklarını kullanarak eylem yapıyorlar. Bu insanların verdikleri mücadele insanlık onuru ile ilgilidir. Yıllarca çalışarak kazanmış oldukları haklarını istiyorlar.

 

         Demokrasiden, insan haklarından, emekten bahseden AKP iktidarı bu işçileri ölüme mahkûm ediyor. Sigara fabrikalarının satılmasını bu işçiler istemediler. Kapatılmasını hiç istemediler. Ancak hükümet Avrupa Birliği istekleri doğrultusunda, özelleştirme adı altında fabrikaları sattı. Tütün üretimini de bitirdi. 100 yıldan fazla zamandır Tekel ülkemiz ekonomisine katkı sağlayan en önemli kuruluşumuzdu.

 

         Her şeyi yok eden hükümet bu önemli varlığımızın da yok olmasına sebep oldu. Hiç olmazsa yıllarca emek vermiş olan, emektar işçilerimizin haklarını yok etmeyelim. 12 bin işçi aileleriyle beraber yüz binleri buluyor. Hem işçilerin hem de ailelerin psikolojileri bozulmuştur.

 

Birçok kurum ve kuruluştan ekonomik kriz dolayısıyla ayrılan işçi sayısını katlayarak gidiyorsunuz. Ekonomik kriz sebebiyle toplum zaten psikolojik buhran içerisindedir. Neden bunları derinleştiriyorsunuz. Bu insanların tek isteği daha önce başka kamu çalışanlarına verilen özlük haklarıdır.

 

         Tekel işçileri Türkiye’nin her tarafından aileleri ile beraber gelerek Ankara, Sıhhiye Meydanında eylem yapacaklar. Bu eylem üç gün oturma eylemi şeklinde olacaktır. Bu buz gibi soğuk kış ortamında hasta olmazlar, ölmezlerse açlık grevine devam edecekler.

 

Toplumda bıçak kemiğe dayanmıştır. Türk halkı, haklı mücadele veren işçilerin yanındadır. Önümüzdeki günlerde aynı akıbete uğrayacak olan Şeker Fabrikası işçileri ve TEDAŞ işçileri de bunların yanında olmalıdır. Bu eylemler kanunlara uygun olarak yapılmalı. Özellikle de Hükümetin kulaklarını kapamadan duyması gerekmektedir. Halkın isteklerine karşı gelinmez. Hak, hukuk, adalet herkese lazım olan insani kavramlardır. Haksızlıklar bir gün son bulur. Bununda hesabı sorulur.



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.