Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle başlayan ve türban düzenlemesi ile tırmanan toplumsal ve siyasal kriz, başta başbakan olmak üzere AKP.li milletvekilleri ve yöneticilerin krizi tırmandıran söz ve hareketlerine CHP Genel Başkanı Baykal’ın davranış ve demeçleri eklenince, kriz içinden çıkılmaz bir hale gelmiştir.

     Özellikle yandaş medya ve köşe yazarlarının yanlış haberleri, haber kirliliğinde yarattıkları beceri ve ürettiği komplo teorileri eklenince toplumda derin ayrılıklar meydana gelmiş, bizim değerlendirmemize göre bu hükümet krizi çözmekte yetersiz kalmış ve taşları yerinden oynatmıştır.

    Buna yaklaşmakta olan, hatta içinde bulunduğumuz ekonomik kriz eklendiğinde, bu krizin önümüzdeki aylarda tırmanabileceği de göz önüne alındığında; bizi, önümüzdeki günlerde siyasi,ekonomik ve toplumsal açıdan pek iç açıcı olmayan şeylerin beklediğini söylemek zor olmayacaktır.

   Özellikle kutsal duyguların başında gelen vatan ve millet sevgisini kendi çıkarları için kullananların yaptıkları faaliyetleri bazı kurumlarımız ve toplumun bazı kesimlerine yükleme yanlışlığına düşenlere prim verenler, bu gerginliğin baş aktörü olmuşlardır.

    Bu tür davranışlar yargı ve silahlı Kuvvetler gibi iki anayasal, temel ve kutsal kurumlarımızı yaralamış, YÖK’ün rektör seçimindeki tutumu üniversitelerimizin de sıkıntılı bir döneme gireceğinin işaretini vermiştir.

    Aldıkları çoğunluk oyuyla her şeyi yapabileceklerine inananlar, demokrasilerde bunun böyle olamayacağını gördükleri halde yanlışlarına devam etmeleri de akıl ile bağdaşmamaktadır.

    Asker düşmanlığı yaratma, korku imparatorluğu kurma heveslilerine ortam hazırlama yanlışlığına düşenler elbette bunun sonuçlarına da katlanmak zorunda kalacaklardır.

    Kendi hatalarını kabul etmeyen bir zihniyetin yaptığı hataları görmesine imkân olmadığı bilmekteyiz. Ancak bunu hatırlatmakta bizim vatandaşlık görevimiz.

    Hele ABD, AB ülkelerinin ve görevlilerinin verdiği destek demeçlerine bel bağlamanın tarihi bir yanılgı olduğunu görmeleri gerekmektedir. Fatih İstanbul’u kuşattığı zaman, Bizans imparatoru “Avrupa’dan yardım isteyelim bizi ancak Avrupa kurtarır” dediği zaman,  Grandük Notaras’ın şu veciz sözü hatırlanmalıdır.”Avrupa bizi belki kurtarır, ama kendisi için kurtarır, biz kendi gücümüzle Bizans’ı kurtaralım”

    Her ne kadar Türkiye’de taşlar yerinden oynamışa da, vakit geç değildir. Ülkesini sevenler laik, demokratik, hukuk ve sosyal devlet ilkelerinin korunacağından emin olmak istemektedirler.

    Ülkesini sevenler bu kısır siyasi çekişmelerden bıkmış, asıl düşman PKK’yı yok etmeyi beklemektedirler. Her gün verdiğimiz şehitler yüreğimizi dağlamaktadır.

   Bize şu lafı söyletmeyin; Bu ülke’nin Erdoğan ve Baykal’dan daha çok çekeceği var.