2009 yılı için “Avrupalı Türkler Varolma Şansını Kullanamadılar!” diye başlık atmıştık. Çünkü 2009 yılında Avrupa’da yapılan genel seçimler, Avrupa Parlamentosu seçimleri ve eyalet-mahalli seçimlerde, Avrupa’nın çeşitli ülkelerindeki Türkler, bir önceki benzer seçimlerin ya daha gerisine düşmüşler, ya da aynı seviyeyi korumuşlardı. Bu durumu, her gün bulunduğu ülke vatandaşlığına geçen ve doğum oranıyla sayısı artan Türkleri sebebiyle aslında “Mevcut kaleleri koruyamama” gibi algılanabilirdi.

 

Bu gerileme 9 Mayıs 2010’da Almanya’nın Kuzey Ren Westfalya Eyaleti’nde yapılan eyalet-mahalli seçimlerde değişmeye başladığını gösterdi. Ruhr havzası olarak da bilinen, Almanya’nın nüfus ve seçmen yoğunluğu açısından en önemli eyaletinde “Avrupalı Türkler” ilk kez ve 6 milletvekili birden çıkarmayı başardılar. 18 milyonun üzerinde seçmenin ve 4 milyonun üzerinde göçmen kökenli Alman seçmenin yaşadığı Ruhr havzasında Türklerin dışında iki yabancı ülke kökenli Alman vatandaşı da eyalet milletvekili seçildi.

 

Türk adayların genellikle sosyal demokrat partilere eğilim gösterdiği burada bir kez daha ortaya çıktı. Oysa Şansölye Angela Merkel’in Hıristiyan Birlik Partisi (CDU), seçim öncesi cami ziyaretleri ile Müslümanların gönlünü bile almak istemişlerdi. Aslında Almanya’daki yabancı kökenliler ve Müslümanlar artık şunu daha iyi biliyorlar: Almanya’da yabancı düşmanlığına karşı en iyi panzehir, yani kendi gelecekleri ile ilgili en iyi mücadele yeri sosyal demokrat partilerdir. Bu sebepledir ki, Kuzey Ren Vestfalya eyaletindeki yeni 6 Türk milletvekili de “sosyal demokrat partilerden” seçilmişlerdir.

 

Eyalet milletvekili seçilen Türkler şöyledir: Sosyal Demokrat Parti (SPD)’den Serdar Yüksel ve İbrahim Yetim, Yeşillerden Arif Ünal, Sol Parti (Linke)’den ise Özlem Demirel, Ali Atalan ve Hamide Akbayır’dır. Eğitim konusunda göçmen çocuklarına fırsat eşitliği sağlanması için çalışacağını kaydeden Türk kökenli vekiller, eğitim konusunda göçmen çocuklarının karşılaştıkları zorluklarla mücadele edeceklerini belirtti. 26 yaşındaki Sol Parti milletvekili olan Özlem Demirel de en önemli taleplerinin eğitim alanında olduğunu bildirdi.

Bu seçimlerde Türklerin “asgari müştereklerde” birleşerek, parti ideolojisi yerine kendi geleceklerini düşünerek bir araya gelmiş olmaları büyük bir başarı ve birlikte hareket etmek adına çok önemli bir ilerlemedir. Bu sebeple hem Türk kökenli seçmenleri, hem de Türk milletvekillerini içtenlikle kutlamak gereklidir.

 

Seçimlere ilk kez bir de “Müslüman” parti katıldı. Müslümanları temsilen katılan Yenilik ve Adalet Partisi (BIG) yüzde 5’lik barajı aşamadı. Almanya tarihinde ilk defa seçimlere katılan Müslüman parti vasfını taşıyan BIG’in doğrudan temsilcilerinden de Eyalet Meclisine girmeyi başaran olmadı. BIG, partilere verilen birinci oylardan 2.835’ini alırken, doğrudan adayların seçildiği ikinci oylarda ise 13.849 oya ulaştı.

 

Alman devlet sisteminin gereği eyaletler ve Almanya’nın geneli için iki ayrı seçim sistemi uygulanmaktadır. Genel seçimlerde ana meclis “Bundestag” milletvekilleri ve ülkeyi yönetecek partiler seçilmektedir. Genel seçimler aynı tarihte yapılırken, her eyalette farklı tarihlerde ve 5 yılda bir yapılan eyalet seçimleri ile de, eyalet yöneticileri, belediye başkanlıkları-belediye meclis üyeleri seçilmektedir.

Kuzey Ren Westfalya’da, hem eyalet yöneticilerinin, hem de bu eyaletin temsilcilerinin gönderileceği Almanya’nın üst parlamentosu “Bundesrat” temsilcilerinin seçildiği 9 Mayıs 2010 tarihli seçimlerde, seçim sistemi gereği iki ayrı oy verilmiştir. Bunlardan ilki partiye, ikincisi ise “tercihli” olarak adaylara verilmiştir. Seçimlere katılım oranı son derece düşük ve yüzde 59.1 ( 2005 eyalet seçimlerinde bu oran yüzde 63) olduğu, kesin olmayan sonuçlara göre, Kuzey Ren Vestfalya eyalet seçimlerinde oy dağılımı şöyledir:

 

Hristiyan Demokrat Birliği CDU: 38.5

Sosyal Demokrat Parti SPD: 38.5

Yeşiller (Grüne): 10.1

Hür Demokrat Parti FDP: 4.7

Sol Parti (Die Linke): 5.4

Diğerleri: 2.8

 

 

Hristiyan Demokrat Birliği CDU: 34.6

Sosyal Demokrat Parti SPD: 34.5

Yeşiller (Grüne): 12.1

Hür Demokrat Parti FDP: 6.7

Sol Parti (Die Linke): 5.6

Diğerleri: 6.5

 

Merkezi Düsseldorf olan söz konusu eyalette partilere göre eyalet milletvekili sayısı (parantez içinde 2005 sayısıyla birlikte) tablo şöyledir:

 

Hıristiyan Birlik Partisi CDU: 67 (2005’te: 89)

Sosyal Demokrat Parti SPD: 67 (2005’te: 74)

Yeşiller (Grüne): 23 (2005’te: 12)

Hür Demokrat Parti FDP: 13 (2005’te: 12)

Sol Parti (Die Linke): 11 (2005’te: 0)

 

Yukarıdaki tabloya bakıldığında, milletvekili sayısını ikiye katlayan Yeşiller ile ilk kez 11 milletvekili çıkartan Sol Parti’nin en kazançlı partiler, 22 kayıp veren CDU ile 7 kayıp veren SPD’nin de kaybeden partiler olduğunu söylemek mümkündür. Burada dikkati çeken husus, 27 Eylül 2009 genel seçimlerinde aynı eyalette yüzde 28 civarında oy alan SPD’nin oylarını artırarak yüzde 34.5’a çıkmış olmasıdır.

 

Bu sonuçlara göre, Almanya’daki 16 eyaletin temsilcilerinin bulunduğu parlamentonun üst kanadında (Bundesrat) en fazla temsilciye sahip olan Kuzey Ren Vestfalya’nın yönetimindeki değişiklik, üst meclis Bundesrat’ta 6 milletvekili eksilen Şansölye Merkel aleyhine dengeleri değiştirdi. Bu sonucun vergi ve sağlık gibi radikal kararların alınacağı alanlarda reform çalışmalarına başlayan Merkel’e büyük bir engel teşkil edeceği değerlendirilmektedir.

 

İktidarın iki ortağı CDU ve FDP’nin bu seçimlerde oy kaybetmiş olmasını, Almanya’da aylardır sürdürülen Yunanistan’daki ekonomik kriz ile ilgili gelişmelere bağlayanlar mevcuttur. Şubat 2010 başından itibaren Yunanistan’a “yardım yapılmayacağı” iki parti lideri tarafından söylenirken, 6 Mayıs 2010’da tam tersine Bundestag’ta 22.5 milyar Avro civarında bir yardım paketine onay verilmesi, dış politikayla yakından ilgisi olduğu bilinen Alman seçmeninde “ters teptiği” görüşü yaygındır. 

Her ne kadar Türklerin yoğun bulunduğu Köln ve Duisburg gibi şehirlerdeki Türk adayları seçilememiş ise de, Kuzey Ren Vestfalya’daki eyalet seçimleri hem Avrupa’daki, hem de Almanya’daki Türkler açısından son derece olumlu bir gelişmedir. Bundan böyle Türkler bulundukları ülkelerin siyasi partilerine ve siyasetine daha fazla derecede girecekler, kendi gelecekleri ile ilgili kararları başkalarının ellerine terk etmek yerine, kendi ellerine alacaklardır.

 

Bundan sonra Almanya’nın diğer 15 eyaletinde daha eyalet seçimleri yapılacaktır. Avusturya’da, Hollanda ve Belçika, Fransa gibi Türkiye kökenli ancak, “gurbetçi”likten öteye geçen, bulundukları ülkenin vatandaşlığını alan Türklerden de yeni atılımlar beklenmektedir. Şayet Avrupalı Türkler, bulundukları ülkenin siyasetinde ve yönetiminde ne kadar çok sayıda ve etkin olarak yer alırlarsa, kendi ve çocuklarının geleceği, hatta Avrupa-Türkiye ilişkileri de o kadar sağlıklı ve güvende olacaktır.