Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Haberler ve Yorumlar
25 YILLIK SORUNUN 7 YILINDA AKP VARDI
25 yıllık sorunun 7 yılında AKP vardı
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Kürt açılımı hakkında görüşlerini açıkladı

Hükümetin `Kürt açılımı`nı en yakından takip eden isimlerden 9. Cumhurbaşkanı Demirel, çözümsüz geçen 25 yılın 7 yılında AKP`nin olduğunu söyledi. Demirel, iktidarın bu 7 yılda istediklerini yapma imkanı olduğunu belirterek `Şikayet ediyorlarsa kendileri de buna dahil olur` dedi.

Hükümetin `Kürt açılımı`nı Ankara`da en yakından takip edenlerin başında, hiç kuşkusuz Türk siyasetinin `Baba` lakaplı duayen ismi, Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel geliyor. Son günlerdeki suskunluğu ile dikkat çeken ve `Kürt açılımı` ile ilgili çıkışı merakla beklenen Demirel, Güniz Sokak`taki evinde önemli mesajlar verdi.

`25 yılda çözülemedi, şimdi el atılıyor demek iyi, güzel laf ama bunun 7 yılında da bu hükümet var` diyen Demirel, herkesin söylediğine dikkat etmesini istedi. Kendi kırmızı çizgisinin insanların durduk yerde `etnik veya inanç eksenli` hasım haline getirilmesi olduğunu açıklayan Demirel, muhalefete tahammül edilmesi gerektiğini kaydetti.
Demirel sorularımıza şu yanıtları verdi:

-Hükümetin Kürt açılımı konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben güncel tartışmaya şu ortamda girmek istemiyorum. Ama bu tartışmaların Türkiye`de devleti incitmeyecek, Türkiye birliğini Türkiye`deki birlikteliği incitmeyecek bu ülkenin vatandaşlarını birbirine karşı vaziyet almaya götürmeyecek şekilde neticelenmesini isterim. Bu nasıl olur? Henüz bunun nasıl olacağı hakkında kesin bir program, tedbir ve çare falan yok. Konuşuluyor. Herhalde önümüzdeki günlerde mesele çok daha açık hale gelir. Benim Türkiye`ye yaptığım hizmetlerin en önemli ölçüsü Türkiye`deki birlik ve beraberliği muhafazadır. Birlik ve beraberliği zedelediğimiz takdirde her şeyi zedelemiş oluruz. Çok geri gideriz. Ne yapılmak isteniyorsa bu birlik ve beraberliği kesinlikle zedelememeli, bu ülkenin bin seneden beri bir arada yaşayan insanlarını da durup durduk yerde birbirlerine karşı hale getirmemelidir.

-Böyle olacağı yönünde endişeniz var mı?

Herkesin var. Bu ülkenin vatandaşlarının birbiriyle sorunu yoktur. Ama birbiriyle sorunu olur hale getirmememiz gerekir. Bu ülke için önemli olan hadise odur. Ondan sonraki kısmı daha kolaydır. Bugün bakın bu kadar tartışma oluyor her gün aşağı yukarı bu tartışmalar her tarafta yapılıyor. Ama Allah`a şükür ülkemiz ve en önemlisi halk sükunet içerisinde. Bu halk birbirini hiç yadırgamadı. `Siz` ve `biz`, `biz ve onlar` hiç olmadı. Hep `biz` oldu. Hep birbirini kucakladı ve ülkenin zor meselelerini beraber göğüsledi. Türkiye Cumhuriyeti`ni beraber kurdu, beraber sahip çıktı. Bugün ülkede ne varsa onların tümünü beraberce meydana getirdi. İşte kardeşlik dediğimiz olay budur. Bunun bozulmaması lazım. Yani kim ne yaparsa yapsın benim vatandaşımın kafasına `ben ve o` gibi bir suali düşürmesin.

KIRMIZI ÇİZGİM BİRİ DİĞERİNİN KAFASINA KONMASIN

-Sizin kırmızı çizginiz nedir?


Şudur: Birisinin kafasına diğeri konmamalı. Yani bu ülkenin insanları durup durdukları yerde işlerinde güçlerindeyken, birisi diğerine en ufak kötülük yapmamışken, etnik kökeni ya da dini inancından dolayı biri diğerine hasım haline getirilmemeli. Türkiye`de etnik kökeniniz ne olursa olsun bunu değiştirin diyen yok. Ya da dini inancınızı değiştirin diyen de yok. Büyük Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti devletini bu iki büyük ilke üzerine kurdu. Bu ülkede hiç kimsenin diğerinin etnik kökeniyle meselesi yoktur. Ama bunu meselesi var haline getirdiğimiz yerde sıkıntıya gireriz. Ona dikkat etmemiz lazım.

-Böyle bir adım atılacağı yönünde bir kaygı taşıyor musunuz?

Hangi şey buna sebep olabilecekse ondan bahsediyorum. Bu zamana kadar birlik içinde yaşayan benim vatandaşlarımın birbirlerine karşı hasmane tavır içine girmesine hiçbir şey sebep olmamalı. İçini bilmediğimiz için ne yapılacağına dikkatle bakıyorum. Ülkenin iyiliğini sağlayacak şeyler yapılmasını ummak isterim.

-İktidar partisi ile muhalefet arasında konunun üslubuna yönelik `bize gel, gelme` tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bugün böyle olur yarın başka türlü olur. Siyasetçiler bugün birbirleriyle çok itişir kakışırlar. Yarın el sıkışırlar. İşin icabı da öyledir. Siyasette küslük olmaz. Muhalefet görevini başka türlü yapamaz. İktidarın bir şubesi değil ki. İsmi üzerinde, muhalefet. Her rejimde `iktidar` vardır ama muhalefet sadece demokrasilerde vardır. Muhalefetin serbestçe çalışabilmesi işleyebilmesi ve iktidarın alternatifi haline gelmesi demokratik rejimin teminatıdır. O nedenle muhalefeti anlayışla karşılamak lazım. Geçmişte bunların birçok misalleri var. Rahmetli Ecevit`le karşılıklı birçok kere çok sert mücadeleler yaptık. Ama bir zaman geldi ki ben Cumhurbaşkanı oldum ve Ecevit`e hükümeti kurma görevi verdim. Hiç kapıları kapamadık. Husumet, küslük olmaz. Gördüğünüz hizmet kamu hizmetidir. Ama `incitmeyelim kırılmayalım` diye hizmet yapamaz hale gelirseniz o zaman da muhalefet olmaktan çıkarsınız.

-Çankaya`da siz olsanız nasıl değerlendirirdiniz bu tartışmaları?

Güncel olaya girmiyorum. Genel prensibi söylüyorum. Cumhurbaşkanlığı yapmış bir insan olarak Türkiye birliğinin zedelenmemesi konusundaki hassasiyetimi ifade etmek isterim. Orada kim oturursa o da şartları nasıl bakmalarını gerektiriyorsa öyle bakar. Ben Türkiye birliğini muhafazasına en büyük dikkati gösterdim.

-İçişleri Bakanı temasları kapsamında size de gelecek mi?

Benimle görüşmesi için bir sebep yok. Aktif bir şeyin içinde değilim. Siyasi parti ve sivil toplumla konuşuyor. Ben ise geçmişte hizmet görmüş, bugün de ülke sorunlarını düşünen bir kişiyim. Öyle bir beklentim yok. Olmaz da.

-Onlardan talep gelebilir mi?

Gelmez, geleceğini sanmıyorum.

Herkes cevizin içiyle alakalı

-Siz bu soruna ilk değinen ve `Türkiye`de Kürt realitesi vardır` diyen isimsiniz. Şimdiki açılımı nasıl değerlendiriyorsunuz?


Ne söylediysem sahibim. Güncel mesele konusunda ise halen birtakım bilgilerin kamuoyuna intikali lazım ki, bu tartışmayı sağlıklı bir biçimde yapabilelim. Açılım dediği zaman siyasi iktidar ne düşünüyor bunu hiç söylemedi. Merak edilen süreç değildir, programdır. Cevizin kabuğuyla kimse alakalı değil, herkes içiyle alakalı. Kabuk var, içi çıkacak.

-Hükümet bu açılımın terörü sona erdirip 25 yıllık acıları kapatacağını, anaların gözyaşını dindireceğini vurguluyor.

Kim istemez terörün bitmesini. Ama `25 yılda yapmadılar` diye şikayet ediyorlarsa -ki ediyorlar- böyle bir şey söylendi, çıktı. Güzel bir laf, `25 yıldır yapılmadı, analar ağlıyor` demek. Dinleyene `vay ya` dedirtecek laf da... Ama biraz düşünürse, `bu 25 yılın 7 sinde bunlar yok muydu?` der başkası da. Demesi de lazım. 25 yılda yapmadılarsa 7 yılında kendileri var. Yani kendilerinden de şikayet ediyorlar yani. Neden şimdi kendilerinden şikayet ediyorlar. Belki farkında değiller. 25 yılın faturasını başkalarına çıkarmaya gerek yok. 7 yıl tek parti hükümeti var. Her istediklerini yapma imkanları vardı. Şikayet ediliyorsa kendileri de buna dahil olur. Herkes söylediğine dikkat etse iyi olur.

- Utku ÇAKIRÖZER / Akşam -


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.