Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2275) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız konuları
Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorunları nelerdir? (22)
Yurt dışında yaşayanların Türkiye’ye bakışları? (4)
Yurt dışındakilerin bulundukları ülke ile ilgili bilgileri. (2)
Yurt dışında yaşayanlarla ilgili diğer konular (26)


Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız - Yurt dışında yaşayanlarla ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Mert - (Ziyaretci) 20.07.2013 03:07:51

Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının 3201 Sayılı Kanunun 6 Maddesi ???

Bir başka kararda Yargıtay emekli iken yurt içinde çalışmaya başlayan bir işçinin bile emekli maaşının kesilmesini anayasal hakkın elinden alınması olarak kabul etmiştir. Bu kararda “Dava konusu olayda davacı yaşlılık aylığının kesilmesi yönünden kuruma yazılı başvuruda bulunmamıştır. Yaşlılık aylığı almaya devam ettiği bir dönemde 15`er günden bir aylık süre sigortalı bir işte çalışmış ve bu çalışması karşılığı prim tahakkuk ettirilmiştir. Davacı, 24 oranında sosyal güvenlik destek primi ödeyeceği yerde bu miktarın çok üzerinde 73. maddeye göre prim ödemiştir. Dahası, mahkemece davacıya "sosyal güvenlik destek primi adı altında" ikinci kez prim ödettirilmiştir. Yine olayda kaçak işçi çalıştırmak ve prim kaybına yol açmak gibi bir durumda söz konusu değilken sırf yazılı başvuru bulunmadığı gerekçesi ile davacının yaşlılık aylığının kesilmesi ve aylarca aylıktan yoksun bırakılması yasaya ve adalete uygun düşmez. Kaldı ki, davacının imzasını taşıyan 11.4.1997 tarihli 080785 sayılı "tekrar işe giriş bildirgesi" başlıklı bildirgede sigorta sicil numarası yerine emekli tahsis numarasının kuruma bildirilmiş olması 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 63. maddesinin B bendinde aranan yazılı başvuruya ilişkin davacının bir irade bildirimi olarak kabul edilmesi gerektirir. Kurumun böyle bir durumda yapacağı işlem, iştirakçilerin Anayasal Sosyal Güvenlik haklarını hatırlatma ve onları bilgilendirme görevini ifa ederek iştirakçisini 63. madde yönünden tercihini belirlemesi için uyarmak veya ödenen primlerden 24 oranında Sosyal Güvenlik Destek Primi karşılığını bloke ederek, fazlasına iade etmekten ibaret olmalıydı.

Bunun aksine bir uygulama hem Anayasal Sosyal Güvenlik ilkesinin özüne hem de anılan 63. maddenin getirilmiş amacına ters düşer. O nedenle Kurumun, yaşlılık aylıklarını kesmesi ve ödenen aylıkları geri isteme kararı alması yasaya aykırıdır” denilmektedir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 30.5.2001 verdiği bir kararda ”Yaşlılık aylığı almakta iken yeniden çalışmaya başlayan sigortalıya Sosyal Sigortalar Kanunu ile alternatifli bir sistem getirmiştir. Sigortalı hangi sistemi tercih ettiğini açıkça ortaya koymadan yaşlılık aylığının kesilmemesi gerekir” diyerek yepyeni bir içtihat ortaya koymuştur. Bu kararda “Dava konusu olayda davacı yaşlılık aylığının kesilmesi yönünde Kuruma yazılı başvuruda bulunmamıştır. Yaşlılık aylığı almaya hak kazandığı dönemde 2 ay süre ile sigortalı bir işte çalışmış ve bu çalışması karşılığı tüm sigorta kollarından prim tahakkuk ettirilerek Sosyal Güvenlik Destek Priminin çok üzerinde 73. maddeye göre prim ödenmiştir. Yine olayda kaçak işçi çalıştırma ve prim kaybına yol açmak gibi bir durum da söz konusu değilken sırf yazılı başvuruda bulunmadığı gerekçesi ile davacının yaşlılık aylığının kesilerek aylarca aylıktan yoksun bırakılması yasaya ve adalete uygun düşmez. Kurumun böyle bir durumda yapacağı işlem, iştirakçilerinin Anayasal sosyal güvenlik haklarını hatırlatma ve onları bilgilendirme görevini ifa ederek iştirakçisinin 63. madde yönünden tercihini belirlemesi için uyarmak veya ödenen primlerden Sosyal Güvenlik Destek Primi karşılığını bloke ederek, fazlasını iade etmekten ibaret olmalıdır. Bunun aksine bir uygulama, hem Anayasal sosyal güvenlik ilkesinin özüne hem de anılan 63. maddenin getiriliş amacına ters düşer. O nedenle Kurumun, yaşlılık aylıklarını kesmeye ve aylıkları ödememeye ilişkin işlemi yasaya aykırıdır” denilmektedir.

Benzer bir olayda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu başlı başına konuyu ele almış ve genel hukuka, anayasal düzene ve meri kanuna uygun olarak “Yurtdışındaki çalışmalarını borçlanmak suretiyle yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalının yurtdışındaki çalışmasını devam ettirmesi halinde yaşlılık aylığı kesilmez” diyerek konuyu bütün yönleriyle tartışmanın dışına çıkarmıştır. Kararda “Başka bir anlatımla, yurt dışında çalışanların, 506 Sayılı Yasaya tabi sigortalı olarak değerlendirilmesine olanak olmadığı ortadadır. Hal böyle olunca, Sosyal Sigortalar Kanununun 60/H ve 62. maddeleri yalnız Türkiye`de çalışmak suretiyle yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalılara uygulanacağı, yurt dışındaki çalışmalarını borçlanmak suretiyle yaşlılık aylığına hak kazanan sigortalılar için uygulanmayacağı tartışmasızdır. Öte yandan, Türkiye ile Federal Almanya arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Anlaşması`nda da, yaşlılık aylığı bağlanması için sigortalının işinden ayrılacağına ilişkin bir düzenlemenin mevcut olmadığı da söz götürmez.
Bundan başka, bir an için davacıya yaşlılık aylığı bağlanması için işinden ayrıldığı kabul edilse de, tekrar çalışmaya başlaması durumunda, hakkında 506 Sayılı Yasanın 63. maddesinin uygulanacağı söylenemez. Zira 63/B bendinde öngörülen 24 oranındaki sosyal güvenlik destek priminin 3/4 oranındaki işveren hissesini ödeyecek işverenin, Türk işveren olduğu, Alman işveren olmadığı açıktır” denilerek konu bütün yönleriyle vuzuha kavuşturulmuştur.

Yukarıdaki bilgiler ve ilgili mevzuat birlikte incelendiğinde görülecektir ki emekli olduktan sonra yurtdışında çalışanların ve işsizlik ödeneği alanların yurt içinde aldıkları yaşlılık aylıklarının kesilmesini gerektiren herhangi bir yasal mevzuat yoktur. Ancak konuya tam anlamıyla vakıf olamayan bürokratlar biz aylığını keselim, geriye doğru on yıllık ödenen aylıkları da isteyelim, ilgili kişi hukuki mücadelesini sürdürür ve davayı da kazanırsa aylığını yeniden alır, diye düşünmektedirler. Oysa sosyal güvenlik hakkı, hele hele yaşlılık aylığı ve sağlık yardımları gibi haklar, vazgeçilemez ve devredilemez haklardandır. Sosyal ve hukuk devleti iddiasında olan bir devleti yönetenlerin gri kalmış mevzuatı devlet lehine yorumlamak gibi bir hakkı ve lüksü olamaz. Bu tür durumlarda yorum, halk ve vatandaş lehine olmalıdır. Gerçekten tereddüde mahal bir şey varsa bu durumda yasal mevzuat gözden geçirilmeli ve bu tür durumlar yasal hale getirilmelidir. Yoksa işin kolaycılığına kaçıp, yaşlılık maaşı gibi insanın en zor zamanda sığındığı bir geliri elinden almak, bu hakkına ulaşmasını engellemek, derdini makro paşaya anlat demek idareyi elinde bulunduranlara yakışmaz.

Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında 3201 Sayılı Kanun Madde 6



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.