GÜNE SELÂM (Dörtlükler)
GÜNE SELÂM (Dörtlükler) Bedrettin KELEŞTİMUR Güne selâm, dua ile merhaba Niyet et hayra, ihlasa merhaba Aklım, hissim, idrakim bir pervane Aşk ile dönen, semaya merhaba HAYRET Renkler açık, ışıklı bahar gülü Hayret, karanlığa yürüyen adam! Gönülleri cezbeder seher gülü Hayret, tebessümden kopan hıçkırık CUMA GÜNÜNE Günlerin efendisi, sefa geldin Bir saf olmaya gönüller ısındı Zaman içinde vefalı dost geldin Dost meclisinde gönüller ısındı Mescitler, zikre nişan, kalbe düştü Seyrinde âlem bize cezbe düştü UZUN GECELER Geceler, uzadıkça uzadı! Uzun gecelerin lezzeti, tadı Sohbet diye bilinir, letâfeti, Hal ehliyle birlikte zarafeti, İkram ettiler bize saadeti! FİTNE UYKUDA Fitne uykuda, uyandırma onu İfratın, canları yakan okunu Tefrikin, birliği bozan şokunu, Nefretle yaşatmayın vatanıma… Edep yahu derim, geçmiş anıma TEBDİLİ MEKÂNDA “Tebdil-i mekânda ferahlık vardır” Seyahat edende, sağlık, esenlik Görmezse âlemi, bilmez ne vardır? Ya benlik kavgasında, ya da senlik; Bir ömrü heba eden nefret vardır. NURETTİN ARDIÇOĞLU’NA “Nevi şahsına münhasır” şahsiyet Ulu orta, gösterişlerden uzak Rüzgâr gibidir, hayat serüveni Emreder tavrı, ikiliği bozar! Tarihi kahraman Belek Gazi, Türk Yurdu Harput’u, ihya gayreti İnşadır en büyük emeli, yurdu Nöbetinde, ‘git-geldir Harput Yolu…’ TARİHLE Tarihle, zaman tünelinden geçtim Bir bade, ‘erenler elinden içtim’ Bir nehir gibi aktım asırlara Hikmet dersleriyle, ‘deryadan geçtim’ İNSAN İnsan, şu fani dünyada halife Hayat, kadife eldiven içinde Bir ekincinin kazancına benzer! Baharı özle, bahara çıkarsın Dünyam, cennet yolunda bize yarsın Hesapta, tartıda iyi ki varsın… ZAMAN ÇILDIRTACAK Zam, zamanı çıldırtacak, öfke de… Gam, gemiyi batıracak nokta da… Ne namı kaldı dünyanın, ne Şam’ı… “Dam üstüne saksağan…” konar mı? Emekler, olanca göz nuru yanar mı? BİR ŞEB-İ ARUS GECESİ Mevlana gel dedi, aşk meclisine Koştular yârenler, dost meclisine On üçüncü asırdan, yirmi birinci asra; Gönüller, Şeb-i Arus Meclisine Yâd eylediler tarihi bir daha DEM DEM SÜKÛT İÇERİZ Sükûtu içimizde demlendirir Sabır niyazında dinlendirir Bazen efkâr türküsü çimlendirir Dem dem sükût içer, neşe buluruz Çekmeli, Göze sürme çekmeli Akıl, izan olmayanı Göz önünden çekmeli ŞER İLE SAVAŞIN Dünyaya aşk ile sarılma, düşersin! Âlem vatanını seven er bilsin Acı sözüme darılma beşersin; Şer ile savaşını ağyar bilsin! BİR YIL NCE Ne dağım, vadim beyaza boyanmadı Gökkubbe de bulutlar yürümedi Gecenin ayazında mikrop yağdı Gözlerdeki tebessüm yürümedi Cümle gariplikler ruhuma ağdı Toprak kokusuna gönlüm uyanmadı GAZZELİ ÇOCUK Ben Gazzeli çocuk, masum gözlerde Şehadete uyanır, her sabahım! Sükûtun tevhit tuğralı sözlerde Zulüm surlarını kuşatır ahım Ahım yürür, top mermi üzerine Anasız, babasız öksüz yarına Şâhadet, cennet kokulu karanfil Ben Gazzeli çocuk, gönlüm seccade Yarabbi, ahvalim sana amade…
|