ELVEDA KIŞ GECELERİNE…
ELVEDA KIŞ GECELERİNE… Bedrettin KELEŞTİMUR Uzun kış gecelerine elveda Baharın elvan kokulu neşesi Çarpınca ruhumda ılık telaşa Sarar hanemi sardunya cilvesi Şubat soğuğundan kaçar hülyalar Bir bahar desenidir rayihalar İçimizde nefeslenir selviler Çağaladır baharın ilk meyvesi Kanat çırpar göçmen kuşlar bahara Sıcak düşlerden uyanır sehere Işık düşer akan suya, nehire Canlar için arınmaktır hevesi Beyaz ihramını çıkarır dağlar Yeşil elbisesini giyinir bağlar Sanki gönlümde kurulur otağlar Yayla güzelinde, kuzular melesi… Her mevsimin ayrı rengi, deseni Duyar gönül, kâinatı çizeni İnsanı yaşatır, ameli hasen Kalbe nur düşer, ihlas boyası KÂİNAT YÜZMEKTE Kâh karanlıkta, kâh aydınlıkta Bir minval üzere kâinat yüzmekte Kâh kısalmakta, kâh uzamakta Gölgeler ki sahibiyle gezmekte Kâh soğumakta, kâh ısınmakta Ölüp-dirilen kâinat mahşeri çizmekte ÂLEM DUYSUN SESİNİ Döndüm şöyle baktım geçen yıllara Zaman bir sabun köpüğü erimiş Kalemin iz bıraktığı yollara Çoğu hatıralar bizde ser imiş Sıralasam şöyle yıkılır dağlar Şafak söküğü gibi günler ağlar Doğrular birbirini içten bağlar Sözüm mazlum çığlığına yar imiş Kale’m, ne ala bir yurttur içimde Raks eder dizeler, âlem içimde İlham, gönle doğar rahle içimde Vuslat şarkısıyla söz eder imiş Geceler uykusuz, şirin nöbette Yıldızlar dökülür, gönle elbette Dualar yeryüzü, âmin mabette Korku, ecel gözyaşı döker imiş Vicdan titre, âlem duysun sesini Huzurda, tesbih eder nefesini Dünyaya ram eyleme hevesini Mihnetini dert ile çeker imiş AFFET YÂRABBİ Afet, sağanak halinde geliyor Affet, tek sığınak sensin yâ Rabbi Seller, homurtu halinde geliyor Mazluma sığınak sensin yâ Rabbi Günahkâr ellerimizle kıyamdayız Sen huzuruna kabul et yâ Rabbi Kalbî sükûn, huzur, hidayetinle; Sen bizlere rahmet, merhamet eyle KANLARINI SEBİL YAPAN Nerede bir kâğıt, nerede bir ağıt Kederden dolu düşler orda, oku… Yaydan çıkan oku, Kafkas’ta bulur Kanlarını sebil yapan bir doku… Kırmızı karanfil, güller arası Elif der, yürek çarpan rüyası Yoktur, şahadetten gayri boyası Kendi şarabını doldurur saki… Meydan meydan gez vatan toprağını Gör, burçlarda gizemli bağını Efsanelerle süsler çağını Bulunmaz sözümde bir ses afakî… Bayrak dalgalandıkça güzelleşir Dost, manası derin sözde halleşir Kaderi bu ya, kederi bölüşür Bölüşür, ruhumda taşır misakı… Nerede bir ağıt, orda destanım Bin yıl uğrunda iz sürdüğüm anım Canımdan toprağıma düşen kanım, Elbet şehadetle kalacak baki… Bedri, bu hal başka âleme taşır Kalbe ilham düşer, dilime taşır Âdem, bilsin diye kaleme taşır Kalem eyler cümle ahvali naki
|