ÇİLEYE SELÂM
ÇİLEYE SELÂM Bedrettin KELEŞTİMUR Gökteki yıldızlar, sahabe yolu Yoldaki ışıklar, Kur’an’dan kelâm Nur halkası onlar, Resul (sav) Okulu Dert tebessümde, çileye selâm Sahabe, asrın nöbetinde; ‘deli’ Asrın yüzü Sahabeye, ‘hayret’ Dün, dünya taşırdı zevkle onları Bugün dünya, insan sırtına kambur! Rağbetler mi değişti, arzular mı? Göz nereye kayar, ışık nereye? Gönül çeşmeleri ah, o pınarlar! Sanki önünde her biri taş duvar ATA OCAĞI Sevda da, sıla-i rahim yapalım Gurbete dönmesin ata ocağı! Toprak tohum ister, canlar muhabbet Şefkatle dillensin, ata bucağı! FIRAT VADİSİ Fırat Vadisi, ‘zehir vadisi’ olmasın Hoyratlar, ağıtlarla donmasın Su akar, “o akışta kenetlenir yürekler!” Yolumun üstünde tek bir ışık sönmesin! KÖR OLANIN Milletine gözleri kör olanın Hem yürekli sözlere kör olanın “Onların işleri şura iledir!” Şuraya yolları kör olanın Devri döner, derdi hüsran iledir! AYET “Şüphe yok ki, Allah size emanetleri ehline vermenizi, Ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder” (Nisa, 58) NİMETTENDİR Hürriyet; toprak kadar, ekmek kadar Su kadar, hava kadar nimettendir. Hür doğmak, hür yaşamak, nefes kadar; Devleti soluklanmak nimettendir ESKİYE ÖZLEM Nedendir içimde eskiye özlem, “Eski günler, eski bayramlar” deriz Günümüz, ‘bilim çağı’ odur, gözlem Dünya mı, ‘büyük bir köy oldu’ deriz Dün, sevgi yüklü gönül bağı vardı! Sevgiyle yüklü bağlarımız koptu İki insan arasında dağlar var… DOĞU TÜRKİSTAN’A Ellerim, kollarım bağlı değil, ama Yüreğimin tutsaklığına yanıyorum! Çaresizliğime ağlıyorum Doğu Türkistan, ‘mazlum Dünya’m Daralır, kopar sanki şuramda bir yer O yerlerde, ‘vicdanım ses ver’ der Söz bulutlarını, rüzgârlar taşısın Ok, yayından fırlasın, kıvılcımlarla… Sükût, ‘duaların zırhını giysin’ Sabır yüklü gemiler, dağlar aşsın! Nuh tufanına eş, deryalar taşsın Gül Bahçesine girercesine… ÂDEM’İN DİLİYLE Beş duyu, beş vaktin rahmeti üzre İfadem dökülür, şuurla nesre Kaderin cilvesi, kalemle yazar Âdem’in diliyle renk katar asra SEFERDİR Her sabah kalkar, sefere çıkarız Arza dağılır, dört yana akarız Seferdir, rızık için hayra hizmet! Âleme hizmet için ter dökeriz HER DERDİN DEVASI Her derdin bir devası, şifası var Her mevsimin bir rengi, sefası var “Tebdil-i mekân eyle, gez dünyayı…” Gönlün ibret almaya hevesi var. VAY HALİNE Laf götürüp, taşıyan; vah haline Fal açıp, kapayan, yuh haline Zan peşinde, insan avına giren; Fitne, fesat koparan, tuh haline… AYET “Ey iman edenler! Sabredin! Saburda (düşmanlarınıza) üstün gelin! (Her an cihada) hazırlıklı olun ve Allah’dan sakının! Umulur ki, kurtuluşa erersiniz” (Âl-i İmrân, 200) AYET “İçinizde hayra davet eden ve iyiliği emredip kötülükten yasaklayan bir topluluk bulunsun! İşte onlar gerçekten kurtuluşa erenlerdir” (Âl-i İmrân, 105) İFTİRA İftira, kapkara lekenin adı! Feryadı, içten içe kasırga… Titrer, yalan çökertir itimadı İçinin karası, dışına sızmış! Resmine bak, zulüm eser yüzünde Alçalır zulüm, kendi çamurunda!
|