KÜLTÜR EMPERYALİZMİNE KARŞI TOPYEKÜN SAVAŞ AÇILMALIDIR
Kültür emperyalizmine karş topyekun savaş açılmalıdırı
Globalleşen dünyanızda bilhassa vahşi batıdan gelen ve milli benliğimize ters düşen tutum ve davranışlar,Türk Milleti olarak bizi derinden yaralamaktadır. Bu Kültür emperyalizmine karşı milletçe ve devletçe top yekun bir savaş açmalıyız. Sokaklarımız yabancı isimlerle dolu,adeta Türkçe isimli bir işyeri veya ticaret merkezi yok gibi.Reklamlarımız yine yabancı ağırlıklı :Sanki yabancı bir ülkede yaşamaktasınız veya bir sömürge ülkede. Günlük hayatımızda yabancı terimler yaşamımızın bir parçası haline gelmiş,Hele teknolojinin çok gelişmesi ile uluslar arası bir hale gelmiş olan telekominikasyon alanında nerede ise hiç Türkçe kelime kalmamış, batı hayranlığı sebebi ile örf adet ve törelerimizde Anadolu insanın o kendine has duruşu çoktan tükenmiş yerini batıcı ve amerıkancı tutum davranış ve düşünce tarzı almış bütün bu durumlardan ise maalesef toplum hiç de tedirgin gibi gözükmüyor. Bu yanlış gidişe mutlaka bir son verilmesi ve batıdan gelmekte olan kültür emperyalizmine karşı çok ciddi tedbirler alınmalıdır.Bu bakımdan Kültür Bakanlığımızın vakit geçirmeden bir Kültür Şurası toplaması,bu şurada kültür emperyalizmine karşı alınacak tedbirlerin tespit edilmesi ve bu tedbirlerin süratle yürürlüğe konulması gerekmektedir. Aksi halde bin yıldan beri bu topraklarda yaşayan dini ile ,dili ile,örf adet ve töreleri ile Necip bir milletin Türk Milletinin meydana gelmesine vesile olan bu toplum derin yaralar alacaktır Bilindiği gibi, Toplumların Millet haline gelebilmesi için Toprak Birliği kadar,Düşünce ve İnanç beraberliği, Dil ve Irk bütünlüğünün de bulunması lazımdır. ``Toprak eğer uğrunca ölen varsa Vatandır´´.Aksi halde büyük bir mana ifade etmeyebilir. Kederde ve Kıvançta Birlik,Örf,adet ve ananelerde Beraberlik,Millet olmanın yardımcı unsurlarıdır. Dünyanın en eski Milletlerinden biri olan Türkler,M.Ö. 1000 Yıllarından beri tarih sahnesinde yaşamaktadırlar.Tarih sahnesine çıktıkları günden itibaren de sayısız Devlet ve İmparatorluklar kurmuşlar ve pek çok medeniyetin de beşiği haline gelmişlerdir. Türkler Yedinci Asrın ortalarına doğru İslam Dini kendi istekleri ile kabul etmişler,Ve bu kutsal din vasıtası ile güçlerini daha da artırmışlar ve üç kıtada yani , Asya da,Avrupa da ve Afrika da at sürmüşlerdir.Avrupa`nın ortalarına, Viyana kapılarına kadar gelmişlerdir Avrupa`yı tam tamına üç asır titretmişler, ve dünyaya medeniyeti ,insanlığı ve hoş görüyü götürmüşlerdir. Tarihte Türkler kadar canlı,azimli ve hayat dolu bir başka Millete rastlamak mümkün değildir. Türk Milletindeki bu güç ve bu dinamizm,Milli Kültür ve Milli Duyguların güçlü olması sayesinde gerçekleşmiştir.Daha başka bir deyişle Türk Milleti bu gücünü Milliyetçiliği sayesinde elde etmiştir. Millet ile Milliyetçilik,Millet ile Kültür öyle biri birini tamamlayan unsurlardır ki , bunları biri birinden ayrı düşünmek mümkün değildir. Hiç şüphesiz her Millet kendi Kültürünü geliştirmiştir.Türk Milleti de Türk Kültürünü yaratmıştır.Bu güne kadar Kültürün pek çok tarifi yapılmıştır.Kimileri:´´Kültür bir toplumun yaşam tarzıdır´´ demişler;Kimileri de:´´Kültür,bir milletin ,dini,ahlaki,hukuki, lisani, ictimai ve fenni hayatlarının ahenkli bir mecmuasıdır´´ demişlerdir. Birileri de:´´Kültür örf ve adetlerden ,davranış biçimlerinden kurulu ahenkli bir bütündür´´diye Kültürü tarif etmişlerdir. Bu tariflerden de anlaşılacağı gibi, Kültür Milletlerarası değil,Millidir yani Milletlerin kendi öz malıdır.Dilsiz ve Dinsiz,Örfsüz ve Adetsiz bir Topluluk düşünülemeyeceğine göre,Kültürsüz bir Millet de düşünülemez Kültür nesilden nesile intikal eder.Kültürün milli olma zorunluluğu vardır.Çünkü Milletlerin hayatında bu kadar önemi olan Kültürün gayri milli olması halinde Millet bünyesinde ,Milli Birlik ve Beraberlikte büyük boşluklar meydana gelir. Maalesef 70 li ve 80.li yıllar içinde Kültür alanında büyük yanlışlıklar yapılmış,ihmaller ve hatta ihanetler sergilenmiştir.. Vatanımızın ve Milli olan bütün değer yargılarımızın üzerinde oynanan ve oynanmak istenen düşmanca oyunlar,bu memleketin gerçek sahipleri tarafından zamanında ve çok isabetli bir şekilde bozulmuş ve ülkemizde yakın geçmişte ,uçurumun kenarından dönmüştür. Ancak bu kötü günlerin izleri hala bile tam anlamı ile silinememiştir.Yani daha açık bir ifade ile Eğitimde Millilik ve zihniyette Millilik gereği gibi gerçekleştirilememiştir. Eğitimimize,Milli ve Manevi Değerlerimize ,Milli olan Sanatımıza karşı oynanana bu düşmanca oynanan bu oyunlar maalesef genç nesillerde bir takım tatminsizlikler ve inançsızlıklar meydana getirmiştir.Çok yakın bir geçmişte Milli Kültüre dayanamayan politikaların Millet hayatında meydana getirdiği derin yaraları hep birlikte yaşamışızdır. Bu ülkenin gençleri arasında maalesef bayrağını,Milliyetini ve hatta İstiklal Marşını bile inkar eden hainler çıkmıştır Bu ülkenin gençleri arasında kahveleri otomatik silahlarla tarayıp masum insanları katledenler,Banka soyanlar,Vatan Kalelerine ``Kızıl Bayrak´´ çekenler ve meydanlarda kızıl enternasyonal marşları söyleyen soysuzlar da çıkmıştır.Bütün bunların sebeplerini,geçmişte milli olmayan ``Kültür´´ ve Eğitim´´ politikalarında aramak gerekmektedir. Cumhuriyetimizin ilk yıllarında yaşayanlar,Atatürk`ün Türk Milletine vermek istediği Milli Ruhu,Milli Kültür aracılığı ile vermek istediğini çok yakından biliyorlardı. Büyük Atatürk 10. Yıl Nutkunda:`Ne Mutlu Türküm Diyene` diyerek Milli Ruhun her zaman ayakta tutulması gerektiğine işaret etmiştir. Gerçekten de Cumhuriyetin ilk yıllarında Türk olmakla &8216;iftihar eden` bir nesil yetişmiştir. Bu devirde Türklük Şuuru, yapılmış olan Milli Kültür Seferberliği sayesinde layık olan değeri kazanmıştı. Ancak Atatürk`ün ölümünden sonra ve 2. Dünya Harbinin ağır şartları içerisinde bir durgunluk gözlenmiş ve yabancı kaynaklı &8216;Kültür Emperyalizmi` konusunda da gözle görülür bir tırmanma gözlenmiştir. Özellikle bu dönemde Milli duygular zayıflatılmaya çalışılmış,Milli Kültür ve Millet varlıkları üzerindeki temel unsurlar ciddiye alınmamaya başlanmıştı.Zaman zaman kutsal dinimiz İslamiyet`in bile medeni milletler seviyesine çıkmamıza mani olduğu söylenmiştir, .Milli Kültürümüze verilen değer azalınca bu boşluk,`Uygar veya Medeni` dediğimiz Batılı Milletlerin Kültürleri ile doldurulmaya başlamıştır Milli bir seferberliğe ihtiyacımız vardır. Bunun da ancak geniş çapta yapılacak bir toplantı ile yani Milli Kültür Şurası ile elde etmek mümkündür. Bize göre Kültür Bakanlığımız, derhal bir &8216;Kültür Şurası` toplamalı,konuya ciddiyetle eğilmeli,burada alınacak kararları da büyük bir titizlikle tatbik mevkiine koymalıdır. AB ye girmeye hazırlanan ,hızla kalkınmaya,çağ atlamaya çalışan modern Türkiye`nin sanatta, edebiyatta,musikide folklorda,dilde ,hülasa bütün kültür varlıklarımızda özlenen yerini alması için bu gün içinde bulunduğumuz kültür erozyonundan kurtulması ancak bu şekilde mümkün olabilir.Ercüment Konukman
|