Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10207
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2290) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (401)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Halit KANAK - (Ziyaretci) 19.11.2022 20:49:37

Vefât yıldönümünde Fahrettin Paşa (22 Kasım 1948) ve Medine Müdâfâsı 19 Kasım 2022

Vefât yıldönümünde Fahrettin Paşa (22 Kasım 1948) ve Medine Müdâfâsı
19 Kasım 2022



Halit Kanak
Enver Paşa, cennet mekân Sûltân Abdülhamid Hân tarafından 1 Eylül 1908 tarihinde hizmete açılan Şam-Medine tren yolunu kullanarak, maiyetinde; 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa, 4. Ordu Kurmay Başkanı Ali Fuat (Erden) Paşa, 4. Ordu Komutan vekili Fahreddin Paşa, Mevlevi Alayı Komutanı Veled Çelebi (İzbudak), Şam, Halep, Beyrut müftüleri, Şam nâkibüleşrafı olduğu halde Medine-i Münevvereye geldiğinde adeta yer yerinden oynadı.

Bundan sonrasını 1931-1943 tarihleri arasında Harp Akademileri Komutanlığı da yapan olayın şahidi Ali Fuat Erden Paşa’dan dinleyelim.. “Enver Paşa, Medine istasyonunda trenden inince, doğru Peygamberin markadına, Ravza-i Mutahharaya yaya olarak gitti. İstasyondan oraya kadar epey mesafe vardı. Cemal Paşa, Faysal Bey (Şerif Hüseyin’in oğlu), şerifler, seyyidler, Medine eşrafı, sivil ve askeri erkân Enver Paşa’nın etrafında ve arkasında yürüyordu. Bütün Medine halkı karşılıklı saf tutmuştu. Kasideler okunuyordu, caddenin iki tarafında develer kesiliyor, kan fıskiye gibi fışkırıyordu. Fakat Başkumandan vekili kendisine yapılan bu merasimi görmüyor ve işitmiyor gibi idi. O asıl Başkumandanın Peygamberin huzuruna gitmekte idi. O’na tazimler sunmaya, asilin vekile emanet ettiği vazifenin hesabını arz etmeye gitmekte idi. Enver Paşa, benliğinden geçmiş, ellerini göğsünün üzerine ta’zim ve taatle bağlamış; başını öne eğmiş sessiz sessiz ağlıyordu. Ve bütün bu yürüyüş esnasında biteviye ağlıyor, gözlerinden yaşlar döküyordu.”

Öyle yâ, Enver Paşa Medine-i Münevvereyi teftişe değil Ravza-i Mutahhara’yı ziyarete, tazimlerini, taatlerini sunmaya; Çanakkale’de düşman orduları ve donanmalarını mağlup eden bir komutan olarak; Çanakkale deniz-kara savaşlarının en büyük komutanına şükranlar, minnetler arz etmeye gidiyordu. Öyle de yaptı, huzurda hüngür hüngür ağlarken, hıçkırıklar arasında duâlarında hep bunları tekrarladı..

Medine ziyaretinin en ilginç diyaloğu Faysal ile Enver Paşa arasında geçmişti. Medine-i Münevvere’de kendisini uğurlamaya gelen gönüllü Arap süvarilerini Faysal’a sormuş, “bu gönüllü süvariler mü’minlerin düşmanlarına karşı ölümüne kadar savaşmak mı istiyorlar?” Faysal’ın cevabı ilginçtir. “Mü’minler” kelimesini atlayarak, “ Evet düşmanlara karşı ölümüne savaşacaklar.”

Faysal dediğini yaptı. 9 Mart 1916’da biten bu ziyaretten 86 gün sonra düşman olarak gördüğü Osmanlı’ya isyan etti. Ancak İngilizlerle işbirliği yaparak İslâm Halifesine ve Osmanlı devletine karşı isyan edeceği haberi Teşkilât-ı Mahsûsa tarafından Enver Paşa’ya iletilmişti.

Enver Paşa, Cemal Paşa’ya derhal durumdan haberdar etmiş ve çok güvendiği Fahreddin Paşa’yı tam yetkiyle Medine’de görevlendirmesini istemiş, o da yetmemiş; Fahreddin Paşa’dan bizzat savaşın sonucu ne olursa olsun, kendisine hangi makamdan gelirse gelsin emirleri dinlememesini ve burayı terk etmemesini istemişti.

Nihayet Fahreddin Paşa esir olarak tutulduğu Malta Adasından kurtulur kurtulmaz, o sıra Berlin’de bulunan Enver Paşayla kucaklaşmaya gittiğinde sözünü tuttuğunu kendisine iletmişti.

Gerçekten de Fahreddin Paşa bir avuç Mehmetçikle bu mukaddes beldeyi canları pahasına savunmakta sağlam bir irade ve iman ortaya koymuştur. Anadolu ile bağlantılarının kesildiği halde her türlü imkânsızlığa rağmen Müslüman Türk’ün son onur halkalarından biri olmuştu.

Fahreddin Paşa, 4. Ordu komutanı Cemal Paşa tarafından Enver Paşa’nın talimatıyla 28 Mayıs 1916`da Medine`ye gönderildi. Şerif Hüseyin ve dört oğlu, 3 Haziran 1916’da Medine çevresindeki demiryolunu ve telgraf hatlarını tahrip ederek isyanı başlattılar. Ardından 5-6 Haziran gecesi Medine karakollarına şiddetli bir şekilde saldırıya geçtiler.

Fahreddin Paşa’nın aynı şiddetle cevap vererek isyancıları geri püskürttü. Yetmedi; karşı harekatla 27 Haziran 1916`da Bi`ri-ali, ve Bi’ri-maşi mevkilerinde asileri bozguna uğrattı. O da yetmedi, Aşar Boğazı, Bi`ri-derviş, Bi`ri-abbas ve Bi`ri-reha mevkilerini asilerden temizledi. 29 Ağustos 1916’ya gelindiğinde Medine çevresinde 100 kilometrelik bir emniyet şeridi meydana getirilmiş oldu.

İngiliz destekli asilerin sayısı 50 bin, bütün Hicaz bölgesindeki Osmanlı Askerinin sayısı 15 bin civarındaydı. Dolayısıyla Mekke tarafında 16 Haziran’da yeni bir cephe açan âsiler, Mekke Valisi Galib Paşa`nın kontrolündeki Cidde’de 28 Haziran’da, Mekke`de 7 Temmuz’da, Taif`te 22 Eylül’de kontrolü ele geçirdiler.


Bu sırada Kanal Harekatı bütün şiddetiyle devam ettiğinden Hicaz Bölgesine asker gönderilemedi. Buna rağmen Fahreddin Paşa, elinde bulunan kısıtlı imkanlarla İngilizlere karşı Medine`yi 2 yıl 7 ay boyunca müdafaa etti.`

Bu süre içerisinde yeri geldi aç-susuz ya da çekirge yiyerek müdafaadan geri durmadılar. Mondros Mütârekesinden sonra dâhi direnişini sürdürdü. Bâb-ı Âli Hükümetinin Mondros Mütarekesi şartları ile garnizonu teslim et tebliğini getiren yüzbaşıyı hapsetti yine teslim olmadı.

Fakat tarihler 10 Ocak 1919’u gösterirken, ikinci teslim emrinden sonra Mescid-i Nebî’ye gelerek serdirdiği yatağında itikâfta iken, kendisiyle istişâre için gelen kumandan vekili Necib Bey’in işareti üzerine kendisinin kurmay ekibinden dört subay bir anda üzerine atıldı. Fahreddin Paşa’yı sıkı sıkıya tutarak karga tulumba yapan kendi subayları İstanbul’dan aldıkları emirle Paşa’yı Şerif Ali’nin çadırına götürdüler.

Şerif Hüseyin’in kuvvetleri antlaşma gereğince 13 Ocak 1919`da Medine`ye girdi. Böylece Mondros Mütarekesi`nden 72 gün sonra Medine teslim edilmiş oldu. İngilizler tarafından "Çöl Kaplanı" diye adlandırılan Fahreddin Paşa, 27 Ocak`ta savaş esiri olarak önce Mısır`a, ardından 5 Ağustos`ta Malta Adasına gönderildi.

8 Nisan 1921`de Malta`dan kurtuldu, Berlin`de Enver Paşa ile buluştular. 24 Eylül 1921`de Milli Mücadele`ye katılmak için Ankara`ya gelen Fahreddin Paşa, 9 Kasım 1921`de Türkiye Büyük Millet Meclisi`nin Kabil elçisi olarak tayin edildi.

12 Mayıs 1926`da görevinin sona ermesi üzerine yurda dönen Fahreddin Paşa, 5 Şubat 1936`da Türk Silahlı Kuvvetleri`nden tümgeneral rütbesiyle emekliye ayrıldı, 22 Kasım 1948`de tren yolculuğu yaparken Eskişehir’de kalp krizi geçirmek sûretiyle vefât etti. Fahreddin Paşa`nın naaşı Âşiyan Mezarlığı`nda defnedildi. Mekânı cennet olsun inşaallah..


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.