Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1834
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10516
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2059 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (161) | Dış Politika (2373) | Ekonomi (242) | Eğitim (93) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (64) | Adalet (74) | Milli Kültür (476) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (866) | Tarım (153) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (21) | Din (566) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (14) | Milli Güvenlik (637) | Türk Dünyası (907) | Şiir (92) | Sağlık (190) | Diğer (3486) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (453)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Bedrettin KELEŞTİMUR - (Ziyaretci) 10.07.2024 11:05:27

VATANIMIN SINIRLARI

VATANIMIN SINIRLARI
Bedrettin KELEŞTİMUR
Kulaklarımızda öyle bir seda bizleri titretti ki, Türk Dünyasının,
“kalbi Anadolu!” deriz.
Anadolu, üç kıtanın birleştiği yerde… Tarihin kökleri, Anadolu’da bir
kan damarı misalidir.
Kafkaslar, hala hüzün mü kokar?
Doğu Türkistan, gözyaşı mı döker?
Anadolu’nun dışında, ‘mazlum bir dünya…’ yüreğimden bir şeyler söker!
Bozkır Anadolu’nun merkezinde Ankara Başkentimiz…
Kim ne derse desin, Ankara`yı bizler; “Ötüken’e benzetiriz…”
“Ankara…” şiirimizde şöyle deriz;
“Ankara’nın dört bir yanı yayladır
Hacı Bayramla çağrımız hayradır
Ötüken’den tuğramız Ankara’ya;
Yürür Derviş Gaziler, toyladır!

Asya`nın Gül Bahçesi, Ankara’dır
Gonca gül gibi sevdası yâredir
Gözyaşı dökülür, pare paredir
Mevla’m nice sırlar açar, söyletir;
Zeval vaktinin bitişi öyledir!”
İnşallah artık, zeval vaktinin bittiği günlerdeyiz…
Ankara artık günümüzde Türk Dünyasının, “21.asırda tarihi buluşturan
vuslat şehridir…”
Ötüken, bu milletin yeryüzünde ilk var olduğu ve oradan Dünyaya
dağıldığı yerin adı olarak da kabul edilmektedir. Ötüken, “Büyük Hun
Devleti’ne Başkentlik…” yapmıştır. Destanlarda, efsanelerde,
romanlarda en önemlisi de, ‘gönüllerin bahtlı ve de tahtlı şehridir’
“Ankara’yı, Hacı Bayram Veli’de gör
Hele bir sabrı, rüzgârla ele de gör
Bir masumun duasını dile de gör
Gönül dünyasının şehadetinde;
Yaşar, ebed-i müddet gayretinde
Yaşar, yedi düvelin hayretinde!”
Gün gelir, Ankara`ya sıla-i rahim yaparım! Bu kutlu şehirde, tarihi
tefekkür etmeye çalışırım.
Ankara’nın üzerinde, ‘manevi bir zırh olduğunu düşünmüşümdür’
Ankara`nın Başkent oluşunu bir şiirimizde şöyle ifadeye çalışırız;
“On üç Ekim bin dokuz yüz yirmi üç
Bozkır Anadolu’nun yüzakında
Gönül Coğrafyamın yüreğinde öç!
Alır, taze filizler için akında
Kutlu sefer kalkınmaya ant içtik!
Bir ulu makam, Hacı Bayram Veli
Bozkır Anadolu’nun Hak Ereni
Fethi Mübin müjdesi veren Veli
O Velinin manevi huzurunda;
Müştak Baba ismiyle Hak Yâreni
Muştular Ankara’yı Başkent Oluşu!
Ebcet hesabıyla düşer cihana…”
Tarihi iyi okumalıyız. Kafkaslarla, Balkanlarla ve ötesiyle/ gönül
coğrafyamızla olan bağlarımızı her alanda güçlendirmeliyiz. Bir Avrupa
Birliği Modelini, kendi gönül coğrafyamızda geliştirmeliyiz.
Çocukluk ve Gençlik yıllarımızda, “Şeyh Şamil Türküsünü…” sıklıkla
dinlerdik. O türkü bizlere manevi bir haz verirdi… Büyük bir medeniyet
coğrafyasına sahip olduğumuzu bizlere hatırlatırdı!
Artık kendimizi, ‘sadece düşlerle ifade etmeye değil…’ bir hayat
felsefesinin ufuk ötesi nazarlara aksetmesini tetikliyordu.
“Şamil Kafkas dağının Hürriyet güneşidir.
Şamil atalarımın Öz be öz gardaşıdır.
Şamili bilmeyenler Ata’sını ne bilir.
Şair diyor ki;
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır,
Toprak! Eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”
Men de diyorum ki;
Benim vatanımın sınırları Kars’ta başlayıp, Edirne’de bitmez.
Hazer’imin, Hürriyet! Hürriyet diye çalkalandığı kıyılarda başlar,
Taa! Viyana’da biter.
Kur, Aras coştukça,
Tuna, Volga taştıkça,
Benim Ay yıldızlı Bayrağım dalgalandıkça,
Benim şiirlerim okunacak benim türkülerim söylenecek.
İşte, taa oralardan esen, rüzgârın getirdiği bir oyun.
Esaretin düşmanı, cesaretin timsali, Şeyh Şamil…
Sormayın kimlerdenem, Haralıyam a dostlar.
Gönülden fırtınalı, Boralıyam a dostlar.
Kızıl bir kurşun aldım, Yaralıyam a dostlar.
Ağlama gözleri bulutlu yar,
Men bilirem, Senin de eyninde kanlı bir libasın var.
Bu şarkılar, bu türküler. Türk’ü çağırır türküler,
Taşar kalpte ülküler. Allahû Ekber
Bu ses arslan sesidir,
Bu ses demir perdeyi damla damla eriten bir sestir
Bu ses Katharina, Petro’yu Deli eden bir sestir.
Bu ses ta Kafkaslardan gelen Şeyh Şamil’in sesidir!”
Dağlar, nehirler, vadiler, ovalar bir bütün olarak,
‘bu milletin eseceği rüzgâra ses verir, bizleri de soluklandırır…’
Anadolu’m şefkat dili, dost dili,
Sakarya ecdadın şahadet dili
Destanlar, masallar, efsanelerle;
Yüreğimin çağrısı, Yunus Dili
Taptuk, Hacı Bektaş, Ahi Evranla;
İl tutmuş, yurt tutmuş gaziler;
Gazi Erenler, Alplar, Alperenler
Manevi harcında, vatanın dili…
Selam ve muhabbetle


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.