Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10207
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2290) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (401)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Özcan PEHLİVANOĞLU - (Ziyaretci) 16.04.2022 15:13:51

MEĞERSE KÜRTMÜŞÜM!

MEĞERSE KÜRTMÜŞÜM!


“Bu yazı 11 yıl önce yazılmış... Günümüzde HDP`nin önümüzdeki yıl yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde rol kapmaya ve adeta devlete ortak olmaya yönelik çabasını ve yine Suriye, Afgan, Iraklı ve diğer sığınmacıların geleceğe dair hesaplarını görünce ne kadar boş boş yaşadığımızı bir kez daha anladım... Sanki bana olacaklara gönüllü imişiz gibi geldi! Allah korusun...”



Bundan yaklaşık 5 yıl önce bir resim sergisinin açılışında kalabalık bir grupla sohbet ederken, bana yöneltilen ne olduğum sorusuna o günkü kızgınlığımla “ben bir Rumeli Kürdüyüm” diye cevap vermiştim. Aslında vurgu yapmak istediğim husus, Türk milletinin asimilasyona karşı olan zafiyetini ortaya koymaktı. Bu ısrarımı biraz sürdürünce, beş dakika sonra soruyu soran kişi kendisinin de “Rumeli kürdü” olabileceğini söyleyince, konuşmayı bitirip arkamı dönerek uzaklaşıp gittim. Ancak o zamandan bu yana bütün sohbetlerimde, yarın Balkanlar üzerinde bir kürt meselesinin gündeme getirilebileceğini söyleyip durdum. Herkes bana gülüp geçti.



Ancak ben Türk olan aslını unutup, Arnavutlaşan, Boşnaklaşan, Pomaklaşan, Goralı ve Torbeş diye kendini tanımlayan ve aslında Türk olup artık karşımızda Bulgar, Yunan, Makedon, Sırp, Hırvat olan o kadar çok insan biliyorum ki; mutlaka “ben Balkan Kürdüyüm” diye de karşımıza çıkacak olan(lar)ı bekliyordum.



Yanılmadım ve malum güç odakları “Balkan Yarımadasında Kürtler” diye uyduruk bir inceleme kitabını kafamıza Kü(r)t! diye çarptılar. Aslında bu kitap, Balkanlarda Kürt varlığını anlatmaya çalışırken bütün Kürtlerin, Türk ve Turanî bir kavim olduğunu ispatlamış. Eğer aksi olsa buradan ilan ediyorum: ne kadar Balkan Türkü, Arnavut, Boşnak, Torbeş, Pomak, Goralı, Bulgar, Yunan, Makedon, Sırp, Hırvat varsa hepsi Kürt’tür…



Türk milleti, içinden “Kürt” diye bir millet çıkarma çabası ile bölünmek istenmektedir. Bu gün Kürt aşireti denilen, aşiretlerin neredeyse tamamına yakını Türk aşiretidir. Ama bu kolay asimile olma belası yüzünden kendilerini farklı görme yanlışına düşmüşlerdir. Bunu sadece kendine Kürt diyen Türklerde değil Araplaşan, Arnavutlaşan, Boşnaklaşan, Bulgarlaşan, Makedonlaşan, Sırplaşan, Hırvatlaşan, Rumlaşan, Pomaklaşan, Goralılaşan vs. tüm Türklerde görmek mümkündür.



Bu saydığımız toplulukların; arkeolojik ve etnografik yapılarını, kültür, örf, adet ve sanatlarını inceleseniz hemen hepsinin ortak bir milletin çocukları olduğunu görürsünüz. İşte batının bu milleti yani Türkleri un ufak etme projesi burada devreye girer ve ortak kimliğin yani Türk isminin kullanılması, milletimizin içinde değişik ve farklı isimde topluluklar çıkarmak suretiyle engellenir.



Aynı oyunun son perdesi de Türklerin en büyük kalesi olan, Türkiye Cumhuriyeti’nde de oynanmak üzere sahneye konulmuştur.



Son günlerdeki iddialar, Osmanlı – Türk İmparatorluğu döneminde, devletin hakim olduğu topraklarda büyük bir Türkleştirme politikası izlendiği yönündedir. Hatta Kürtlerin ve diğer grupların Türkleştirildiği gibi Sırp ve Slav kökenlilerinde Türkleştirildiği konusunda televizyonda konuşan paraları peşin ödenmiş satılıklar vardır.



Yani birilerinin iddiasına göre Balkanlarda büyük bir Kürt varlığı vardır kimine göre de Türk’üm diyenlerin çoğunluğu Slav ırkından gelen Sırplardır. Ey Balkan Türkleri soruma cevap verin: Kürt müsünüz, Sırp mısınız? Ve bu durum Osmanlı’ya özlem duyan ve “Yeni Osmanlıcılık” akımı peşinde koşanlar için büyük bir çelişkidir. Eğer Osmanlı, bir Türkleştirme politikası izlediyse, Türk karşıtlarının Osmanlı arzusu izah edilemez bir durumdur.



Ben bir Balkan Türküyüm. Anne tarafım Kuman Türklerindendir. Sarışın ve mavi gözlüyüzdür. Balkan topraklarına gelen Peçenek, Kıpçak, Çepni, Oğuz gibi Türk boyları ile iç içe geçmişizdir.



Şimdi birileri kalkmış Balkanlarda Kürt varlığını ispat edeceğim diye Kuman Türklerini Kürt yapmış, Balkan adının Kürtçeden geldiğini söylemiş, Sarı Saltuk menkıbelerinin Kürt destanları olduğunu belirtmiş ve bütün Kuman Türklerinin aslında asimile olmuş Kürtler olduğunu anlatmış.



Balkanlara Kürt geçişinin nedeni olarak da “Kürt toplulukları yer ve yurt bulma endişesiyle hareket ederek hep batıya doğru yayıldılar. Balkan yarımadasına girişin amacı da orayı kendilerine vatan edinmekti” diye belirtmişler. Ne yazık ki; daha da ileri giderek Balkanların insanlık tarihinin ilk yıllarından bu yana bir Kürt vatanı olduğunu ilan etmişlerdir.



Şimdi böyle bir çalışma yapılmasını yani “Türk” diye bir milletin olmadığı ve Kürt diye bir milletin olduğu ve Türk topraklarının aslında Kürt vatanı olduğu veya bu başarılamazsa Türkler hakkında, Balkan Türkleri örneğinde olduğu gibi Slav ırkından gelen bir Sırp olduklarına dair uyduruk tezlerin seslendirilmesinin nedeni; şu an Silivri Cezaevi’nde tutuklu olan Albay Hasan Atilla Uğur’un 1999’daki hain Abdullah Öcalan’ın sorgusunu anlattığı kitapta, Öcalan’ın verdiği cevaptan anlıyoruz.



H. Atilla Uğur sorar “Sen Türkiye Cumhuriyeti ülkesinden toprak koparabileceğine gerçekten inandın mı?” Bölücübaşı cevap verir: “Asla benim böyle bir düşüncem ve idealim olmamıştır… Çünkü biz bütün Türkiye’ye talibiz…”



Şimdi Balkanlarda Kürt varlığını ispata kalktıklarına göre bundan anlıyoruz ki; bütün Türk Dünyasına talip olmayı düşünmeye başlamışlar.



Neremle güldüğümü yazarsam ayıp olur ama Türk milletinin zafiyetlerini de göz önünde tutarak, bu çalışmaları ciddi bulduğumu da ifade etmek isterim.



Eğer Türk milleti ve milletimizin değerli evlatları; soyumuza, sopumuza, kültürümüze, tarihimize ve inancımıza ilmi çalışmalarla ve bütün dünyanın kafasına vura vura sahip çıkmazsa, bu gülüp geçtiğimiz şeylerin ete kemiğe bürünüp gerçekleştiğini gelecek nesillerimiz görebilir.



Aslını terk etmişlerin varlığı bizim gözümüzü açması gereken en önemli delillerden biridir. Bakalım şimdi Balkan Türkleri, Balkan yarımadasındaki Kürt varlığına ne diyecek?



Benim ise cevabım şimdiden belli “Elhamdülillah Türkoğlu Türküm”…

Özcan PEHLİVANOĞLU

07 Ekim 2011 / İstanbul


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.