MAVİ CAMİ
Mustafa Mete İSLAMOĞLU ALTIN MİNARELER `` MAVİ CAMİ `` BAŞLARKEN: Bir manada İstanbul demek O demektir. Nerden bakarsanız bakın hem islamın hem de İstanbul`un hatta dünyanın sembolü olan
``SULTANAHMET CAMİİ´´ ve TARİHÇESİ
İnsanlık tarihinin sevgi ve şefkat üzerine kurulduğunu söylemek ne kadar zorsa, iktidar üzerine kurulu olduğunu söylemek de bir o kadar kolay ve doğru olacaktır.
En küçük topluluktan büyük ülkelere kadar hatta aile içi ilişkiler için bile en geçerli dilin iktidar dili olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Üstelik, söz konusu olan gerçekten büyük bir imparatorluksa ve bu imparatorluğun en ihtişamlı dönemleriyse&8230; İşte, üç kıtaya uzanan Osmanlı İmparatorluğu tam da bu ifadeye karşılık geliyor ve her dönemde şüphesiz büyük iktidar savaşlarına sahne olmuş. Şu da bilinen bir gerçektir ki, iktidar ortak istemez. Görkemi Ayasofya`ya karşı Osmanlı İmparatorluğu`nun tarih sahnesinde oynadığı başrol elbette İstanbul`un alınması ve Doğu Roma İmparatorluğu`nun sahneden çekilmesi olmuştur. Hiçbir şey tümüyle yok olmayacağı için, dev Bizans`ın mirası da bu yeni ev sahibine kalmış. İşte bu mirasın özellikle o dönem için yeryüzündeki biricik ve en görkemli izlerinden biri Ayasofya`dır.
Ayasofya camiye dönüştürülmüş dönüştürülmesine ama Mimar Sinan`la doruk noktasına ulaşan Osmanlı mimarisini de tümüyle etkilemiş ve belirlemiş. Böylesi muhteşem bir yapıya hangi mimar direnebilir ki! Padişahların tahta geçme törenleri Eyüp Sultan Camii`nde yapılmış ama Topkapı Sarayı`nın hemen dış kapısında yükselen bu görkemli yapı, cami olarak saray tarafından her zaman kullanılmış. 1600&8242;lü yıllara gelindiğinde, genç yaşta tahta çıkan I. Ahmed, İstanbul`a ama özellikle sarayın çok yakınına görkemli bir İslami anıt dikmek istemiş belli ki. Çok geniş bir alana yayılan, mimari özellikleriyle de bezemesiyle de çok iddialı bir yapı olan Sultan Ahmed Külliyesi de böyle oluşmuş;
Ayasofya`nın tam karşısında. Sultanahmet Meydanı`na çıktığınızda, terazinin iki kefesi gibi duran bu iki yapıyı gördüğünde insan ister istemez bunları düşünüyor. Hemen açıklayalım: Külliye, birçok yapının bir arada bulunduğu bir toplamı ifade ediyor ve hemen her padişahın kendi adına yaptırdığı bir külliyesi vardır fakat Sultanahmet Külliyesi, sadece sıraladığımız nedenle bile olsa farklıdır. ALTIN MİNARELER Ahmed dindarlığıyla da tanınan bir padişah ve Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa`ya yaptırdığı bu külliye için kendi gelirinden büyük bir servet ayırmış. Caminin on dört şerefesi, I. Ahmed`in 14. Osmanlı padişahı olduğunu simgeliyor. Kaynaklara göre, inşaatın yapılacağı alandaki yapılar yıkılmış ve 9 Kasım 1609 yılında temel kazımına başlanmış. Törende tüm üst düzey din ve devlet görevlileri hazır bulunmuş. Padişah bir süre töreni izledikten sonra, oturduğu yüksek köşkten inerek kadife saplı kazmayı almış ve yorulana kadar çalışmış.
Bu kazma Topkapı Sarayı`nda sergileniyor. Külliyenin tamamlanması on yıl sürmüş, Bu on yılın son iki yılı, ne yazık ki 1617&8242;de henüz 27 yaşındayken muhtemelen mide kanserinden ölen I. Ahmed`in türbesinin yapımı için geçmiş. Külliyenin en çok göze çarpan yapısı şüphesiz Mavi Cami olarak da bilinen Sultanahmed Camii`dir.
İznik`te yapılan 20 bini aşkın çininin mekana verdiği renk nedeniyle yabancılar tarafından böyle adlandırılmış. Evliya Çelebi`nin aktardığına göre, üç şerefeli minarelerin yalnız alemleri değil, külahları da altın kaplamaymış ve güneşte parlıyormuş. Bu cami, Osmanlı mimarlığında dört ayağa oturan kubbe düzeninin mekan gelişimi açısından ulaştığı son nokta olarak biliniyor. İç mekan özenle yapılmış, kilim ve halılar, renkli cam pencereler, renkli taşlar, kalem işleri, sedefkâri kapılar, pencere kapakları, rahleler, kubbeye asılan deve kuşu yumurtaları ve avizeler mekanın görkemini arttırmıştır.
Külliyenin diğer bir önemli yapısı, padişahın namazdan önce ya da sonra oturup dinlenebileceği, sohbet edebileceği bir mekan olarak tasarlanan Hünkar Kasrı`dır. Kasrı camiye bağlayan galeriyi taşıyan sütun dizisi bu yapıyı gösterir. Külliyenin bir başka birimi de Sıbyan Mektebi yani dershanedir.
Ne yazık ki 1912 yılında çıkan yangında harap olmuş. Darülkurra, Darüşşifa, Medrese, İmaret ve Sebiller külliyenin diğer parçaları. Tabii kendisi, eşi Kösem Sultan, oğlu II. Osman ve IV. Murad`ın yattığı türbe de bu bütünün bir parçası. Sultanahmet`e gelen yerli yabancı hemen tüm turistlerin uğradığı bir çarşı vardır; Arasta Çarşısı. Bu çarşı, işlevini hiç değiştirmemiş ve 17. yüzyıldan günümüze kalan tek üstü açık çarşı. Yani kilimler, gümüşler ve halılar içinde gezerken sadece dev bir külliye içinde değil, tarihin külliyesinde de gezmiş oluyorsunuz. İstanbul`un her yeri tarih kokmaktadır. Selam ve dua ile 10 MAYIS 2017 ALANYA
|