KAPALI ÇARŞI VE KÜLTÜRÜMÜZ!
KAPALI ÇARŞI VE KÜLTÜRÜMÜZ!
Bedrettin KELEŞTİMUR
Kapalı Çarşı sözlükte; “Dükkân ve ana yollarının üzeri tonozlar Ve ahşap bir çatı ile veya kubbelerle örtülü çarşı” olarak geçer. Şehir mimarisi üzerinde çalışma yapanlar şunu çok iyi bilirler; “Kapalı Çarşılar…” varlığı 15. Yüzyıllara kadar giden bir İslam Kültürüdür! O müstesna kültürün içerisinde; “Hanları, Hamamları, Camileri, Çeşmeleri; Sebilleri, Mescitleri, Kervansarayları, Bedestenleri, Saat Kulelerini…” Her biri kendi başına bir değer olarak bahsedebiliriz! “Ticaret Merkezi” özelliğindeki, üstü kapalı bu çarşılar; Altını çizerek ifade etmek istiyorum, “15. yy’lar da, Batı Dünyasının dikkatlerini çeker” Paris’te, Londra`da, Newyork’ta ve de batının birçok büyük merkezlerinde kurulan; “Büyük Ticaret Merkezleri” Türkiye örneğinden çıkılarak, Bugünkü üstün teknolojiyle giderek cazibe merkezleri konumuna gelmişleridir. Batı dünyasına ilham kaynağı olan, Ülkemizden ve Gönül Coğrafyamızdan, Birkaç örnek verecek olursak, bunlar arasında; “İstanbul, Bursa, Edirne, Kayseri, Urfa, Şam ve Bağdat…” Kapalı Çarşıları meşhurdur! Elâzığ Kapalı Çarşısına her gidişimde düşünmüşümdür. Elâzığ Şehrinin sosyal, iktisadi ve kültür hayatına çok büyük katkıları olan, “Elâzığ Kapalı Çarşısı...” nasıl, ne zaman, hangi şartlarda kuruldu/ veya bugünlere kadar da şehrin belki de, ‘ilk tarihi eserler arasında korunarak geldi…’ Elâzığ Belediye Başkanlarından Çötelizade Mehmet Bey (1920-1925) bir İstanbul gezilerinde en fazla etkilendiği ‘İstanbul Kapalı Çarşısı…’ olacaktır. Elâzığ’a döndüklerinde; tarihi İstanbul Kapalı Çarşısı’nın, ‘küçük bir modelini kendi şehrine kazandırmak ister…’ Bu düşüncesi şehirde büyük bir kabul görecektir. Elâzığ Kapalı Çarşısı’nın şehre kazandırılması ise dönemin Belediye Başkanı Halil Rıfat Özden’e (1925-1930) nasip olacaktır. O yılların Elâzığ Şehrini şöyle bir hayalinizde taşıyınız. Burada dikkati çeken bir şey daha vardır; “Avrupa’daki meydan sistemi/ Viyana ve Roma meydan sistemi düşünülmüştür!” O meydan da, 1890’larda hizmete açılan Elâzığ Valiliği… Valilik binasının hemen arkasında yer alan (Eski SGK binasının yerinde) Elâzığ Belediyesi yer alıyordu… Kapalıçarşının hemen yanı başında da, ‘İstasyon Caddesi…’ yer alıyordu! Tarihi Hükümet Konağının hemen yakınında yer alan Kapalı Çarşı, ‘ahşap çatısı, tarihi fırını ile de dikkatleri üzerine çekmekteydi.’ Elazığ Kapalı Çarşı… Şehrin, “90 yılı aşan kimliğidir” Şehirdeki, “iktisadi hayatın barometresidir…” Yılların Usta Kalemi, Yavuz Donat her Elazığ`a gelişlerinde, soluğu, “kapalı çarşıda” alırlardı… Kapalı Çarşıdaki, “esnafın dili” şehrin de dilidir! Elazığ Kapalı Çarşı, “şehrin dışarıya açılan…” penceresidir. Pek o kadar dile getirilmez ama “Gurbet ile Sıla arasında, hasret köprüsüdür!” Her gün, Kapalı Çarşıya uğramaya gayret sarf ederim! Orada, şehri soluklar, nefeslenirim… Esnafa, bugün için “aksatan nasıl” diye sorduğumuzda, Ağızlardan çıkan ilk ifade, “hamd ve şükür” oluyor. En tatlı yüz, “tebessüm eden yüzlerdir” En tatlı dil, “şükreden dillerdir” En doğru terazi, “doğruluktan şaşmayan terazidir” Bu fotoğraflarda, Elazığ`ın, “vakarlı duruşunu” görebilirsiniz? Sohbet ehli, “Harput Beyefendisi…” olarak andığımız insanların varlığı, Bizleri daha fazlasıyla, “kapalı çarşıya…” oradaki esnafa bağlar! Kapalı Çarşı ve esnafı, “şehirle bütünleşmişleridir” Akşam vakitleri, Kapalı Çarşı, “Bir arı kovanını…” andırır! Kapalı Çarşı fırını kadar, “Kapalı Çarşı Tavası” meşhurdur. Elazığ`ın meşhur, “peynirli ekmek” siparişi verenler… Kâh, “Lahmacun” “Güveç” “Yağlı Ekmek” yaptıranlar… Bu arada, ‘kuyrukta bekleyenlerin’ şehir sohbetleri! Dışarıdan gelenlerin ilk talepleri arasında; Ağın Leblebisi, Çedene Kahvesi, Orcik, Badem Şekeri vesaire… Bunlar, Elazığ’ın ‘patentli’ ürünleridir. Dışarıdan da, en fazla ‘tercih’ edilenlerdir. Kapalı Çarşıyı tercihimizin belki de en önemli sebepleri arasında, “Doğal Köy/Gıda Ürünleridir…” Bir bakıma her sabah Elâzığ Şehri Kapalı Çarşısında, “Doğal Gıda Ürünleri Fuarı…” açılır. Doğal Gıda Ürünleri arasında, ‘tereyağını’ ‘karakovan balını’ “Kışlık Salamura Peynirini” “tulum peynirini” söyleyebiliriz. Elâzığ Şehrinin, ‘zengin sofra kültürünün mutfağı…’ Kapalı Çarşı diyebiliriz. Bunu saymakla bitiremeyeceğiniz, “ürünlerde” görebiliyorsunuz! Tarihi Kapalı Çarşısına, ‘doğanın bütün lezzet ve tatlarının taşındığı…’ hissine sahip olursunuz. Tekrar ediyoruz, “Kapalı Çarşıda, yöresel ürünler, baharatlar, orcik, pestil, peynir, bakır eşya, balık ve et gibi birçok çeşit bulabilirsiniz…” Elâzığ Şehrinin da, ‘ticaret ve kültür merkezidir.’ Dışarıdan Elâzığ Şehrine gelenlerin (yerli ve yabancı turistlerin) öncelikli uğrak yerleri de, Kapalı Çarşı olmaktadır. Kapalı Çarşı ve çevresinde son yıllarda yapılan restorasyon çalışmalarıyla bir bakıma kendisini yenilemiş durumdadır. Kapalı Çarşı da, takriben ’86 dükkân bulunmaktadır’ 1928 tarihinde şehrin hizmetine giren Kapalı Çarşısının 6 farklı giriş-çıkış kapısı vardır. Hürrem Müftügil’in Belediye Başkanlığı Döneminde (1930-1935) Kapalı Çarşıya özgü uygulamaların getirildiğini görmekteyiz. Bunları üç ana gruba ayırabiliriz; “Cam Sistemi, Önlük sistemi ve Kilo Sistemi…” Kapalı Çarşıda, bütün ürünlerin camın içinde olması… Kasaplar, kırmızı önlük… Süt Ürünleri, beyaz önlük… Yeşillik satan esnaf için ise yeşil önlük zorunluluğu getiriliyor. Fatih Sultan Mehmet Döneminde hizmete giren İstanbul Kapalı Çarşıda; “22 kapı, 2 bedesten, 16 han, 64 sokak, 3600 dükkân var!” 45 bin metrekare alanı ile hergün yüzbinlerce kişiye hizmet üreten dünyanın en meşhur çarşısı… O çarşı kültürünün Anadolu`daki küçük bir maketinin, Elâzığ Kapalı Çarşı olduğunu söyleyebiliriz. Kapalı Çarşı içerisinde, “Balıkçılar Çarşısı, Kasaplar Çarşısı, Kadayıfçılar ile…” Çarşının güney giriş-çıkış kapısından doğuya doğru gittiğinizde tarihi; ‘Bakırcılar Çarşısına…’ girmiş olursunuz. Çarşı Mahallesi, Eski Hükümet Konağı, Kapalı Çarşı ve Meydan… Bizim tarihi kültürümüzün günümüzdeki izdüşümüdür.
|