Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10207
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2290) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (401)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Gön:Av. Hasan Serdar Bilge - (Ziyaretci) 30.05.2021 15:03:53

Kalenderhâne Câmii Şerîfi’nin 16 Asırlık Hikâyesi…

Kalenderhâne Câmii Şerîfi’nin 16 Asırlık Hikâyesi…
Nidayi Sevim

İstanbul’u keşfetmeye ömür, yazmaya, anlatmaya kelimeler kifâyet
etmez. Dünyânın göz bebeği bu güzel şehir, kuşkusuz üç-beş günde,
birkaç gezi programıyla gezip dolaşmakla bitirilebilecek bir hazîne
değil. Her gün bir başka güzelliğini, târihî ve mânevî özelliğini
keşfediyorsunuz. İstanbul biraz da böyledir. Kendini hemen göstermez.
Sevenlerine zamanla gösterir kendini. Onu keşfetmek, tanımak
isteyenler sabırla beklemeli. Ancak her şeyden önce bunu gerçekten
istemeli. Sevmeyene, istemeyene kolay kolay açmaz kapılarını ve
sırlarını İstanbul…

Bakmakla görmek arasında, işitmek ve duymak arasında fark var elbette.
Baktığımız her şeyin farkında olduğumuz söylenemez. Ancak ve ancak
bakıp, fizikî olarak fark ettiğimizde, onu hissedip bir anlam
yüklediğimizde görmüş oluyoruz. İşitmek ve duymak da böyledir.
Kulağımıza gelen her sesi duymayız. Sâdece işitiriz. Bunlar gelip
geçici seslerdir. Şâyet farkındalık varsa, hissedebiliyorsak sesin bir
tanımı ve anlamı olur. İşte o zaman duyularımızla hissetmiş ve duymuş
oluruz. Yoksa kuru gürültü ve anlamsız ses yığınları vardır ortada.
Her birimizin zaman zaman bu gibi durumları bizzat yaşamışlığı vardır.
Söz gelimi yolumuzun üzerinde bulunan ve önünden her gün kayıtsızca
geçtiğimiz târihî bir çeşmeyi yıllar sonra, bir gün bir vesîle ile
ansızın fark etmemiz gibi. “Nasıl olmuş da yıllardan beri ben bunu
görmemişim!” diye sorarız kendi kendimize. Evet, bakmışız lâkin
görememişiz.

Fetihten Sonra Dönüşümden Nasîbini Alan İlk Mekânlardan…

Şehzadebaşı, Vezneciler’den Süleymaniye’ye doğru giderken yanından
önünden yıllardan beri kim bilir kaç defa geçmişimdir. Lâkin yaklaşık
yarım asırlık İstanbullu olmama rağmen Kalenderhane Câmii Şerîfi’ni
yakın zamanda fark edip gördüm ve hakkında bilgi sâhibi oldum.

Oysa bu gibi keşiflere yelken açmak için ansızın yolumu değiştirdiğim,
kilometrelerce yürüdüğüm çok olmuştur. Aynı yoldan gidip gelmemeye
özen gösterir, mümkün olduğunca ezanı duyduğum zaman en yakın câmi
neredeyse namazımı orada edâ etmeye çalışırım. Nice farklı pencerenin
bu vesîleyle açıldığını, bunu yakînen hissettiğimi söyleyebilirim.

Bizans’tan intikâl eden, fakat o sırada âtıl durumda bulunan kilise,
manastır ve benzeri yapıların bir kısmının, yeniden yapılandırma
siyâseti gereğince başta pâdişah olmak üzere devlet erkânı ve bâzı
nüfuzlu şahıslar tarafından işlevsel hâle getirilerek câmi ve medrese
gibi kamu yararına hizmet veren eserlere dönüştürüldüğü biliniyor.
Eski İmâret Câmii, Zeyrek Câmii, Molla Gürani Câmii, Fethiye Câmii,
Kariye Câmii, Fenari İsa Câmii, Kefevi Câmii ve Koca Mustafa Paşa
Sümbül Efendi Câmii işlevsiz vaziyette kaldığı için bir plan dâhilinde
sonradan câmiye çevrilen yapılardan bâzılarıdır. Kalenderhane Câmii
Şerîfi de bu bağlamda Ayasofya Câmii Şerîfi’nden sonra dönüşümden
nasîbini alan ilk mekânlar arasında gösterilir.

Bizans Kilise Formunun Nâdir Örnekleri Arasında

Kalenderhane Câmii, İstanbul’un Vefa semtinde Doğu Roma döneminden
kalma bir yapıdır. Kalenderhane Mahallesi’nde, 16 Mart Şehitleri
Caddesi, Kalenderhane Medrese Sokağı üzerindedir. Bozdoğan Kemeri’nin
en doğu ucunun güneyinde yer alır. Yapı, kare içinde haç planlı kilise
tipinin günümüze ulaşan nâdir örneklerinden birisi olması sebebiyle
Bizans’ın diğer dînî mîmârî eserlerinden ayrılır. Plan ve üslûp
özelliklerine göre değerlendirmeye tâbî tutularak 9. veya 10. yüzyıla
âit olabileceği öne sürülür. Târihteki ismi tartışmalıdır. Bu bağlamda
Semavi Eyice şu bilgileri aktarır: “Son araştırmalarda yan hücrelerin
birinde bulunan Meryem’in fresko iki resminde Kyriotissa lakabı ile
karşılaşılmıştır. Bu sebeple kilisenin Akataleptos Manastırı’na âit
olmakla berâber Meryem’in adını taşıması muhtemeldir.”

Ekrem Hakkı Ayverdi, bütün Bizans yapıları gibi kasvetli ve karanlık
olan bu yapıya Osmanlılar döneminde pencereler açılarak sıkıcılığının
biraz olsun giderildiğini yazar. Mâbedin içerisine hâkim olan
gülkurusu, turkuaz ve yeşil renklerin ortamı daha da rahatlatıcı bir
havaya büründürdüğü söylenebilir. Köşeleri kum saatli, çok da târihî
olmayan güzel bir mihrâbı vardır. Ampir üslûbundaki minberi ahşaptır.
Câminin kalem işleri, özellikle kürevî müselleslerde olanlarından
övgüyle söz edilir. Kubbede bâzı mozaik desenlere rastlanır. Yapı
içinde yer alan mermer kaplamalar da kayda değer ayrıntılar
arasındadır. Bu tür mekânlarda dikkatimizi ziyâdesiyle çeken
unsurlardan birisi de Bizans döneminden kalan, kendine has süsleme
üsluplarıyla sütun başlıklarıdır.

İstanbul’da Fetihten Sonra Oluşturulan İlk Mevlevîhâne…

Mâbedin, 13. yüzyıldaki Latin işgâlinden sonra Roma Katolik kilisesi
olarak kullanıldığı rivâyetler arasındadır. Mihrâbın yanındaki küçük
hücrenin kemer alınlığında ortaya çıktığı söylenen Ortaçağ
İtalyası’nın ünlü din adamlarından Fransisken tarikatının kurucusu
Assisili Aziz Francesco’nun adı bu iddiaya dayanak olarak gösterilir.
İstanbul’un fethinden hemen sonra ise mekânın Ebu’l Feth Sultan Mehmed
Han Gâzî Hazretleri tarafından câmiye çevrilerek savaştaki üstün
yararlılıklarından dolayı Kalenderî dervişlerine tahsîs edildiği, kısa
bir süre sonra câmi/tekke olarak hizmet vermeye devâm ettiği rivâyet
edilir.

Semavi Eyice’ye göre: “Câminin ne tarafında olduğu bilinmeyen
manastırın keşiş odaları XV. yüzyılda zâviye olarak hizmet vermiş,
harim kısmı ise tevhidhâne-semâhâne olarak kullanılmıştır. Bu sebeple
Kalenderhâne, İstanbul’da fetihten sonraki ilk mevlevîhâne
sayılmaktadır.” Hadikatül Cevami’de mâbedin 1160/1747 târihinde Maktûl
Beşir Ağa tarafından kapsamlı bir şekilde tâmir edildiği zikredilir.
Bu dönemde yapı bütünüyle câmiye dönüştürülmüştür. Câmiye aynı zamanda
bir hünkâr mahfili de ekleyen Beşir Ağa’nın bu tâmirine dâir bilgiler
son cemâat yerinin içinde ve kapının sağındaki kitâbeden
öğrenilmektedir. Şâir Ni’met Efendi [öl.1773] tarafından yazılan
manzum kitâbesinin son dört mısrâı şöyledir: “Cevherin sarf eyleyüp
Ni’met dua-gûyı dahi / Böyle beyt-i pâk ile târihin imlâ eyledi /
Nâzır-ı beytü’l-harem Beşîr Ağa ihlâs ile / Bu muallâ mâbedi tecdîd ü
ihyâ eyledi…”

IV ve V. Yüzyıllara Târihlendirilen Hamam Kalıntıları…

Yangından ve depremden zarar gören câmi 1854 yılında tekrar
restorasyona tâbî tutulmuş. Bu restorasyona dâir 1271/1854 târihli
tâmir kitâbesi de yine son cemâat yeri içerisinde ve kapının sol
tarafındadır. Kitâbenin son iki mısrâı şöyledir: “Lutf ile imdâd
eyleyip Mevlâ dedi gevher târihin Kadrîya / Gelip bu bânisin eyledi
gâye bu Câmi-i Kalenderî ihyâ”. Kitâbede ismi geçen Hacı Kadri’nin,
kabri Beşiktaş Yahya Efendi Dergâhı Haziresi’nde bulunan Kudsîzâde
Abdülkâdir Kadrî Efendi olması muhtemeldir. ö. 1309 [1891-1892].

Kadrî Efendi’nin Son Görevi Mâbeyn-i Hümâyûn İkinci Kâtipliğidir

Câminin Minâresine 1930 yılında yıldırım düşerek yıkılmış, daha sonra
yeniden yapılmış. Harvard Üniversitesi Dumbarton Oaks Bizans
Araştırmaları Enstitüsü ve İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Doğan
Kuban’ın 1966-1975 yılları arasında ortak çalışması netîcesinde
Kalenderhane Câmii ve çevresinde kazı alanının izin verdiği sınırlar
dâhilinde etraflı bir araştırma ve inceleme yapılmış. Eyice’nin
verdiği bilgilere göre, yapılan kazılarda Bizans devrine âit pek çok
kalıntıya rastlandığı gibi kazıyı yapanlar tarafından IV. ve V.
yüzyıllara târihlendirilen küçük bir hamamın temelleri de meydana
çıkarılmıştır. Elde edilen bu yeni bilgi ve bulgulara göre yapının IV.
yüzyıla târihlenen saray hamamından erken dönem kilisesine, Latin
Şapeli’nden Bizans kilisesine, ardından bir zâviye ve câmiye
çevrildiği on altı asırlık mîmârî aşamaları gözlemlemek, bunlara dâir
izleri sürmek mümkün.

Harap durumdayken 1968 yılında restorasyona tâbî tutularak yeniden
ibâdete açılan Câminin avlusunda, kilisenin ilk zamanlarında yapıya
dâhil olan, daha sonraları dervişler tarafından kullanılan ancak şimdi
yıkılıp harâbe hâline gelen duvar kalıntıları bulunur. Câmi günümüzde
faâl olmakla birlikte sâhip olduğu târihî hüviyeti ile bağdaşmayan bir
görüntü içindedir. Özellikle câmi dışındaki kazı alanlarında oluşan
terk edilmişlik havasının giderilerek, mâbed ile uyumlu hâle getirilip
bir bütünlüğe kavuşturulması elzem gibi gözüküyor. Bölgenin hareketli
nüfus yoğunluğu ve uluslararası bir ziyâret yeri olması da göz önüne
alındığında meselenin ehemmiyeti daha da iyi anlaşılacaktır diye
düşünüyoruz. İnancımız ve dileğimiz bu yöndedir…

Yararlanılan Kaynaklar:

– Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mimarisinde Fatih Devri, c.III,
İstanbul Fetih Cemiyeti, 1966.

– Hâfız Hüseyin Ayvansarayî, Hadîkatü’l-Cevâmi, İstanbul, 1281.

– Hakkı Alçep – Erdal Karaman, Fâtih Câmii ve Mescitleri, Fatih
Müftülüğü Yayınları, İstanbul, 2017.

– Semavi Eyice, Kalenderhâne Câmii, TDVİA, c.24, İstanbul, 2001.

– Tahsin Öz, İstanbul Câmileri, c.III, Ankara, 1987.

– İstanbul Târihini Kalenderhane’den Okuyun, www.itohaber.com, Erişim
Târihi: 16.02.2021.

– Kalenderhâne Câmi, www.ottomaninscriptions.com, Erişim Târihi: 17.02.2021.
Kaynak: Yenidünya Dergisi Mayıs 2021, Sayfa:46-49


--
Hasebi
Av. Hasan Serdar Bilge
Mersin
Twitter: www.twitter.com/hasebiserdar
Facebook: www.facebook.com/hasanserdarbilge


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.