Islahat fermânı’nın ilânı (18 Şubat 1856)
Islahat fermânı’nın ilânı (18 Şubat 1856)
18 Şubat 2023 Halit Kanak Tanzimat’ın ilânından 16 yıl, 3 ay, 15 gün sonra gelen ıslahat fermânı Sûltân I. Abdülmecid tarafından 18 Şubat 1856 tarihinde ilân edilerek yürürlüğe girdikten sonra çeşitli eleştirilere mâruz kalsa da, dönemin en büyük sosyal hareketlerinden biri olarak kabûl edilir.
Islahat fermânı; İmparatorluğun 1922’de yıkılmasından 66 sene öncesine rastlar ve Avrupa’da kamuoyu oluşturmak, Avrupa Birliği teşebbüslerimiz gibi biz de sizden farklı değiliz demek için hazırlanmıştır.
Bunun nedeni 1853-1856 Kırım Savaşı’nda Fransa ile İngiltere’nin fiili olarak Osmanlı Devleti’nin yanında savaşa katılmalarından dolayı onlara jest olsun diye ve ayrıca bana göre, 25 Şubat 1856’da Paris’te başlayacak barış görüşmelerinde, Avrupa’nın desteğini alarak Rusya karşısında mutlak üstünlük kurmak istenmesinden kaynaklanmaktadır.
Nitekim Paris Anlaşmasından Türk Diplomasisinin zaferle çıkmasının sebebi budur. Hatta Sûltân Abdülmecid’in Kudüs-ü Şerif’te; 2 Ekim 1187 Cuma günü Kudüs`ü fetheden Selahaddin Eyyûbî’nin medrese yaptığı St. Anne kilisesini 1853 Kırım Harbinde sağladığı destek için III. Napolyon`a hediye etmesinin sebebi de bana göre budur.
Fransızlar bu hediyeyi alır almaz kilise yapmışlardı. Ancak 62 yıl sonra Enver Paşa buraya el koyarak, 1915’te bu kiliseyi Selahaddin Eyyûbî anısına yeniden medreseye çevirmiş ve onun adına Kudüs-ü Şerif’in en önemli ilim medresesi sıfatıyla “Selahaddin Eyyûbî Külliye-i İslâmiyyesi” ismini vererek bizzat açılışını kendisi yapmıştı. Rahmetle anıyoruz.
Bu şartlarda ilân edilen ıslahat fermânına, gerek hristiyan teb’a gerekse İmparatorluk coğrafyasında yaşayan Müslümanlar ile İmparatorluğun sahibi Türkler sıcak bakmamışlar, her dâim temkinle yaklaşmışlardır.
Buna neden olan başlıca hükümlere göz atacak olursak durum biraz daha anlaşılacaktır;
O güne kadar askere alınmayan hristiyan teb’a askere yazılacak sadece bedelini ödeyenler muaf olacaktır. Bunun yanısıra kendileri askerliğe tâbi tutulduğu için cizye adlı vergiyi ödemeyecekler.
Hristiyan teb’a; eyâlet, vilâyet ve kâzâ meclislerinde rast gele değil, nüfusları oranında temsil edileceklerdir.
Islahat fermânı’nın ilânından sonra hristiyan teb’a Sadâret ve dinî makamlar dışında her türlü devlet görevinde çalışabilecektir. Nitekim Rum ve Ermeni pek çok kimse dışişleri bakanlığı dâhil çeşitli bakanlıklarda hem bakan, hem bürokrat olarak görev yapmışlardır.
Hristiyan teb’a’nın askerî okullara alınması kabûl edilse de İmparatorluğun sonuna kadar hiç bir hristiyan subay Türk Ordusunda görülmemiştir.
Hristiyanlar kendi dilleriyle eğitim veren okullar açabilecekler, ancak her husus Türk Devleti’nin teftiş ve kontrolünde olacaktır.
Patrikler ve onlara bağlı din görevlileri bundan böyle diğer memurlar gibi devletten maaş alacaklar, ancak kendi teb’asından aidat toplanmasına izin verilmeyecektir.
Hristiyan cemaatleri vakıf ve kilise yaptırmak için Bâb-ı Âli’den izin almaya devam edecekler, fakat bakım, tamir restorasyon çalışmaları için izne gerek duyulmayacaktır.
Hristiyan teb’a ile Müslüman teb’a aynı hukuka tâbi olmaya devam edecekleri için bundan böyle gâvura gâvur denmeyecektir. Bütün şehir sokaklarında tellalların bunu duyurması uzun süre unutulmamıştır.
Bu fermanın ilândan sonra 25 Şubat’ta Paris’te barış konferansı açıldı. Konferansta Türkiye’yi Dışişleri Bakanı Reşid Paşa temsil edecekti. III. Napolyon kendisini kandırdığı gerekçesiyle Reşid Paşa’ya itiraz edince, Sadrâzâm Ali Paşa görevinden istifa ederek dışişleri bakanı yaptırıldı (yerine Reşid Paşa 5. kez Sadrâzâm oldu) ve Reşid Paşa’nın Paris Büyükelçisi olan oğlu Mehmed Cemil Bey ile birlikte konferansa katılan isim oldu.
Paris’te, Türkiye’nin yanısıra İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya, Prusya ve Sardunya’nın katılarak imza altına aldığı anlaşmada en önemli konular şunlardı;
Rusya savaşı için Türkiye’ye desteğe gelen İngiltere ve Fransa askerleri acele olarak Türk Topraklarından çıkacaklar. 1783’te Rusya’nın işgâl ettiği Kırım toprakları müttefik güçler tarafından boşaltılacak, Rusya da Kars’ı boşaltacaktı.
Ayrıca Karadeniz’de bulunan bütün liman ve tersaneler yıkılacak, Karadeniz tarafsız hâle getirilecekti.(Bu madde, Karadeniz’de bir tek gemi bulunduramayacak olan Rusya için yıkımdı.) Rusya ayrıca Moldovya ve Tuna deltasından çekilecekti. Birde Rusya Romanya Prensliklerine hiçbir şekilde müdahale edemeyecekti. En önemli madde ise bütün devletlerin kefareti ile bundan böyle Türkiye istese bile hiçbir ülkeye hiçbir şekilde toprak terk etmeyecekti.
Anlaşma Türk diplomasisinin büyük zaferi olarak tarihe geçse de, diplomasi dâhisi Reşid Paşa, Ali Paşa’yı daha büyük tâvizler koparabilirdi diye eleştirmiştir. Yine de tanzimat fermânının mimari Reşid Paşa ile ıslahat fermânının mimarı Ali Paşa’yı saygıyla, rahmetle, minnetle yâd ediyoruz..
|