Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10207
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2290) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (401)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Bedrettin KELEŞTİMUR - (Ziyaretci) 9.07.2021 19:36:43

HER İLE BİR KÜLTÜR EVİ!

HER İLE BİR KÜLTÜR EVİ!

Bedrettin KELEŞTİMUR

Sorarım, sokaktaki şehrimin insanına,

Tarihin kadim şehri Harput’un mirasını taşıyan Elazığ’ıma…

Bir Diyarbakırlıya, bir Mardinliye;

Bir Muşluya, bir Siirtliye, Doğulu kardeşime;

Yaşadığınız şehrin, gelmiş-geçmiş, iz bırakan;

“Bilge Kişileri…” “Kanaat Önderleri…”

“Gönül İnsanları…” kimlerdir?

O, “kimlik insanları…”

O, Erenler, Alpler, Derviş Gaziler…

O, Âlimler, Arifler, Aksaçlılar…

O, Şairler, Yazarlar ve Edipler…

Bütün bunlar, yaşadıkları şehirlere;

Birer, “koruyucu zırh…” olurlar!

İnsanına, ‘güven…’ verirler!



Harput, Diyarbakır, Mardin her biri Artuklu Şehri…

Diyarbakır’ın kapıları kâh Harput’a, kâh Urfa’ya açılır…

Günümüzde de o tarihi kapıları, köprüleri konuşmak isterim…

Diyarbakır Şehrimiz için neler diyoruz?

Ah! “abide şahsiyetler…” yetiştiren şehir,

“541 sahabe makamını bağrında…” taşıyan şehir…

“Divan-ı Lügat-it Türk’ü…” bizlere tekrar kazandıran,

“Ali Emiri ’nin…” şehri, Diyarbakır!

Gazi Atatürk’ün, “Doğu’nun bülbülü” dediği,

“Hafız Celal Güzelses’ in…” sesi Diyarbakır!

Hani nerde , “Velime…” sohbetlerin!

O sohbetlerin, ‘usta şahsiyetleri…’

“İbrahim Gülşeni’yi, İbn-ün Ezrak’ı, Molla Çelebi’yi,

H. Ragıp Müderris’i, Ahmet Mürşid’i, Ebu’l Kasım Amidi’yi,

Ziya Gökalp’ı, Cahit Sıtkı Tarancı’yı, Faik Ali Ozansoy’u,

Kalem ve Kelam rıhtımında ağırlayan şehir, Diyarbakır!

O edebi Seda’da, ‘Sezai Karakoç’un ruh dünyasında…’ birlikte olursunuz.



Süleyman Nazif, bu milletin, ‘vefalı dostu…’

Onun kütüğünde de, “Diyarbakır” yazar.

Süleyman Nazif, bir dönemi yaşayan;

Bir dönemi, ‘etkileyen…’ şahsiyet!

Mehmet Akif Ersoy, onun için bir şiirinde ne diyorlar;

“Artık bize nâr inmeyecek, nur inecektir

Ey tek kara gün dostu bu hicranzade yurdun,

Sen milletinin âlâmını dünyaya duyurdun

En korkulu günlerde o müdhiş kaleminle”

Süleyman Nazif, “O bir vatan şairidir…”

Feryadı hala içimizde yankılanır…

Ne diyor şairimiz?

“Hak yolunda et fedâ-yı cân ü ten

Ziynet-i ahrârdır hûnin kefen

Neşve vermez bâde, seyr-i gül-beden

Olsun erbâb-ı hamiyet nâle-zen

Bir harabe-zâra dönmüştür vatan



Âh edilsin kalb-i gam-me’nûs ile

Fikr-i mahzûn, hâtır-ı me’yûs ile

Nâle-î (vâveyl) ile (efsûs!) ile

Olsun erbâb-ı hamiyyet nâle-zen

Bir harâbe-zâra dönmüştür vatan.”





O İstanbul’un işgaline karşı; “Kara Bir gün” adlı yazısıyla,

“Yüreğinin sedasıyla…” haykırabilmiş vatansever şairimiz;

“20 ay Malta’da sürgün hayatı…” yaşayacaktır.

O sürgün hayatında yazdığı bir şiirinde;

“Acımam kendime asla… Fakat Eyvah! Eyvah!

Korkarım belki vatandan da nişan kalmayacak!”



Şair o acılar içerisinde, “o eski istibdat günlerini arar”

“Padişahım gelmemişken ya da biz,

İşte geldik senden istimda da biz

Öldürürler başlasak feryada biz,

Hasret olduk eski istibda da biz.”



“ŞAİRLERİ HAYKIRMAYAN BİR MİLLET”

Mehmet Emin Yurdakul bir şiirinde;

“Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et;

Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet,

Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir;



Zaman ona kan damlayan dişlerini gösterir

Bu zavallı sürü için ne merhamet, ne hukuk;

Yalnız bir sert bakışlı göz, yalnız ağır bir yumruk!..”



Dinleyin beni a dostlar!

Bu memleketin, “sevenleri susmuş gibi…”

Veya başları, “önlerine düşmüş gibi…”

Sel gelmiş, toprağın özünü götürmüş gibi…

Yâd etmediğim, “tarihim bana küsmüş gibi…”

Artık yeter diyorum!

Sevdiklerinle birlikte, “kalk ayağa ey şehir!”

Kimliğinle birlikte doğrul…

Sesin var, sözün var, sohbetin var;

Artık yeter diyorum,

İsmine, cismine, mecaline; “Diyar-ı gam…” demesinler!

“Sevenlerin, sevilenlerin…” yurdusun!

Sevenlerini, “öksüz bırakma…” artık!



Bu millet, “tarihiyle, irfanıyla, kültürüyle…” birlikte yaşar.

O halde, geliniz her şehrimizde birlikte;

“İRFAN MEKTEPLERİNİ…” birlikte inşa edelim!

Orada, “7 RENK SANAT ATÖLYELERİNİ” kuralım!

Sanatta, ‘tefekkür’ vardır.

Kalbi ve hasbi bir tefekkür…

Ameli ve İlmi bir tefekkür…

Bizleri, ‘iradesizleştiren…’ sebepler üzerinde duralım ki,

Daha güçlü bir, ‘hafızaya…’ sahip olalım!

Her İlimize, “Kültür Evlerimizi!” inşa edelim!

Yunus’un diliyle yoğrulan “SOHBET KÜLTÜRÜ…”

O kültür de Ahmet Yesevi’nin fütüvvet nazarları…

O kutlu nazarlar bir ırmak misali asırlara aksın diyorum!


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.