BİZİM KİMLİĞİMİZ
BİZİM KİMLİĞİMİZ Bedrettin KELEŞTİMUR “Saygıda asalet, Sevgide şefkat, Hoşgörüde hürmet, Susmakta hikmet, Dostlukta minnet, Sevgide sadakat” Bütün bu saydıklarımız, Bizlerin hayat fotoğraflarıdır… İnsanlığı güzelleştiren de, Bütün bu erdemliklerin kazandırdığı, Kişiliğidir! O kişilikte, vakar vardır… O kişilikte, yüksek bir moral vardır… O kişilikte, ilim ve hikmet vardır… O kişilikte, marifet vardır… Böyle bir kişiliğe, elbette ki, iltifatımız olacaktır! Elbette ki, saygı duyacağız! Ateş, Hz. İbrahim’i yakamadı… Hicap etti… Hicabından, ‘soğuk terler…’ döktü! Bıçaklar, Hz. İsmail’in karşısında köreldi… Bir büyük edep; Edebiyle, babası Hz. İbrahim’e teslim olan Mümtaz şahsiyet… Kur’an da, ‘kıssaların en güzeli…’ İnsana, ‘ders veren bir yaşam…’ Bir met ve cezir olayı gibi, Çileden selamete çıkan, Erdemli, faziletli, feragatli bir yolculuk… En zor anınızda bile sizlere güç veren; Doğruluk, Adalet ve sadakat… Allah Resulünün giydiği zırh! “Emin ve güvenilir olmak…” Hz. Ali (kv) buyuruyorlar; “Edebin ne kadar önemli olduğunu, bilseydiniz… Allah’tan rızık yerine, Edep talep ederdiniz… Bizim geleneğimizde; Genç yaşlıya, Erkek kadına, Çocuklar büyüklere, Saygılı ve Edepli olacaktır… Edebini bozmayacaktır! Hadis, “Hepiniz çobansınız; Hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur.” Sorumluluk, bir halkanın zincirleri gibi, uzayıp gitmektedir… Sorumluluk, Osmanlı’nın zirve dönemidir… Kanuni, sütkardeşi büyük âlim Yahya Efendi’ye, ‘Devletin akıbetini…’ sorar! Bütün sırları içerisine alan, Tek bir kelimede, cevabı verir; “Neme lazım…” Bir ülkede, ZULÜM Yayılacak… HAKSIZLIK, ayyuka çıkacak… Söz sahibi olanlar bile, ‘Neme Lazım…’ diyecekler! Böyle bir durumda, Ne hürmet kalır, ne de asayiş… Ne sevgi kalır, ne de sadakat… Bizim kimliğimiz, Hak, hukuk, adalet; Doğruluk kimliğidir… O kimlikle, Sadece ülkeler değil, Gönüller fethettik… O kimliği, ısrarla yaşamak isterim! Akif ne diyor; “Ecdadını, zannetme asırlarca uyurdu; Nerden bulacaktın O zaman eldeki yurdu? Üç kıtada, Yer Yer, Kanayan İzleri Şahit; Dinlenmedi bir gün O büyük Nesli-i Mücahit!” Bizler, hayatı ‘sevgiyle’ inşa ettik… Harcına, ‘edebi’ vakarı koyduk… Sözlerimiz birleşti, bir meşale oldu… Yandı yürekler, bir demde hemhal oldu… Bakü-Elazığ aynı kaderde, aynı sevinçte, Aynileşti, bir kökte, iki ulu gövde oldu…
“Kötü duygular ömür yıpratır Güzel duygular sevgi yaratır, Kötü insanlar kapı kapatır, İyi insanlar kendini aratır…”
“Bir nefeste seksen dört milyon ah! Feryat değil, sessiz çığlığın adı! Gözyaşları alev alevdir, eyvah! Çarptıkça yürekler masum yüzüne Işığı düşer, toprağın bağrına!”
“BİRLİKTE…” milletin varlığı saklı! Birliğin dışında; “yollar yasaklı!” Bizim gönlümüz, “İRFAN MEKTEPLİ!” Her zaman, “İLİM, HİKMET, İHLÂS…” haklı
Tek milletiz biz, “zillete…” karşıyız! “780 bin km karede…” Kutlu seferlere, “arş der…” yürürüz! “yüce dileğe doğru!” hey, yürürüz! Yürüyüşümüzde, “ayrılıklar…” yok “Bir…” diyor, bizlere; Hazreti Kur’an; “ikiliklere…” meydanımız yo
Ey Yirmibirinci asır; sabrım! Sabrım sende, dertlendi; derde döndü! Bekler oldu, şefkat yağmurlarını… Çöle dönmesin; yüreğim, toprağım! Yâ Rab! Yıkansın iman ateşiyle…
Sevgi yüreğinde, “nefret…” arama… Öfkeyle, nefretle; “yarışımız…” yok! Kötü çığırlara, “fırsat…” arama… Fesatla, fitneyle, “barışımız…” yok!
Biz tek bir milletiz, tek bir yürek olduk Birliğimiz hak; Hak’ta çare bulduk Yürekler tek bir nefes, tek bir çağrı; Gönüller, “Allahûekberle” dolduk
|