Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10207
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2290) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (424) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (849) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (891) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3430) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (401)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Halit KANAK - (Ziyaretci) 6.11.2021 13:08:31

Babür Türk Devletinin ve II. Bahadır Şâh’ın hazin sonları (6 Kasım 1862) 06 Kasım 2021

Babür Türk Devletinin ve II. Bahadır Şâh’ın hazin sonları (6 Kasım 1862)
06 Kasım 2021

Halit Kanak İletişim:


1526’da yapılan Panipat savaşından sonra (Osmanlı topçuları bu savaşta önemli rol almıştı) 1857`ye kadar Bâbür Türk İmparatorluğu bünyesinde Türklerin hüküm sürdüğü Hindistan’da Türk Hükümdârı Gazneli Mahmud’un 998 yılında yaptığı ilk seferle fütûhat başlamıştı.

Babür İmparatorluğu döneminde ilim, sanat zirve yapmış, bütün Hindistan’da sükûnet sahip olmuştu. Kânûni tarafından Hint Denizi kaptanlığına atanan Seydi Ali Reis Babür İmparatorlarından Hümâyûn Şâh’a vezirlik yapmış, Hümâyûn Şâh’ın ölümünden sonra tahta geçen çocuk yaştaki Ekber Şâh’a Nâib olarak Karakoyunlu Türklerinden Bayram Hân’ı bırakarak Hindistan’dan ayrılmıştı.

İlerleyen yıllarda ise, bizimde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın henüz Başbakanken Hindistan’a yapmış olduğu seyahate katılarak birlikte ziyaret ettiğimiz, Babür Türk İmparatoru Cihân Şâh’ın hanımı Ercüment Bânu Begüm için yaptırdığı dünyanın yedi harikasından biri olan Türk-İslâm Eserlerinden Tac Mahal’i Mimar Sinan’ın öğrencilerinden Mehmet İsa Efendi yapmıştır. Mehmet İsa Efendi’ye Semerkandlı Mimar Muhammed yardımcı olmuştur.

Yine Tac Mahal’in kubbesini Mimar Sinan’ın usta öğrencilerinden İstanbullu İsmail Efendi yapar. Tac Mahal’de yazıların tamamı Hattat Serdar Efendi’ye aittir.

Babür Türk Hükümdarlarının sonuncusu ve en bahtsızlarından son padişah II. Bahadır Şâh 23 Ekim 1775’te doğdu. Babasının 1837’de ölümü üzerine 62 yaşında tahta çıktı. Bu yıllarda Hindistan’da İngiliz nüfuzu iyice artmış, İngilizlerin kurmuş olduğu East India Company (Doğu Hindistan Şirketi) ve onun çıkarlarını korumak için ülkede bulunan İngiliz askerleri ülkenin her yerine hâkim olmuştu.

Bahadır Şâh hayatını başkent Delhi’deki Kal’a-ı Mu’allâ’da ibâdetle geçiriyordu. Bâzende Mazhar-ı Cân-ı Cânan, İmam Rabbanî, Nizâmeddin Evliyâ, Kutbüddin Bahtiyâr (Kaddasallahu sırruhu) gibi Allah (c.c.) dostlarının türbelerini ziyaret ediyordu. Fakat öyle bir an geldi ki, sömürgeci İngilizlerin yaptığı bâzı olaylar dayanılmaz boyutlara ulaştı. İngilizler’in Müslüman, Hindu ayırmaksızın dinî hürriyetlere müdâhelesi halk arasında büyük gerginliğe neden olmuş Buda yer yer ayaklanmalara sebebiyet vermişti.

İngiliz askerleri baskı dozunu artırınca, Ocak 1857’de ilk isyan patlak verdi ve çığ gibi büyüdü. Hedeflerinde İngilizlerin Hindistan’dan tamamen atılması vardı. 29 Mart’ta Barackpore, 10 Mayıs’ta Meerut bölgesinde İngiliz ordusunda paralı askerlik yapan yerel insanlar isyan etti ve birleşerek Delhi üzerine yürüdüler. Kısa sürede şehrin kontrolünü ele geçirdiler. Yetmedi II. Bahadır Şâh’ı Hindistan’ın tek imparatoru ilân ettiler.

II. Bahadır Şah bu duruma kayıtsız kalmadı. 14 Mayıs 1857’de millî bir hükümet kurdu, bütün câgîrdar (hizmet karşılığı verilen toprak sahibi devlet adamları) ve emîrlere bir emirnâme göndererek İngilizlere karşı başlatılan savaşa iştirak etmelerini istedi. Bu çağrı bütün ülkede büyük bir destek gördü. İngiliz egemenliği altında yaşamak istemeyen halk ayaklanan askerlerin yanında yer aldı.

Ancak düzenli bir koordineden mahrum güçler, müstakil hareket edince yenilgi kaçınılmaz oldu. İngilizler bu isyanı çok kanlı bir şekilde bastırdı, kontrolü ele aldı. Yalnızca İngiliz komutan Sir J. Lawrens’in 8 Haziran 1857’den beri kuşatma altında tuttuğu Başkent Delhi direniyordu.

Kuşatma 9 hafta sonra kırıldı ve 14 Eylül 1857’de Hodson’ın kumandasındaki İngiliz kuvvetleri şehre girdiler. Şehir içinde çarpışmalar 19 Eylül’e kadar devam ettiyse de şehir düştü. İngilizler ilk etapta 30.000 Müslümanı kurşuna dizip, kılıçtan geçirerek tam bir katliama imza attılar.

Dedelerinden Hümâyun Şâh’ın türbesine sığınan II. Bahadır Şah, İngilizlerin ailesine ve maiyetine bir zarar vermeyeceklerine dair verdikleri söze aldanarak 21 Eylül sabahı teslim oldu.

Fakat İngilizler her zaman olduğu gibi sözlerinde durmadılar. Bahadır Şah’ın çocuklarını elleri bağlı olarak kaleye doğru götürürken İngiliz komutan Hudson yolda Bahadır Şâh’ın üç oğlunu soyundurduktan sonra göğüslerine kurşun sıkarak şehid etti. Sonra kanlarından bir miktar içti ve cenazeleri kale kapısına astırdı.

Ertesi gün ise kestirdiği başlarını daha üst komutanı Henri Bernard’a götürdü. Yetmedi; başlarını suda kaynatarak çorba yaptı ve Bahadır Şâh’la hanımına sundu.

Bahadır Şâh ve hanımı çok açtılar. Önce birer kaşık aldılar ancak çiğneyip yutamadılar, olduğu gibi yere bıraktılar. Hâin İngiliz Hudson keyifle güldü, sonra yüksek sesle, “Neden yemediniz? Çok güzel bir çorbadır oğullarınızın etinden yaptırdım” dedi.

Günler sonra Bahadır Şâh isyan suçundan yargılanmaya başlandı. Aralık 1858’de düzmece mahkeme suçunu sabit görerek müebbet hapse mahkûm etti. Tahtı elinden alınarak, politik nedenlerle sürgün edilenlerin yeri olan 1755 yılında Kral Alaungpaya tarafından kurulmuş bulunan Myanmar’ın (Burma) Yangun şehrine sürgün edildi. 6 Kasım 1862’de zindanda vefât etti. (Ayrıca Fadl-ı Hâk adlı büyük İslâm Âlimi’de 1861 yılında Andaman Adasında zindanda yine İngilizlerce şehid edildi.)

Bahadır Şâh, Hindistan’daki hürriyet mücadelesinin bir sembolü olduğu gibi, Hindularla Müslümanlar arasında sağlanan birliğin öncüsü kabûl edilmektedir.

Sofi meşrepli, bilgin, şair ve hattat olan II. Bahadır Şah’ın Zafer mahlası ile yazdığı şiirlerini ihtiva eden birde divânı vardır.

Ayrıca Sa’dî’ Şirâzi’nin meşhur Gülistan’ına şerh yazmıştır. 1857`deki bağımsızlık savaşı sayesinde Hindistan’da hâlen konuşulmaktadır. II. Bahadır Şâh zamanında ve onun komutasında gerçekleşen bağımsızlık mücâdelesinde Hindular ve Müslümanlar omuz omuza İngilizlere ve doğu Hindistan şirketine karşı birlikte savaştılar. Fakat içlerindeki hainler, maddiyatla elde edilen casuslar yüzünden mücâdele kaybedildi.

Böylelikle Hindistan’da büyük Türk Sultânı Gazneli Mahmut`la başlayan Müslüman hâkimiyeti, elinden tahtı tâcı alınan yine bir Türk Hükümdârı Bahadır Şâh ile sona ermiş oldu. Çok geçmeden yine İngilizler eliyle ikinci Türk Devleti Osmanlı da yıkılmış olacaktır. Allah-û Teâlâ (c.c.) ülkemizi, milletimizi, devletimizi korusun ve ilelebed pâyidar kılsın inşaallah..


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.