Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10221
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (454) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (545) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (431)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Bedrettin KELEŞTİMUR - (Ziyaretci) 11.02.2024 22:50:43

AHMET KABAKLI VE SAĞDUYU

AHMET KABAKLI VE SAĞDUYU,
Bedrettin KELEŞTİMUR
Ahmet Kabaklı ismiyle ilk hafızalara taşınan, “Sağduyudur…”
“Sağduyu, ferasete çağrı gibi/ İfrat, tefrik; her biri ağrı gibi
Kanayan bir yara olmasın derim/ Derdim, halkımın yanık bağrı gibi”
Kabaklı Hoca, kendi insanına, onun gönül dünyasına dokunabilen bir
erdemli şahsiyet…
O bir, Harput Beyefendisiydi. Asrımızın, ‘Dede Korkut’u ve de Bilgesiydi…
1924 yılında, Harput Göllübağ’da dünyaya gelen Ahmet Kabaklı,
2001 yılının 8 Şubat tarihinde aramızdan ayrılıyordu.
Bu güzel insanın, Hakk’a yürüyüşünün 23.ncü yıldönümündeyiz…
Doğumunun 100. yılında minnet ve şükranla anıyoruz…
Şunu rahatlıkla ifade edebiliriz ki,
Bir nesil üzerinde büyük emekleri vardır!
Ömrünü bu millete vakfetmişler/adamışlar dersek yanılmamış oluruz!

İlk öğretmenlik yeri komşu ilimiz, Artuklu Beldesi, Diyarbakır İlimiz olacaktı…
Diyarbakır Halkevi’nin çıkardığı, Karacadağ Dergisini yönetti!
Diyarbakır’dan çok verimli hatıralarla ayrılacaktı;
Diyarbakır’ı sevdi; Diyarbakır, Kabaklı’yı bağrına bastı…
İnşallah 2024 yılında hayata geçirilmesi düşünülen,
Diyarbakır-Elazığ buluşmasında;
Ahmet Kabaklı Hocamızı doğumunun 100. Yılında birlikte anacağız!
Diyarbakır’ın yetiştirdiği mütefekkir insan; Şevket Beysanoğlu’nu da
yâd edeceğiz…
Şevket Beysanoğlu, bir hukukçu, Edebiyat ve Tarih araştırmacısı, bir
Halk Bilimci…
Kayseri`de Av. Nevzat Türkten, Elâzığ’da Av. Fikret Memişoğlu,
Kıbrıs’ta Harid Fedai…
Her biri kendilerini doğdukları şehirde hizmete adayan insanlar…
İnşallah, Diyarbakır’ın 2. Ali Emiri olarak da tanımlanan Şevket
Beysanoğlu ile Elâzığ Şehrinin Mütefekkir Kalemi Ahmet Kabaklı’yı
birlikte anma fırsatını yakalamış oluruz.

Ahmet Kabaklı Hoca öncelikle “Eğitimci…” kimliği ile bilinir!
Öğretmenliğinin Diyarbakır İlimizden sonraki ikinci Durağı Aydın İlimizdir…
Kabaklı Hoca Aydın’daki görevinden sonra İstanbul`a, “Çapa Eğitim
Enstitüsüne” öğretmen olarak geleceklerdir.
Bu arada, Hukuk Fakültesi’nden de mezun olarak, avukatlık mesleğini de
kısa bir süre yapacaklardır.
Ahmet Kabaklı Hocayı bizler; Anadolu insanı, Tercüman Gazetesindeki,
“Günışığı…” köşesinde tanıdı… Bir nesil, O’nun yazılarıyla büyüdü,
dersek elbet yanılmamış oluruz.
Yazılarında, “memleket sevgisini…’ dantel gibi işliyorlardı.
Cana yakınlığı, esprileri, araştırmacı kişiliği,
Yeni projeler üzerindeki kıvrak zekâsı,
Haklının, mazlumun yanında duruşu;
Vatan, Millet, Bayrak ve Ezan Sevdası, yazılarına tamamen yansıyacaktı!
O bir, Alperendi, O ruhu taşımaktaydı…
O bir, iman ve aksiyon insanıydı.
Onda, Türk Dünyası Sevdası bir büyük aşk derecesindeydi…
O sevda kendilerini bir, ‘gönül ereni…’ yapmıştı!
Yunusla, Mevlana ile sohbetleri vardır;
O sohbetlerle, bu abide şahsiyetleri, nezih bir edebi söyleşi türünde
günümüze taşımışlardır.
Ahmet Kabaklı’nın ilk yazıları,
22 yaşında bir Üniversite Öğrencisi olduğu yıllarda;
Son Saat Gazetesinde yayınlanacaktır!
Ahmet Kabaklı Hocayı asıl zirveye taşıyacak olanda;
Tercüman ve Türkiye Gazetelerindeki, “Günışığı…” köşesi olmuştur!
Bütün yazılarında, bir ‘muhabbet iksiri…’ vardır.
Milletine, ‘yürekten seslenişi…’ hissini/ duyarlılığını sizlerde uyandırır!
Ve Türkiye’nin, “edebi mahfili…” diyebileceğimiz;
“Türk Edebiyatı Vakfı…” Vakıf insanları bir araya getirecektir
Türk Edebiyatı Vakfı, Kabaklı Hocanın inanılmaz çabalarıyla,
Kendilerinin o engin hoşgörüleriyle, ‘aydınlar okuluna…’ dönüşecekti!
Harput’taki, Kürsübaşı Sohbetlerini; Türk Edebiyatı Vakfı`nda,
“Çarşamba Sohbetleriyle…” edebi kimliğe taşıyacaklardı.
Türk Edebiyatı Vakfı bünyesinde çıkartılan; “Türk Edebiyatı Dergisi…”
Cumhuriyet Tarihimizin en istikrarlı, “dergileri arasında…” yerini alacaktır.
O dergide kimler yazmadı ki? Dönemin bütün usta kalemleri…
Ne kadar bereketli bir sofraydı!
Günümüzde, böyle bir edebi sofraya o kadar çok ihtiyacımız var ki!
Ve birlikteliğe! Ve sağduyuya! O sağduyudaki heyecana…
Ahmet Kabaklı Hoca, Beş Ciltlik Türk Edebiyatı Tarihi olmak üzere,
Gelecek nesillere onlarca eser kazandırmışlar.
Kendilerinden bu millete, ‘miras…’ olarak kalanda; eserleridir!

Bir ömre sığdırılan yazılarında; “Edep Yahu…” demişlerdir!
Böyle bir çerçeveye günümüzde o kadar çok muhtacız ki!
O bir, idealist, aksiyon insanıdır, O bir, dava adamıdır.
Şunun veya bunun değil; Milli menfaatlerin olduğu yerde durmuştur.
Özetle şöyle derdi; “Gazetecinin görevi insanları kendi menfaatleri
doğrultusunda yönlendirmek değil, okuyucu ile değerleri birlikte
paylaşmak/ bütünleştirmektir!”
Biz gazeteciler için Ahmet Kabaklı bu felsefe bir idealdir… Olması
gereken çerçevedir…

Ahmet Kabaklı bir, “Harput Beyefendisidir…”
Harput’u/ Elazığ`ı bütün zenginlikleriyle, Türkiye’ye taşımışlardır.
Harput, Anadolu coğrafyasının müstesna bir, “İlim muhiti…” olarak bilinir.
Kabaklı Hoca, Harput’tan beslendiği o engin kültürle;
Geleceğe ufuklar açacak bir kalem ve kelam ustasıdır.
Aydınlar Ocağının öncülüğünde, 55 Dernek ve Vakfın birlikteliğiyle kendilerine;
“Şeyhü’l Muharririn…” unvanı verilecektir
Bir faniye nasip olabilecek, en değerli makam.

Ahmet Kabaklı Hoca, “Günışığı…” köşesinde;
Doğduğu ve sevdiği şehir, Elazığ`ın meselelerini sürekli “Türkiye’nin
gündemine…” taşımışlar.
Değerlerini sıklıkla dile getirmişler!
Harput’un efsaneleri, O’nun kaleminde kitaplaşmıştır
Harputlu Divan Şairleri ve Zengin Musikisi,
Edebi lisanıyla sürekli ifade edilmiştir.
Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarında, Çaydaçıra Bilim, Kültür ve Sanat
Ödüllerinde,
Şehrin birçok organizasyonunda, aleni desteklerini esirgememişlerdir!
O, başlı başına bir, “Elazığ Lobisidir…”

Elazığ’da, 1930 yılında yayın hayatına başlayan; “Turan Gazetesi…” arşivlerinde;
Ahmet Kabaklı, Cemil Meriç, Ali Rıza Alp, Av. Fikret Memişoğlu, Niyazi
Yıldırım Gençosmanoğlu vs. İsimleri, o isimlerin imzalarını görebilir/
ve okuyabiliriz!
Aynı şekilde, 27 Ekim 1997 tarihinde yayın hayatında başlayan;
“Günışığı Gazetesi…” ismini Ahmet Kabaklı Hoca’nın; “Köşesinden…”
almıştır
Bu isim, Alperen Ocağı’nın bu şehirde, bu şehrin ikliminde ‘var
olduğuna…’ işarettir.
Şeyhü’l Muharririn Ahmet Kabaklı Hocamızı aramızdan ayrılışlarının;
23. yılında rahmet ve minnetle anıyoruz… Mekânları Cennet Olsun…
AHMET KABAKLI HOCAYA
(Akrostiş Şiir?
“Ah desem, şu köhne günler için
Haykırabilsem içimdeki yangın,
Mazlum bakışlara, şefkat türküsü
Erdemli insan, Alperen Yolcusu
Tarihe adını düştüğün vakit;
Kahpe yüzlere dersini verdiğin,
Alnı açık, bir bilge tavrıyla hey!
Bayrağında, sağduyunun kalesi
Ağır yük, omuzlarında bir nesil;
Kelimeler, yağmur serinliğinde
Lisan-ı hal ile temayüz etmiş;
İnce elekten, geçirmiş zamanı”


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.