Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10189
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (545) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (399)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Halit KANAK - (Ziyaretci) 8.04.2024 14:48:58

6 Nisan 1326 Bursa’nın Fethi ve Osmanlı Türk Devletinin doğuşu

6 Nisan 1326 Bursa’nın Fethi ve Osmanlı Türk Devletinin doğuşu
06 Nisan 2024
A


Halit Kanak İletişim:


Bursa, lakâbı Fahreddin olan Osmanlı Devletinin kurucusu cennet mekân Osman Bey’in ezelden hedefinde olan bir şehirdi. Ancak öncelikle yol üzerinde İnegöl’ü düşürmek gerekiyordu. 1285’de İnegöl Tekfuru Nikola ile yapılan muharebede Osman Bey yeğeni Bay Hoca Bey’i şehit vermesine rağmen netice alamadı.

İki yıl sonra Domaniç’e kadar sokulma cesareti gösteren İnegöl Tekfuru’nu fena şekilde bozdu. Ancak bu sefer de kardeşi Sarıbatı Savcı Bey’i şehit vermişti. Tekfur canını zor kurtardı.

İnegöl’ün Fethi Yarhisar ile Bilecik’in fethedildiği 1299 yılında gerçekleştirildi. Aynı yıl, fethedilen Yarhisar Tekfuru’nun kızı, ileride Nilüfer adını alacak olan Holofira, 18 yaşındaki Şehzâde Orhan’la evlendirildi. Sûltân 1. Murad ile Rumeli Fâtihi Şehzâde Süleyman’ın annesi bu prensestir.

Osman Gâzi bu arada başkent Söğüt’ü Bilecik’e taşıdı. Yetmedi verdiği talimatla çok stratejik bir yere 1301 yılında Yenişehir’i kurdu. Böylelikle Bursa hedefine biraz daha yaklaşılmış oldu. Yenişehir Beyliğine Şehzâde Alaaddin getirildi. Şehzâde Orhan ise Eskişehir’in güneybatısında Porsuk Çayı’nın kuzey sahilinde bulunan Karacahisar’ın Bey’i olarak görev yapıyordu.

Bununla kalmayan Osman Bey birbirinden maharetli komutanlarını uç beyleri olarak kritik noktalara yerleştirdi. Kardeşi Gündüz Alp’i Eskişehir Beyi, Turgut Alp’i İnegöl Beyi, Hasan Alp’i Yarhisar Beyi yapmış bölgeyi avucunun içine almıştı.

Bütün bu gelişmeleri yakından takip eden Bizans İmparatoru harekete geçmiş, Osman Bey’i imhâ etmeden rahat uyuyamayacağını anlamıştı. Bunun için büyük bir orduyu Osman Bey’in kesin imha edilmesi talimatı ile yola çıkardı. Osman Bey üzerine gelen bu orduyu Yalova ile Karamürsel arasında bulunan Baphaeon’da (Şimdiki Yalova ile Karamürsel arasında bir yer) karşıladı. Beklemeden şimşek gibi hücum ettiği Bizans Ordusunu darmadağın etti.

Bizans İmparatoru madara olmuştu. Ama yılmadı. Bu kez de Bursa Tekfurunun komutasında bir orduyu Osman Bey’in üzerine gönderdi. 27 Temmuz 1302’de Koyunhisarı’nda taraflar karşı karşıya geldiler. Şiddetli geçen meydan muharebesinin gâlibi burada da Osman Bey olmuştu.


Bu galibiyet Osman Beyi de, kurduğu Beyliği de birden ön plana çıkarmıştı. Osman Bey kazandığı Koyunhisar Meydan Muharebesinden sonra bölgeye iyice yerleşti. Hedefteki Bursa için çember daralmaya başlamıştı. Telaşlanan Bizans İmparatoru bu konuya bir tedbir düşünürken aklına, Selçuklu’nun da, Osman Bey’in de bağlı olduğu İlhanlılar geldi. (1243 Kösedağ Savaşından sonra Selçuklu’da, Anadolu’da bulunan Beyliklerde 1335’e kadar İlhanlılar’ın taht şehri Tebriz’e bağlı idiler)

Ve İmparator II. Andronikos kız kardeşi Prenses Maria-Despina’yı İlhanlı Devletinin Sûltânı Olcayto Hân’a zevce olarak gönderdi. Böylelikle Olcayto Hân’a Osman Bey’i ezdirmek istiyordu. Ancak, 1295 yılında Müslüman olan Olcayto Hân’ın ne Anadolu’ya girmeye, ne de milletin sevgisini kazanmış bir Osman Bey’e darbe vurarak Anadolu’nun nefretini üzerine çekmeye niyeti yoktu. Oturduğu başkent Tebriz/Sûltâniye’den kımıldamadı.

Osman Bey, 1315 yılına gelindiğinde hedefindeki Bursa’yı abluka altına aldı ve şehrin fethedilmesi şuurunu oğlu Şehzâde Orhan’a da aşıladı. Hatta vasiyet etti. Abluka uzadıkça uzuyor fakat şehir bir türlü teslim olmuyordu. 10 seneyi aşan Ablukanın uzamasına aldırış etmiyordu. Üstelik yaptırmış olduğu iki burçla Bursa’ya giriş çıkışları sıkı bir şekilde kontrol altında tutuyordu.

Ancak Osman Bey hastaydı. Kurduğu Osmanlı İmparatorluğunu yöneten bütün hânedan üyelerinde ırsî olarak görülecek nikris (gut) hastalığına yakalanmıştı. Oğlu şehzâde Orhan’ı çağırtarak ondan Bursa’nın ne pahasına olursa olsun fethedilmesini istedi.


Orhan Bey, ilk iş olarak babasının tavsiyesi üzerine önce Bursa’nın iskelesi konumundaki Mudanya’yı Gemlik üzerinden gelerek 1321’de fethetti. Böylece İstanbul ile Bursa’nın irtibatını kesmiş oldu.

Sonra; hem Bursa’nın anahtarı konumunda olması, hem de Dinboz’da yapılan vuruşmada şehit düşen Osman Bey’in önemli komutanlarından ve yeğeni Bay-Hoca Bey’in intikamını almak için Osman Bey’in önceliği olan Adranos’a (Orhaneli) yöneldi. Osman Bey, şehit verdiği ve elleriyle Ermeni Beli’nin sonunda bulunan Hamza Köy’de toprağa verdiği yeğeni Bay-Hoca Bey’i unutmamış bu içindeki sızıyı oğlu Orhan Bey’e hatırlatmıştı.

Orhan Bey de hem Bay-Hoca Bey’in intikamını almak, hem de Bursa’nın kilidini açmak için Adranos’a yürüdü. Adranos Tekfur’u Orhan Bey’in üzerine geldiğini haber alınca vuruşmayı göze alamadı ve kaçmaya çalıştı. Ama geç kalmıştı. Kaçarken Orhan Bey ile muharebe etmek zorunda kaldı. Yapılan vuruşmayı kaybeden Tekfur Alita Dağı’na kaçsa da takip edildi. Takipteki tekfur canını kurtarmak için dar bir yerden geçmek isterken uçurumdan düşüp öldü. Orhan Bey ele geçirdiği ve bundan böyle kendi ismiyle Orhaneli olarak anılacak Adranos’un Kalesini yıktırır. Halka ise dokunmaz.

Ondan sonra da artık tek hedef kalmıştır Bursa. Hazırlık sürecini tamamladıktan sonra beraberinde Şeyh Edebâlı’nın oğlu Gâzi Şeyh Mahmud, Mahmud Şeyh’in oğlu Şeyh Mehmed ve Şeyh Mehmed’in oğulları Derviş Paşa ve Derviş Mahmud ile birlikte meşhûr komutanlar Köse Mihal ve Turgut Alp olduğu halde aslî hedefi Bursa’ya hareket eder. Pınarbaşı’na gelince karargâhını buraya kurdurur.

Orhan Gazi Türk geleneği gereği Bursa Tekfuruna teslim olmaktan başka çaresi olmadığını iletmek için Köse Mihal’i elçi olarak gönderir. Bursa tekfuru, İstanbul’la yardım yolları kesildiği için Bizans’tan gelecek yardım ümidi kalmadığını görür.

Diğer taraftan da Bursa’yı kontrol eden iki burcun komutanları Ak Timur ile Balaban Beylerin tazyiklerinden de bunalmıştır. Teslim olmaya karar verir. Bunun için Bursa tekfuru şehri teslim edeceğini ancak bâzı istekleri olduğunu iletir Orhan Bey’e.


Orhan Bey isteklerini kabûl eder ve götüreceği mallarıyla birlikte şehirden gitmek isteyenlere müsaade edilmesini emreder. Bunun üzerine Bursa Hisarının kapıları açılır. Bursa’ya ilk giren Orhan Bey’in edeben arkasından gittiği Ali Şemseddin oğlu Hasan Efendi olur. Daha sonra da Orhan Bey ve gâzileri 6 Nisan 1326 tarihinde şehre girerek teslim alırlar.

Şehre bir dizdar ile subaşı tayin eden Orhan Bey, gazilerle birlikte hastalığı gittikçe ağırlaşan babasının yanına gider. Lâkin, Osman Bey Bursa’nın fethi haberini aldıktan sonra çok yaşamaz kısa bir süre sonra vefât eder. Son sözleri oğlu Orhan Bey’e devlet idaresi hakkında tavsiyelerde bulunmak olur. Bir de son fethedilen Bursa’ya gömülmek. Vasiyeti oğlu Orhan Gâzi tarafından derhal yerine getirilir ve şimdi medfun bulunduğu Gümüşlü Kümbete defnedilir. Böylece 43 yıllık Beylik dönemi sona ermiştir. Mekânı cennet olsun.

Ancak Osman Bey bu 43 yıllık Beyliği döneminde sadece silahlı yiğitleri ile mücâdele etmemiş, aynı zamanda çok önem verdiği “Gönül Erleri” ile de yoğun çalışmalar yapmıştı. Bunlardan bir tanesi Dobruca’da binlerce müridi ile faaliyet gösteren Saltuk Baba’dır. Saltuk Baba, Altın-Ordu prenslerinden Nogay Hân’la dirsek temasında çalışmalar yaparken O’nu Balkanlar üzerinden Bizans’a karşı tazyik yapmasını sağlamıştır.

Bu durum Osmanlı Beyliği’nin kurulma sürecinde Osman Bey’in çalışmalarını rahatlatmıştı. Saltuk Baba’nın Halifelerinden Tokatlı Barak Baba ise İlhanlı Hükümdarı Gazan Hân’ı Tebriz’de ziyaret etmiş o bölgede on binlerce Tatar’ın İslâm’a girmesine vesile olmuştur. Gönül sohbetleriyle irşad ettiği Gazan Hân ve oğlu Olcayto, İslâm’ın yılmaz savunucusu olmuşlardı.

Barak Baba’nın Halife’si ise Horasanlı Tapduk Emre ile Orhan Gâzi’nin de şeyhi olan Azerbaycanlı Geyikli Baba, Batı Anadolu uçlarında önemli çalışmalar yapmışlardı. Tapduk Emre’nin Halife’si Yunus Emre ise Osman Gâzi’den dört yıl önce vefât edene kadar bölgede, Türkleşme-İslâmlaşma faaliyetlerini aralıksız sürdürmüştür. Osman Gâzi’nin kayınbabası ve şeyhi Şeyh Edebâli, Yunus Emre’nin Halifelerinden birisidir. Rabbim şefaatlerine bizleri nâil eylesin.

Osman Bey’in şeceresi ise karşımıza şu şekilde çakmakta. Fatih Sûltân Mehmed Hân’ın oğlu Cem Sûltân şehzâdeliği sırasında meşhûr tarihçi Bayâti’ye çağırarak kendisine Osmanoğullarının şeceresini çıkarma görevi vermişti. İşte bu Bayâti’ye göre Osman Gâzi Mete Hân’ın 46. kuşak torunudur. Osman Gâzi Ertuğrul Gâzi’nin, o Süleyman Şâh’ın (Gündüz Alp), o Kaya Alp’in, o Kızıl Buga’nın, o Baytemir’in, o Aykutluğ’un, o Tuğrul’un, o Kara Batur’un, o Sakur’un oğludur…

Aral Gölü havzasından başlattıkları yürüyüş ise, Söğüt’e ulaştıklarında 7.000 km.’yi bulmuştu. Oğuzlar’ın 24 boyundan en asili sayılan Kayı Boyu’nun Bey’i Osman Bey, etrafına aldığı Alperen Gâzi Dervişlerle 600 yıldan fazla varlığını devam ettiren Türk Devletinin temelini burada atmıştı.

Bunlardan amcası Dündar Bey, önemli hizmetler yaptıktan sonra beyliği ele geçirmeye çalışırken 1298’de öldürülmüş, Köprühisar’dan Çakır Pınarı’na giden yol üzerinde gömülmüştür. Kardeşlerinden Savcı Bey, babası Ertuğrul Gâzi’nin Söğüt’teki türbesine defnedilmiştir. Osman Gâzi’nin yeğenlerinden Aydoğdu Bey, Koyunhisarı Muharebesinde şehit olmuş, Koyunhisarı-Dinboz yolu üzerine defnedilmiştir.

Diğer şehit yeğeni Bey-Hoca Bey Ermeni Beli’nin sonunda Hamza Köy’de yatmaktadır. Oğulları Mal Hatundan olma Orhan Gâzi ile Bala Hatundan olma Alâaddin Bey’dir. Yenişehir Bey’liği de yapan Alâaddin Bey babası Osman Gâzi türbesinde yatmaktadır. Orhan Gâzi’nin ayrı türbesi vardır. Osman Gâzi’in diğer çocukları; Savcı, Melik, Çoban, Hamid ve Pazarlı Beylerdir. Kızı ise Fatma Hatundur.

Osman Gâzi, 1281’de görevden alınarak İlhanlılar tarafından Tebriz’de mecburî ikâmete tâbi tutulan III. Keyhüsrev zamanında icâzet alarak fermanla uc beyi olmuştu. Osman Bey’e uc beyliği fermanını veren III. Keyhüsrev kendi yerine göreve getirilen II. Mesud`u devirerek tahta geçmek için 1283`te Anadolu`ya girince Erzincan`da boğduruldu.

Sûltân II. Mesud 22 sene hükümdarlık yaptığı (arada 5 yıl III. Keykubâd geldi, gitti) Kayseri`de 1308`de ölünce, zâten Türklerle akraba iken artık tamamen Türkleşmiş ve Müslüman olan İlhan`lıların Hükümdarları önce Olcayto sonra oğlu Muhammed Hüdâbende vâris sıfatıyla Türk Hâkânlığı tahtına geçtiler.

Sûltân II. Mesud aynı zamanda Cengiz Hân`ın torunun torunu idi. Cengiz Hân’ın oğlu Cuci`nin oğlu olan Altınordu Hâkânı Berke Hân`ın kızı Urbay Hanım II. Mesud`un annesiydi. Berke Hân`ın hanımı da Sultân I. Alaaddin Keykubâd`ın kızıydı.

İlhanlılar, Osmanlı Beyliği dâhil Anadolu Beyliklerini bir müddet Çobanoğulları, daha sonra Anadolu Valisi sıfatıyla Uygur Türkü Eretna`lılar üzerinden yönettilerse de 1335`de Muhammed Hüdâbende`nin çocuksuz ölümüyle İlhanlılar dağılınca, Anadoluda`ki en güçlü yapı olarak Orhan Gâzi ön plana çıktı.

Osman Gâzi 4.000 kilometrekare olarak Ertuğrul Beyden aldığı toprakları 16.000 kilometrekareye, Oğlu Orhan Gâzi ise 95.000 kilometrekareye çıkartmıştı.

Ancak Anadolu`da birliğin sağlanması için Osmanlı yaklaşık 200 sene uğraşmış çok emekler harcanmıştı. Tek Devlet-Tek Vatan-Tek Millet-Tek Bayrak kolay elde edilmiyor. Sahip çıkılmazsa büyük bedeller ödeniyor, Allah (c.c.) devletimize ve milletimize zevâl vermesin inşaallah..


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.