Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10218
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2294) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (426) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (850) | Tarım (148) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (543) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (892) | Şiir (77) | Sağlık (186) | Diğer (3432) |

Görüş bildirebileceğiniz Milli Kültür konuları
Milli kültürümüzü nasıl geliştirebiliriz? (14)
Toplum giderek dejenere mi oluyor? (9)
Milli Kültür ile ilgili diğer konular (403)


Milli Kültür - Milli Kültür ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Bedrettin KELEŞTİMUR - (Ziyaretci) 13.01.2024 10:23:36

"TÜRKLER ZEKİ VE SABIRLIDIRLAR

"Bedrettin Keleştemur" bkelestemur23@gmail.com: 11 Ocak 13:01 +0300
"TÜRKLER ZEKİ VE SABIRLIDIRLAR
"
Bedrettin KELEŞTİMUR
Her şeye rağmen Anadolu Türk`ünü ayakta tutan değerlerde birer birer
törpüleniyor.
Bu değerleri bizlerden çok yabancılar daha net ifadelerle yorumluyor,
bu millete yapılacak asıl kötülüğün nerede ve nasıl başlaması
gerektiğine de vurgular yapıyorlar.
Yazımıza manşet yaptığımız sözleri bir dönem, Sultan 2. Mahmut
zamanında Rus elçisi olarak görev yapan ignatiyef hatıralarında
bahsediyor.
Fener Patrikhanesi, tarihinde suikastların ve isyanların planlandığı
merkezdir. İşte, 1821 Rum İsyanının baş aktörü olarak da bilinen
Patrik Gregoryas`ın Rus Çarı Aleksandra yazdığı mektubu İğnatiyef
hatıralarına almış.
Mektubun yazıldığı tarihten bir asır sonrasında birlikte okuyalım;
"Türkleri maddeten ezmek ve yıkmak mümkün değildir. Türkler Müslüman
oldukları için çok sabırlı ve mukavemetlidir. Gayet mağrurdurlar ve
izzetli iman sahibidirler.
Türklerin bu hasletleri, dinlerine bağlılıklarından, kadere rıza
göstermelerinden, ananelerinin kuvvetinden, padişahlarına, devlet
adamlarına, kumandanlarına ve büyüklerine olan itaat duygularından
gelmektedir.
"Türkler zekidirler ve kendilerini müspet yolda sevk ve idare edecek
reislere sahip oldukları müddetçe de çalışkandırlar."
Onların bütün meziyetleri, hatta kahramanlık ve şecaat duyguları da
ananelerine olan bağlılıklarından, ahlaklarının sağlamlığından
gelmektedir.
"Türklerde evvela itaat duygusunu kırmak ve manevi bağlarını
parçalamak, dini sağlamlığını zayıflatmak icap eder." Bunun da en kısa
yolu, milli geleneklerine ve maneviyatlarına uymayan harici fikirlere,
hareketlere alıştırmaktır.
Maneviyatları sarsıldığı gün, Türklerin kendilerinden şeklen çok
güçlü, kalabalık kuvvetler önünde zafere götüren asıl kudretleri
sarsılacak ve maddi vasıtaların üstünlüğü ile yıkmak mümkün
olabilecektir. Bu sebeple Osmanlı Devletini tasfiye için mücerred
olarak harp meydanlarındaki zaferler kâfi değildir. Yapılacak olan, Türklere bir şey hissettirmeden,
bünyelerindeki tahribi
tamamlamaktır."
Ah, ne diyeyim işin en ağır ve acımasızı da, `buzdağı` misali bütün
olanlara karşı kaskatı kesilmiş çilesiz ve dertsiz siyaset körlüğü...
Gözlerimizin önünde bilumum değerlerimiz alaylı bir şekilde kıymık kıymık
doğranırken, bizler sadece bütün bu olanların seyrindeyiz!
Lütfen, bir asır öncesi yazılan şu mektubu onlarca defa okumaya
çalışınız ve 2000`li yıllarda nerelerde olduğumuzu şöyle bir
kıyaslayınız. Bir tek şey söyleyeceğim, asrımız bu milletin kendi asli
kimliğini her ne pahasına olursa olsun, `koruma` asrıdır! Tuzun bile
koktuğu bir dönemdeyiz! Suyun bile kirlendiği bir asırdayız! Maalesef,
milleti tedavi edecek doktorda hasta! Bütün bu şartlara rağmen
çaresizlikten ve ümitsizlikten söz etmem! Oturun, düşünün beyler
derim? Merak etmeyiniz, `niyet` diye bir misak vardır. İnancımız ne
diyor, "Niyetler amellere göredir" Ömrün beş mevsimi olduğunu bir
daha düşünün; "aşk, hasret, yalnızlık, vuslat ve hüzün" Bu beş mevsim,
kendi ruhumuzun asla terk edemeyeceği değerlerin ortak paydalarıdır.
Sadece vatan coğrafyasını düşündüğümüzde bile; aşkımızın, metanetimizin,
bitmeyen hasretimizin ve vuslat gibi amansız bir
özlemin kalbimizde var olduğunu idrak ederiz. O idrakin cehennem
halinde, yalnızlık ve hüzün vardır.
Orhan Veli `Yalnızlık` şiirinde ne diyor; "Bilmezler yalnız
yasamayanlar,/ Nasıl korku verir sessizlik insana;/ İnsan nasıl
konuşur kendisiyle;/ Nasıl koşar aynalara,/ Bir cana hasret,
bilmezler."
Biraz ürpermek istiyorsanız, Elmas Yıldırım`ı ve onun vatandan
ayrılışının ızdıradını, `yalnızlık çilesini` okuyunuz.
Bir dönüm noktasında olduğumuzun altını çizmek isterim. Anadolu,
sadece 780 bin km2`den ibaret bir coğrafya değildir. Bir fetih
coğrafyası olan Anadolu`nun çekim alanı belki de, 780 bin km2`nin
10–20 katıdır. Şimdi, burada asıl Anadolu`nun bir Çanakkale Mahşeri
olduğunu söylesem yeridir, değil mi? Ey akıl, tek kılını bile çekmez
idrakim diyebilen yürek nerede


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.